ŞARIK
TARA, Türkiye’nin en önemli girişimcilerinden biri. Eniştesiyle
sıfırdan kurduğu Enka, bugün 6 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştı. “Büyüme
çok yüksek değil, ancak kârlılık arttı. Ancak gelecek yıl çok daha
hızlı büyüyeceğiz” diyen Tara’nın iş mottosu, hep “en iyiyi” yapmak
oldu. Ancak şans ve iyi tesadüfler de kendisine oldukça yardımcı oldu.
“Her şeye de bulaşmamalıyız, o zaman yetişemiyoruz” diyen Tara, enerji
ve inşaatta başarılı olduklarını ve bu iki alanda yeni şeyler yapmak
gerektiğini düşünüyor. “Kimsenin yapamadığı işleri yapmak, başka yeni
alanlara girmemek lazım” diye konuşuyor.Dedesi Karadağlı, annesi Üsküp
kökenliydi. Dedesi de Üsküp’e göç etmiş, orada kök salmıştı. Babası ile
annesi Üsküp’te tanışmış, orada evlenmişlerdi. O da şimdi Makedonya’nın
başkenti olan bu şehirde doğmuştu. Özellikle annesi çok güçlü bir
aileden geliyordu. 1930 yılında Üsküp’te varlıklı bir ailenin çocuğu
olarak dünyaya gelmişti. Annesi Erenköy Kız Lisesi’nden mezun güçlü bir
kadındı. Babası ise avukattı. İkinci Dünya Savaşı devam ederken 1942
yılında, “Burada sana istikbal yok” diyerek annesi oğlunu okumaya,
İstanbul’a dayısının yanına gönderdi. Alman Mektebi’ne başladı. Okul
paralıydı ve ilk yıllarda çok zorlandılar. Hatta dayısı okuldan almayı
bile önerdi. Ancak, sonunda bir burs bulup okuluna devam etmeyi başardı.
Bir süre sonra ailesi de İstanbul’a geldi. Kendi deyimiyle
“Mürebbiyeler, Macar hizmetçiler ve çifte faytonlarla” geçen bir
çocukluğu olmuştu. Ailesi işte bütün bu varlığı bırakıp İstanbul’a
gelmişti. Bu nedenle hem okuyor hem de çalışıyordu, Garsonluk,
badanacılık, su getirme ve bataklık kurutma gibi pek çok işte çalıştı.
Bu çalışkan üniversitesi öğrencisi, Türkiye’nin önde gelen gruplarından
birini kuran Enka’nın kurucusu Şarık Tara’ydı. Global düzeyde adını
duyuran ve uluslararası ilişkilerde öne çıkan Tara, önce varlık,
ardından da yoksulluk içinde yaşamış, ardından da kurduğu şirketle
tekrar varlıkla tanışmıştı. Uzun süredir sessizliğini koruyan Tara,
Capital’in sorularını yanıtlarken girişimcilik günlerinden bugüne, çok
önemli konularda açıklamalar yaptı:
Capital: Üsküp’ten İstanbul’a geldiniz, Burada nerede okudunuz?
- Evvela dayımın yanına geldim, Alman Mektebi’nde okudum. Sonra ailem Nişantaşı’na taşındı. Bir süre zorlandık.
Capital: Bu sözlerinizden ailenizin durumunun iyi olmadığını söyleyebilir miyiz?
- Hayır, yoksul değildik. Çok zengindik. Çocukken evimizde mürebbiyeler,
Macar hizmetçiler, çifte faytonlar vardı. Ancak, biz onların hepsini
geride bırakıp İstanbul’a geldik. Burada çok sıkıntı içinde yaşadık.