Keşfetmeyi yeniden keşfetmek

Bilim insanları fikir alışverişini uzun yıllar uzman kongrelerde ve bilimsel yayınlar aracılığıyla yaptı.

9.03.2016 13:47:070
Paylaş Tweet Paylaş
Keşfetmeyi yeniden keşfetmek
Bilim insanları fikir alışverişini uzun yıllar uzman kongrelerde ve bilimsel yayınlar aracılığıyla yaptı. Endüstriyel araştırmacılar da bu ağın birer parçasıydı ve üniversiteler veya araştırma enstitüleri tarafından geliştirilen bir konu onların dikkatini çektiği anda hemen bu kurumlarla araştırma sözleşmesi imzalarlardı. Bu gibi ağlar halen var. Ancak küreselleşme ve kurulan dijital ağların artması bu gibi alışverişlerin hızını dikkate değer boyutta ivmelendirdi. Geliştirme süreçleri değişti ve inovasyon döngüleri çok daha kısaldı. Bu yüzden şirketlerin de başarılarını sürdürmek istiyorlarsa kendi icat etme yöntemlerini yeniden keşfetmesi gerekiyor.Geliştiricilerin kendilerini fildişi kulelerden yıllar önce dışarı attıkları Siemens için de aynısı geçerli. Siemens AG’de Teknolojiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Prof. Siegfried Russwurm, “Bizim inovasyon süreçlerimiz bugün çok daha açık bir hale geldi. Fikirleri kapalı kapılar ardında tasarlamak yerine artık az paraları ama iyi fikirleri olan küçük çaplı yeni kurulmuş teknoloji şirketleri de dahil olmak üzere dışarıdan ortaklarla işbirlikleri kuruyoruz. Bu bizim yeni şeyler geliştirme tarzımızı etkiliyor” diyor. 
Ağlar aracılığıyla inovasyon yapmak 
Yani artık sihirli kelimeler “açık inovasyon-open innovation (OI)”. Bilgiyi sadece kendine saklamak uzunca bir süredir ciddi bir rekabet dezavantajı olarak değerlendiriliyor. Şirketler açık inovasyon aracılığıyla açık bir inovasyon süreci tasarlamayı amaçlıyor, yani hem içerideki uzmanlığın hem de dışarıdaki bilginin birbirine entegre edildiği ve birbirlerinin inovasyon potansiyelini artırmayı hedefleyen karmaşık bir süreci. Siemens bu konudaki rotasını yıllar önce çizdi. Araştırma işbirliği anlaşmaları ve (diğer kurumların yanı sıra) üniversitelerle stratejik ortaklıklar işte bu amaçla faydalanılan çok sayıda seçenekten sadece birkaçı. Dolayısıyla Siemens uzmanları bugün sadece kendi bilgi birikimleriyle  sınırlı değil, çünkü kendi araştırmacı ve geliştirmeciler grubu global ölçekte fikir yarışmalarına ve web tabanlı bilgi paylaşım platformlarına bağlanmış durumda. Burada meslektaşlar sorunları tartışıyor. En mükemmel fikirleri tanımlıyorlar ve sonra onları pazara sürülebilir hale getirinceye kadar geliştiriyorlar. Bu gibi iletişim forumlarından biri de 1999 yılında kurulan ve şu anda 45 binden fazla üyeye sahip TechnoWeb adındaki çevrimiçi platformdur. Bir servis gemisinin tepesine kim bir telsiz anteni monte edebilir? Eksi 40 santigrad derece sıcaklıklara dayanabilecek muhafaza yataklarını nereden bulabilirim? Bu gibi sorulara TechnoWeb üzerinden ilk cevabın gelmesi ortalamada sadece yarım saat kadar alıyor. Dünyanın her yerindeki Siemens çalışanları acil bir soruna yardımcı olmak için hazır ve tetikte bekliyor. ~Pazarın kuralları yeniden şekilleniyor
Kabul edilmelidir ki bu gibi örnekler alışıldık türden geleneksel inovasyon süreçleri değil, ancak tam da bu nedenden dolayı Siemens gibi büyük şirketler için paha biçilmez değerdeler. Aynı durum, yeni kurulmuş teknoloji şirketleri denilen ve tek bir iş fikrine odaklanan, küçük ve esnek kuruluşlar için de geçerli. Onlar çığır açan inovasyonlarıyla pazar yerindeki kuralları yeniden yazıyor ve dolayısıyla büyük şirketler için devasa birer meydan okuma oluşturuyorlar. Berkeley’deki California Üniversitesi’nden inovasyon uzmanı Jerome Engel ile yaptığımız bir mülakatta bu fenomeni şöyle tarif ediyordu: “Silikon Vadisi ve diğer yerlerdeki yeni kurulmuş teknoloji şirketleri tarafından geliştirilen inovasyon türleri, büyük şirketlerin katı yapılanmalarına hiç uymaz, çünkü onlar için sürekli deneyler yapılması gerekir ve bünyelerinde ister istemez muazzam belirsizlikler taşırlar.” Ancak Engel’e göre, büyük şirketlerin güçlü yanları ile bu küçük teknoloji şirketlerinin inovasyoncu potansiyelleri birbirini tamamlayabilir. Çünkü bu küçük teknoloji şirketlerinin sıklıkla çok iyi bir fikirleri ve bu işe kendini adamış çalışanları vardır. Ancak o fikirlerini başarılı ürünlere dönüştürmek için gereken kaynaklardan mahrumdurlar. İş böyle olunca, biz bu küçük teknoloji şirketlerine güçlü bir ortakla birlikte çalışmalarını ve her iki taraf için de bir kazan-kazan durumu yaratmalarını tavsiye ediyoruz. Siemens bu fırsattan yararlanmanın ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyor. Russwurm, “Biz bu gibi şirketleri destekleyerek karşılığında yeni teknolojilere ilk aşamalarından itibaren erişebiliyoruz. Ayrıca dışarıdan yöneticilerin girişimciliklerinden faydalanmak ve sonra stratejik öneme sahip uygulamaları kendi grubumuza getirmek için kendimiz de küçük teknoloji şirketleri kuruyoruz” diyor. Bu şekilde Siemens yeni eğilimleri ve inovasyoncu iş modellerini çok daha çabuk radarına alabiliyor ve hem gelecek vadeden inovasyonlara hem de onların üzerinde bugün zaten çalışmakta olan parlak zekalara çok daha hızlı erişebiliyor. 
Geleceğin iş fırsatlarından faydalanmak 
Yeni kurulmuş teknoloji şirketleri bir başka kilit noktayı daha gözler önüne seriyor. Değişen sadece inovasyon süreçleri değil, yeni teknolojiler de eskilerini yerinden edecek üstün iş modelleri için gerekli zemini hazırlıyor. Buhar makinesinin veya otomatik dokuma tezgahının icadı da ilk zamanlarında benzer bir etki yaratmıştı. Bugün biz internet ve bulut çözümlerini kullanıyor, akıllı verilerin zekice kullanımından içgörüler çıkarıyor ve bu içgörüleri mesela endüstrinin dijital dönüşümü gibi alanlarda uyguluyoruz. Bu dönüşüm Siemens için devasa bir fırsat anlamına geliyor. Bir örnek vermek gerekirse, Siemens’in müşterileri kendi ürünlerinin simülasyonunu onların fiziksel prototiplerini imal etme sürecine bile girmeksizin yapmak için Siemens ~Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) yazılımını kullanabiliyor. Bugün bu şirketin PLM yazılımını daha da geliştirmek için çalışan çok sayıda Siemens uzmanı kendi kariyerlerine yeni kurulmuş küçük birer teknoloji şirketinde başladı. Geleceğin elektrik çağı da diğer önemli bir pazarı temsil ediyor. 2100 yılı itibarıyla fosil yakıt kullanımından tamamen vazgeçilmiş olması pratik olarak mümkün. Bu şirket için geleceğin iş segmentlerini tanımlama ve sonra onları bölümler içinde uygulama hedefiyle çalışan Siemens uzmanları, bu devrimci yaklaşımın bizim enerji sistemlerimizden neler bekleyeceğini ve bu durumun geleceğin elektrik piyasaları açısından ne anlama geleceğini anlamak için araştırmalar ve simülasyonlar yapıyor.
Zamanın nabzını elinde tutmak
Bundan dolayı bizim onlardan ilk aşamalarından itibaren faydalanmak için bu gibi trendleri zamanında tanımlamamız gerekir. Üstelik bu trendler bir bölgeden bir başkasına da değişiklik gösterebilir. Sonuç olarak Siemens gibi global ölçekte faaliyet gösteren bir şirketin araştırmacılarının dünyanın dört bir yanında parmaklarının ucunda zamanın nabzını daima hissediyor olması şarttır. Bu amaçla başta Almanya, Birleşik Devletler, Hindistan ve Çin olmak üzere 27 farklı ülkedeki 170’ten fazla yerleşkede 32 bin 100 Siemens çalışanı araştırma ve geliştirme çalışmaları yapıyor. Tüm bunlar Siemens’te tıpkı üniversiteler, araştırma enstitüleri ve küçük ama çevik teknoloji şirketleriyle birlikte dünya genelinde ortak araştırmalar yapmak ve yardımlaşmak kadar fikirlerin dış kaynaklandırılma sürecinin de gayet iyi bir şekilde oturtulmuş olduğunu net olarak gösteriyor. Bundan sadece Siemens değil aynı zamanda Siemens’in deneyiminden, kaynaklarından ve global ayak izinden faydalanan iş ortakları da kazançlı çıkıyor. Bir zamanlar kendisi de yeni kurulmuş bir teknoloji şirketi olan Siemens, geliştirdiği güçlü fikirler, sıkı çalışması ve sabrı sayesinde bugün global bir kuruluşa dönüştü. Günümüzde kendisini sürekli olarak yeniden keşfeden bir şirket olarak ön plana çıkıyor. Bunun da ötesinde, Siemens icat etme yöntemlerini de sürekli olarak yeniden keşfeden bir şirket.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz