“Gelirlerde Yeni Ürün Payı Yüzde 80’e Çıktı”

Yeni stratejik plana göre Eczacıbaşı Topluluğu, her 5 yılda bir 2 kat büyüyecek. Bu büyümede ise itici güç, “inovasyon” olacak. CEO Erdal Karamercan, son birkaç yılda inovasyon odaklı birçok projey...

1.08.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Yeni stratejik plana göre Eczacıbaşı Topluluğu, her 5 yılda bir 2 kat büyüyecek. Bu büyümede ise itici güç, “inovasyon” olacak. CEO Erdal Karamercan, son birkaç yılda inovasyon odaklı birçok projeyi devreye aldıklarını söylüyor. İnovatif fikirlerle üretilen yeni ürünlerin payının bazı alanlarda yüzde 80’e çıktığını ve bu oranı daha yukarı taşımak istediklerini açıklıyor. Karamercan, “Halen inovatif sürecin başındayız. Önümüzdeki dönemde inovasyonda çok daha ileri düzeyde olacağız. Bu özelliğimizle de rekabette hızla ön plana çıkacağız” diye konuşuyor.

Eczacıbaşı Topluluğu, rotasını belirledi. Grup, bundan sonra her 5 yılda bir büyümesini 2’ye katlayacak. Stratejik sektörleri olan yapı, ilaç ve tüketim ürünlerinde yatırımlarını artıracak. Yurtdışı gelirlerini yüzde 40’dan yüzde 50’ye çıkaracak.  İlk hedef, bu yıl 3,2 milyar dolar olması beklenen ciroyu 2011 yılında 5 milyar dolara taşımak.

Topluluğun hedeflerine ulaşmada en büyük aracı ise yenilikçilik olacak. Bu nedenle bugün Eczacıbaşı Topluluğu’nun gündeminde sıcaklığını yitirmeyen tek konu da bu.

En üstten en alt pozisyondaki çalışana kadar herkes yenilikçiliğe odaklanmış durumda.

42 şirketlik topluluk bünyesinde birçok proje yürütülüyor. 9 yıldır düzenlenen “Yaratıcı ve Yenilikçi Buluşmalar”da çalışanların inovatif projeleri ödüllendiriliyor. 2 yıl önce başlatılan “Eczacıbaşı İnovasyon Girişimi”nde her düzeyden çalışana inovasyon eğitimleri veriliyor. Yenilikçi fikrin uygulamaya geçmesini teşvik etmek için de “Bir Projem Var” adını taşıyan sistem devrede.

Tüm bu uygulamaların, gelirlere yansıyan sonuçları da Eczacıbaşı açısından memnuniyet verici. Bu memnuniyeti Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Erdal Karamercan’ın açıklamaları da ortaya koyuyor. Karamercan, toplam cironun içinde yenilikçi ürünlerin payının, bazı sektörlerde yüzde 80’e kadar çıktığını belirtiyor. Bu noktada yapılacak daha çok şey olduğunu ve bu payı artıracaklarını söyleyen Erdal Karamercan, “Halen inovatif sürecin başlangıç aşamasındayız. Önümüzdeki dönemde topluluğumuz inovasyonda çok daha ileri düzeyde olacak. Bu özelliğimizle de rekabette hızla ön plana çıkacağız” diye konuşuyor.

Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su Erdal Karamercan’la inovasyonu, inovasyonun topluluğun büyümesindeki rolünü konuştuk:

*İnovasyon artık herkesin dilinde… Sizce Türk şirketleri inovasyonu anladı mı?
İnvasyonun algılamasında halen bazı farklılıklar olduğunu gözlemleyebiliyoruz. İnovasyonu sadece Ar-Ge olarak görme yanlışına düşmemek gerek. İnsanlık tarihi kadar eski olmasına rağmen inovasyonun yeni bir kavram gibi ortaya çıkması, kavram kargaşasının yaratılmasına neden oldu. Bu da başlı başına bir problem. Bence Ar-Ge dışında pazarlama, süreç ve hizmet gibi alanların da inovasyon konusunda birer çalışma alanı olması gerektiği yeterince anlaşılamadı.

*Liderler ve yöneticiler inovasyonun nasıl hayata geçirilebileceğini kavrayabildiler mi?
İnovasyon, yöneticilerin yabancı olduğu bir konu değil. Yöneticiler, hızla artan rekabet içinde var olabilmek için sürekli yenilik peşinde olmaları gerektiğini biliyor. Son dönemde konunun bir yaklaşım, destekleyen süreçler ve kültür olarak algılanmaya başlanmasıyla birlikte inovasyon da daha fazla yöneticinin gündemine girmeye başladı.

*Peki son birkaç yılda, özellikle hangi sektörler inovasyon anlamında iyi bir performans ortaya koydu?
İnovasyonu tetikleyen en önemli 2 faktör, sektörel rekabet ve sektörün alt yapısını destekleyen teknolojik gelişmeler. Bu 2 temel faktör açısından bakıldığında karşımıza bilişim ve elektronik sektörleri çıkıyor. Donanım ve yazılım dünyasındaki gelişmeler, tüketici elektroniği sektörünü de geliştiriyor. Bu nedenle inovatif kuruluşlar sıralamasında önlerde Apple, Google, Nokia, Dell, Sony gibi donanım ve yazılım kuruluşlarının olması sürpriz değil.

Öte yandan otomobil gibi klasik bir üretim alanı da düşünülenin aksine, en inovatif sektörler arasında yer alıyor. Bugün orta kategorinin üstünde bir binek otosunda, Windows işletim sisteminde bulunan satır sayısı kadar yazılım kodu var.

İlaç ve tüketim ürünleri de inovasyonun sürükleyici faktör olduğu sektörler. Diğer taraftan hizmet sektöründe yer alan Wal-Mart, Amazon, Starbucks, Virgin gibi şirketler sadece süreçlerinde yarattıkları farklarla ön sıralara yükselmeyi başarmış durumda.

*Türkiye inovatif bir ülke olma anlamında yolun neresinde? Bu yolda kat edilecek mesafeler, Türkiye’ye ne tür kazanımlar sağlayacak?
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) analizlerine baktığımızda, Türkiye’nin henüz bir bilgi toplumu ve bilgi destekli ekonomi olmadığını görüyoruz. WEF, ülkelerin kalkınmışlık durumunu 3 fazda inceliyor. Son ve en gelişmiş ülkelerin olduğu faz, inovasyona dayalı kalkınma fazı. Türkiye, şimdilik verimliliğe dayalı fazda bulunuyor. AB tarafından hazırlanan, kamuoyunun yenilikçilik eğilimini ölçen inovasyon barometresi araştırmasına göre de Türkiye, yeniliğe en açık toplum olma özelliğine sahip. Ama AB’ye yeni üye olmuş ülkelerden daha negatif bir performans gösteriyor.

Ne yazık ki inovatif bir toplum ve ekonomi olabilmek için atmamız gereken çok adım var. Ülkenin inovatif olma yolundaki güçlü ve zayıf yanlarını irdelendiğimizde, güçlü yönler arasında inovasyona ilişkin politikaların tasarımı ve politikacıların bu alana artan ilgisini sayabiliriz. Zayıf yanlar arasında, inovasyonun hala doğrusal bir süreç olarak algılanması, araştırma ve iş dünyasındaki düşük düzeydeki işbirliği, bölgesel politikalardaki eksiklik dikkat çekiyor. Bu bağlamda Türkiye’de bir performans artışına ihtiyaç olduğu kesin.

ABD örneğinde olduğu gibi sadece kamudan bir şey beklemektense özel sektör ve akademi işbirliği geliştirilmeli. Kamuya fikirsel ve eylemsel olarak destek olunmalı. Hükümetler de sektörleri yönlendirecek mekanizmaları hayata geçirirken STK’larla yakın işbirliği içerisinde olmalı.

*Sizce Türkiye’nin son birkaç yılda yaşadığı büyümede inovasyonun katkısı oldu mu?
Büyüme içindeki payının büyük olduğunu söylemek henüz mümkün değil. Son yıllardaki büyüme, ağırlıklı olarak doğrudan sermaye yatırımları, satın alma ve birleşmeler gibi finansal enstrümanlardan kaynaklandı. Dolayısıyla 1-2 sektör dışında üretim ve hizmet sektöründeki büyümelerin inovasyon ağırlıklı olmadığını söyleyebiliriz.

Uzun dönemde, dünya liginde iyi bir oyuncu olmak için finansal ağırlıklı enstrümanları hızlı bir şekilde hizmet ve ürün inovasyonuna çevirmemiz gerekiyor.

*Bir yönetici olarak inovasyonu nasıl uygulamaya geçiriyorsunuz? Zorlandığınız noktalar oluyor mu?
Biz inovasyonu, herkesin katılımı gereken bir yaklaşım içinde ele alıyoruz. Topluluk olarak sürdürülebilir rekabetçiliğin, inovasyonla sağlanacak yeni ürün, hizmet, pazarlama yaklaşımları ve süreçlerden oluşacağını belirledik. Hayatın içinde var olan inovasyonu, içselleştirerek kurum kültüründe sonsuza kadar taşımayı planlıyoruz.

*Eczacıbaşı kaç yıldır inovasyona ağırlık veriyor?
İnovasyon, uzun yıllardır Eczacıbaşı Topluluğu’nun kurum kültüründe yer alıyor. Farklı alanlarda yenilikçi ve yaratıcı çalışmalar sürdürüyoruz. 9 yıldır düzenlediğimiz, “Yaratıcı ve Yenilikçi Buluşmalar” gününde inovatif projeleri ödüllendiriyoruz.

Yaklaşık 2 yıl önce de “Eczacıbaşı İnovasyon Girişimi”ni başlattık. Girişim kapsamında en üst düzeyden alt pozisyondaki çalışanlara inovasyon kültürünü benimsetmek amacıyla değişik başlıklardan oluşan eğitimler veriliyor. 20 yılı aşkın süredir çalışanların fikirlerini rahatça paylaşacakları öneri sistemleri kullanıyoruz. Bireysel veya takım olarak sunulan projeleri teşvik etmek için “Bir Projem Var” adını taşıyan destek sistemimiz var. Bu sistemde projenin kabulü sonrası 10 bin YTL’ye, projenin ilerleyen aşamalarında da 30 bin YTL’ye kadar destek sağlanabiliyor.

*Bu sistemleri kullanarak hangi alanlarda fark ve değer yarattınız?
Yapı ürünlerinde, yeni bir pazarlama konsepti yaratarak “banyo kültürü” yaklaşımıyla dünyaca ünlü tasarımcılarla çalışmaya başladık. Örneğin, ürünlerde de “Kokusuz Klozet” ve  “Sıçratmayan Pisuar” projesiyle dünyada bir ilk oluşturduk.

Tüketim grubunda, İpek Kağıt ile araçlarda kullanımı kolaylaştıran, yandan açılan kutu mendil, ıslak kullanımda yaygınlık sağlayacak suya dayanıklı tuvalet kağıdı yarattık.

Sağlık hizmetlerinde evde sağlık hizmetleri uygulamasıyla ülkemizdeki bir boşluğu doldurduk.

Teknoloji dünyasında, patenti de bizde olan aynalı kredi kartı, doğada çabuk yok olan çevreci kart ve fikir eserlerinin internet ortamında tasdik edilmesini sağlayan Tasdix elektronik sertifikasyon uygulamasını biz yaptık.

Mimarisiyle yurtdışında çeşitli ödüllere layık görülen Kanyon AVM projesi de lansmanı, müşterilere sunduğu hizmetleri ve tasarımıyla inovasyon yaklaşımlarını içeriyor.

*Peki inovasyon Eczacıbaşı’na para kazandırdı mı?
Bunu yeni ürünlerin gelirlerimizdeki payına baktığımızda görebilirsiniz. İlaç grubunda yeni ürünlerin gelirler içindeki oranı yüzde 10 civarında. Yapı grubunda trendlerin hızlı değişmesi nedeniyle yeni ürünlerin gelirlerdeki payı yüzde 30’dan yüzde 80’lere kadar çıkıyor. Tüketim grubunda ise kağıt ürünlerde bu oran yüzde 20, kozmetik ürünlerde yüzde 60’ları buluyor.

Ancak, halen inovatif sürecin başlangıç aşamasındayız. Önümüzdeki dönemde topluluğumuz, inovasyonda çok daha ileri düzeyde olacak. Bu özelliğimizle de rekabette hızla ön plana çıkacağız.

“Her 5 Yılda Bir  2 Kat Büyüyeceğiz”

Ciroda İlacın Payı
2007 yılı ciromuz 3,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl eşdeğer ilaç işimizin yüzde 75’ini Zentiva’ya devrettik. Bu nedenle bu yılki ciromuzun içinde ilaçta ciddi bir düşüş olacak. Hedefimiz de 2008 yılında ciromuzu, 2007 yılı düzeyine çıkarmak.

Stratejik Hedef
Bizim bundan önceki stratejik hedefimiz, 2003 yılı sonundaki topluluk değerini 4 yıl içinde, yani 2007 yılı sonunda, 2 misline çıkarmaktı. Bunu başardık. Bundan sonra da her 5 yılda bir topluluğun değerini 2’ye katlama hedefi peşinde koşacağız.

Yatırıma Devam
2007 yılında 280 milyon dolar olarak gerçekleşen yatırımların, önümüzdeki 3 yılda artarak devam etmesini hedefliyoruz. Bu doğrultuda önümüzdeki 3 yıllık dönemde, gerçekleştirilmesi planlanan yatırımların 800 milyon dolar dolayında olmasını planlıyoruz. Böylelikle 2007-2010 döneminde 1 milyar doları aşan bir yatırım gerçekleştirilmiş olacak. Ciro da 2011 yılında 5 milyar dolara çıkacak.

“Yeni Sektörlere Girebiliriz”

Büyüme Nerede?
2007 yılı itibarıyla toplam gelirlerimiz içinde yapı ürünlerinin payı yüzde 36, ilacın yüzde 25, tüketim ürünlerinin yüzde 19. Geri kalan yüzde 20 de diğer sektörler arasında dağılmış durumda. Gelecek yıllarda içinde bulunduğumuz sektörlerin tümünde büyüme hedefimiz var.

Yeni Sektörler
Şu anda bulunduğumuz sektörlerde ilelebet kalacağız gibi bir modda değiliz. Dönemsel olarak içinde bulunduğumuz bazı sektörlerden çıkabiliriz; bu konuda hiçbir çekincemiz yok. Aynı şekilde yeni sektörlere de girebiliriz. Ama girdiğimiz sektörlere bilgi birikimimizle bir katkıda bulunuyor olmamız lazım.

Enerji Neden Yok?
 Çünkü enerji için piyasada yeteri kadar oyuncu var. Birçok kuruluş da enerjiye girmek üzere yatırım yapıyor. Bizim enerji konusunda bir bilgi birikimimiz yok. Onun için enerji alanında yatırım yapmayı en azından kısa dönemde planlamıyoruz.

“Yeni Satın Almalar Gündeme Gelebilir” 

Sektörde Lideriz
 Yapı ürünleri grubumuz, son dönemdeki satın almalarla özellikle Avrupa pazarlarında hızlı büyüdü. Şu anda Türkiye’de banyo ve karo sektöründe lideriz. Yurtdışında, Avrupa’da en dinamik ve hızlı büyüyen topluluğuz. Dünyada herkesin gözü bizim üstümüzde.

Rusya Ve Ortadoğu
Bundan sonraki hedefimiz, mevcut pazarlarımızdaki payımızı artırmak ve yeni pazarlara girmek olacak. Yeni pazar tanımlamalarımız içine özellikle enerji zengini, yer altı kaynakları güçlü olan Rusya ve Ortadoğu ülkeleri girdi. Şimdi oralarda örgütleniyoruz. Önümüzdeki dönemde yeni satın almalar ve işbirlikleri gündeme gelebilir.

Yurtdışı Gelir
 Şu anda ciromuzun yüzde 40’ına yakını yurtdışı gelirlerden elde ediliyor. Bunu artıracağız. Benim gönlümden geçen topluluğun gelirlerinin yüzde 50’sini yurtiçinden, yüzde 50’sini yurtdışından sağlamak.

“Tabloyu Pembe Görüyorum”

Bardağın Dolu Tarafı
 Artık Türkiye’de iç dinamiklerden kaynaklanan ekonomik sorunlardan çok dış kaynaklı ekonomik sorunlar var. Bu sağlıklı bir yapı. Demek ki Türkiye ekonomisi dış konjonktüre entegre oldu. Önümüzdeki 1-2 yılın olumsuz beklentisinin dışına baktığımda tabloyu pembe görüyorum. Bardağın dolu tarafına bakıyorum.

Gelecekten Endişem Yok
Türkiye’nin kalkınmakta olan ülkeler arasında çok önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Neresinden bakılırsa bakılsın Türkiye dünyada yatırım yapılabilir ülkelerin başında gelecek. Dolayısıyla gelecekten endişem yok.

Türkiye’nin Önü Açık
 Sıkıntı siyasette. Siyasi konumlandırmamız henüz tam oturmadığı için buradaki bozuklukların ekonomik boyutta yansımaları olabilir. Bir tek onu yorumlamakta güçlük çekiyorum. Ama ekonomimiz bu siyasi çalkantılardan etkilenmezse Türkiye’nin önünün son derece açık olduğunu görüyorum.

Nilüfer Gözütok
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz