Her şey start up'lar için

Çok büyük bir şirket bile kendi kendine her şeyi icat edemeyebilir...

11.03.2016 15:20:570
Paylaş Tweet Paylaş
Her şey start up'lar için
Gelecekte yabancı bir şehirde seyahat edenler A noktasından B noktasına farklı uygulamalarda ve web sitelerinde arama yapmaksızın ve yollarda kaybolmadan çabucak gidebilecek. Kullanıcının akıllı cep telefonu sadece birkaç dokunuşla hangi ulaştırma araçlarının en hızlı ve en ucuz olduklarını gösterecek. Çünkü Siemens’in City Hub (Şehir Rehberi) dediği yeni bir uygulaması yerel ulaştırma sistemindeki bütün hatları ve aktarma noktalarını yolculuk süreleri ve bilet fiyatlarıyla birlikte anı anına ekranda gösterecek. Yolcular alternatif olarak bir araba paylaşım servisinden elektrikli bir bisiklet veya araç rezervasyonu da yapabilecek. Buna ilaveten bu uygulama kullanıcılara metro istasyonlarındaki en optimum çıkışı nasıl bulacaklarını ve metro vagonlarındaki cep telefonu sinyallerinin yoğunluğunu takip etmesi sayesinde de bir sonra gelecek metronun tahmini doluluk oranını da gösterebilecek. City Hub uygulaması aslında Siemens ile Münih Teknik Üniversitesi arasında kurulan bir işbirliğiyle geliştirildi. Siemens’ten bir araştırmacılar grubu bu üniversitenin otomasyon ve dijitizasyon yerleşkesindeki öğrencilerle birlikte, 2015 yılında Uluslararası Motor Show’daki (IAA) Münih Ulaştırma Kurumu’nun (MVG) pavyonunda lansmanı yapılan bir kavramı geliştirmek üzere ortaklaşa çalışmaya başlamışlardı. City Hub’ın mucidi ve bu projenin başkanı Monika Sturm, “Bizim açımızdan öğrencilerle birlikte yürütülen bu çalışma çok ilham verici oldu” diyor. Ayrıca bu çalışma sayesinde içinde City Hub’ın arkasındaki fikir de dahil olmak üzere geleceğin mobilite kavramlarına şekil verecek enteresan fikirlerin de üretildiğini ekliyor.
Yardımlaşmaya dayalı inovasyon
City Hub, Siemens’in dünyanın her tarafındaki üniversiteler, araştırma enstitüleri ve endüstriyel ortaklarla kurmuş olduğu çok sayıda ortaklık örneğinden sadece biri. Bu şirketin kurumsal teknolojiler (CT) biriminin hatta bu gibi ortaklıklarla ilgilenmek için özel olarak kurduğu bir üniversitelerle ilişkiler (UR) departmanı bile var. Bu türden yardımlaşmalar çok gerekli, çünkü Siemens gibi araştırmaya odaklı bir şirket bile araştırma alanları ve konularının tümüne birden zaman ayıramaz. UR’nin başındaki Natascha Eckert, “Ayrıca bizim araştırma projelerimizin çoğunun zaman dilimi sadece üç ile on yıl arasında değişiyor. Üniversiteler ise kendi temel araştırmalarında gelecekte çok daha uzağa bakabiliyor” diyor. Siemens üniversitelerle kurduğu ortaklıklara üç farklı işbirliği seviyesinde katılıyor: Ortak seviyesinde, işbirliğinin tekdüze kurallarını CT kaleme alıyor. Siemens’in uluslararası şirketleri ve kurumsal birimleri ortak seçiminde ve sözleşmelerin hazırlanmasında bu çerçeve şartnameyi temel alıyorlar. Bu ortaklıklar zaman ve söz konusu alanla sınırlı araştırma sözleşmesine riayet ediyor. Uygun araştırma ortaklarının bulunmasını kolaylaştırmak için CT dünyanın her yerindeki büyük üniversitelerdeki temel bilimsel araştırma alanları hakkındaki bilgileri çevrimiçi bir platforma kaydediyor. UR uzmanı Andreas Goedecke, “Bu tıpkı bir arama motoru gibi AR-GE takımlarının dünyanın dört bir ucundaki bilimsel ortakları bulmalarını sağlıyor” diyor. ~Siemens’le başarılı ortaklıklar gerçekleştirmiş olan üniversiteler bir üst seviyeye geÇokçerek “büyük ortak” statüsü kazanabiliyor. Bu ortaklar Siemens’in sadece vaka bazında birlikte yakından çalıştığı değil ama aynı zamanda stratejik ortaklıklar da kurduğu araştırma odaklı kurumlar. Büyük ortaklardan biri de Siemens’in geçtiğimiz yıllarda yardımlaşma seviyesini ciddi oranda arttırdığı İngiltere’nin Newcastle Üniversitesi’dir. Araştırma ortaklığının en üst seviyesi ise bilgi değişimi merkezleri (CKI) şeklinde yapılanlar. Bu gibi merkezler sadece araştırmaları en yüksek uluslararası standartları tutturabilen ve son derece katı kriterlere göre seçilmiş az sayıda üniversite ile kuruluyor. Bu üniversitelerin içinde Almanya’dan RWTH Aachen, Berlin Teknik Üniversitesi, Münih Teknik Üniversitesi, Birleşik Devletler’den Berkeley’deki California Üniversitesi, Kopenhang’dan Danimarka Teknik Üniversitesi ve Çin’den Tsinghua Üniversitesi vardır. Bu listeye son zamanlarda iki stratejik kurumsal ortak daha eklenmiştir: Avusturya’daki Graz Teknoloji Üniversitesi ile Birleşik Devletler’deki Georgia Teknoloji Enstitüsü.
Geniş alanlar yelpazesinde ortaklıklar
CKI ortaklıkları diğer iki tür araştırma ortaklığına kıyasla çok daha geniş kapsamlı oluşturulur. Burada işbirliği sadece belirli enstitüleri veya departmanları değil üniversitenin tamamına doğru genişletilir. CKI ortaklıkları genellikle Siemens için hayati öneme sahip olacak kadar ciddi kilit teknolojilerle ilgilenir. Buna ilaveten CKI ortaklarıyla kurulan yardımlaşmalar doğası gereği uzun vadelidir. Yakın yardımlaşmanın bir başka örneği de üniversiteden bilim insanlarının yüksek verimlilikte gelecek nesil rüzgar türbinleri geliştirmek için Siemens’ten mühendislerle birlikte çalıştıkları Kopenhag’daki DTU yerleşkesinde görülebilir. Bu ortaklıklardan tek kazançlı çıkan sadece Siemens değil. Ortaklıklar aynı zamanda araştırmacılara ve öğretim görevlilerine araştırma sonuçlarını pratiğe döken insanlarla temasa geçme, profesörlere kendi öğrencilerinin bilimsel tezlerinden haberdar olma ve doktora derecesi alacak adaylara potansiyel işverenlerle tanışma imkanı da sunuyor. Eckert, “Bizim araştırma ortaklıklarımızın en önemli hedefi bir hayli kalifiye olan genç çalışanları işe almak” diyor. Son ama çok önemli olarak da üniversitelere kendi araştırmalarını yürütmeleri için fonlar verilmesidir. Siemens’in üniversitelerle ilişkilerinde fon sunan kamu kurumlarıyla olan işleri koordine eden Markus von Gemmingen- Hornberg, “Biz projelerin fonlanmasıyla çok yakından ilgileniyoruz” diyor. Siemens’in araştırma ortaklıklarına oluk oluk para akıyor ve tek bir proje bile birkaç milyon Euro’ya mal olabiliyor. Sonuçta Siemens’in verdiği paranın verimli bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını ve belirlenen hedeflerin önceden planlanmış bütçe ve zaman dilimi çerçevesinde tutturulup tutturulmadıklarını sürekli olarak kontrol etmesi gerekiyor. Eckert, “Araştırmalar daima henüz haritası çıkarılmamış topraklara girmekle ilgili olduğundan daha önce hiç karşılaşılmamış sorunlarla yüzleşilmesi ihtimali çok yüksek oluyor” diyor. Bu yüzden bir projenin başarılı olup olmadığı değerlendirilirken niteliksel bir kritere gerek duyuluyor. Siemens bir ortaklığın ne derece başarılı olduğunu ve ilgili araştırma enstitüsünün, direktörünün ve uzmanlarının nasıl bir etki yarattığını ölçmek zorunda. Siemens’in şirket içi yardımlaşma veritabanı işte bu gibi değerlendirilmelerin yapılmasını mümkün kılıyor. Eckert, “Bu gibi deneyimler aslında diğer potansiyel yardımlaşma ortakları için muazzam boyutta değerli olabiliyor” diyor. Münih Teknik Üniversitesi’yle yaşanan deneyimler kesinlikle çok olumlu yöndeydi. Sonuçta bu ortakları City Hub’ın da olumlu bir örnek olarak bizim yardımlaşma veri tabanına dahil edilmesini istiyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz