GSM’in Rakibi Hızlı Geliyor

Mobil iletişim teknolojisinde hep GSM önde oldu. Dünyanın en yaygın teknolojisi olarak kabul edildi. Türkiye başta olmak üzere neredeyse 5 kıtada kullanıldı. Ancak, son yıllarda CDMA adlı yeni stan...

1.03.2003 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mobil iletişim teknolojisinde hep GSM önde oldu. Dünyanın en yaygın teknolojisi olarak kabul edildi. Türkiye başta olmak üzere neredeyse 5 kıtada kullanıldı. Ancak, son yıllarda CDMA adlı yeni standardın yükselişi dikkat çekiyor. Garnter’ın verileri, 2006 yılında gerçekleştirilecek altyapı yatırımlarının yüzde 60’ının CDMA’ya yöneleceğini tahmin ediyor. Şimdiden 127 milyona ulaşan kullanıcı sayısı da bu trende destekliyor.  
 
Çok eskilere gitmeye gerek yok. Sadece 3 yıl öncesinde bütün dünyada GSM rüzgarı esiyor, bu alana inanılmaz yatırımlar yapılıyordu. Borsada GSM şirketlerinin hisseleri müthiş yükseliyor, dev gruplar ardı ardına bu alana girmeye uğraşıyordu. İşte o dönemde, 2000 yılında GSM’e yönelik alt yapı yatırımlarının tutarı dünyada 24 milyar dolar düzeyine yükselmişti. Bu tablo, GSM’e yönelik yatırımın artarak devam edeceği yönündeki tahminleri güçlendiriyordu. Ancak, son rakamlar, 2006 yılında GSM altyapısına yönelik yatırımların sadece 5 milyar dolar düzeyinde kalacağını ortaya koyuyor.  
 
Ancak, son araştırmalar, başka bir mobil iletişim standardının da yükselişini haber veriyor. Dünyaca ünlü araştırma kuruluşu Gartner Dataquest’e göre, 2000 yılında adından bile söz edilmeyen CDMA teknolojisinin yıldızı parlayacak. Son 2 yıldır başta Amerika olmak üzere Japonya, Güney Kore ve Çin gibi coğrafyalarda yaygınlaşan bu teknolojinin daha da yaygınlaşacağı tahmin ediliyor. Ancak, aksini savunanlar da var. Onlara göre sayısal iletişimi yüzde 70’ini elinde bulunduran GSM, bu üstünlüğünü koruyacak. Ancak, getirdiği avantajlarından dolayı önümüzdeki dönemin CDMA için olumlu olacağını savunanların sayısı da az değil. Avrupa ülkelerinde ise CDMA lisanslarını alan operatörler pazardan pay almak için şimdiden faaliyete geçti.  
 
GSM-CDMA yarışı    
 
İstatistikler, son 2 yıl içinde CDMA2000 abone sayısının 90 milyondan 127 milyona ulaşarak yüzde 32 artış sağladığını gösteriyor. Bu gelişme, CDMA teknolojisinin geleceği ve performansı hakkında tahmin yapmaya olanak sağlıyor. Uzmanlara göre, 2010 yılında CDMA teknolojisinden elde edilecek gelirin büyüklüğü 290 milyar dolara ulaşacak.  
 
Bu hızlı ilerlemenin arkasında ise teknolojinin sunduğu avantajlar yatıyor. Uzmanlara göre, CDMA’in 3G evrimi, GSM teknolojisinin UMTS evriminden çok daha pratik. Bu nedenle de pek çok ülkede CDMA kullanılıyor. En iyi örneği ise Çin oluşturuyor. Uzmanlar, CDMA’ın Çin’de büyük bir ilerleme gösterdiğine dikkat çekiyorlar. Onlara göre, bu teknoloji, artık Amerika kıtası ve Japonya/Kore sınırlarına hapsedilmiş teknoloji tanımından sıyrılarak hızla yaygınlaşıyor.  
 
Bu konuda bir başka dikkati çeken gelişme ise mobil iletişim yatırımlarının yönünde yaşanıyor. Rakamlar, GSM teknolojisine yönelik yatırımlarda gerileme olduğunu gösteriyor. Örneğin, 2000 yılında GSM’e yapılan altyapı yatırımları 24 milyar dolar gibi rekor düzeye ulaşmıştı. 2006 yılında ise GSM teknolojisine yapılan yatırımın 5 milyar dolara gerileyeceği öngörülüyor.  
 
Oysa Gartner Dataquest analizlerine göre, 2000 yılında neredeyse adından bile söz edilmeyen W-CDMA teknolojisine 2006 yılında 30 milyar dolar yatırım yapılacak.    
 
Her coğrafyaya ayrı standart  
 
GSM ve CDMA’in, farklı coğrafyalarda mobil iletişim teknolojilerinin iki farklı standardı olarak kullanıldığını belirten Turkcell Radyo Şebeke Operasyon Sorumlusu Biltor Uluçay, GSM ve CDMA’ın, farklı coğrafyalarda iki ayrı iletişim standardı olarak kullanıldığını söylüyor. GSM’in, 1990’lardan itibaren Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa tarafından yaygın olarak tercih edildiğini belirten Biltor Uluçay şöyle devam ediyor:  
 
“Şu anda Afrika, Amerika kıtası, Asya, Uzakdoğu ve Okyanusya’da GSM sistemleri kullanılıyor. Ses iletişimi, 2G teknolojileri ile sağlandıktan sonra, giderek artan veri iletişim ihtiyacı ile 2.5G gündeme geldi. Bu teknolojiler 2G ile 3G arasında bir köprü görevi üstlenerek, bir laboratuar ortamı oluşturdu”.  
 
Bugün GSM standardını kullananlar tarafından geliştirilen 3G uygulamalarının “W-CDMA (UMTS)” olarak adlandırıldığını belirten Uluçay, CDMA kullananların yeni standardının ise CDMA2000 olduğunu söylüyor.  
 
W-CDMA uygulamaları genellikle Avrupa Birliği ülkelerinde kabul görüyor. Dünyada özellikle Nokia ve Ericsson bu teknolojiyi destekliyor. Qualcomm tarafından sunulan CDMA2000 ise Lucent ve Samsung tarafından kabul görüyor. Türkiye’de henüz 3G sistemlerine geçiş sağlanmamış olsa bile, bu konuda şirketlerin araştırmaları hızla sürüyor. Ericsson, Turkcell, Motorola ve Tekofaks gibi kuruluşlar W-CDMA alanında çalışmalar yapıyor.  
 
İki sistemin farkı nerede?  
 
Uzmanlara göre, CDMA ile GSM arasındaki temel fark, bilginin iletilmesinde yatıyor. GSM, TDMA tabanlı bir  teknoloji. GSM standardında iletilecek bilgi zaman dilimlerine bölünerek sırayla gönderiliyor. Her abone iletim zamanının belirli bir bölümünü kullanıyor. CDMA’de ise bilgi kodlanarak aynı anda frekans bandı içine karıştırılarak gönderiliyor. Alıcı tarafında bu kod çözülerek iletişim tamamlanmış oluyor. Zamanı bölmekle, kodlara bölmek şeklinde tanımlanan iletim tekniği, bu iki teknoloji arasındaki en temel farklılığı oluşturuyor.    
 
Ancak, GSM şu anda daha yaygın olarak kullanılıyor. Biltor Uluçay, bunun nedenlerini şöyle anlatıyor:    
 
* Sürekli geliştirmeye açık, sayısal bir mobil teknoloji. Dolayısıyla, standartları yüksek. Sorunsuz ve ileri teknoloji sunan bir altyapısı var.  
 
* Son kullanıcılar açısından mobiliteye olanak tanıyan kolay kullanılabilir sisteme sahip. Bu da son kullanıcının yaşamını kolaylaştırıyor.  
 
* Konuşma şifrelemesi ve SIM kart gibi yüksek güvenlik standartlarına sahip.  
 
* Şebekeler arası dolaşım yeteneği mevcut. GSM ile uyumlu, hafif, yetenekli ve uzun batarya ömrüne sahip telefonların varlığı, bir başka avantajı…  
 
CDMA’ye kokteyl parti benzetmesi  
 
Mobil telefon operatörleri açısından önemli olan, aynı frekans bandı içinde mümkün olan en fazla sayıda aboneyi aynı anda konuşturabilmek. Frekans, telsiz iletişim şebekesinin en pahalı ve büyüklüğü kısıtlı olan bileşeni. CDMA teknolojisi üreten bir Kuzey Amerika şirketinde Avrupa/Orta Doğu/ Afrika Bölge Pazarlama Sorumlusu olan İsmet Yazıcı, CDMA teknolojisini kokteyl partisine benzetiyor ve şöyle devam ediyor:  
 
“Düşünün ki, çok geniş bir salonda bir kokteyl partisinde davetli olarak bulunuyorsunuz. Doğal olarak insanlarla konuşmak durumundasınız. Bu konuşmanın yapılabilmesi için teknolojiler genellikle, herkesi aynı salonda toplamak yerine, o salonu daha küçük odacıklara bölüyor. Her odaya belli sayıda insanı alarak birbiriyle konuşturmak zorunda kalıyor. CDMA’in diğer teknolojilerden temel farkı ise bu büyük salonda çok daha fazla kişiyi küçük odalara bölmeksizin konuşturabilmesidir.”    
 
Bu kokteyl salonun kapasitesinin sınırlı olduğunu söyleyen Yazıcı, “CDMA de kodlama işini yapmakta kullanılan sistem Walsh Code diye adlandırılır ve sayısı sınırlıdır. Salonu çok fazla doldurmaya başlarsanız yeni dil yaratmanız olanaklı olmayacağı için konuşmalar birbirine karışabilir” diyor.  
 
Türkiye’de lisans sorunu var  
 
Türkiye’de CDMA’in türevi olarak görülen W-CDMA alanında çalışmaların yoğun olduğu görülüyor. Şu anda operatörler tarafından W-CDMA yatırımları gerçekleştirilemediğinden uygulamaya geçilmemiş olsa da, üretici firmalar ve operatörler ön hazırlık, demo, eğitim gibi çalışmalar yapıyorlar. Bu çalışmaların hızlanabilmesi için öncelikle lisans konusunun halledilmesi gerektiğini söyleyen Ericsson Türkiye Mobil Internet Proje Müdürü Ali Karslı şöyle konuşuyor:  
 
“Lisans sorunu çözülürse, ekonominin ve pazarın talebine göre, mevcut ve potansiyel operatörler yatırım planlamalarını yapacaklar. Daha sonra W-CDMA teknolojisini kullanan firmalar, yeni servisleri sunacaklar. Bu durum şirketleri avantajlı konuma getirecek. İleride bu teknoloji sayesinde güvenlik ve yetersiz iletişim hızından dolayı hayata geçemeyen bir çok yenilik kullanılacak. Böylece m-ticaret pastası büyüyecek. İş-eğlence-ödeme üçgeni de buna katkıda bulunacak. Bugün bile GPRS teknolojisi sayesinde bir çok şirket iş hayatında kullandığı mobil uygulamalarla önemli oranda verim ve karlılık yakalamış durumda. WCDMA’in tek dezavantajı GSM’e göre daha pahalı bir teknoloji olması. Hücre planlaması çok dikkatli yapılmalı. Ayrıca, frekans dalga boyu küçük olduğundan daha fazla baz istasyonuna ihtiyaç var.”  
 
Ne gibi gelişmeler olacak?  
 
GSM’in yerini alması beklenen W-CDMA ile Türkiye’de iki büyük evrimin yaşanacağını söyleyen Tekofaks Komünikasyon Genel Müdürü Burçin Orhon iletişim hızının artacağını söylüyor ve şöyle devam ediyor:  
 
“Cep telefonlarını video kamera, fotoğraf makinesi, walkman aynı zamanda da televizyon haline getirecek bu yeni teknoloji sayesinde tüketici, sesli ve görüntülü iletişim imkanına sahip olacak.  
 
İstenen görüntü anında dünyanın herhangi bir yerindeki alıcıya gidebileceği gibi, yüksek hızla internet bilgilerine erişim de mümkün olabilecek.  
 
İkinci ve en önemli evrim ise bu sistemin dünya çapında kullanılabiliyor olması. Bu imkan sayesinde Türkiye’den alınan bir telefon, dünyanın herhangi bir yerinde çalışabilecek.”  
 
Burçin Orhon, şu anda ileriye yönelik en büyük engelin, Avrupa’nın birçok ülkesinde satılmış olan “Üçüncü Nesil” (UMTS) lisansları olduğunu söylüyor.  Orhan, “Türkiye’deki operatörlerin söz konusu şartlarda bu lisanları çok yüksek rakamlara satın almaları pek mümkün gözükmüyor.  
 
Bu durumda devletin operatörlere bu lisansları bedelsiz ya da makul rakamlarda vermesi, sektördeki 3. Nesil-UMTS yatırımlarının yapılmasına ve sektörün önünün açılmasına vesile olacak” diyor.  
 
GSM/CDMA DUAL SİSTEM TELEFORLAR GELİYOR  
 
İsmet Yazıcı/ CDMA Pazarlama Uzmanı
 
 
CDMA konusunda uzman olan İsmet Yazıcı’nın konu ile ilgili görüşleri şöyle:  
 
Dünya çapında pek çok cep telefonu markasının CDMA yerine, GSM teknolojisini kullandığını görüyoruz. Sizce bunun nedeni nedir?  
 
Bu konu dünyadaki GSM abonesi sayısıyla doğrudan ilgili. GSM aboneleri, GSM telefonu dışında başka bir sistem kullanamadıkları için, dünyada GSM telefonlarının daha yaygın kullanılması kaçınılmaz. CDMA aboneleri için de aynı mantık geçerli. CDMA ve GSM sistemlerinin her ikisinde de çalışabilme kabiliyetinde olan telefon setlerinin yapım çalışmaları sürüyor. Bu teknolojik zorluktan ziyade pazar şartlarının oluşmasıyla ilgili. Çok yakında yaygın olarak GSM/CDMA dual sistem telefonları pazarlarda görebileceğiz diye düşünüyorum.  
 
CDMA teknolojisinin dezavantajları neler?  
 
Her teknolojinin avantajlarının yanı sıra, bir takım dezavantajları da olabilir. Bunun tartışılması için çok teknik detayları açmak gerekiyor. İsletme açısından bakıldığında ileri sürülebilecek en önemli konu, dolaşım servisleri gibi gözüküyor. Ancak, CDMA’in artık Asya’dan Avrupa’ya, Ortadoğu’ya uzanan yayılma trendine baktığımızda, çok yakın bir gelecekte bu sorunun ortadan kalkacağını söyleyebiliriz.  
 
CDMA teknolojisiyle çalışabilen sistemlerin e-ticarete etkisi olacak mı?  
 
Yüksek hızda veri iletişiminin e-ticarete yapacağı katkıları yadsımak elbette olanaksız. Her zaman, her yerde bilgiye ulaşabilme avantajı, pazarda alıcı ve satıcıyı bir arada hiç bir engel olmaksızın bir araya getirebilme fırsatını doğuracak. Böyle bir pazarda ticaret hacminin artacağını düşünüyorum.  
 
ABD örneğine baktığımızda, artık alışverişin internet üzerinden yapıldığını görüyoruz. Bunun için insanlar bir bilgisayar terminalinin yanına gitmek zorunda kalıyor. Oysa telsiz veri iletişiminin sağladığı olanaklarla yer bağımlılığı ortadan kalkıyor. CDMA teknolojisinin buradaki avantajı, bu servisleri bugün itibariyle operatörlere ve abonelere sunabilmesi. Operatörler, çok büyük çaplı frekans yatırımlarına gerek kalmadan, şebekelerinde yapacakları görece küçük yatırımlarla müşterilerine bu servisleri hemen sunabilecek.  
 
CDMA GÜÇ KAZANIYOR  
 
Taner Bengi/ 4 Front Genel Müdürü  
 
SAVAŞ DEVAM EDİYOR
 
 
Elimizdeki istatistikler, CDMA’in mobil telefon pazarında tutunamadığı anlamına gelmiyor. CDMA, Çin pazarında güç kazanarak yayılmaya devam ediyor. Amerika kıyılarında kablosuz altyapı savaşı son hızla devam ediyor; CDMA ve GSM arasında teknik üstünlük için büyük çekişme yaşanıyor. AT&T’nin Japon NTT DoCoMo ile yaptığı anlaşma sonucunda i-mode ile Japonya’da yaratılan büyük başarı Amerika’ya taşınmak isteniyor.  
 
Buradan yola çıkarak, mevcut TDMA altyapısını CDMA tabanlı yapıya geçireceği öngörülse de, AT&T, yüklü miktarda GSM network ekipmanı almak üzere niyet mektupları imzalamış durumda. Cihazlar, gelişmiş GPRS teknolojisinin kullanıldığı GSM altyapısında ve gelecekte UMTS altyapılarına geçişi kolaylaştıracak şekilde seçilmiş.  
 
HEDEF TEK TELEFON  
 
Bütün bu haberler, diğer bir servis sunucu olan Sprint için CDMA penceresinden ofisin tam göbeğine atılmış bir el bombası niteliğinde. Hızlı büyüyen CDMA tabanlı servislerin şu sıralarda öne çıkmasına rağmen, AT&T’nin bu kararı büyük bir darbe olarak görülüyor. Yine de AT&T’nin büyük hedefi, “Bir Amerikalı, Japonya’ya da Avrupa’ya da gitse, tek bir telefon kullanmalı” olarak algılanmalı. Tek bir telefonla dünya üzerinde serbest dolaşımı daha ucuza sağlamayı hedefleyen firma, Japonya’da 55 milyon aboneli i-mode ile bu nedenle anlaştı zaten.  
 
TELEKOMÜNİKASYON BİRLİĞİ CDMA’DEN YANA  
 
Amerika’daki trend, mevcut kablosuz altyapıları GSM’e yükseltip W-CDMA geçişi sağlamak yönünde gelişiyor. Tabii, son aşamada, 3G’deki gelişmeler değerlendirildikten sonra karar verilecek. Güney Amerika’nın en büyük pazarı Brezilya’da da durum, operatör Anatel sayesinde GSM lehinde gelişiyor.  
 
Olaylara CDMA cephesinden bakıldığında ise Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin altın kural olarak nitelediği “Veri Transfer Kapasitesi, Güvenlik, Radyasyon Seviyesi” anlamında CDMA teknolojisinin daha avantajlı olduğu yönünde. Sadece sesten ibaret bir iletişimde tüm bu kriterlerin önemi yokken, internet çağında bilgiye erişimde 2.5G’nin gerisinde bir teknoloji düşünmek artık mümkün değil. Ve işte yarış, bilgiye ulaşımın gereksinim duyulduğu alanda başlıyor.  
 
İŞLETME MALİYETLERİ ARTACAK  
 
Ali Karslı/Ericsson Türkiye Mobil Internet Proje Müdürü  
 
WCDMA teknolojisinin işletme maliyetlerine etkisi hakkında bilgi verebilir misiniz?
 
 
GSM şebekelerine göre büyük bir fark oluşturmayacaktır. Ancak, baz istasyonu sayısının artırılması ve WCDMA konusunda tecrübeli eleman sıkıntısı işletme maliyetlerini biraz arttıracaktır.  
 
Şu anda bu teknoloji üzerinden hangi sistemler kullanılabiliyor?  
 
GSM ve WCDMA şebekelerinin radyo ve anahtarlama katmanları servis katmanından bağımsız olduğundan, kullanılan teknoloji ve iletişim hızının mümkün kıldığı tüm sistemler kullanılabilir. WCDMA ile iletişim hızı artacağından; mobil telefon ile televizyon izleme, video konferans, m-ticaret, çok hızlı internet erişim sistem ve servisler kullanılabilecek.  
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz