Global liderin yeni normali

SALGIN TÜM DÜNYAYI VURDU. GLOBAL GÖREVLERDEKİ BAŞARILI TÜRK YÖNETİCİLER DE YAŞADIKLARI FARKLI ÜLKELERDE BİRBİRİNDEN DEĞİŞİK TECRÜBELER KAZANDI...

1.11.2020 17:21:000
Paylaş Tweet Paylaş
Global liderin yeni normali

Elçin Cirik

[email protected]

KİMİ MARKETLERDE ÜRÜN BULMAKTA ZORLANIRKEN KİMİ SÜRECİ EVDEN ADIM ATMADAN GEÇİRDİ. EVDE TÜM AİLE ÇALIŞMANIN GETİRDİĞİ ZORLUKLARIN YANINDA HEPSİNİN BİRLEŞTİĞİ NOKTA, TÜRKİYE’YE VE AİLELERİNE UZAK KALMANIN SIKINTISI OLDU. 9 GLOBAL LİDER, AVRUPA’DAN UZAKDOĞU’YA KADAR FARKLI ÜLKELERDE SÜRECİ NASIL YAŞADIKLARINI BİZİMLE PAYLAŞTI.

"YARI ZAMANLI AŞÇI VE ÖĞRETMEN”

Global görevlerde bulunan Türk yöneticiler, salgın sürecini görev aldıkları farklı ülkelerde farklı tecrübelerle geçirdi. “Sanırım herkes için olduğu kadar, benim ve ailem için de evde kapalı kalmak alışılmadık bir süreçti” diyen ING Avusturya CEO’su Barbaros Uygun, pandemiden önce pek de sevmediği home office konseptine bu süreçte çok hızlı alıştığını söylüyor. Uygun, “Aslında bu tip mobil çalışmanın da ciddi verimlilik sağlayabileceğini yaşayarak gördüm. Tabii bu noktada, işe odaklanabilmek için evde küçük bir ofis alanı yaratabilmek çok önemli avantaj” diye de ekliyor. Uygun, günlük yaşamda da pek çok değişikliğe gittiklerini, Avusturya’da yeni vakalar kontrol altına alınana kadar sadece alışveriş için dışarı çıktıklarını da söylüyor. “Tabii alışverişin de sıklığını azalttık ve her seferinde sepeti büyüttük. Online alışverişlerimiz de hiç olmadığı kadar çeşitlendi ve arttı” diyor. Uygun, tüm bu süreçte evde yeni roller edindiğini de şöyle anlatıyor: “Evde çalışırken iki konu ön plana çıktı: Yemek yapma ve bundan çok daha zoru çocukların uzaktan eğitiminde öğretmen rolü üstlenmek. Bu dönemde hayatım tam zamanlı bankacı, üstüne yarı zamanlı aşçı ve öğretmen olarak geçti. Hepimiz öğretmenlerimizin kıymetini bu süreç içinde çok daha iyi anladık diye düşünüyorum. Bu dönemde ailemizle dilediğimiz gibi görüşememek ve özgürlüğümüzün bu anlamda kısıtlanması, yurt dışında olmamızdan kaynaklı en önemli zorluktu.” “

HASTALANMA ENDİŞESİ ZORLUYOR” 

Salgının en kuvvetli olduğu dönemi Avusturya’da geçiren bir diğer isim de Henkel Çamaşır ve Ev Bakım Orta Doğu Avrupa Satış ve Ülke Yönetimi Başkan Yardımcısı Töre Birol oldu. “Avusturya’da son derece disiplinli, hayatı kısıtlamadan ve tüm önerilerin toplum tarafından dikkatle yerine getirildiği bir dönem yaşandı” diyen deneyimli yönetici, süreci öncelikle ürkütücü ve sonrasında ekip olarak evden çalışma düzenine alışmakla geçirdiğini belirtiyor. “20 yıllık kariyerimde ilk kez bu kadar süre evden çalışmaya alışmak en zoru oldu. Bilgisayar başında, bir toplantı sırasında yemek alışkanlık halini aldı” diyen Birol, diğer yandan kendisi ve ailesinin hastalanma endişesinin de hala zorlayıcı olduğunun altını çiziyor. Bu süreçte Birol, günlük hayatının nasıl değiştiğini de şöyle aktarıyor: “Tüm süpermarketler açık olduğundan alışverişlerde maskeyle temel ihtiyaçlarımızı sorunsuz karşıladık.Diğer ihtiyaçlar için de online alışveriş yaptık. Bilinç düzeyinin yüksek, önlemlerin zamanında alındığı bir ülkede olmak şanstı. Ama acil bir durum olduğunda Türkiye’ye gidemeyeceğimi bilmek endişe vericiydi. Her zaman olduğu gibi yakınlarımı, arkadaşlarımı ve onlarla beraber olmayı özledim. Tabii unutamadığımız anlar da oldu. Mutfak işlerinden hiç anlamayan birisi olarak bu süreçte simit yapma tecrübem çok başarılı oldu. Artık pazar sabahları benim elimden taze simitlerin tadını çıkarıyoruz.”

BİR AYDA 4-5 KİLO ALDIM” 

Aslında yöneticilerin yaşadıkları coğrafya, pandemi sürecini nasıl geçirdiklerini belirliyor. Cihan Serdar Kızılcık, bir yıldır Novo Nordisk Filipinler Genel Müdürü olarak çalışıyor, eşi ve oğluyla Manila’da yaşıyor. “Manila dünyanın en kalabalık metropollerinden biri. Çalışanların büyük bir kesimi günde 3-4 saatlerini trafikte geçiriyor” diyen Kızılcık, bu bölgenin daha önce SARS tecrübesi olduğu için alınan tedbirlerin ciddiyetle uygulandığını söylüyor. Kızılcık, Filipinler’deki süreci şu sözlerle aktarıyor: “İlk vaka şubatta görüldü. Filipinler’de sağlık hizmetleri son derece kısıtlı. Karantinanın ilk dönemlerinde sadece geçerli nedeni olanlar evden çıkabiliyordu. Daha sonra aileden tek bir kişi özel izin belgesiyle alışverişe gidebildi. Bir süre marketlerde ürün bulmak zorlaştı ama kısa sürede düzene girildi.” Bu süreçte Kızılcık ve ailesi her sabah aynı saatte kalkmaya ve günlük rutini bozmamaya dikkat etmiş. Kızılcı, bu rutini şöyle anlatıyor: “İş saatinde çalıştık ve ödev yaptık. Akşam üstünü temizlik, yemek ve sinema saatine ayırdık. Benim en zorlandığım konu spor oldu. Kendimi bildim bileli haftada altı gün spor yapıyordum. Bir ayda dört-beş kilo alıverdim. Şu sıralar vermeye çalışıyorum.” Kızılcık, şöyle devam ediyor: “Bu süreçte beni en çok sevindiren, çocukların gösterdiği olağanüstü direnç ve dayanışma oldu. Aylarca kapalı kaldılar, tek başlarına ödev yapmayı, eğlenmeyi öğrendiler. En az şikayet eden ve en çok öğrenen çocuklar oldu.” 

“BENİ AYAKTA TUTAN ŞÜKRETMEK OLDU”

Pandemiyi yurt dışında yaşamak, yöneticiler için de karışık duyguları beraberinde getiriyor. GE MENAT (Middle East, North Africa, Turkey) Bölgesi İK Direktörü ve Global Yetenek Geliştirme Direktörü Belgin Ertam, bu deneyim için “Birleşik Arap Emirlikleri’ni sevmekle birlikte böyle bir dönemde insan ailesi ve sevdiklerini daha fazla yakınında istiyor” diyor. İçinde olduğumuz dönemi zihinsel-duygusal çevikliğin test edildiği bir süreç olarak gören Belgin Ertam, şirket olarak iletişim kanallarını sonuna kadar açtıklarını ve sadece çalışanlarını dinlemek ve bağlantıyı kuvvetli tutmak için toplantılar yaptıklarını belirtiyor. Görevinden dolayı evden de çalışmaya alışık olduğunu vurgulayan Ertam, yine de bu farklı süreçte yaşadıklarını, “Çocukların da evde olması ve Dubai’deki sınırlamalarla bir dönem hiç dışarı çıkılmaması konuyu daha ilginç ve zorlu hale getirdi. Değişen önceliklerden çok etkilenmemeye, pragmatik yaklaşmaya ve anı yaşamaya özen gösterdim. Ailece birbirimizin ne hissettiğini anlamaya zaman ayırdık. Birbirimizi motive etmeye ve çok hareketsiz kalmamaya çalıştık” sözleriyle özetliyor. Ertam, bu yoğun gündemde unutamadığı anları ise şöyle anlatıyor: “Beni ayakta tutan ve olumlu düşünmemi sağlayan şükür oldu. Yakınlarımın sağlığı, uzakta olanlarla görüntülü konuşabilmek, elimizde olanlara şükretmek zor süreci daha baş edilebilir kılıyor. O günlerde bir çalışanımızın yoğun bakımdan çıkıp iyileşmesi, global destek fonumuza birçok çalışanımızın katılması beni çok duygulandırdı.” 

“HALEN ALIŞABİLMİŞ DEĞİLİM”

Aslında virüs nedeniyle evlere kapanma, sürekli seyahat halinde olan global liderlerin iş ve ev hayatına da yeni bir yön verdi. Trenkwalder Global CEO’su Oktay Erciyaz, 26 yıllık iş hayatında aralıksız üç ay evden çalışma tecrübesi olmadığının altını çizerek, “Genelde haftada en az 1-2 seyahat yapma alışkanlığım vardı. Beni gerçekten zorlayan bir dönem oldu. Halen de alışabilmiş değilim açıkçası” diyor. Erciyaz, pandemi sürecinin ilk 8 haftasında işte birçok yapısal değişikliğe gittiklerini ve bazı iş arkadaşlarıyla ekonomik nedenlerden yollarını ayırmak zorunda kaldıklarını söylerken, “Bu süreçleri e-mail, Skype gibi mecralarla yönetip oldu bitti’ye getiren biri olmadım ve olamam da... İnsanların yanında ve karşılarında olmayı tercih ederdim, beni en çok bu zorladı” şeklinde konuşuyor. Bu süreçte Erciyaz, evde de kimin hangi gün, hangi saatlerde, hangi odada çalışacağını, eşi ve iki oğluyla haftalık programlar halinde belirlediklerini söylüyor ve ekliyor: “Çünkü eşim psikoterapist ve bazı terapilerini online/ Skype üzerinden yapması gerekti. Büyük oğlum üniversite yıl sonu sınavlarını online vermek zorundaydı ve küçük oğlumuz lise ders ve sınavlarını yine online verdi. Mart ayının ortasından haziran başına dek evde resmen bir ofis, kütüphane ve yemekhane havası esiyordu.” Bugünlerde İstanbul ve İzmir’i çok özlediğinin altını özellikle çizen Erciyaz, bu süreçte kendisini en mutlu eden noktayı da şöyle aktarıyor: “En çok gurur duyduğum, 16 ve 20 yaşlarında oğullarımın birçok şeyden uzak kalmalarına rağmen süreci çok iyi kabullenip büyük olgunlukla dedelerini, anneannelerini ve bazen beni de büyük bir bilinç ve sakinlikle yönlendirmeleri oldu.” 

“EVİMİN TADINA VARDIM” 

Bir anda tüm sosyal hayatın ve aktivitelerin sıfırlanması, tüm dikkatin eve yönelmesi de yöneticilerin rutinlerinde yenilikler doğuruyor. “17 Mart tarihinden itibaren evden çalışarak ekibim ve ben pandemi sürecini devam ettiriyoruz” diyen Mastercard Global Ticarileştirme Stratejisi Başkan Yardımcısı Seçkin Yılgören, bu süreçte yeni taktikler belirlediğini söylüyor ve ekliyor: “Bilgisayarın başında oturduğum sürece işin asla bitmeyeceğinin farkına vardım ve çeşitli önlemler almaya çalıştım. Her gün belirli bir rutine sadık kalarak, işe gider gibi giyinerek, yemek için bilgisayar başından kalkarak çalıştım. Kendimi ara vermeye zorlamak, evin içinde fiziksel egzersizler yapmak ve günlük hedeflediğim işleri bitirdiğimde özel hayatıma geri dönmek denediğim diğer taktikler oldu.” Bu dönemde iş arkadaşlarıyla yaptıkları online öğle yemekleri ve iş sonrası buluşmalarının motivasyonunu artırdığını da vurgulayan Yılgören, “Bu dönemde arkadaşlarımızla online kutu oyunu partilerine başlamak, Lego’nun büyükler için olan modellerini keşfetmek, günlük olarak spor yapabilmek ve kendi evimin tadına varmak en unutulmayan yanlar oldu” şeklinde konuşuyor.


“En çok sosyalleşememekte zorlandım”
Yiğit Sezgin ACCOR DÜNYA TİCARET BAŞKANI

EKİPLE KENETLENDİK 
Pandemi dönemini Dubai’de evimde bol bol çalışarak geçirdim. İnanılmaz bir aydınlanma ve iletişim değişikliği dönemi oldu. Çalıştığım sektör bu krizden çok etkilendiği için ekiplerimizle daha fazla kenetlenmek zorunda kaldık. Açıkçası bizim gibi matriks bir organizasyonun bu kadar etkin çalıştığı bir ortama daha önce hiç şahit olmamıştım. Seyahatlerin tamamen durması bana; aileme, arkadaşlarıma ve işime tam istediğim, hayal ettiğim şekilde odaklanma şansı verdi. Evde sabah kalkıp hazırlanmaya gerek kalmadan güzel bir kahveyle işe başlama şansı buldum.
EŞİMİ, KIZLARIMI ÖZLEDİM Neredeyse hiç dışarı çıkmadım. Ekibimden 3 kişiyle temasta kalmaya devam ettik. Alışverişi evde bayanlara bıraktım, onlar da dijitalin gücüne bıraktılar. Bu süreçte en çok sosyalleşememekte zorlandım. Seyahat edememek, arkadaşlarımla ve iş arkadaşlarımla görüşememek çok zor bir durum. Ama çok da değişik bir tecrübe… İnsan kıymet bilmeyi, şükretmeyi ve yetinmeyi öğreniyor. Bu süreçte en çok benden uzak yaşayan güzeller güzeli eşimi ve kızlarımı özledim. Hayat sadece onların sesleri ve varlıklarıyla güzel. Gurbet böyle durumlarda çok zor. Çok yalnız kalıyor insan ve emniyette hissedemiyorsunuz.



“Sevdiklerimin yanında olmak istedim”
Hayati Yarkadaş XYLEM INC BAŞKAN

İLK İŞ GÜNÜMDE 
Bu sürecin başında 16 Mart’ta Xylem Inc’de başkan olarak göreve başladım. Xylem, 5 milyar dolar cirolu dünyanın en büyük su teknoloji şirketi. İsviçre Zürih’te yaşıyorum. Birinci iş günümde hükümetin talimatıyla çalışanları evine gönderdik. İlk şirket konuşmamı Zoom üzerinden yaptım. O günden sonra 2,5 milyar dolar hacim ve 50’ye yakın fabrikası bulunan alanımı evden yönettim. Duruma hep pozitif bakıp, imkanları görüp olumlu sonuçlara dönüştürmeye çalıştım. Ekibime de aynı duyguyu aşılamak istedim.
DEĞİŞİMİ KABUL ETTİM Bu süreçte aile olarak birbirimize yakın kaldık. Günlük sporumuzu yaptık ve iyi beslenmeye çalıştık. İki kızım, Lara ve Selin okullarına evden video konferansla devam etti. Alışverişimizi elzem malzemelere yani yiyecek ve içeceğe indirdik. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak için tüm aile günde en az bir limon yemeye devam ettik. İyi bir liderin değişime ayak uydurma yönünün çok iyi olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle değişimi kabul ettim. Özel hayatımda da aynı şekilde, her gün bir dostumu aradım ve “Senin için yapabileceğim bir şey var mı” diye sordum. Her insan durumu farklı yönetiyor. Bu nedenle sevdiklerimin yanında olmak istedim.



“Uzakta olmak şimdi daha zor”
Tansu Işık CONTINENTAL GLOBAL STRATEJİK İŞ GELİŞTİRME VE PAZARLAMADAN SORUMLU BAŞKAN YARDIMCISI

İKİ ÇOCUKLU DÜZEN 
Salgın dönemini görevim nedeniyle taşındığım Almanya’da geçirdim. Bu süreçten, 3 yıl önce yaşadığım Çin’deki arkadaşlarım vesilesiyle biraz daha erken haberim oldu. İşin ciddiyetini birçok insandan önce anladım. Almanya, ilk günlerden tedbirleri sıkı tuttu ve ülke genelinde evden çalışma sistemine geçildi. Şimdi normalleşmeyle biz de kademeli olarak ofise döndük. Salgın boyunca ailece evde kalmaya dikkat ettik. Tüm iş süreçlerimi 3 ay evden yürüttüm. Eşim ikinci çocuğumuzun doğumunun ardından doğum izni almıştı. Bu sayede iki çocuklu bir evde düzenin sağlanmasında denge kurabildik. Kreşlerin de kapalı olduğu bu dönemde ikimiz de çalışsaydık zorlanabilirdik.
ORMANDA KEYİFLİ ZAMAN Yaşadığımız Hannover’da evimizden 300 metre uzaklıktaki ormanda çocuklarımızla hijyen ve mesafe önlemlerini alarak keyifli vakit geçirdik. Bu süreçte 3,5 yaşındaki oğlum bisiklet sürmeyi öğrendi ve birkaç haftadır bisiklet turlarına çıkıyoruz. Bizi en çok zorlayan, ailelerimizin uzakta olmasıydı. Özellikle annem ve babam 65 yaş üstü oldukları için onlar adına endişeliydik. Olası bir durumda onların yanına gidememe hissi beni çok üzüyor. Normalde de uzakta olmak zordu ama şimdi daha bir zor geliyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz