Leasing sektöründe işler beklenenden iyi gidiyor. Yıl sonunda işlem hacminin yüzde 20 büyümesi ve 2.7 milyar dolarlık büyüklüğün yakalanması bekleniyor. Koç Lease Genel Müdürü Çağatay Baydar, bu pe...
Leasing sektöründe işler beklenenden iyi gidiyor. Yıl sonunda işlem hacminin yüzde 20 büyümesi ve 2.7 milyar dolarlık büyüklüğün yakalanması bekleniyor. Koç Lease Genel Müdürü Çağatay Baydar, bu performansın arkasında KOBİ’ler olduğuna dikkat çekiyor. Ona göre, artık bir kalemde 5 milyon dolarlık işlem yerine, 10 küçük firmaya gidiliyor. Baydar, “Eskiden örneğin minimum işlem limiti 50 bin dolar iken, şimdi 30 bin dolara çekildi. Çünkü, küçük işlemlerde talep var. Dolayısıyla, sektörde ciddi boyutta bir hacim artışı gördük” diyor.
KÜÇÜK İŞLEMLER BAŞLADI LEASING SEKTÖRÜ HIZLANDI
Türk leasing sektörü, 2004 yılına biraz endişe ile başladı. Bunda, yeni çıkan yasanın işlemleri olumsuz etkileyeceği beklentisi vardı. Çünkü, yasa, özellikle büyük şirketlerin vergi avantajını önemli ölçüde ortadan kaldırıyordu. Ancak, beklenen olmadı. Sektördeki işlem hacmi yılın ilk 6 ayında TL bazında yüzde 11.6 oranında arttı. Yıl sonunda ise 2.7 milyar dolarlık işlem hacmi hedefleniyor. Bu, geçen yılki 2.1 milyar dolarlık hacme göre yüzde 20 oranında büyüme anlamına geliyor.
Koç Lease’in Genel Müdürü Çağatay Baydar, bu gelişmeyi, farklı bir gerekçeye dayandırıyor. Ona göre, büyümenin arkasında, büyük şirketlerin yerini dolduran KOBİ’ler var. Baydar, şunları söylüyor:
“Leasing büyük firmalar tarafından da kullanılsa bile esas itibariyle küçük orta ölçekli firmalara (KOBİ) hitap eden bir finansman türü. Vergi değişikliğinden sonra leasing gerçek hedefi olan KOBİ’lere yöneldi. Bu da hacim artışını getirdi.”
Sektörün geleceğini çok parlak gören Çağatay Baydar’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle oldu:
*Leasing Türkiye’de neden büyümüyor, payı hala çok düşük?
En önemli nedeni, yeterince tanınmaması… 2003 yılında leasingin toplam yatırımlar içindeki payı yüzde 7’ydi. ABD’de bu oran yüzde 30, Fransa’da yüzde 15, İsviçre’de ise yüzde 20.
Bu ülkelerde leasing çok eskiden beri uygulanıyor. Türkiye’de ise 1980’lerin ikinci yarısından itibaren başladı. her yıl gelişerek devam ediyor. Özellikle krizin olmadığı, ekonominin iyi olduğu yıllarda büyüyor. Krizlerde ise dibe vuruyor.
2003 yılında 2 milyar dolara yakın bir işlem hacmi oldu. İlk 6 aylık verilere göre, bu yıl, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.6 gibi ciddi bir hacim artışı var. Leasing sektöründeki büyüme genelde ekonomideki büyümenin iki katı oluyor. Yıl sonunda ekonomideki büyümenin yüzde 5’i geçeceği düşünülüyor. Yüzde 6 kabul edersek, sektördeki büyüme bu yıl yüzde 12 olacak. Sektörün önü açık.
*Geçen yılki vergi düzenlemesi leasing açısından bir avantaj kaybına neden oldu mu?
30 Haziran 2003’de leasingin muhasebeleştirilmesi değişti. Eskiden leasing faturaları, kiracılar tarafından gider yazılırken, artık yazılamıyor. Sadece faiz kısmı gider yazılıyor. Ana para amortisman gideri olarak kaydediliyor. Bu tamamen uluslararası standartlarda bir muhasebeleştirme.
Vergi planlaması yapan kurumsal firmalar açısından avantaj kayboldu. Dolayısıyla, vergi avantajı nedeniyle leasingi tercih eden kurumsal firmalar artık kullanmıyorlar. Ama bu nedenle beklenen hacim düşüşünü ilk 6 ayda görmedik.Yani leasing vergi kalkanı avantajını kaybetmiş olmasına rağmen kullanılmaya devam ediyor. Bu değişikliğe rağmen büyüme sürüyor.
*Kurumsal şirketler sahneden çekildiyse bu büyüme nasıl sağlandı?
Leasing büyük firmalar tarafından da kullanılsa bile esas itibariyle küçük orta ölçekli firmalara (KOBİ) hitap eden bir finansman türü. Vergi değişikliğinden sonra leasing gerçek hedefi olan KOBİ’lere yöneldi. Bu da hacim artışını getirdi.
*Bunu sektörde bir değişim süreci olarak kabul edebilir miyiz? Bu değişimden şirket olarak sizin payınıza ne düştü?
Artık kurumsal firmalara bir kalemde 5 milyon dolarlık işlem yerine, 10 küçük firmaya gidip 500’er bin dolarlık işlemler tercih ediliyor. Riski dağıtmak için de bu gerekiyor. Eskiden örneğin minimum işlem limiti 50 bin dolar iken, şimdi 30 bin dolara çekildi. Çünkü, küçük işlemlerde talep var. Dolayısıyla, sektörde ciddi boyutta bir hacim artışı gördük.
Bu iki şeyi gösteriyor. Birincisi, leasing gerçekten KOBİ’lere yayılıyor. İkincisi ise yatırımlar o kesimde devam ediyor. Bizde şirket olarak sektördeki bu artıştan pay aldık. İşlem hacimde bu yılın ilk 6 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 artış sağladık. Böylece sektördeki büyümenin yaklaşık yüzde 15 kadar üzerine çıktık.
*Bu performansı neye borçlusunuz?
KOBİ’lere yöneldik. Agresif ve çalışkan satış politikaları uyguladık. İsim avantajını, fonlama kaynaklarını kullandık. İşlem hacminde 12 sektörün 5’inde lideriz.
*En çok işlem hangi sektörlerde oldu ve siz hangilerinde lidersiniz?
Deniz ulaşım araçları, tekstil makinelerinde, turizm ekipmanlarında, elektronik ve optik cihazlarda, basın yayın ve ilgili donanımlarında birinciyiz. Kara ulaşım araçları, büro ekipmanlarında, gayrimenkul ve diğer sınıfında ise ikinciyiz. Basın yayın donanımlarında yüzde 32, turizm ekipmanlarında yüzde 24, deniz ulaşım araçlarında yüzde 76 pazar payımız var. Tekstil, turizm, elektronik, basın-yayın, kara ulaşım, büro ekipmanları, gayrimenkul en hareketli sektörler.
Koç Lease olarak derginiz tarafından geçen yıl Türkiye’nin en beğenilen leasing şirketi seçildik. Son 3 senede işlem hacminde ve aktif büyüklüğünde Türkiye’nin en büyük şirketiyiz. Finansal Kiralama Şirketleri Derneği’nin (FİDER) 6 aylık istatiklerine göre de hem işlem hacminde hem de aktif büyüklüğünde lideriz. Yüzde 15’lik bir pazar payımız, 75 kişilik bir kadromuz, 4 bölgede temsilciliğimiz var.
*Bu büyüklüğün size yüklediği misyon nedir?
Bu ürün yayılmalı, daha çok kullanılmalı diye düşünüyoruz. Biz yatırıma doymuş bir ülke değiliz. İstihdamı artırmak durumunda olan, büyümeyi nüfus artışının üstünde tutmamız gereken ve kendi kaynaklarını doğru değerlendirmesi gereken bir ülkeyiz. Koç Leasing olarak uzun vadeli fonlarımız var. Yüzde 50 İtalyan ortaklığı ve Koç Topluluğunun sinerjisi var. 150 Koçbank şubesinde leasingi bilen elemanlar var. O zaman bu ürünün bütün Türkiye’de kullanılmasını sağlayacağız. Tarım yapan adam lesangi kullanarak traktör, biçerdöver almalı.
*Bu niyetten öte somuta dönüşüyor mu? Bu yönde ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Rakamlar somuta dönüştüğünü gösteriyor. Örneğin, bölgelerden gelen işlem hacmi ciddi boyuta arttı. Halen yüzde 60 Marmara, yüzde 40 bölgeler dengesi var. Biz bunu yüzde 50, yüzde 50 olarak değiştirmeye çalışıyoruz. Yeni şubeler açacağız. Antalya’da yakında açılacak. Organize sanayi bölgeleri, ticaret odaları, yan sanayi derneklerinde toplantı, seminer ve tanıtımlar yapıyoruz.
*Sektör ve şirketiniz açısından bu yıl sonu için öngörünüz nedir?
Sektör 2.7 milyar dolarlık bir işlem hacmine ulaşır diye düşünüyorum. Geçen yıl 2.1 di. Şu anda yüzde 12 olan sektördeki büyümenin yüzde 20’ye çıkmasını bekliyorum. Pazardan yüzde 15’lik bir payı alırız.
Sektör liderliğini koruyacağımızı ümit ediyorum. Ama 2.7 milyar dolar toplam yatırımlar içinde yine artış potansiyeli olan bir rakamdır. Yani bu rakamı 3 milyar, 4 milyara çıkartmak mümkün. Leasing Türkiye’nin ihtiyacı olan bir ürün ve hükümet bu ürünü desteklemesi doğrudur.
*Yurtdışından ne kadar kaynak kullandınız? Maliyetlerde bir düşüş var mı?
Toplam 210 milyon dolar kaynak kullanıyoruz. Maliyetlerde geçmiş yıllara göre bir azalma var. Türkiye’ye güven arttıkça, makro ekonomik dengeler düzeldikçe maliyetler düşüyor. Daha da düşecektir diye ümit ediyorum. ABD’de faizlerin artışı maliyetler konusunda bir dezavantaj yaratıyor mualesef.
*Yabancı ortaklığın ne gibi katkısı oluyor? Nasıl bir işbirliği var ve bundan sonra nasıl olacak?
Uno Credito, Avrupa’nın en kârlı bankası. Özellikle Yeni Avrupa dedikleri Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya, Hırvatistan ve Türkiye’de banka alarak büyüyor ve kârlar yaratıyor.
Birincisi, böyle bir grubun yüzde 50 ortağı olmak bir prestij. İkincisi, bankacılıkta çok tecrübeliler. Para kazanmayı çok iyi öğrenmişler. Biz verimliliğimizi çok artırdık. Maliyetlerimizi kontrol altına aldık. Farklı bir bakış açısı.
İlk etkisi böyle bir know-hov’ı transfer etmek oldu. Dolayısıyla Koç Topluluğu ile Uni Credito gibi iki eski, köklü tecrübe bir araya gelince önümüz çok açıldı.
*Kısa ve uzun vadeli hedefleriniz nedir? 2004 için ve sonrası için.. Bu yıl işlem hacminde 300 milyon doları geçeriz. Gelecek yıl da 400 milyon doları hedefliyoruz. Piyasadan daha büyük pay almak, bu ürünün daha kullanılır hale getirilmesini sağlamak istiyoruz.
*KOBİ’lere yönelik özel bir ürün paketiniz var mı?
Birincisi mayıs ayında IFC’den 6 yıl vadeli 30 milyon dolar kredi aldık. KOBİ’lerin kullanımına açık 6 yıl vadeli sabit faiz oranlı bir kredimiz var. İkincisi ulaşamadığımız, bize ulaşamayan KOBİ’lere satıcı firmalar vasıtasıyla ulaşmayı hedefledik.
Örneğin, iş makinası veya traktör almak isteyen birisinin leasingden haberi yok. Bu mali satan satıcılar, örneğin Koç Grubu şirketi traktör üreticisi Trakmak vasıtasıyla çiftçiye ulaşarak bu ürünü onlara sunuyoruz.
LEASING SEKTÖRÜNÜN YENİ PROFİLİ
* YÜZDE 11.6 BÜYÜME Sektörde işlem hacmi 2003 yılının ilk 6 ayında 1.6 katrilyon TL düzeyindeydi. 2004 yılının aynı döneminde 1.8 katrilyon TL’yi geçti ve yüzde 11.6 hacim artışı sağlandı. Koç Leas’in işlem hacmi ise 257.3 trilyon TL ile geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26.8 büyüdü.
* İŞLEM ADEDİ AZALDI 2003’ün ilk 6 aylık döneminde 12.856 olan sözleşme sayısı, bu yılın aynı döneminde 12.638 olarak gerçekleşti. Sözleşme adedindeki bu yüzde 1.7’lik azalış, 2003-6 ay itibariyle leasing kanun değişikliğinin sektördeki işlem adetini artırmasına bağlanıyor.
*KOÇ’DA İŞLEM ADEDİ 2003 yılının ilk 6 aylık döneminde 1.126 sözleşe yapan Koç Lease, 2004’ün aynı döneminde imzaladığı sözleşme sayısını yüzde 34.8 artırarak 1.518’e yükseltti.
* SÖZLEŞME BAŞINA MAL BEDELİ Sektörde 2003’ün ilk 6 ayında sözleşme başına düşen mal bedeli tutarı 126 milyar TL idi. 2004 yılının aynı döneminde bu rakam yüzde 13.5 artarak 143 milyar lira oldu. Koç Lease’in sözleşme başına ortamla bedeli geçen yılki 180 milyar TL’den 2004 yılının ilk 6 ayında 170 milyar TL’ye geriledi.
*KOBİ FAKTÖRÜ Sözleşme sayısının yüzde 34.8 artmasına karşın sözleşmeye konu olan mal bedeli tutarının yüzde 5.5 azalması KOBİ’le olan desteğin göstergesi olarak kabul ediliyor.
“ŞİMDİ GAYRİMENKUL LEASING’İ AVANTAJLI”
*Şirket olarak hangi sektörlere ağırlık vereceksiniz?
Muhasebeleştirmenin verdiği bir avantajla gayrimenkul işlemlerine yöneliyoruz. Eskiden muhasebeleştirmedeki problemden ötürü gayrimenkul leasingi çok yapılmazdı. Şimdi gayrimenkul leasingi çok avantajlı.
Araba leasingi yaptığınız zaman arabayı bulamayabilirsiniz. Ama gayrimenkul daha emniyetli. Olduğu yerde duruyor. Dolayısıyla, gayrimenkul leasingi için bastırıyoruz. Fabrika, ofis, tüzel kişilere yatırım amaçlı alınacak gayrimenkulleri finanse etmek istiyoruz. Burda agresif pazarlama politikaları uyguluyoruz. Zaten sektörde ikinci konumdayız.
*Gayrimenkulde vadeyi daha uzun tutmak sizin için bir sorun olmayacak mı?
Bankaların konut kredileri 5-10 yıl vadeli. Biz IFC’den 30 milyon dolar 6 yıl vadeli kredi aldık. Fonumuz var. Başka uzun vadeli kredilere de bakıyoruz. Dolayısıyla, biz 60 aya kadar 5 yıl vadeli iş yeri, ofis, fabrika kredisi veriyoruz.
Kiracılara gel leasing yap, kira öder gibi mal sahibi ol diyoruz. Bizim için gayrimenkul iyi bir teminat. Müşteri açısından da ofis veya fabrikalarına sahip olma şansı var.
*Normal kira ile leasing için ödeyeceği kira arasındaki denge nasıl?
Leasing mal bedelinin üzerinden gittiği için kirası daha yüksek. Ama mal sahibi oluyor. Yani katlanılabilecek bir durum. Örneğin, 2 bin dolar kira ödeyeceğine, ayda 3 bin dolar kira ödeyip mal sahibi oluyorsunuz. Özellikle şirketler için çok önemli bir şey. Biz bunu öneriyoruz. Örneğin, İtalya’daki leasing sektörünün yarıya yakını gayrimenkul işlemlerinden kaynaklanıyor.
LEASING’İN BDDK’YA BAĞLANMASI DOĞRU MU?
Sektör yurtdışıyla kıyaslandığında oldukça geri durumda. Bunu artırmak için gerek yapısal, gerekse yasal anlamda neler yapılması, hangi koşulların değiştirilmesi gerektiği yolundaki sorumuzu Baydar şöyle yanıtladı:
“Finans kuruluşları 1 Ocak 2005’ten itibaren BDDK’ya bağlanacak. Finans sektörünün tek elde toplanması doğrudur. Fakat finans kuruluşları için yapılacak kanun, vergi yönetmelikleri gibi düzenlemeler çıkarken, her sektörün, ürünün özelliğini dikkate almak lazım. Yani bankalara uygulanan kanunlar bizlere, bizim ürünümüze ve alanımıza göre uyarlanmalı, düzenlenmeli. Koç Grubu ve İtalyanlara ait bir şirket olarak son derece şeffaf ve uluslararası standartlarda çalışan bir şirketiz. Sektörün genelinde de bu şeffaflığın uygulanmasının son derece uygun olduğuna inanıyorum. BDDK gibi herkesi tek elden denetleyen bir kuruluşa bağlı olmasını savunuyorum. Ancak uygulamaların bize göre uyarlanması lazım. Her sektör ayrı uzmanlık alanı ve dolayısıyla ayrı bir birim tarafından yönetilmeli. Sektörün önünün açılması ve ilerlemesi için en büyük beklentim budur.”
Kayhan Öztürk
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?