EMRE BERKİN, GİRİŞİMCİLERLE YATIRIMCILARI BULUŞTURACAKBirkaç ay önce duyduğum bir haber hem beni hem de iş dünyasındaki çok sayıda kişiyi şaşırttı. Microsoft MEA (Middle East and Afrika) Bölge Başk...
EMRE BERKİN, GİRİŞİMCİLERLE YATIRIMCILARI BULUŞTURACAK
Birkaç ay önce duyduğum bir haber hem beni hem de iş dünyasındaki çok sayıda kişiyi şaşırttı. Microsoft MEA (Middle East and Afrika) Bölge Başkanı Emre Berkin, 2006 yılı başında görevinden ayrılacağını açıkladı. Oysa Emre Berkin çok başarılı, Microsoft içinde daha üst görevler üstlenebilecek çapta bir profesyonel. Bu kararının ardında yatan nedenleri öğrenmek için Berkin’i aradım. Bana “Bill Gates’in Türkiye ziyaretinin ardından şubat ayı başında ayrılmayı düşünüyorum” dedi.
“Neden ayrılıyorsunuz” diye sorduğumda ise detaylı bir açıklama yaptı. Mutluluğun anahtarının iş ve özel yaşam dengesini kurmakta olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Ben 13 yıl içinde dünya organizasyonunda en yüksek pozisyonlardan birine geldim. Bundan sonra bir hamle yapabilmek için birkaç yıl şirket merkezinde çalışmam gerekiyor. Bu son 2-3 yıldır hep ertelediğim, bir anlamda atlattığım bir şeydi. Amerika ve özellikle Batı yakasındaki Seattle çok uzak geliyor bana. Hele hele özel yaşantıma, zevklerime ve hobilerime hiç uymuyor.”
“Yenilik zamanı” diyerek kariyerinde başka denizlere doğru yelken açacak olan Berkin’in gelecek planı ise şimdiden hazır. İstanbul merkezli olarak çalışacak ve dünyanın çeşitli ülkelerinde paraya ihtiyacı olan girişimcilerle, parası olan yatırımcıları bir araya getirecek. Kuzey Amerika, Avrupa ve Ortadoğu’da çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyesi ve icra kurulu danışmanı olarak çalışacak. Berkin’in bir diğer hedefi ise eğitim, sağlık ve çevre alanlarında çalışan uluslar arası sivil toplum örgütlerinde görev alarak, onlara katkıda bulunmak.
ABACI’YA GÖRE YERLİ KİMYACILAR ZORDA
Tufan Abacı ile geçtiğimiz ay tanıştım. Kurucusu olduğu Abacı Kimya, Akzo Nobel, Dow Chemical, Alco Chemical, National Starch, Johnson&Diversey gibi dev kimya şirketlerin distribütörü ve iş ortağı olarak çalışıyor. Onu ilginç kılan tarafı ise tekstilden boyaya, gıdadan kişisel bakıma, madenden metale, seramiğe kadar çok sayıda sektörün nabzını çok iyi tutabilmesi. Tufan Abacı, “Türkiye’de şu anda birçok boya-terbiye tesisi kapısına kilit vurdu. Çorlu’da eskiden müşterimiz olan çok sayıda şirket şu anda çalışmıyor” diyor. Deterjan ve temizlik ürünleri sektöründeki yerli üreticilerin son dönemde yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: “Yabancı şirketler son 5 yılda maliyetlerini yüzde 40’lara varan oranda aşağıya çektiler. Ayrıca global ölçekte hammadde tedariki yaptıkları için de kazançlılar. Hayat Kimya gibi profesyonel yönetilen birkaç istisna dışında çok sayıda yerli üretici şirket zor durumda. Çoğu gelişmelere ayak uyduramadığı için uluslararası markalar karşısında rekabet avantajını kaybetti.”
Tufan Abacı’nın geleceğe yönelik tahminleri de ilginç… Önümüzdeki dönemde inşaat ve yapı malzemelerinin yanı sıra “su”, “atıksu” ve “çevre” ile ilgili işler yükseleceğini düşünüyor. Çünkü birçok şehirde İSKİ, BUSKİ, ASKİ gibi kuruluşlar teknik anlamda gün geçtikçe profesyonelleşiyor ve Anadolu şehirleri de bu kurumları örnek alıyor. Ayrıca, AB’ye uyum süresinde çevre ile ilgili düzenlemeler sıkılaşacağı için endüstri tesislerinde arıtma tesislerinin sayısı artacak, nitelikleri iyileşecek. Abacı, “Ayrıca şu anda Türkiye’de inşa edilen konutların çoğu ortanın üstüne hitap ediyor. Projelerin çoğunda havuz var. Havuz işletmesi ve kimyasalları alanında da büyük gelişme olacağını öngörüyoruz” diyor.
ADVANSA’NIN CEO’SUNDAN TEKSTİLCİLERE ÇIKIŞ YOLU
Geçtiğimiz yıl Sabancı Holding, ABD’li kimya devi DuPont ile ortak olduğu Hollanda’da kurulu olan Dusa International’in tamamını satın aldı. DuPont’un 50’lik hissesini 108 milyon dolara aldıktan sonra şirketin adını da “Advansa” olarak değiştirdi. Bu operasyon Sabancı Holding için olduğu kadar Türk tekstili içinde çok büyük anlam taşıyor. Bence bu olay, Türk tekstil sektörünün bir dönüşüm dönemine girdiğinin ilk işaretlerinden biri olarak algılanmalı… Çünkü, Advansa 550 milyon dolar cirosu, 2 bin 200 çalışanı ve yüzde 17 pazar payıyla dünyanın lider polyester iplik ve kord bezi şirketi konumunda. Şirketin Hollanda’daki merkezinde çalışan CEO’su Wahid Tawfik ile geçen ay bir telefon görüşmesi yaptım. Tawfik, Türkiye, ABD, Mısır, Almanya, İran, Brezilya, Arjantin olmak üzere 9 farklı ülkede bulunan üretim tesislerine sahip bu şirketi yeni ufuklara taşımayı düşünüyor. Ciroyu 3 yıl içinde 1 milyar dolara yükseltmeyi hedefliyor. Tawfik’in Çin’den yakınan Türk tekstilcilerine ilginç bir önerisi var. “Akıllı kumaş üretimi Türk tekstilcileri için önemli fırsat olabilir” diyen Tawfik sözlerine şöyle devam ediyor:
“Biz elyaf üretiyoruz ve kumaş üreticilerine satıyoruz. Dünyada teri dışarı atarak hızlı kuruyabilen, bakteri üretmeyen, ısı adaptasyonu niteliği sayesinde terletmeyen ve üşütmeyen, yanmayan akıllı kumaşlara ilgi büyük. Bu tip kumaşların payı şimdilik yüzde 20-25’ler düzeyinde. Ancak, tüketicilerin artan taleplerine bağlı olarak önümüzdeki 5-10 yıl içinde bu alanda önemli bir büyüme ve gelişme olacak. Türkiye’de bizim ürünlerimizi kullanarak kumaş üreten çok sayıda fabrika var. Bunlar ‘Coolmax’, ‘Thermolite’ ve ‘Securelle’ gibi bizim markalarımızla üretim yapıyorlar. Akıllı kumaş üretimi Tekstil sektöründe kalmak isteyen yatırımcılar için büyük bir fırsat. Advansa gibi Ar-Ge yeteneği büyük, markaları kuvvetli bir şirketle işbirliğine giderek farklılaşabilir ve yenilikçi, rekabet avantajı olan ürünler yaratabilirler.”
CEM AŞIK, SANKO İÇİN BT’DE YENİ FIRSATLAR ARIYOR
Arena’daki başarılarından sonra 2002 yılında Sanko Holding’e transfer oldu ve grup bünyesinde bilişim ürünleri dağıtan Akora adlı şirketin kuruluşundan bugüne genel müdürlüğünü üstlendi. Cem Aşık’tan bahsediyorum… Sektörde yenilikleri en iyi takip eden ve BT ürünlerinin pazarlaması konusundaki deneyimleri ışığında en yaratıcı pazarlama ve satış stratejilerini oluşturan yöneticilerden biridir. Akora’da da bu yeteneklerini en iyi biçimde kullandı. 2002 yılının nisan ayında kurulan şirketin o yıl 13 milyon dolar düzeyinde olan cirosu, 2005’te 93 milyon doları aştı. Aşık, 2006 yılında ise 150 milyon dolarlık bir ciroya ulaşmayı hedefliyor. Bu hızlı büyümeyi nasıl gerçekleştireceklerini ise şöyle anlatıyor:
“Yeni marka ve ürün gruplarına gireceğiz. OEM işimizi hızlı büyüteceğiz. Güçlü olduğumuz PC ve çevrebirimleri konularında yeni markaları portföyümüze katacağız.”
Bu arada Akora’nın, Sanko’nun teknoloji alanına açılan kapısı olduğunu da hemen söyleyeyim. Şu anda Akora’nın Angela adında bir kardeş şirketi var ve telekomünikasyon alanında yazılım ve kutu haline getirilmiş ürünler üretiyor. Sanko’yu yakın gelecekte BT sektörünün diğer alanlarında da görürseniz, şaşırmayın. Neden diyorsanız, Cem Aşık’ın şu sözlerine kulak vermenizi isteyeceğim:
“Sanko gelişmeye açık ve fark yaratabileceği alanları sürekli inceliyor ve değerlendiriyor. Benim bir şapkam da bu tür fırsatları görüp yatırım yapılabilecek alanları iş planı haline getirerek önermek.”
KUZEY IRAK’A HER GÜN UÇMAK İSTEYEN HAVACI
Geçtiğimiz aylarda özel bir havayolu şirketi olan Flyair Süleymaniye ve Erbil’e uçuş başlattı. Bunun üzerine Flyair’in sahibi Mehmet Hasançebi’yi aradım. Oradaki iş ortamını, ekonomik ve politik gelişmeleri ve Türk işadamlarının faaliyetlerini konuştuk. Hasançebi önce şu bilgileri aktardı bana: “Biz şu anda haftada 2 kez Erbil’e, 3 kez Süleymaniye’ye uçuyoruz. Aslında haftanın 5 günü Erbil’e, 7 günü Süleymaniye’ye uçmak istemiştik. Ancak şimdilik bu kadar izin alabildik.Uçuşlarımızın doluluğundan memnunuz. Daha çok Türkiye’den oraya iş ve ticaret yapmaya giden insanları taşıyoruz” diyor.
Ankara merkezli inşaat firması AGE'ye bağlı olarak çalışan AGS İnşaat adında bir Türk firması da 34 milyon dolarlık Süleymaniye havaalanını ihalesini kazanmış durumda. Hasançebi, “Ünlü inşaat firmaları arasından birkaçının orada çeşitli işler yaptığını duydum. Kuzey Irak’ta ortam sanıldığı kadar gergin değil. Havaalanına indiğinizde sizi silahlı askerler filan karşılamıyor” diyor.
Hasançebi’ye “Kuzey Irak’ta yeni bir devlet kurulması yönündeki faaliyetleri” soruyorum, bana biraz çekinerek “Bana göre orada bölünme gibi bir şey gözükmüyor. Orada kimseden böyle bir şey duymadık. Herkes ekonomik kalkınma peşinde” yanıtını veriyor.
SEFER ÖZHAN’IN NAVİGASYON İŞİNDE DÜNYA ÇAPINDAKİ İDDİASI
Türkiye’de insanın yüreğine adeta su serpen, başarılı projeler üreten çok yaratıcı teknoloji şirketleri de var. Bu ay başarılarını daha önce Ford, Motorola gibi şirketlerin yöneticilerinden bolca dinlediğim böyle bir şirket olan NavTürk’ün genel müdürü ile tanışmaya karar verdim. Sefer Özhan’le konuşmamdan önce şirketin yaptığı işi size onun kelimeleriyle anlatmamda fayda var: “Navturk, 15 yıllık deneyimi ve 50 kişilik Ar-Ge ekibiyle uluslar arası standartlarda hizmet veren, Türkiye’nin navigasyon veri sistemini üreten ilk ve tek teknoloji şirketi.”
“Navigasyon sistemi de ne demek” diyenler olabilir. Bilmeyenler için hemen anlatayım: “Bu bir araç takip değil yol bulma sistemi… Diyelim, İstanbul’da gitmek istediğiniz bir adres var. Otomobilinizde veya mobil cihazında bu sistem varsa, gideceğiniz noktaya ulaşmak için en uygun ya da en kısa güzergahı tespit edebilirsiniz. Dahası da var… Sistem sizinle konuşuyor, yani sesli ve görsel yönlendirmeler yaparak resmen hangi kavşaktan sapacağınızı, hangi sokağa gireceğinizi tarif ediyor!”
Etkilendiniz değil mi?... Hikayenin devamını, yani Navturk’un ulaştığı teknolojik ve coğrafi bilgi sistemi altyapısının detaylarını Sefer Özhan’dan dinleyelim: “Sistemimiz Türkiye’de 35 ilin sokak detayını, 40 bin yerleşim merkezini, 70 bin km karayolunu içeriyor. Rehber bölümünde ise sağlık kuruluşları, banka şubeleri, kamu binaları ve turistik yerler gibi 100 bin bilenen önemli nokta bulunuyor. Şu anda Ford Otosan ve Land Rover ile çalışıyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içindeyse dünya pazarlarında bir oyuncu olarak konumumuzu güçlendireceğiz.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?