Türkiye’nin yurtdışına kaptırdığı beyinlerden biri de Prof. Dr. Ahmet
Aykaç. Robert Kolej’den mezun olduktan sonra Colombia Üniversitesi’nde
doktorasını tamamlamak üzere Amerika’ya giden Aykaç, 37 yıl sonra
Türkiye’ye döndü.
Yurtdışındaki bu 37 yıla pek çok deneyimi sığdıran Aykaç’ın ilk patronu,
ABD Merkez Bankası’nın eski başkanı Alan Greenspan’di. Burada geçirdiği
1,5 yılın ardından akademik kariyerine önem verdi. Fransa’nın en iyi
işletme okullarından INSEAD’de yıllarca hocalık yaptıktan sonra Theseus
International Management Institute’un 1995’te önce başkanı, 1996’da ise
sahibi oldu. Okulunu iki yıl önce satan Aykaç, Türkiye’ye dönünce de boş
durmadı. Sabancı Üniversitesi’nin kuruluş çalışmalarında bulunan Aykaç,
Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’nın danışmanlarından biri...
Güler Sabancı, Capital’e verdiği söyleşide, Aykaç’tan strateji oluşturma
ve ekonomi konularında danışmanlık aldığının altını çizmişti.
Ayrıca Golden Horn Ventures isimli bir risk sermayesi şirketi ile genç yatırımcılara finansman yaratıyor.
“Derslerde anlattığım iktisadı, şirketlerle uygulamalı olarak yaşıyorum,
bu çok güzel” diyen Aytaç, Türkiye’nin resesyondan önce farklı yapısal
sorunları için önlem alması gerektiğini düşünüyor. “Türkiye yüzde 6,5
büyürken dahi işsizlik oranını yüzde 9’un altına indirememiş bir ülke”
diyen Aytaç, bunun da işsizliğin talep eksikliğinden değil, yapısal
birtakım sorunlardan doğduğunu gösterdiğini belirtiyor. Bunun aşılması
için de çalışan maliyetlerinin düşürülmesi, bürokrasinin verimliliğinin
sağlanması gerektiğini vurguluyor.
Prof. Dr. Ahmet Aykaç’a, global kriz sonrası yeni makroekonomik dengeleri, olası tehditleri sorduk. İşte yanıtları: Capital: Resesyon sonrası nasıl bir toparlanma bekliyorsunuz? - Dünyadaki bu iktisadi durgunluğun, riskli konut kredilerinden
doğduğu sanılıyor. Tam olarak böyle değil... Riskli konut kredileri
krizinin doğmasının nedeni, iktisadi düzenin yavaş yavaş kaymaya
başlaması, dolayısıyla borçlu insanların borçlarını ödeyememesi ve bunun
üzerine inşa edilmiş türev piyasa binasının çökmesiydi. Bu, sadece
finansal çöküşün yarattığı bir yavaşlama değil, yavaşlamanın yarattığı
finansal çöküşün büyüttüğü bir resesyon.
Bu, rasyonelitesi olan bir süreçtir. Mali çöküşler ise normal olmayan
spekülatif patlamaların sonucu ortaya çıkar. Dünya üst üste gelmiş iki
ayrı olayı, reel sektör ve finansal çöküşü bir arada yaşıyor.
Tesadüf o ki mali hadiselerle ilgili yapılması gerekenlerle kısa vadede
reel ekonominin düşüşünü önlemek için yapılması gerekenler hemen hemen
aynı. Ama reel ekonomideki dalgalanmaların zamanlarıyla mali sistemdeki
düzelme periyodu birbirine eşit değil. Bu yüzden de bugün aldığınız
tedbirler, yakın gelecekte, reel ekonomide başka dertler yaratacaktır. Capital: Nasıl dertler bunlar? - Reel ekonomi yavaşlamaya başladığında, talebi artıracak
önlemler almak lazım. Talebi artırmak için vergiler indirilebilir ya da
piyasaya para sürersiniz, daha çok likidite olur. Mali çöküşün de
gerektirdiği aynı bu noktada piyasalara likidite vereceksiniz. Ancak,
bugünkü gibi çok likidite verdiğinizde, reel ekonomi yükselmeye
başladığında, artan talep arz etme kapasitesinin önüne geçecek ve bu da
enflasyonist baskılar oluşturacaktır.
Parayı piyasadan çekseniz, bu sefer de mali düzelme aksayacaktır.
Dolayısıyla, kısa vadede yaptığınız doğru işin, orta vadede birbirine
çatışan bir sonucu oluşuyor.
Aslında artan taleple likiditeye de talep olacaktır, dolayısıyla bir
kısmı doğal olarak emilecektir. Ancak geri kalanı ne olacak? Bu sualin
cevabı yok. Likidite dolaştığı takdirde ya enflasyon yükselmeye
başlayacaktır ya da doların değeri tahminin üzerinde düşecektir. Şu an
önlem alalım derseniz resesyondan çıkışı yavaşlatırsınız.