Philips Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak yaşamda dengenin ve huzurun önemine inanıyor. Ailesine ve hobilerine zaman ayırmayı ihmal etmiyor. İkinci üniversite olarak çocuk gelişimi okuyacak kadar çocuk psikolojisine önem veriyor.
Philips Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak, hayatının her alanında dengeye önem veriyor. Başarılı bir kariyer inşa ederken kişisel gelişimini ihmal etmeyen, dinlenirken bile üretmekten keyif alan Arbak’ın öne çıkan hobileri seramik ve dikiş. Sabır ve el ustalığı gerektiren her iki uğraşın da odaklanmasını ve düşüncelerinden arınmasını sağladığını dile getiriyor. Sağlıklı ve fit olmak da onun için önemli. Yaklaşık bir yıldır disiplinli şekilde spor yapıyor. Formunu korumak için beslenmesine dikkat ediyor. Kendisini iyi hissettiren kiloda kalmanın önemine inanıyor.
Nilüfer Gözütok Ünal / [email protected]
Fotoğraflar: Hüseyin Öngen
CEO Life / Bahar 2025
Arbak, aynı zamanda 9 yaşında bir kız çocuğu annesi. Bu konuda kendini geliştirmek için başta oyun terapisi ve resim analizi gibi birçok farklı alanda sertifika alan yönetici, şu sıralar ikinci üniversite olarak çocuk gelişimi okuyor. Kızı Derin’e olan sevgisini, “Hayatta benim için birinci sırada kızım var” sözleriyle ortaya koyan Arbak, ilgi alanlarını da kızıyla paylaşıyor. Onunla resim yapmak, mutfakta yeni tarifler denemek, seyahat etmek de son dönem hobileri arasında. Philips Türkiye Genel Müdürü Gamze Arbak ile denge arayışını ve annelik yolculuğunu konuştuk:
İş dışında nasıl bir rutininiz var?
Sabahları 9 yaşındaki kızımla geçirdiğim zamanlar benim için çok kıymetli. Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra o okula ben işe gidiyorum. Yoğun bir iş tempom var. Ancak geçtiğimiz yazdan itibaren haftada iki gün sporu düzenli olarak hayatıma dahil ettim. Daha önce de ara ara yapıyordum ama şimdi bu rutine oturtmak çok iyi hissettiriyor.
Neler yapıyorsunuz?
Bir spor eğitmeniyle ağırlık antrenmanları yapıyorum. Toplam 8 kilo verdim. Hiçbir zaman çok kilolu biri olmadım ama yine de 8 kilo vermek çok iyi geldi. Kilo verdikten sonra enerjim yükseldi. Seyahatte olsam bile online derslere devam ediyorum. Artık istikrarı sağladığımı düşünüyorum. Kas oranım inanılmaz arttı. İdealim bu ve bunu korumak istiyorum.
Nasıl besleniyorsunuz?
Kilo vermeye başladığım ilk bir ay şekeri ve unu tamamen kestim. Ama şimdi dengeli bir şekilde besleniyorum. Özellikle spor yaptığım günlerde küçük kaçamaklar yapabiliyorum. Hafta sonu yoğun geçiyorsa pazar gününü iki öğüne indiriyorum, pazartesi ise hem öğlen hem akşam salata yiyip dengeliyorum.
Diyetisyenle mi çalışıyorsunuz?
Spor eğitmenim beslenme konusunda da yönlendirmelerde bulunuyor. Örneğin, “Akşam saatlerinde pişmiş domates aslında şekere dönüşür, bu yüzden domates soslu olmayan bir şeyler yemeye çalış” şeklinde yönlendiriyor. Zamanla bu öneriler rutine oturuyor. Vücut da artık bazı şeyleri istememeye başlıyor. Mesela tatlı yediğimde şeker oranı çok fazla geliyor, az yemek yeterli oluyor. Bu şekilde rutine oturttuğum spor ve beslenme düzeni hem fiziksel hem zihinsel olarak iyi hissettiriyor. En önemlisi isteyince yapabildiğimi görmek beni motive ediyor.
Hobileriniz de var. En keyif aldığınız hobiler neler?
Hobilerim ağırlıklı olarak el işine dayalı uğraşlardan oluşuyor. En sevdiğimse seramik. Seramiğe, üniversite yıllarımda, Ankara’da başladım. İstanbul’a geldikten sonra bir süre atölyede devam ettim hatta sergiler düzenledik.
Seramiği size sevdiren ne oldu?
Ben yapım gereği tezcanl��yım. Ancak seramik bana sabırlı olmayı öğretti. Seramikle çalışırken elinizdeki çamuru çok fazla yoğurursanız, çamur çöker, kırılır. Çamur çok ıslak olduğundaysa toparlanması için bırakmanız gerekir. Bu süreç sabır gerektiriyor.
Ne tür objeler yapıyorsunuz?
Ağırlıklı olarak duvar panoları ve vazolar yapıyorum. Bir dönem Prag’da bir haftalık bir seramik kursuna katıldım. O bir hafta boyunca heykel, insan ve yüz figürleri çalıştım.
Hala devam ediyor musunuz?
Atölyenin sahibi olan seramik öğretmenimle çok yakın arkadaş olduk. İki kızı da elime doğdu. Ancak daha sonra onlar yurt dışına taşındı. Bu yüzden onlar gidince aynı keyifle devam edemeyeceğimi düşündüm ve seramiği bıraktım. İleride emekli olduğumda bir atölyem olsun isterim. Ayrıca seramikle birlikte farklı alanlarda da uzmanların eğitim verdiği bir atölye hayalim var.
Dikiş de sizin için bir hobi. Ona ne zaman başladınız?
Seramiği bıraktıktan sonra bir dikiş kursuna başladım ve toplamda 3 yıl devam ettim. Önce iki yıl gittim, doğum yapınca ara verdim. Kızım üç yaşına geldiğinde tekrar devam ettim. Bir yıl daha kursa gittim. O süre zarfında paltodan eteğe aklınıza gelebilecek her şeyi diktim.
Dikişe başlama motivasyonunuz ne oldu?
Anneannem dikerdi, annem de bir ara dikiş dikiyordu. Bir gün annemle birlikteyken bana, “Bu dikiş makinesini kullanmıyorum artık, alır mısın” dedi. Eski, demir dikiş makinelerindendi. Ağır olduğu için taşıyamayacağımı söyleyerek almadım. Ama İstanbul’a döndükten sonra “Ben nereden bir dikiş makinesi bulabilirim” diye düşünmeye başladım. Ertesi gün dikiş makinesini alıp kurs araştırdım. Kadıköy’de gittiğim kurs da keyifliydi. Sabah gidip, 4-5 saatlik dikiş eğitimi alıyordum. İki üç haftanın sonunda ortaya bir şeyler çıkarmaya başladım. Sonrasında da hafta sonlarını sürekli dikiş dikerek geçirdim. Tabii tüm bunlar kızımdan önceydi. O zaman vaktim oluyordu. Hem seramik hem dikiş yüksek konsantrasyon gerektiriyor. Her şeyden arınıyorsunuz. Ne açlığınız ne çay-kahve ihtiyacınız aklınıza geliyor. Kafamı boşaltırken bir şey üretmek bana keyif veriyor. Üretirken mutlu olduğumu fark ettim. Evde de aynıyım, kızım bile “Annem en az iki şeyi bir arada yapıyor” diyor. YouTube’da sevdiğim bir şeyi izliyorsam mutlaka bir yandan da bir iş yaparım. Zamanı verimli kullanmayı seviyorum.
Peki dikiş ne kadar sürdü?
Toplamda 3 yıl kursa gittim. Sonrasında, artık evde tek başıma dikebiliyorum.
Neler dikiyorsunuz?
Kendime ve sevdiklerime hemen her türlü kıyafeti dikiyorum. Evde bir dikiş makinem, overlok makinem ve bir mankenim var. Dikişe başladıktan sonra hazır giyim konusunda daha seçici oldum. Kumaş kalitesine ve dikişe özellikle dikkat ediyorum. Kendimi, “Bu böyle mi yapılır” diye düşünürken buluyorum. Kızım dünyaya geldikten sonra bir süre dikişe ara verdim. Altı yaşına geldikten sonra tekrar başladım.
Annelik de hayatınızda her şeye yön veriyor. Nasıl bir annesiniz?
39 yaşında anne oldum, belki geçti ama bence doğru zamandı. Çok hazır hissettiğim bir zamanda anne olduğumu düşünüyorum. Yaşın da etkisiyle çok bilinçli bir anne oluyorsunuz. Başka kaygılarım yok, tüm odağım kızım. Hayatta benim için birinci sırada kızım, ikinci sırada ben varım. Ondan sonra iş geliyor. Çok uzun yıllar çalışınca çalışmama halimi de hayal edemiyorum. O yüzden ikisini bir dengede götürmek önemli. Hiç keşkem yoktur. Bu demek değil ki hiç hata yapmadım. Hata da yaptığım oldu tabii ki ama ondan öğreniyorsam keşke demiyorum. Annelikte de keşkem yok. İddialı geliyor ama öyle. Zamana çok takılmıyorum. Ne kadar çok zaman ayırdığımdan ziyade ayrılan zamanda ne yaptığıma odaklanıyorum. Zaten son zamanlarda biraz kopuşlar başladı. Bir çocuğun ebeveynleriyle en çok zaman geçirdiği yaşları ilk 8-10 yılı. Büyüdükçe ve kanatlandıkça kendi arkadaşlarıyla ve çevresiyle zaman geçirmeye başlıyor. Mesela ben anne babanın söz konusu ders olduğunda öğretmen rolünde olmaması gerektiğini düşünüyorum. Akademik yolculukta ilk okuma yazmayı öğrenirken kızıma destek oldum ama ondan sonra bıraktım. Annem öğretmen olmasına rağmen annemle hiç ders çalışmadım. Ailemden derslerimin sorumluluğunu almam gerektiğini öğrendim. Çocuğumdan da onu bekliyorum. Şu anda çok iyi gidiyor. Ödevlerini yaptıktan sonra sosyal faaliyetlerine geçiyor.
Birlikte en sevdiğiniz aktiviteler neler?
Kızımla taş boyuyor, resim yapıyoruz. Ben aynı zamanda ikinci üniversite okuyorum. İstanbul Üniversitesi’nde Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencisiyim. Bir gün kızım evde öğretmeniyle ders çalışırken ben de evde ders çalışıyordum. Öğretmeni, “Bak annen hala ders çalışıyor. Onu örnek alıyor musun” diye sorduğunda, “Yok o konuda örnek almıyorum” demiş, “Ama hobilerini, yaptığı işleri örnek alıyorum” diye eklemişti. Kızımın keyif aldığı, yetenekli olduğu işlerle uğraşmasını isterim. Tiyatroya ve dansa yeteneği var.
İkinci üniversite olarak çocuk gelişimi eğitimini neden seçtiniz?
Bu alanda daha derin bilgi sahibi olmak istedim. Kızım Derin doğduktan sonra oyun terapisi, resim analizi gibi farklı alanlarda çeşitli sertifika programlarına katılmıştım. Sonrasında çocuk gelişimi okumaya karar verdim. Zaman ayırma konusunda zorlanıyorum ama şu an ikinci sınıftayım. Derslerimi biraz geriden takip etsem de tamamlayacağıma inanıyorum. Hem çocukları hem psikolojiyi seviyorum. Çocukların masumiyetine inanıyorum. Söz konusu bir çocuksa bütün programımı değiştirebilirim.
Çocuk gelişimiyle ilgili akademik bir eğitim alırken öğrendikleriniz kendi çocukluğunuzu sorgulamanıza da neden oluyor mu?
Evet. Derin’den çok önce Optimum Denge diye bir NLP eğitimine katılmıştım. O eğitim de farkındalığımı çok artırdı. Kendi çocukluğumla ilgili ebeveynlerimin bana davranışlarıyla ilgili unuttuğum, buz dağının altındaki birçok şeyi ortaya çıkarmış oldum. Takıldığım, tepki gösterdiğim bazı konuların nedenlerini anladım.
Biraz daha zamanınız olsa yapmayı istediğiniz farklı bir uğraş var mı?
Resim konusunda yeteneğimi belli bir seviyeye getirmek isterdim.
“Koala görmek istiyorum”
“MUTLU ANILARIM”
Çocukluğumdan bu yana hemen her yaz bir haftayı Çeşme’deki aile yazlığımızda geçiriyorum. Orada mutlu anılarım var. Derin’le de oraya gitmeyi seviyorum. Orada geçirdiğim zaman bana iyi geliyor. Geçen yıl ilk kez kızımla yurt dışına tatile gittik. Küçükken fazla anısı kalmayacağını düşündüğüm için yurt dışını tercih etmiyordum. Ben işte çok seyahat ettiğimden evde vakit geçirmek benim için tatil oluyordu.
“AFRİKA’YI MERAK EDİYORUM”
Ama şimdi kızım büyüdükçe tatil için yeni yerlere seyahat etmeye başladık. Geçen yaz ilk kez 5 günlüğüne Bodrum’a gittik, beğendi. Ancak sonrasında, “Anneannemin oradaki deniz başka bir yerde yok” dedi. Dolayısıyla biz de dönüp dolaşıp Çeşme’ye gitmeye devam edeceğiz.
“EVDE OLMAK TATİL GİBİ”
Belli bir ülkeden ziyade koala görmek istiyorum. Bu da çok uzun bir yolculuk gerektiriyor. Afrika’yı da merak ediyorum. Avrupa’da çoğu yeri gördüm, işim sayesinde görmediğim yer kalmadı. Amerika’da da birçok şehre gittim. Her ne kadar özgürlüğüne düşkün biri de olsam günün sonunda evi çok seviyorum. Evde olmak tatil gibi geliyor. Huzuru çok seviyorum.
“Genetik mühendisi olmak istiyordum”
“BİYOLOJİ YENİYDİ”
Aslında genetik mühendisi olmak istiyordum, ODTÜ Biyoloji’yi de o yüzden yazmıştım. Ancak o dönemde biyoloji alanı çok yeniydi.
“AKADEMİYİ SEÇMEDİM”
Türkiye’de mezun olanlar öyle bir iş ortamı olmadığı için genetik bir araştırmada çalışmak yerine laboratuvar ortamında tüp bebek gibi alanlar üzerine çalışıyorlardı. Ben de o nedenle akademik olarak devam etmeyip profesyonel hayata başladım.
“Mutfak bana çok iyi geliyor”
“KIZIM YAPTIKLARIMI PUANLIYOR”
Mutfakta vakit geçirmek bana çok iyi geliyor. Kızım yaptıklarımı puanlıyor ve onun beğenisi beni motive ediyor. Genellikle yeni tarifler denemeyi seviyorum. Sosyal medyada gördüğüm tarifleri de deniyorum.
10 DAKİKADA ISLAK KEK
Örneğin, en son sosyal medyada karşıma “10 dakikada tavada ıslak kek” tarifi çıktı ve hemen denedim. Sonuç çok başarılıydı. Kızım da 10 puan verdi. Derin’in arkadaşlarının anneleriyle de tarifi paylaştım.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?