Ofiste stres var

Dünyada çalışanların yüzde 80’e yakını iş yeri kaynaklı stresten muzdarip...

6.03.2020 13:09:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ofiste stres var

Aslı Sözbilir

[email protected]

Bu oran Türkiye’de ise yüzde 90’lara varıyor. Bunun sonucunda şirketler ciddi kayıplar yaşıyor. ABD’de iş yeri stresinin iş verenlere dolaylı ve doğrudan maliyetinin 300 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Hal böyleyken Türkiye’de iş yeri stresinin nedenleri ve sonuçlarıyla net bir fotoğrafını çekmek istedik. Capital Dergisi ve Kariyer.net iş birliğinde binin üzerinde çalışana uyguladığımız İş Yeri Stresi Anketimizin sonuçları konunun ciddiyetini ortaya koyuyor: Buna göre çalışanlar yaşadıkları stres sonucunda depresyondan anksiyete ataklarına uzanan sağlık sorunları yaşıyor.

Amerikan Stres Enstitüsü’nün (The American Institute of Stress) güncel araştırmasına göre ABD’de çalışanların yüzde 83’ü iş yeri kaynaklı stres yaşıyor. Bunların yüzde 46’sı aşırı iş yükü, yüzde 28’si iş yeri ilişkileri, yüzde 20’si iş yaşam dengesizliği, yüzde 6’sı ise iş güvencesi eksikliği nedeniyle ofiste stres yaşadığını söylüyor. Her gün 1 milyon çalışan stres kaynaklı nedenlerle işe gitmiyor. İş yeri stresi kaynaklı depresyon nedeniyle işe devamsızlığın maliyeti yıllık 51 milyar dolar olarak ölçülürken, tedavi maliyetleri de şirketler için toplam 26 milyar doları buluyor. Depresyon dışındaki ofis stresi kaynaklı rahatsızlıklar (sırt, boyun, baş ağrıları vs.) eklendiğinde sağlık maliyetleri yıllık 190 milyar doları buluyor. Araştırmaya göre ABD’li işverenler iş yeri stresi nedeniyle toplamda 300 milyar dolara varan kayıplar yaşıyor. Yani globalde tablo bu kadar vahim. Peki, Türkiye’de ofiste stres durumu ne? Capital Dergisi’nin Kariyer.net iş birliğiyle hazırladığı, en az 1 yıl deneyimli, 25 yaş ve üzeri 1.098 çalışan ve orta kademe yöneticinin katıldığı “İş Yeri Stresi Anketi”nin sonuçları stresin iş ortamında çok yaygın olduğunu ortaya koyuyor. “İş yerinde stresli hissediyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 90’ı “Evet” yanıtını veriyor. Yine katılımcıların yüzde 62’si 1 yıldan fazla süredir iş yeri kaynaklı stres yaşadığını söylüyor. Yaşadıkları stresin derecesini sorduğumuzda ise yüzde 46’sı “orta derecede”, yüzde 35’i ise “şiddetli” yanıtını veriyor. Yine Kariyer.net’in bir araştırmasına göre çalışanların yüzde 86’sı 10 yıl öncesine göre daha stresli hissediyor ve her 10 çalışandan 9’u stres nedeniyle iş değiştirebileceğini söylüyor. 

STRES FAKTÖRLERİ

Peki çalışanlardaki bu stresin kaynağı ne? Anket sonuçlarına göre “işin yoğunluğu, fazla iş yükü” yüzde 49 ile açık ara en önemli stres faktörü… Zaten katılımcıların yüzde 75’i iş hayatlarının onlara getirdiği “işyaşam dengesi”nden mutlu olmadığını beyan ediyor. Yine stresi azaltmak için şirketlerinden beklentilerini sorduğumuzda öne çıkan şu yanıtlar buradaki büyük sıkıntıyı gösteriyor: Katılımcıların yüzde 42’si fazla iş yükününün azaltılmasını, yüzde 30’u iş-özel hayat dengesine özen gösterilmesini, yüzde 29’u ise çalışma koşullarının, saat ve günlerinin gözden geçirilmesini istiyor. Aon Türkiye İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Berktaş, iş yerinde en önemli stres kaynağının “iş, özel yaşam dengesizliği” olduğunu söylüyor. Berktaş, “Beklentiler yüksek, zaman ve kaynaklar sınırlı. Çalışan dönem dönem özel yaşamıyla ilgili gelişmeler veya iş yaşamıyla ilgili yoğunluklar arasında stres yönetiminde zorlanabiliyor” diyor. Her yıl yaptıkları Aon Global Çalışan Anketi ile çalışanların iş yaşam dengesini takip ettiklerini belirten Berktaş, bu yöndeki çabalarını şöyle özetliyor: “Çalışma saatleri içinde işin tamamlanmasına ve şirket servisleriyle ulaşımın rahat bir şekilde gerçekleştirilmesine özen gösteriyoruz. Resmi tatillere göre şekillenen köprü tatilleri yılın başında duyuruyor, çalışanlarımızı izinlerini kullanmaları için teşvik ediyoruz.” Uzun iş saatlerinin yan etkileri ayrı bir stres kaynağı… Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölgesi İK Genel Müdür Yardımcısı Neslihan Ogan Gümrükçü’ye göre ofiste yoğun tempoya bağlı hareket kısıtlılığından doğan zihinsel ve bedensel rahatlama ihtiyacı en önemli stres faktörü… Gümrükçü, “Bu kapsamda çalışanlarımızın kayak, yoga, koşu, meditasyon, kundalini yoga gibi çeşitli spor aktiviteleri düzenliyoruz” diyor. 

DEĞİŞEN DÜNYA

Egon Zehnder Yönetici Ortağı Murat Yeşildere, belirsizliğin ve güvensizliğin iş ortamındaki etkisinin her geçen gün artmasının stres yaratan en önemli faktörlerden biri olduğunu söylüyor. Yeşildere, “Çalışanlar önlerini göremediği gibi kendilerini güvende hissettikleri ortamların her geçen gün azalmasından rahatsız” diyor. Zaten stres faktörleri arasında ikinci ve üçüncü sırada sırasıyla “Görev tanımında belirsizlik” (yüzde 31) ve “Yönetim şekli” (yüzde 25) geliyor. Kısaca çalışanlar kariyer patikalarının ve içinde bulundukları organizasyon şemasının net ve istikrarlı bir şekilde işlemesini bekliyor. İş yerinin sunduğu güven ortamıyla ilgili stres çalışanlarda çok bariz. Zira “5 yıl içerisinde bu organizasyondaki yerinizi nasıl görüyorsunuz” sorusuna katılımcıların yüzde 42’si “Bu şirketteki kariyer yolculuğumla ilgili belirsizlik hissediyorum” derken, yüzde 29’u “5 yıl içinde farklı bir şirkete geçmiş olacağımı düşünüyorum” diye yanıt veriyor. Aynı şirkette 5 yıl içinde yönetici olabileceğini düşünenlerin oranı sadece yüzde 8. Peki çalışanlardaki bu güvensiz, tedirgin hal nerden kaynaklanıyor? MY Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın, “Şirket içinde belirsizliklere bazen gerçekçi olmayan hedefler bazen iş süreçlerinde yaşanan değişim bazen de çalışanın yetki ve sorumluluklarının yeterince tanımlanmaması neden olabiliyor” diyor. İK profesyonelleri bunun dünyadaki hızlı dönüşümün sonucu olduğu görüşünde… Fark Holding İK Direktörü Aylin Olsun, iş yapma biçimleri ve piyasa koşulları değiştikçe alışılagelmiş çalışma yapısı ve organizasyonların günümüz insan kaynağının ihtiyaçlarını karşılayamadığını söylüyor. Olsun, “Özellikle hız, belirsizlik, sürekli değişim döngüsü, kurumlarda son 5 yılda en fazla öne çıkan stres faktörleri” diyor. Prometeon Türkiye İK Direktörü Alper Tokalp de “Geçmişte hiyerarşi odaklı çalışanyönetici ilişkisine dayanan stres kaynakları yoğunluktaydı. Artık daha çok, işin ve dünyanın değişimine, teknolojiye uyum sağlamaya yönelik kaygılar strese temel oluşturuyor” diye konuşuyor. 

EKONOMİ BASKISI

Gerçekten de teknolojinin ilerlemesi, kalifiye iş gücünün beklentileri ve şirketlerin dijitalleşme odakları iş hayatını son yıllarda baştan şekillendiriyor. Turkcell İK Çalışan Deneyimi Direktörü Hasan Kaya, iş dünyasındaki bu devinimin her konuda yeni bakış açıları oluşturduğu gibi, iş yerindeki stres sebeplerini de baştan yorumlamayı gerektirdiğini anlatıyor. Kaya son 5 yılda iş dünyasının dönüşümüyle birlikte çalışanlarda gözlemledikleri temel stres faktörlerini şöyle özetliyor: “Yeni uzmanlıklar gerektiren konularda çalışanın kendini yetersiz hissetmesi ve çalışanların kendilerini gerçekleştirebilmek için gereken fırsatı günlük rutin iş yoğunluklarının arasında bulamamaları.” Gedik Holding Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kesik, son 5 yılda çalışanlarda gördükleri en temel stres faktörlerinden birini, “teknolojik yeniklere ayak uydurma çabası” olarak tanımlıyor. Uzmanlar da benzer görüşte… Ergene Danışmanlık İş Ortağı İbrahim Paksoy, “Son 5 yılda çalışanlarda gördüğümüz en temel 3 stres faktörü zorlu piyasa şartları, yeni nesil teknolojilere adaptasyon sağlama baskısı ve yetişmiş iş gücünün yarattığı rekabet olarak özetleyebiliriz” diyor. İK profesyonellerine göre bu sancılı dönüşüm sürecine “ekonomik zorluklar” da eklenince iş yerinde stres kaçınılmaz oluyor. Toyota Pazarlama ve Satış İK Direktörü Seda Koytak, 2019 özelinde enflasyonla beraber hayat standartlarının etkilenmesinin çalışanlarda baskı yarattığını söylüyor. HRM Danışmanlık Genel Müdürü Bürge Atalay, “Piyasalardaki ekonomik dalgalanmalar, iş dünyasında yayılan negatif haberler çalışanların stres seviyesini belirgin biçimde artırdı” diye konuşuyor. 

YÖNETİCİ FAKTÖRÜ

Stres faktörleri arasında üçüncü sırada gelen “Yönetim şekli” aslında organizasyon yapısı kadar günlük pratikler ve üstlerle iletişim alanına işaret ediyor. Prof. Dr. Ahmet Kesik, “Hedeflerle yönetim modeli uyguluyor olmamız çalışanlar üzerindeki temel stres kaynaklarından biridir” diyor. Katılımcıların şirketlerinden stres azaltıcı önlem beklentilerinin 2’inci sırasında “Gerçekçi iş hedefleri ve zamanlamalar koyulmasını”nın (yüzde 36) gelmesi de bunu doğruluyor. “Yöneticilerle olan ilişkiler” de yönetim şeklinin bir parçası olarak stres kaynağı. Zira iş yerindeki stres faktörleri sorulduğunda katılımcıların yüzde 22’si “İş yeri ortamında huzursuzluk”, yüzde 16’sı “Takdir görmemek/değersiz hissetmek” ve yüzde 15’i “Yönetici baskısı” şeklinde yanıt veriyor. Yine stres azaltıcı beklentiler kapsamında yüzde 28 ile gelen “Yöneticiyle açık iletişim kurmak” talebi de diğer stres faktörleri kadar dramatik olmasa da bu noktadaki sıkıntıyı ortaya koyuyor. Spengler Fox Bölge Lideri Esra Elban Somyürek, farklı nesillerin bir arada çalıştığı günümüzde “ast-üst ilişkilerinin” ofis stresinin en temel nedeni olduğunu düşünüyor ve şöyle devam ediyor: “Çoğunlukla Y jenerasyonunu, bu kuşağı zor anlayan bir X jenerasyon yönetici yönetiyor. Bu da hayata bakış açılarının farkı nedeniyle aradaki iletişimi zorlaştırıyor ve her 2 taraf için de stresli bir çalışma ortamına sebep oluyor. Yani aslında bazen yöneticisinin baskı ve zorlamasını takmayan bir Y kuşağı çalışan, yöneticide stres yaratıyor. Bazen de çok otoriter, aşırı baskıcı, kontrolcü, delege etmeyen bir X kuşağı yönetici Y kuşağı çalışanına stres kaynağı olabiliyor.”Şirketlerin bu konudaki görüşleri de Somyürek’i doğruluyor. Aon Türkiye İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Bülent Berktaş, “İş yerinde farklı jenerasyonlardan, farklı sosyo-ekonomik geçmişlerden, farklı değerler ve farklı kişilik özelliklerine sahip insanlar bir arada çalışıyor. Şirketin üst düzey hedeflerini gerçekleştirmek için bölüm yöneticileri ekiplerinden üst düzey beklentiler içerisinde oluyor. Bu da iş yerinde stresi artırıyor” diyor.

 SONUÇLARI NELER?

İş yeri stresinin hem şirketler hem de çalışanlar açısından kritik sonuçları var. Algoritma Yönetici Ortağı Ali Özgenç, şirket için sonuçlarını “Düşük çalışan angajmanı, verimsizlik, düşük iş tatmini, artan kayıp ve maliyetler” olarak özetliyor. Çalışan için sonuçlarını ise “Depresyon, anksiyete, agresif davranış, kötümserlik, demotivasyon, ilgi kaybı” şeklinde tanımlıyor. Çalışanlarla yaptığımız ankette iş yeri stresinin sonuçlarına bakıldığında “verimsiz çalışma” (yüzde 63) başı çekiyor. Şirketler de bu konuda aynı görüşte. Anadolubank İK Bölüm Başkanı Ebru Isın, “Stresin en temel sonucunu, performans düşüklüğü, verimlilik kaybı, yetersiz motivasyon ve enerji, çalışanlar arasındaki ilişkinin bozulması, yakın çevresiyle olan iletişimin olumsuz etkilenmesi olarak söyleyebiliriz” diyor. Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi İK Direktörü Damla Benli Yıldırım da stresin verimliliği azalttığını düşünüyor. Ancak ekliyor: “Stresi tek başına yorumlamaktan ziyade stresin yönetilememesinin iletişimde negatif anlamda sonuçlar doğurduğuna inanıyorum. İletişimdeki sorunlar da işlerin daha yavaş ilerlemesine ve verimlilik kaybına sebep oluyor.” Turkcell İK Çalışan Deneyimi Direktörü Hasan Kaya ise stresin hata yapma ihtimalini artırdığını düşünüyor: “Kişinin içinde bulunduğu stresli ruh hali öncelikle iletişimine yansıyor, daha sonra hata yapma ihtimalini artırmaya başlıyor. Kişi hata yapma ihtimalinin arttığını hissettiğinde daha da fazla strese kapılıyor ve günün sonunda durum içinden çıkılmaz bir hale geliyor ve çalışan kendisini yalnız ve çaresiz hissetmeye başlıyor.” 

SAĞLIK SORUNLARI 

Ruhsal ve fiziksel sağlık sorunları da iş yeri stresinin bir diğer önemli sonucu… Anket sonuçlarına sık görülen baş ağrıları (yüzde 44) ve depresyon (yüzde 37) çalışanların verimsizlikten sonra şikâyetçi olduğu diğer konular. Katılımcıların toplamda yarıdan fazlası ise stres kaynaklı “uykusuzluk” ve “anksiyete atakları”ndan şikâyetçi. Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş. İK Direktörü Seda Koytak da aynı görüşte: “İş yerinde stres, hem kişi hem de yönetici tarafından doğru yönetilmediği takdirde kişinin kendisinde anksiyete, mide hastalıkları gibi sağlık sorunlarına yol açabiliyor” diyor. Stresin bir diğer önemli etki alanı da şirket içi ve dışı iletişim. Yüzlerce şirkete dijital dönüşüm hizmeti veren IFS Türkiye’nin İK’dan Sorumlu Müşteri İlişkileri Direktörü Fethiye Hasköy, buradaki durumu şöyle özetliyor: “Gerek müşteri ilişkilerini gerekse ekibimizin kendi arasındaki ilişkilerini göz önüne aldığımızda stresin en sıkıntılı etkilerini iletişim alanında yaşıyoruz. Stres bazen bu insanlar üzerinde birlik ya da dayanışma hissi sağlarken bazen de tam tersi iletişim bozukluğuna ya da gereksiz yanlış anlamalara sebep olabiliyor.” Stres kaynaklı sağlık sorunlarıyla birlikte gelen iş kaybı da ayrı bir sorun teşkil ediyor. Uzmanlar iş yerinde aşırı stresin uzun vadede çalışanlarda tükenmişlik sendromu ve sürmenaja yol açabileceğine de dikkat çekiyor. Fark Holding İK Direktörü Aylin Olsun, “İş yerinde stresin çok geniş kapsamlı etkileri var. Öncelikle çalışanların hem fiziksel hem de ruhsal sağlıklarının etkilendiğini görüyoruz. Devamsızlıklar artıyor. Çalışan motivasyonu ve bağlılığı olumsuz etkileniyor” diyor. Peki bu durumda şirketler iş yeri stresiyle ilgili nasıl önlemler almalı? Türkiye’de çoğu şirketin stres ölçmeyi “Çalışan Mutluluğu” anketleriyle yaptığını belirten uzmanlar, aslında bunun doğru bir yöntem olmadığını belirtiyor. Unida Kurucu Ortağı Saide Kuzeyli, “Değerlendirme Merkezi gibi yönetim araçları ve bağımsız danışmanların şirketin temsili bir kesiti ile yapılacak envanter ve vaka uygulamalarıyla duyguları, beklentileri, kaygıları tespit etmesi” gerektiğini söylüyor.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz