Ceo’nun Büyüklük Sendromu

Milyonlarca doları ve binlerce çalışanı yöneten CEO’ların bazıları, görevlerinden ayrılınca ciddi bir boşluğa düşüyor. Her türlü günlük işlerinin halledilmesine alıştıkları için sudan çıkmış balığa...

1.09.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Milyonlarca doları ve binlerce çalışanı yöneten CEO’ların bazıları, görevlerinden ayrılınca ciddi bir boşluğa düşüyor. Her türlü günlük işlerinin halledilmesine alıştıkları için sudan çıkmış balığa dönüyorlar.  Eski CEO’lar daha küçük bir şirkette görev almayı kendilerine yakıştıramıyor. Onlar “evet” dese de çevrelerinden tepki alıyorlar. Oysa Şerif Kaynar’ın dediği gibi “Önlerinde açılan pek çok kapı var.” Büyüme potansiyeli olan şirketlerin üst yönetimleri, yönetim kurulları onlara açık. Aynı şekilde hobilerini işe dönüştürebiliyorlar. Hayır kurumlarının başında aktif hayata devam edebiliyorlar. 

“Pek çok eski CEO, gün boyu telefonları susup eskiden onlarla görüşmeye can atan iş arkadaşlarının bir yemeğe dahi zamanı olmadığını öğrenince şaşırıp kalır. Üstüne üstlük şirketin tahsis ettiği jet uçakları da ellerinden gidince depresyona girer.”

Bu sözler, “CEO Olmaya Giden Yol” kitabının yazarı pazarlama gurusu Jeffrey J.Fox’a ait. Gerçekten de, iş dünyasının ve basının göz hapsine tuttuğu CEO’lar, bir gün gelip milyonlarca dolarlık şirketlerinden ayrılınca ne oluyor?

Büyük şirketin getirdiği her türlü hizmet ve kolaylığa alışan eski CEO’lar, görevlerinden ayrıldıktan sonra çoğunlukla bir “büyüklük sendromuna” girebiliyor. İster gönüllü ister yönetim kurulunun isteğiyle ayrılmış olsunlar çoğunlukla bir sonraki adımı atana kadar zor bir dönem onları bekliyor. Güce ve çevresindekileri yönetmeye alışmış çoğunluğu hırslı karakterde olan bu yönetici profili işten ayrıldığında boşluğa düşüyor. CEO’lar üzerine yazdığı kitaplarla tanınan yönetim danışmanı Debra Benton, “Kendisi ve özellikle karısı için çok zorlu günler başlar. Eşi, şimdi ayağının altında dolaşan ve buzdolabını nasıl düzenlemesi gerektiğini söyleyen biriyle uğraşmak zorunda” diyor.

Aslında CEO’nun yaşadığı ilk zorluk, gerçek hayatla yeniden yüzleşmek oluyor. Daha önce asistanları tarafından halledilen telefon açmak, benzin almak, tatil planlarını yapmak gibi pek çok günlük işleri kendilerinin yapmak zorunda kalması ciddi bir depresyon yaratabiliyor.

Bu olayın psikolojik yönü... Öte tarafta ise kariyerine devam edeceği yeni şirketi ve pozisyonu var… Eski büyük şirketten sonra yeni dönemde de ‘aynı ölçeği’ arayanlar çoğu zaman hayal kırıklığı yaşayabiliyorlar. Çünkü eski CEO’ların önemli bölümü, daha küçük bir şirkette görev almayı kendilerine yakıştıramıyor. Onlar “evet” dese de çevreleri bu tekliflere olumsuz tepkiler verebiliyor.

Ayrılık Sonrası Seçenekler
CEO’lar büyük bir şirketten ayrıldıktan sonra önemli bir kararın eşiğine geliyor. “Önlerinde iki yol var” diyor liderlik konusunda danışmanlık yapan Norm Smallwood ve ekliyor: “Yeniden büyük bir firmada CEO görevi mi istiyorum? Yoksa emekli olup ailemle daha fazla zaman geçirmek, belki daha küçük bir şirkette yer almak ya da hayır kurumlarında çalışmak gibi bir şeyler mi yapmalıyım?”

Burada yanıt, CEO’nun yaşına ve kariyer geçmişine göre değişiyor. Smallwood’a göre, CEO’lar genelde hırslı insanlar oldukları için işten ayrıldıktan sonra büyük projelerde yönetici olarak yer almayı tercih ediyor. Sağlık sorunları ya da ailesel sorunları olmadığı varsayılırsa kısa sürede yeni mücadelelerle savaşmaya başlıyorlar.

Bu kararı almalarında işlerinin getirdiği gücü ve itibarı bırakamamaları da önemli bir etken olarak öne çıkıyor. Bir de büyük bir şirketi yönetmek CEO’nun tüm enerjisini alıyor ve çoğunlukla özel hayatına yer bırakmıyor. Üst düzey yöneticilerin işi bıraktıklarında duygusal, sosyal ve entelektüel açıdan uçurumdan düşmüş gibi hissettiklerini aktaran David Ulrich, “Bu boşluk duygusundan ancak hobileri ve iş dışında geliştirdikleri arkadaşlık ilişkileri varsa kurtulabilirler. Ama çoğunun da çalışırken tüketici iş temposu nedeniyle hobilere ve arkadaşlara ayıracak zamanı yoktur” diyor.

Sendrom Nasıl Aşılır?
Bu yüzden liderlik danışmanları, CEO’lara, işi bırakmadan önce hayatlarını dengeye sokmalarını öneriyor. Hobilerine ve iş dışı arkadaşlıklara zaman yaratması gerektiği üzerinde duruyorlar. Akın Öngör’ün dediği gibi, “CEO kendi üniforması içinde mutluysa işten ayrıldıktan sonra sorun yaşamıyor.” 

Büyüklük sendromunu aşmak için, öncelikle kurumun ve görevin büyüklüğünü temel ölçüt olarak görmemek gerekiyor. İnsan kaynakları danışmanı ve My Executive’in kurucu başkanı Müge Yalçın, “İş değişiklikleri, konumları ne olursa olsun kişilerin önüne hem kariyer hem de kişisel gelişim açısından fırsatlar çıkarır. Bu fırsatları değerlendirmeye odaklanmak, CEO’nun büyüklük sendromuna kapılmamasına yardımcı olur” diye konuşuyor.

Bir de CEO’ların iş hayatı bitince de aktif olarak farklı alanlarda çalışmaya devam edebileceklerini unutmamaları gerekiyor. Emekliliğin sadece basmakalıp balık tutmak, golf, bahçe bakımı gibi hobilerle sınırlanması da çok doğru değil. Ulrich, “Bu kişiler kendilerine hala mücadele edecekleri alanlar yaratabilirler. Hayır kurumlarında aktif görev alabilir, başka şirketlerin yönetim kurullarına girebilirler” diyor.

Aynı şekilde üniversitelerde ders vererek deneyimlerini yeni nesille paylaşmayı da seçebilirler. Bir şirketin yönetim kurulunda bulunmak, eski CEO için iş hayatıyla bağlantıda kalma noktasında çok iyi bir çözüm olarak görülüyor. Ancak bu noktada da kendi şirketinin kültürünün ve kaynaklarının bu yeni şirkette olamayacağını baştan kabul etmesi gerekiyor.

hed

İntikam Arayışına Girebilir 
CEO’nun gelecekte yolunu çizmesinde gönüllü olarak mı yoksa yönetim kurulunun isteğiyle mi ayrılmaya karar verdiği çok önem taşıyor. Her iki durumda da şirketin ve yöneticinin itibarını korumak amacıyla, ayrılmanın nedenlerine dair kamuoyuna bir açıklama yapılması gerekiyor. Bu durumda taraflar kendi aralarında ayrılık hakkında konuşulacak noktaları da tespit edebiliyor.

Bir CEO zorla işten çıkarıldığında, yüklü bir tazminat almış olsa da psikolojik olarak kötü etkileniyor. Çoğu çalışan için geçerli olan, “Tazminatımla hayatımın sonuna kadar keyif sürerim” mantığı CEO’lar için pek geçerli değil. Onlar yeniden bir büyük bir başarı kazanarak kendilerini ispat etmek istiyor. Smallwood,  “Eğer CEO ayrılmaya zorlandıysa, tipik kararı yeniden büyük bir şirkette yer alma çabası içine girmek olacaktır” diyor. Smallwood örneklerini ise şöyle aktarıyor:

“Global finans şirketlerinden birinin CEO’su işini bırakmaya zorlanmıştı. Kendini kanıtlamak için yeni kurulan bir şirketin başına geçti. Latin Amerika’da eski şirketinin ürünlerini alma gücü olmayan kitlelere erişti. İlişkilerini ve bölgeyle ilgili deneyimini kullanarak büyük bir başarı kazandı, saygınlığını da yeniden kanıtlamış oldu. Başka bir CEO ise eski şirketine rakip daha küçük bir şirketin yönetime geçti. Pazarı ve eski şirketini iyi bildiği için eski şirketinden hızla payı kaptı ve bundan büyük keyif duydu.”

Şirketin Büyüğü Küçüğü Olmaz
Peki ya eski CEO büyük bir şirkette pozisyon bulamazsa? Büyüklük sendromuna kapılan yönetici, yeniden aynı ölçekte bir şirkette aynı pozisyon ile göreve devam etmek istiyor. Ama bu Türkiye gibi yüksek cirolu şirketlerin az olduğu bir ülkede yakalanması zor bir şans. Müge Yalçın, “Büyüklük bir CEO için çok üstünde durulan bir konu olmamalı. Yönetilen şirketin performansı, geçmişi ve başarı hikayelerinden oluşan profili öne çıkar” diye konuşuyor. 

 “CEO’lar büyük şirketlerden sonra, iş arama döneminde bunalıma giriyor” diyen insan kaynakları uzmanı Şerif Kaynar ise büyüklük sendromuna kapılmadıkları sürece önlerinde binlerce kapının açık olduğunu açıklıyor.

İnsan kaynakları uzmanlarına göre, CEO’nun içinde olduğu firmanın büyüme hızı önemli. Yüksek cirolu ancak büyümesi durmuş bir şirketin başında olmaktansa daha küçük cirolu ancak hızlı büyüme yakalayan bir firmanın tercih edilebileceği konusunda hemfikirler. Danışmanlara göre büyük şirketi bırakan bir CEO, kolayca orta büyüklükteki bir şirketin genel müdürü olabilir.

“CEO Gibi Düşünmek” kitabının yazarı Mark Kuta ise konuya  farklı bir bakış açısı getiriyor: “Pek çok şirket, özellikle CEO’larının bu büyüklük sendromu nedeniyle başarılıdır. Bu sendromla başa çıkmak için eski CEO girişimci tarafından kurulan bir şirketin yönetimine geçebilir. Küçük şirkette CEO en iyi bildiği konuyu yani kâr stratejilerini rahatça geliştirip uygulayabilir.”

Olanaklar Sınırlanınca…
Küçük şirkete geçen CEO’ların şirket kültürü, karar mekanizmaları, finans ve operasyon konularında pek çok farklılıkla karşılaşacakları kesin. Büyük şirketlerde üst düzey yöneticiler, sorunları içeriden ya da dışardan çözecek danışmanlarla çalışmaya alışık. Ancak pek çok küçük şirket bu tip danışmanlar için kaynak yaratamıyor. Mark Kuta’ya göre, CEO kâr stratejilerini planlarken gerekli kaynaklardan eksik kalınca sorun yaşıyor. Türkiye için özel bir sorun da aile ve patron şirketlerinde alınan duygusal kararların CEO’nun yönetimini olumsuz etkilemesi olarak görülüyor.

Pek çok CEO eski iş dallarının dinamiklerini yeni alana uyarlamaya çalışıyor. Oysa büyük şirkette işe yarayan pek çok taktik, küçük firma için hiçbir şey ifade etmeyebiliyor. Jeffrey Fox, “Doğru ya da yanlış, küçük şirket yönetimleri CEO’ların ellerini kirletmeyeceklerini ve günlük operasyondan, koşuşturmadan çok uzak olduklarını düşünür” diyor.

Bunun en basit örneğini nakit yönetiminde görmek mümkün. Büyük şirketlerde nakit akışı sorun olmazken küçük firmalarda CEO ertesi gün ödenmesi gereken bir çeki bile düşünür hale gelebiliyor. Yine de Debra Benton gibi “Eski CEO’ların ellerindeki bağlantılar, deneyim, kaynaklar, satıcılar ve danışmalarla harikalar yaratabileceğini” düşünenler de çok. Heidrick&Struggles Türkiye Yönetici Ortağı Ayşegül Aydın, “Dev şirketler çalışanlarına en fazla birkaç konuda uzmanlaşma şansı tanır, daha küçük yapılarda kişinin finanstan pazarlamaya satın almadan tedarike kadar tüm can alıcı fonksiyonlarda tecrübesi olur” diyor.

Danışman Olabilirler mi?
Türkiye’de pek çok eski CEO, aktif iş yaşamı sonrası danışmanlık yapmayı seçiyor. Bu konuda yönetim danışmanları farklı fikirlere sahip. CEO’lara işlerinden ayrılmadan yönetim kurulu üyeliği veya danışmanlık işlerini garantilemelerini öneren Jeffrey J. Fox, “Dünün CEO’larına az ilgi olur. CEO’ların emekliliklerinde de talep görecekleri büyük bir yanılgıdır” diyor.

CEO’lar başarılı danışman oluyorlar mı? CEO’ların kötü birer danışman olduğunu düşünen pek çok isim var. CEO’lar güce ve kontrole sahip olmaya alışmış lider kişiler oysa danışmanların çok iyi birer dinleyici olmaları ve deneyimlerin paylaşmaları gerekiyor. Norm Smallwood, “Lou Gerstner gibi Mc Kinsey’de danışman olarak kariyerine başlamış ve Amex ve IBM’in CEO’su olmuş örnekleri de görüyoruz. Ama aslında bu 2 iş için çok farklı yetenekler gerekiyor” diyor. Ulrich de, Smallwood’un fikirlerini destekliyor. Danışmanların bir alanda yüksek teknolojik bilgi ve bunun farklı şirketlerde uygulanmasına dair deneyime sahip olduklarına değinen Ulrich, CEO’ların genelde tek bir firmayla ilgili bilgileri olduğunu ve bu açıdan eksik kalabileceklerini aktarıyor. Kuta ise tamamen tersi bir görüşü savunuyor: “CEO eski şirketine benzer sektör ve pazarlarda danışmanlık verebilir. Sonuçta yatırım riski belirleme ve yeni fırsatları görmede anahtar rol alabilir” diye konuşuyor. Ayrıca CEO’lar hem saygınlıkları hem çevrelerinde insanlar olmasını sevmeleri sayesinde iyi birer lobici, iş geliştirmeci de olabiliyor.

Akın Öngör/Garanti Bankası Eski Ceo’su
Kendi Olarak Mutlu Değilse Depresyon Yaşar

Travma Yaratır
 Emeklilik kararı ya da ayrılışı ani ve istemediği bir şekilde olduysa, o zaman travma yaratabilir. Yönetici görevinin getirdiği nüfuzla ve güçle şahsiyet kazanıyorsa, görevi bitince depresyona girer. Büyüklük sendromuna giren kişi, nüfuz kaybından sonra mutsuzluk yaşar. CEO’lar aynı benim yaptığım gibi emekliliğinden önce hangi alanda nasıl bir iş yapacağına karar verir. Kamu yararına çalışabilir. Ya da hobisi iş alanı haline getirebilir ya da sadece hobilerine yönelebilir.

Mutlu Olmuyorlar
Profesyonel yaşamda büyük bir şirketten ayrıldıktan sonra daha küçük bir şirkette çalışabilir miyim endişesi oluyor. Bende hiç olmadı. Ama çevremden daha küçük şirkete geçen kişilerin mutlu olmadıklarını görüyorum. Aslında bunun avantajı var. Son görevindeki gibi yöneticinin etkin olmasına izin verilirse girdiği şirkette büyük gelişme görülür.

Alışması Zor
Ancak Türkiye’de aile ve patron şirketleri çoğunlukta olduğu için, yönetim kararlarında aile veya hissedarlar söz sahibi oluyor. Bu yöneticiler, “Patronunun dediği olur” anlayışıyla karşılaşıyor. Aile şirketlerinde alınan duygusal kararlar, CEO’yu olumsuz etkiliyor. En tepe noktadan sonra kurumsal yapıdan uzak şirketlerde, “Patronun dediği olur” anlayışına alışamıyorlar.
 
Tanju Argun/ Nortel Netaş’ın Eski Ceo’su
Şirketin Küçüğü Büyüğü Olmaz

Kompleks Yaratmamalı
Üst düzey bir yöneticinin büyük şirketten ayrılınca komplekse gireceğini sanmıyorum. Emekliliğini kendi planlamış olabilir ya da yönetimle bir sorun yaşayabilir. CEO’nun duygusal zekası en üst düzeydedir. O yüzden ayrılış nedeni ne olursa olsun, yöneticinin komplekse girmemesi gerekir. Mutlaka yeni tekliflerle karşılaşacaktır.

Kurumsallaşma Getirir
 Tam anlamıyla kurumsallaşmış büyük şirketin yönetimi daha kolay olur. Netaş ve Ereğli Demir Çelik kurumsallaşma ile ilgili hiç sorun yaşamadım. Ama diğer çalıştığım şirketler, patron ve aile şirketleriydi. Zaten bu şirketlerde kurumsallaşmaya yardımcı olmak için görev alıyordum. Bu da çok ciddi bir mücadele. Çalıştığınız şirketi kurumsallaştırmanın da tatmin edici bir tarafı var.

Sudan Çıkmış Balık
 Tabii büyük şirkette sunulan hizmetlerden sonra sudan çıkmış balık gibi olabilir. İlk günlerde tatil planı yapmak ya da birini aramak bile zor gelebilir. Ama kendinizle barışık olursanız kolay adapte olursunuz. Zaten şirketin büyüğü küçüğü olmaz. İster 1, ister bin kişi yönetin fark etmez. Emekliliğimde hobilerime yöneldim. Ağaç işleri yaptığım bir atölyem var, amatör olarak fotoğrafçılık ile ilgileniyorum. Deneyimlerimi paylaşmak için kitap yazıyorum.
 
Haluk Maga /Microsoft Türkiye Eski Genel Müdürü
“Bana Yakışmaz Deyip, Küçükleri Red Ediyorlar”

Mahalle Baskısı
İşten ayrılıp 2 yıl hiçbir şey yapmadan dinlenmeye karar verdiğimde yoğun bir mahalle baskısı ile karşılaştım. “Neden”, “Niçin”, “nasıl yaparsın”lara varana kadar baskı yapıyorlardı. Ama ben bu dinlenme süresini planlayarak aldım. Çevreme işten ayrılmamın nedenleri anlatmam gerekti. Şu an danışmanlık şirketim var, yabancı şirketlerle farklı konularda proje yapıyoruz.

Fotokopimi Kendim Çekiyorum
 Küçük şirkete geçmede bazıları için sindirme sorunu oluyor. Bu zorluğu yaşayanlar, kişilikleri ile değil pozisyonları ile var olanlar. Daha küçük bir şirkette çalışmayı “Bana yakışmaz” diyerek red edebiliyorlar. Kendi istese bile çevresini düşünerek geri çeviriyor. Ben arabamı kendim kullanıyor, fotokopilerimi  çekiyorum. Benim için sorun oluşturmuyor. Ama bazıları için adaptasyonu zor oluyor.

Nakit Yönetimine Dikkat
 Aslında büyük- küçük şirket arasındaki önemli fark, insan kaynaklarının yapısı. CEO için eskiden delege ettiği işleri küçük şirkette kendi yapması zorunlu hale geliyor. Ayrıca küçük şirketlerde CEO’nun alışık olmadığı bir nakit yönetimi sorunu var. Küçük şirkette iseniz yarınki çekin nasıl ödeneceğini de hesaplamak zorundasınız. Daha günlük pozisyonlar almanız gerekiyor. 

C. Ray Johnson/Coachmen Industrıes Eski Ceo’su
Yüksek Egoyu Törpülemek Gerekiyor

Aşırı Nitelikli Sorunu
 Büyük şirketten ayrıldıktan sonra hiç zorluk yaşamadım. Ama pek çok arkadaşımdan “aşırı nitelikli” olarak damgalandıklarını ve pek çok işe girmelerinin engellendiklerini duydum. Bir de sürekli işi neden bıraktıkları sorusuyla karşılaşıyorlardı. Açıkçası ben bu sorularla çok uğraşmadım. Ben ve arkadaşlarım aşırı nitelikli sorununu kendi işlerimizi kurarak aştık.

Yüksek Egoyu Yenme Formülü
 Büyüklük sendromu sadece bir kibir ve küstahlık sorunu. Küçük bir şehirde büyük bir şirketin başındaki kişi olarak görevim gereği egomun sürekli şiştiğini fark ettim. Bu sorunu için çözmek için daha büyük bir şehre Los Angeles’a taşındım. Yeni şehirde daha büyük sorumlulukları, daha çok paraları ve daha çok itibarı olan kişilerce çevrelenmiştim. Böylece yüksek egom törpülendi.

Endişeler Oluşuyor
Daha küçük bir şirkette görev aldığınızda, büyük şirket deneyiminizi burada uygulayıp uygulayamayacağınız konusunda, şüpheler oluyor. Bu sözlerle ifade edilmese de hareketlerden anlıyorsunuz. Ama şirketin performansı iyileştikçe bu endişe yok oluyor. Bir diğer engel de bazı yöneticiler geçmişinize saygılarından kararlarınızı analiz etmeden uyguluyor, bir endişeleri varsa bile dile getirmiyorlar. Ya da tersine her karara neden olmaksızın karşı çıkıyorlar.

Hasan Denizkurdu /Yaşar Grubu’nun Eski Ceo’su
Ceo İtibarını Kaybetmemeli

Yükseklerde Sert Rüzgar
 Aslında şirket yönetiminde rakamlar o kadar önemli değil. Ama CEO’lar büyük şirketlerin başında olduklarından kamuoyunda daha merak ediliyor. Yükseklerde rüzgar sert eser. Ben bir CEO’nun en fazla 5-6 yıl görev yapabileceğini düşünüyorum. Ardından ya kendi işinizi kurarsınız ya da başka bir şirkete geçersiniz.

Ceo İtibarı Önemli
Ben Yaşar Grubu’ndan ayrılacağımı 1 yıl önceden açıklamıştım. CEO’ların ayrılmalarında “İşten atıldı mı” şeklinde sorular oluşur. Sebep her ne olursa olsun, 2 tarafından da bu nedeni basına açıklaması gerekir. CEO’nun itibarı, şirket itibarının yarısıdır. Ayrılma ile ilgili kuşkular varsa dedikodu mekanizması çalışır ve bu durum da şirkete zarar verir.

Yelkenli Tutkusu
 Eski bir CEO ekonomik olarak rahat durumdadır, görevi sonrasında keyif için çalışır. Ben şu an yapmak istediğim işi yapıyorum. Kuğu Denizcilik ile tekne işiyle uğraşıyorum. Denizkurdu Danışmanlık şirketim var. Yabancı fonlarla birlikte çalışıyor, uygun şirket ve sektörler için fonlama yapıyoruz. Aralık ayında çok yüksek rakamların telaffuz edildiği bir CEO’luk görevi teklifi aldım. Ama bir daha o tempoya girmek istemediğimden kendi işimle devam etmeye karar verdim.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz