Unutulmayan okul anıları

Yeni bir eğitim sezonunun tartışmalarla başladığı bu dönemde iş dünyasının okul anılarını dinledik. Bu anılarla onlara dair çok özel detayları gün yüzüne çıkardık...

25.01.2018 16:39:000
Paylaş Tweet Paylaş
Unutulmayan okul anıları

Nilüfer Gözütok Ünal

[email protected]

ÖZGÜRLÜĞÜN YANSIMASI ŞAMATA GECELERİ 

Kariyer.net Genel Müdürü Fatih Uysal, ilkokulu Alanya’da Barbaros İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi ise Galatasaray Lisesi’nde okudu. İlkokulda başarılı bir öğrenci olduğunu belirten Uysal, 11 yaşında ailesinden ayrılarak İstanbul’a daimi yatılı okumak üzere geldiğini ve Galatasay Lisesi’nde eğitime başladığını söylüyor. Hayatının bu kritik döneminde birçok anı biriktiren Uysal, bu anılardan kendisinde en çok yer bırakanları şöyle paylaşıyor:“Ortaokul ve liseyi Beyoğlu’nun göbeğinde, yatılı olarak okuduğum için yüzlerce acı ve tatlı anım var. O dönemde Galatasaray maçları bizim için ayrı bir önem taşıyordu. Büyük maçlarda Ali Sami Yen Stadı’na, Mecidiyeköy’e sabah çok erken yürüyerek gidilirdi. Çünkü biletler o gün gişeden satılıyordu ve bu yüzden sabaha karşı kuyruğa girmeniz gerekiyordu. Galatasaray için Avrupa serüveninde bir dönüm noktası olan Neuchatel Xamax maçına bir kasım sabahı saat beşte, okulun demirlerinden atlayarak gitmiştik. Bütün gün soğukta bekleyip, yorgun argın maça girdikten sonra maçı 5-0 kazanıp (ilk maçta 3-0 yenilmiştik bu arada), yine yürüyerek okula dönmüştük. O maçı, öncesi ve sonrasında yaşadıklarımızı unutmuyorum. Lise hayatım boyunca her dönem yapılan “şamata gecelerini” de unutamam. Galatasaray Lisesi’nin engin özgürlük ortamının iyi bir yansımasıydı. Öğrenciler hem hocalarla ilgili tüm eleştirilerini hem okul yaşamıyla ilgili izlenimlerini komik bir üslupla o gece hem öğrencilerin hem hocaların huzurunda dile getirirlerdi.” 

DENİZİN ORTASINDA MAHSUR KALDI

GittiGidiyor Genel Müdürü Öget Kantarcı, lise eğitimini İstanbul’da Koç Özel Lisesi’nde tamamladı. Sınıfı hep takdir alarak geçen Kantarcı’nın o yıllardaki en büyük hayali ise sporcu olmaktı. Tenise özel bir ilgisi olduğunu belirten Kantarcı, “Hep tenisçi olmayı düşlerdim” diyor. Kantarcı için o yıllarda kurduğu arkadaşlıkların da hayatında çok önemli bir yeri var. “Şu anda görüştüğüm arkadaşlarımın neredeyse tamamını o yıllarda tanıdım. Ortaokulda edindiğim dostlukları keyif ve mutlulukla bugüne kadar taşıdım. Öyle ki bazı arkadaşlarım zaman içinde benim için kardeşten öte oldu” diye konuşuyor. Kantarcı için okul yıllarına dair önemli anısı ortaokulun son yıllarına ait. O dönemi ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Ortaokul son sınıftaydık. Üç arkadaş bir gün kafa kafaya verdik. Teknemizden zodyak botu izinsiz alıp çok yakın sandığımız Sivriada’ya doğru yola çıktık. Zaman geçtikçe Sivriada’nın tahmin ettiğimizden çok daha uzakta olduğunu fark ettik. Üstüne üstlük tecrübesizliğimizden yeterli benzinimizin olup olmadığını da kontrol etmeden yola çıkmıştık. Dolayısıyla yarı yolda kaldık. Saatler süren bekleyiş ve macera sonrasında başka bir tekne bulup kendimizi bağlayarak Kalamış Marina’ya döndük.” 

PAYLAŞILAN ACI, UNUTULMAYAN ANI OLDU 

Gülman Group Yönetim Kurulu Başkanı Polat Gülman, ilkokul eğitimini 3 farklı okulda aldı. Okuduğu okullar arasında onun aklında en çok kalan ise o yıllarda İstanbul Ferahevlerde bulunan Özel Yeni Yıldız İlk ve Ortaokulu oldu. Okulla arasının hep iyi olduğunu belirten Gülman, “Annem ve babam derslerime önem verdikleri için her zaman destek oldular. Hocalarımı çok severdim. Dolayısıyla okula büyük bir keyifle giderdim” diyor. O yıllarda meslek olarak bankacılığa ilgi duyan Gülman, bu mesleğin kendisine havalı ve heyecanlı geldiğini söylüyor. “Gayrimenkul konusunda araziye yatırım yapmak ve geliştirmek konusunda babamı hep dikkatle izlerdim” diye konuşuyor. Gülman’ın da okul arkadaşlıkları hala sürüyor. Belli aralıklarla ilk ve ortaokul arkadaşlarıyla bir araya gelip yemek yediklerini dile getiriyor. “Ancak yine de aralarında ne mutlu bana ki hiçbir zaman bağımın kopmadığı bir dostum var. Böyle dostluklar kazanmak günümüzde hakikaten zor” diye ekliyor. Gülman’ın okul yıllarına ilişkin unutamadığı anısına gelince… Şöyle anlatıyor: “Anım, o zamanlar kendime en yakın gördüğüm ve bugün halen dostluğumuzu güçlendirerek sürdürdüğümüz arkadaşım Ömer Sulyak ile ilgili. Ömer ile okuldan sonra sahilde bisiklete binerdik. Ortaokulda yeni yeni araba kullanma hevesi başladığı için arabayla onun evine sürpriz yapmaya gittiğimde dedesi henüz vefat etmişti. Üzüntüsünü paylaşabilme şansım oldu. Bu benim için de Ömer için de unutulmaz bir anıdır. İnsan her zaman iyi günde dostunun yanında olmamalı. Kötü gününde de yanında olmayı yaşamalı…” 

~

“HARÇ PARASINI AYARLAYAMADIM” 

EMS Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Balo, ilk, orta ve lise eğitimini Yozgat Sorgun’da aldı. Okula bir yıl erken başlamak isteyen Balo, hem derslerde hem sosyal faaliyetler konusunda başarılı bir öğrenci olduğunu söylüyor. “Ortaokulda ve lisede yatılı okudum ve o yıllarda hem okuyor hem okulun kantininde çalışıyordum” diyor. Meslek olarak 8’inci sınıfa kadar Şenol Balo’nun hayallerini doktor olmak süslemiş. “Babamın ve annemin sağlık sorunları nedeniyle sanırım doktor olmak istemiştim” diyen Balo, 8’inci sınıfta bilgisayar ve elektronikle ilgili çalışan ağabeyinin şehir dışından gelmesi ile de bilgisayarcı olmaya karar verdiğini anlatıyor. “Bir nevi insan doktoru olma hayalim bilgisayar doktoru olmakla yer değiştirmiş oldu” diye konuşuyor. Balo’nun okul yıllarına dair anısı ise şöyle: “Mali açıdan zorluk çeken bir ailede büyüdüm. Orta son sınıfta fen lisesi sınavları vardı. Katılım formları ücretsizdi ama bankaya bir sınav harcı yatırmam gerekiyordu. Harç parasını ayarlayamadım. Hayalim ellerimin arasından kayıp gidiyordu. Formun son gününde nöbetçi öğrenci sınıfa gelip beni müdür yardımcısının çağırdığını söyledi. Müdür yardımcısının yanına gittiğimde başvuru formunu neden getirmediğimi, sınava girersem kazanabileceğimi söyledi. Ben de istemeye istemeye harç parasını bulamadığımı belirttim. Şimdi rahmetli olan o gönlü geniş müdür yardımcımız bana harç parasını kendi cebinden çıkarıp verdi. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Okuldan 2-3 km uzakta olan şehir merkezindeki bankaya o soğuk kış gününde koşarak gidip parayı yatırdım. Sınav zamanı geldi, sınava girdim ve kazandım.”

“NEDİR OĞLUM BU KARNE?”

Sera Group Genel Müdürü Ozan Şener, TED Ankara Koleji mezunu. İlkokulda girip liseden mezun olduğu bu okuldan hep gurur duyduğunu belirten Şener, “Ancak yine de okula her gün koşa koşa gittiğim söylenemezdi” diyor. TAV CEO’su Sani Şener’in oğlu olan Ozan Şener, o yıllardan itibaren aile mesleği olduğu için müteahhit olmayı istediğini belirtiyor. “Hatta 4 yaşında bile bu cevabı verirdim” diye ekliyor. Şener’in okul yıllarından itibaren bağını koparmadığı ve çok sevdiği 3-4 arkadaşı var. Onların Ankara’da kendisinin İstanbul’da yaşaması nedeniyle yılda ancak bir kez görüşme fırsatı olsa da çocukluk arkadaşı olmanın güzel bir duygu olduğunu ve insana güven verdiğini ifade ediyor. Ozan Şener, okul yıllarına dair kendisini hala güldüren bir anısını şöyle anlatıyor: “Babam, ablam ve ben üçümüz TED mezunuyuz. İnşaat mühendisliği okumak için lisede fen matematik bölümünü seçtim. Ancak liseye geçmenin verdiği rahatlıkla biraz dolaşmaya başlayınca dersler ilk dönem tepe taklak gitmeye başladı. Yurt dışında şantiyede olduğu için uzun süredir görmediğim babam gelince,‘Nedir oğlum bu karne, benim fizik ve matematiğim hep çok iyiydi’ dedi. Ben de ‘Artık dönem farklı, her şey çok daha zor” diye konuyu geçiştirmeye çalıştım. Bunun üzerine bana hocalarımın isimlerini saydırdı. Hepsi babamın 25 yıl önceki öğrenciliğindeki hocalardı. O an oldukça gülmüştük.” 

“BİLGİ YARIŞMASINDA ELENDİK” 

Fleetcorp CEO’su Barbaros Çıtmacı, İstanbul’da sırasıyla Hüseyin Cahit Yalçın İlkokulu ve Esentepe Ortaokulu’nda ilk öğretimini tamamladı. İlk öğretim dönemini, “Oldukça başarılı, yalnız kendi özelinde sosyal hayat kısmı oldukça kısıtlı bir öğrenciydim” sözleriyle anımsayan Çıtmacı, meslek olarak da hep ekonomi ve ticareti düşündüğünü söylüyor. “Bugüne baktığımda finansal hizmetler alanında yer alan bir şirkette görev yapıyorum. Hayallerimden çok da uzak bir noktada değilim” diyor. Çıtmacı’nın da ilkokul yıllarından itibaren kopmayan dostlukları var. En yakın dostları ile 36 yıllık bir geçmişe sahip olduklarını belirten Çıtmacı, “Biz dört arkadaş bağımızı koruduk ve uzun yıllar da koruyacağız” diye konuşuyor. Çıtmacı okul yıllarına dair kendisinde yer bırakan anısını da şöyle paylaşıyor: “Ortaokul üçüncü sınıftayken okullar arası bilgi yarışması vardı. Seçmelerde sahneye çıkıp okulun bu görevi benim de dahil olduğum 4 kişilik bir ekibe vermesiyle başlayan süreçte yarışmanın ilk ayağında 15 sorudan 10’unu doğru cevaplayarak bir üst tura çıkmıştık. Okula döndüğümüzde sırtlara alınan beş kişiydik. Bir sonraki turda 15’te 12 doğru cevap vermemize rağmen yarışmayı kazanan 15’te 15 bildi. Elendikten sonra okula dönmedik, doğrudan evlere dağıldık. Bilemediğimiz sorulardan birini en azından cevabını hayatım boyunca unutmam: Kabak Kemane.” 

~

“İLKOKULDA SINIFIN EN HAŞARISI OLDUM” 

ZEYNEP ERKUNT / ERKUNT TRAKTÖR YÖNETİM KURULU BAŞKANI 

“KENDİ KENDİME OKUMA ÖĞRENDİM” İlköğretimi Ankara Koleji’nde okudum. Benim başladığım yıllarda ilkokula başlama yaşı 7 idi. Ama ben ablam okuma öğrenirken, onun okuma fişlerini kaçırıp kendi kendime okuma öğrendiğim için 6 yaşında sınava girdim, üstüne de okulumuzun müdiresi beni 2’nci sınıfa almak istedi. Fakat ailem “1’inci sınıf olsun ileriki yaşlarda sıkıntı çeker” diye ısrarcı oldu. 

“HER GÜN BİR ŞEY UNUTURDUM” Neticede 1’den başladım ama 1’inci sınıfta öğretilen pek çok şeyi bildiğim için de sınıfın çenebazı, haşarısı oldum. Okulumla evim çok yakındı. Muhtemelen buna güvenerek okula mutlaka her gün bir şeyimi unutarak gelirdim; unutulmuş bir ders kitabı, bir el işi torbası, bir resim dersi çantası benim saat 10 teneffüsü dediğimiz 15 dakikalık arada jet hızı ile eve koşup gelmemi gerektirirdi. Kapıdaki görevli Mehmet Amca her seferinde beni görmezden gelirdi. Bilirdi ki bu haşarı kız yine bir şeylerini unuttu. 10 dakika içinde eve koşup eli dolu olarak geri gelecek. 

“MEHMET AMCA’NIN VERDİĞİ DERS” Ama belli ki 3, 5, 10 derken işini de tehlikeye attığım için, bir gün bana bir ders vermeye karar vermiş. Yine bir gün koşarak çıktım evime gittim. 5 kat merdiveni tek nefeste çıktım. Annemden bir sürü azar işitmek pahasına da olsa pembe elişi çantamı alıp okula döndüm. Ne göreyim, okulun kapısı kapalı ve Mehmet Amca yok. Zil çaldı, herkes içeriye giriyor, Mehmet Amca hala yok. Demir kapının kenarına oturup ağlamaya başladım. Ev değil ki kapı zili olsun. Son öğrenci de binaya girince ‘Gel gir, ama bir daha eşyalarını unutma e mi’ diye bir ses duydum, yine kıyamamış kapıyı açmıştı Mehmet Amcam.

“REKLAM VEREREK BAŞKANLIĞI KAZANDIM”
NEVZAT AYDIN / YEMEKSEPETİ CEO’SU

“FARKLI ŞEHİRLERDE OKUDUM” Annem ve babam devlet memuru olduklarından farklı farklı şehirlerde okudum. İlkokul eğitimimi Yalova Atatürk İlkokulu’nda, ortaokul ve lise eğitimimi de Bursa Anadolu Lisesi’nde aldım. Dünyanın en iyi öğrencisiydim diyemem ama her zaman ‘fark edilen’ bir öğrenciydim diyelim. 

“HAYALİMDEKİ MESLEK” Hayalimdeki meslek sorulduğunda hep bilgisayar mühendisi derdim. Hatta soranlara gitmek istediğim okulun Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliği olduğunu söylerdim. İlköğretim yıllarında kurulan ve devam eden çok arkadaşım var. Yılların eleğinden geçmiş olan arkadaşlıklar hem çok daha kuvvetli hem ‘Ben senin şu kadarlık halini bilirim’ kapsamında çok daha naif temeller üzerine kurulu. 

“PROPAGANDA YAPTIM” Okul yıllarına ilişkin bir anı denildiğinde aklıma ilk gelen lise yıllarına ait. Lisede sınıf başkanlığı seçimi ben ve arkadaşlarım için çok önemliydi ve ben de adaylardan biri olarak farklı propagandalar yapıp sınav arşivlerinin üzerine reklamlar verirdim. Sonuçta kazandım.

“23 NİSAN’DA MECLİS BAŞKANI’NI TEMSİL ETTİM” 

SARP DEMİRAY / ATA FİNANS GRUP CEO’SU “

ÇOK HEYECANLANMIŞTIM” TED Ankara Koleji 5’inci sınıfta okurken, 23 Nisan’da Meclis Başkanı’nı temsil etmek üzere tüm ülke çocukları içinden seçildiğimde çok heyecanlanmıştım. O zamanlar tek TV kanalında bu törenler ve çocukların yaptıkları konuşmalar canlı yayınlanırdı. 

“ÇOCUKLARIMLA PAYLAŞIYORUM” Dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman, içtenlikle karşılayarak güzel bir sohbet başlattı ve konuşmaya geçtik. Ülkenin geleceğinin çocuklar üzerine kurulacağı ve bunun için tüm çabamızı göstereceğimize dair yaşıma göre heyecanlandırıcı bir konuşma yaptığımı hatırlıyorum. Yıllar sonra kendi çocuklarımla, çocukluğuma dair paylaşabildiğim en güzel anılarımdan birisidir.

~

“HER GÜN UYARI ALIYORDUK”
BURAK KIZILHAN AE ARMA ELEKTROPANÇ CEO’SU

“BAŞARILI VE HAŞARIYDIM” İlk öğrenimimi Şişli Terakki’de orta ve lise öğrenimimi St. Benoit Fransız Lisesi’nde tamamladım. İlkokulda çok başarılı bir öğrenciydim. Ortaokul ve özellikle lisede başarılı ama bir o kadar da haşarıydım. O yıllarda meslek olarak tek hedefim mühendis olmaktı. Babamı idol olarak benimsediğim için bu mesleği seçtim. Aile büyüklerim tıp eğitimi almamı çok istediler ama ben küçüklüğümden beri “Ben babam gibi olacağım” derdim ve o şekilde eğitim ve kariyer hayatımı şekillendirdim. 

“BENİ EN GÜLDÜREN ANIM” En sıkı dostlukların ilkokul, ortaokul sıralarında başladığına inanıyorum. İlkokuldan beri devam eden dostluklarım var. Şimdi çocuklarımız arkadaş oldu. Okul yıllarına dair beni en çok güldüren anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle lisede, arkadaşlarımla o kadar çok yaramazlık yapıyorduk ki her gün uyarı alıyorduk. Öğretmenlerim veli toplantılarında beni anneme şikayet etmesinler diye Türk öğretmenlerime annemin İtalyan olduğunu, İtalyancadan başka dil bilmediğini söylerdim. Öğretmenlerim de anneme her şey çok güzel derlerdi. Fransız hocalarıma da aynı şeyi söylerdim. Türkçe ve Fransızca dışında dil bilmedikleri için veli toplantıları sessiz geçerdi ve annem de mutlu bir şekilde eve dönerdi.

“KUTLAMAK İÇİN BENİ DENİZE ATTILAR”
DR. BERK ÇAĞDAŞ RENAULT MAIS GENEL MÜDÜRÜ

“EĞLENMEYİ SEVERDİM” Ben orta öğrenimimi İstanbul’da Kabataş Erkek Lisesi’nde tamamladım. İyi ve çalışkan bir öğrenciydim. Ancak, sadece derslerle ilgili değildim. Yani ders çalışırdım ama arkadaşlarımla futbol, basketbol da oynar, bol bol sinemaya da gider, masa tenisi ve bilardo da oynardık. Dersi ders zamanı çalışmayı hafta sonları ise elverdiğince eğlenmeyi severdim. 

“OKUL DİSİPLİN DEMEKTİ” Bizim zamanımızda öğrencilik ve okul disiplin demekti. Bir pazartesi evden okula döndüğümde okul kapısında kıyafet ve saç kontrolü vardı. Saçım olması gereken uzunluğu elle kontrol edildiğinde yarım santim geçtiği için okul müdür yardımcısı saçımın önünden makasla kesmişti. Doğrusu çok ağırıma gitmişti. Saçımı 3 numara kestirmek zorunda kaldım. Kısa saçı belki de bu yüzden hiç sevmedim ve saçım biraz da inatla üniversitede hep uzun olmuştur. 

ORTALAMANIN ÜZERİNDE NOT Lise 2 fizik dersi de oldukça zordu ve bir sınavda nerdeyse tüm sınıf döküldü. Ben o sınavda sınıf ortalamasının bayağı üzerinde bir not almıştım. Mevsim mayıs başıydı ancak hava soğuktu. Okulumuz biliyorsunuz Ortaköy’de, sevgili arkadaşlarım toplanıp, aldığım fizik imtihan notunu “kutlamak” adına beni denize attı. Ardımdan beni atanları da başkaları denize attı. O gün ne güzel eğlenmiştik.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz