Yeşim Grup Co-CEO’su Selim Şankaya: En temel rutinim spor yapmak

Türkiye’deki sorumluluklarının yanı sıra Yeşim Grup’un Mısır operasyonlarına liderlik eden Yeşim Grup Co-CEO’su Selim Şankaya, yoğun iş temposuna rağmen egzersiz yapmaya mutlaka vakit ayırıyor.

14.04.2023 15:34:070
Paylaş Tweet Paylaş
Yeşim Grup Co-CEO’su Selim Şankaya: En temel rutinim spor yapmak

Türkiye’deki sorumluluklarının yanı sıra Yeşim Grup’un Mısır operasyonlarına liderlik eden Yeşim Grup Co-CEO’su Selim Şankaya, yoğun iş temposuna ve seyahatlerine rağmen egzersiz yapmaya mutlaka vakit ayırıyor. Fitness, yüzme, yürüyüş, tenis gibi farklı egzersizlere hayatında yer veren Şankaya, “Her sabah güne sporla başlarım. Yoğun iş ve seyahat temposunda bile egzersiz yapmayı bırakmıyorum” diyor.

 CEO LİFE DERGİSİ 2023 KIŞ SAYISINDAN

Haber: Ayşegül Sakarya

Fotoğraflar: Gökhan Çelebi

Yeşim Grup’un üçüncü kuşak temsilcisi Selim Şankaya, profesyonel iş yaşamını 2015 yılından bu yana sürdürüyor. 2016 yılı başından bu yana da Yeşim’in Mısır operasyonlarına liderlik eden genç yönetici, 2021 yılı başında gerçekleştirilen yeni organizasyon yapılanmasıyla birlikte Yeşim Grup Co CEO’su ve yönetim kurulu üyesi oldu. Şirkette pek çok önemli rol üstlenen ve çok sık seyahat eden Şankaya, yoğun iş ve seyahat temposuna rağmen egzersiz yapmaya mutlaka vakit ayırıyor. “Sabah erken uçuşum olsa bile gerekiyorsa 5.30’da kalkıp 15 dakika bile olsa esneme veya vücut ağırlığıyla antrenman yaparım. Güne sporla başlamayı çok seviyorum” diyen Şankaya, yürüyüşten tenise sporun farklı disiplinlerine hayatında yer veriyor. Şankaya’yla pandemi sonrası hayatını ve değişen rutinlerini konuştuk.

Pandemiyle hayatımızda pek çok değişim oldu. Sizin günlük rutinleriniz nasıl değişti, eski düzeninize döndünüz mü?

Pandemi öncesinde ayda neredeyse 8 kez uçağa biniyordum. Ayda en az 2 kere Mısır’a gidiyordum, bunun dışında farklı seyahatlerim de oluyordu. Pandemi döneminin başında 3-5 ay hiç seyahat edemedik. Yavaş yavaş açılmalar başladığındaysa gidip 1-1,5 ay kaldığım dönemler oldu. Açıkçası bu durum beni çok rahatlattı. Böylece hem kendime vakit ayırabildim hem işimde daha yaratıcı olabildim. Pandemi sonrasındaysa eski hıza dönemesek de yaklaştık. Seyahatler arttı. Şu anda ayda 1-2 kez yurt dışına gidiyorum. Mısır’a gidersem 1 hafta kalıyorum.

Yoğun seyahat temponuz içinde vazgeçmediğiniz rutinleriniz var mı?

En temel rutinim spor yapmak. Lise yıllarımdan beri spor yapıyorum. Geçmişte futbol, basketbol gibi takım sporlarıyla da ilgilendim. Pandemi döneminde daha fazla vaktim olduğu için sporu tam anlamıyla alışkanlık haline getirdim. Her sabah güne sporla başlarım. Yoğun iş ve seyahat temposunda bile bırakmıyorum. Sabah erken uçuşum olsa bile gerekiyorsa 5.30’da kalkıp 15 dakika esneme veya vücut ağırlığıyla antrenman yaparım. Güne sporla başlamayı çok seviyorum. İş hayatında zihnen çok yoruluyorsunuz. Vücudun aktifliğinden ziyade zihni rahatlatmak için spor yapıyorum. Spor kesinlikle aksatmadığım ve haftanın 6-7 günü yaptığım aktivitelerden biri. Günlük rutinimin önemli bir parçası da iş çıkışı yakın arkadaşlarımla vakit geçirmek. Fiziksel yorgunluk dışında bana göre en önemlisi zihin yorgunluğu. Bunu üzerinizden atmak için arkadaşlarla, sevdiklerinizle geçirdiğiniz vakit de çok önemli. Pandemi döneminde çok daha fazla kitap okumaya başladım. Hala yatmadan mutlaka kitap okuyorum.

En çok hangi egzersizleri tercih ediyorsunuz?

Aslında içinde bulunduğum ortama uygun şekilde hareket ediyorum. Mısır, Bursa ve İstanbul arasında değişen bir rutinim var. Bulunduğum yere ve ortama göre kendimi ayarlıyorum. Bursa’da yaşadığımız aile evimizde fitness alanımız var, bazen orada fitness yapıyorum. Yaz aylarında tenis oynuyorum. Bursa’daki evimizde tenis kortumuz var. Bazen güne yüzerek başlıyorum. İstanbul’da olduğumda sabahları koşuyorum.

Mısır’a gittiğimde fitness yapıyorum. Her sabah güne mutlaka vücudumu aktifleştirecek bir sporla başlıyorum. Sonrasında ajandam yoğun olsa da kahvaltıda kahvenin yanında bir şeyler atıştırıyorum. Müşteri toplantısı veya özel bir şey yoksa 10.30 öncesine toplantı almamaya çalışıyorum. 10.30’a kadar kahvaltımı yapıyorum, e-postaların üzerinden geçiyorum ve asistanımla birlikte o günün ajandasına ve toplantı gündemine bakıyorum. Daha sonrasında o günün görüşmeleri başlıyor. Şirketteyken olabildiğince telefondan uzak durup görüşmelerimi yapıyorum. Bu yıl kendime günde 4’ten fazla toplantıya katılmama hedefi koydum ancak mevcut piyasa koşullarından dolayı çok fazla uygulayamıyorum. Yeni değişimlere sürekli hizalanmak gerekiyor. Bu da ekiplerin daha çok bir araya gelmesini gerektiriyor. Böyle olunca da gününüz planladığınız şekilde geçmeyebiliyor. Arada yarım saatlik korsan toplantılar olabiliyor.  

Özel bir beslenme rutininiz var mı?

Güne kahvaltıyla başlıyorum. Evde olduğum zaman yumurta yiyorum. Protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ediyorum. Yemek ayırt etmem. Aralıklı oruç uygulamaya çalışıyorum. Günde iki öğün yiyorum, öğlen yemeğini atlıyorum. Akşamları da mümkün olduğunca erken yemeye çalışıyorum. Günde 10 bin adım atıyorum. Telefon görüşmelerimde bile yürüyorum. Mısır’da her zaman üretimin içindeyim. Orada daha çok yürüyorum. İstanbul’da hafta sonları fırsat buldukça yürüyorum.  Her gün spor yapan biri olmama rağmen bana göre günün farklı zamanlarında hareket etmek spor yapmaktan daha önemli.

Yemek yapmayı sever misiniz?

Üniversitedeyken kendi yemeğimi yapıyordum. Türkiye’ye döndükten sonra kahvaltı dışında bir şey hazırlamıyorum. Kendime yumurta ve granolalı yoğurt hazırlarım. Ama yemeyi çok severim. Yemek benim için özel bir konu. Bazen 2-3 gün sonrasını yiyeceğim yemeğe göre programlarım. Hatta yiyeceğim yemeğe göre spor yapıyorum. Özel bir yemeğe gideceksem daha fazla yiyebilmek için daha fazla spor yapıyorum. Her türlü farklı tadı denemekten keyif alırım. Meksika, Hint yemekleri gibi farkları ülke lezzetlerini denerim. Bir lezzet avcısı sayılırım.

En sevdiğiniz mekanlar hangileri?

İstanbul’da olduğum zamanlar Papermoon’a, Da Mario’ya ya da Bebek Hotel’e çok gidiyorum. Yaz aylarında Boğaz’ın Karadeniz’e yakın bölümünde sevdiğim Poyraz diye özellikle akşam üstleri keyifli olan salaş ama çok güzel bir balıkçı var. Kebap için Yeniköy’de Fiko Ocakbaşı’na giderim. Bursa’da “Kendin pişir kendin ye” konsepti çok ünlüdür. Benim de en çok gittiğim restoranların başında bu tür yerler gelir. Hem iyi yerleri araştırırım hem arkadaşlarımın tavsiyesi doğrultusunda denerim. Hayatımı ona göre planladığım çok olmuştur. Benim için Türk mutfağı birinci sırada yer alır. İkinci olarak İtalyan, biraz daha oryantal mutfaklardansa Hint mutfağını tercih ederim.

Tatil için nereleri tercih edersiniz?

Kesinlikle yaz insanıyım. Eskiden kış derdim ama yaz sezonunu seviyorum. Hayatta en çok vakit geçirmeyi sevdiğim yer doğa ve deniz. Türkiye’de Göcek ve Marmaris’te çok vakit geçiriyoruz. Genelde 5,5-6 saat uyuyorum. Tatilde geç yatsam bile erken kalkıp spor yapmaya veya yüzmeye çalışırım. Doğada ormanda vakit geçirmeyi, akşamları olabildiğince açık havada yemek yemeyi ve gökyüzünün altında olmayı seviyorum. Tatilleri buna göre planlamaya  çalışıyorum. Onun dışında arkadaşlarım ve ailemle yurt dışı tatillerimiz oluyor. Kuzenim Burcu yılın yarısını Londra’da geçiriyor. Bizim için de onun yanına gitmek çok keyifli oluyor. Özellikle yılbaşına doğru sokakların süslenmesiyle şehir çok canlanıyor. O dönemde orada olmayı ayrıca seviyorum. İtalya’da yaşadığım dönemde Amalfi Coast ve çevresine gitmeyi çok severdim. Eskisi kadar gidemesem de en keyif aldığım yerlerin başında gelir. Ibiza çok farklı ve güzel bir ada. Hem Akdeniz kültürünün getirdiği rahatlık, deniz ürünlerinin lezzeti, eğlencesi ve her türlü deniz ve doğa aktivitesini bir arada yapabileceğiniz bir yer. En azından 2 yılda bir Ibiza’ya gittiğimizi söyleyebilirim.

Sizi en çok etkileyen yerler nereleri oldu?

Kapadokya bence dünyadaki en özel şehirlerden biri, 3 kere gittim. Her gittiğinizde yeni bir yeri görme veya tecrübe etme şansınız oluyor. Mısır’ın güneyinde ‘El Gouna’ bölgesi var. Hem deniz kenarı hem çok güzel çöl vadilerinin olduğu bir bölge. Gün doğumunda yola çıkıp 1-1,5 saat arabayla gittikten sonra yürüyerek çöl safarisi yapıyorsunuz. İnanılmaz bir sessizlik… Hayatımda en çok etkilendiğim anlardan birini orada yaşadığımı söyleyebilirim. 6 kişilik bir gruptuk, durduk ve bir meditasyon yaptık. Hayatımda hiç öyle bir sessizliği yaşamamıştım. Teknede bile denizin, rüzgarın sesi olur. Hayatımda hiç hiçliğin ortasında kalmamıştım, öyle bir sessizlik. Kalbinizin sesini duyuyorsunuz. Bu deneyimden çok etkilenmiştim. Oraya 2-3 kez gittim. Mısır’da hem deniz kenarı hem çöl gezileri çok keyifli oluyor.

Önümüzdeki dönemde tatil rotanızda hangi noktalar var?

Açıkçası Türkiye’de gezip görmek istediğim ve bugüne kadar gidemediğim yerler var. Karadeniz gitmek istediğim yerlerin başında geliyor. Önümüzdeki baharda gitmeyi planlıyorum. Yine Hatay’a gitmek istiyorum. Mardin de gezi rotalarım arasında.

Sanata ilginiz var mı?

Gittiğim şehirlerde mutlaka galerileri, müzeleri gezmeye çalışıyorum. Koleksiyon yapmıyorum ama daha çok sanat tarihine ilgim var. Geçmişten bugüne kültürlerin nasıl yaşadığının resmedilmesi, geçmişteki insanların yaşamının bir hikayeyle anlatılması daha çok ilgimi çekiyor. Mesela Maya’lardan çok etkilenmiştim. Mısır’da piramitler ve Krallar Vadisi beni çok etkiledi. Bir de Uzak Doğu kültürü çok ilgimi çekiyor. Japonya’da Tokyo ve Kyoto’ya gitmek istiyorum. Onların kültürünü merak ediyorum.

Günlük rutinleriniz içinde kitap okumak da var. Sizi son dönemde en çok etkileyen kitaplar hangileri oldu?

Son iki yıldır daha çok kendimi geliştirmeye yönelik kitaplar veya biyografi kitapları okuyorum. En son okuduğum kitaplardan biri Nike’in kurucusu Phill Knight’ın kitabı. İş hayatının ne kadar inişli çıkışlı bir serüven olduğunun, hayatta hiçbir zaman pes etmemenin ne kadar önemli olduğunun ve sonunda da manevi değerlerin her şeyin üzerinde olduğunun mesajını çok güzel şekilde veren bir kitap. Nike ile uzun yıllardır çalışıyor olmamızın beni bu kadar etkilemesinde ayrı bir rolü de olmuş olabilir. Kaizen isimli bir diğer kitap da son dönemde beni etkileyen kitaplardan biri oldu. Kaizen Japonya’da bir yaşam felsefesi. Hayatta her zaman ufak adımlarla ileri gitmeyi ve iyileştirmeyi anlatıyor. Mesela ‘Şekeri bırakacaksanız bir anda bırakmak yerine kendinize küçük hedefler koyun’ diyor. ‘Kendi alışkanlıklarını izle, ne kötü huyun varsa önce onu tespit et ve adım adım onu iyileştirmeye çalış’ diyor. Spor yapsam da hayattaki en kötü alışkanlığım şeker tüketmek. Çaya, kahveye koymasam bile tatlı, çikolataya dur diyemiyorum. Şu an bu yöntemi uygulamaya çalışıyorum. Eckhart Tole’un Şimdinin Gücü çok sevdiğim bir kitap. Özgür Ruh kitabı son dönemde en beğendiğim kitaplardan biri. Hayatın zorlukları içinde ruh, beden ve zihin denklemini doğru kurabilmek için bana destek olacak kitapları okumayı çok seviyorum.

“BABAMLA ARAMIZDA TATLI BİR REKABET VAR”

TENİS TUTKUSU Babamla teniste sıkı bir rekabetimiz var. Bu yaşta benimle rekabet etmesi muhteşem. O uzun yıllardır tenis oynadığı için beni yendiği dönemler de oluyor. Ben tenise 3 yıl önce başladım, kondisyonda onu geçiyorum. O da tecrübesiyle arayı kapatıyor. Aramızda çok tatlı bir rekabet var. Yaz aylarında ayda iki kez babamla tenis oynamaya çalışıyoruz.  

SPOR MUHABBETİ Ailecek spor yapmayı seviyoruz. Babam ve kardeşim Murat da haftanın 3-4 günü spor yapar. Spor müsabakalarını takip ederim. Fenerbahçeliyim, maçları yakından takip ederim. Futbol, tenis ve basketbol müsabakalarını takip ediyorum. Üçümüzün arasında tenis, futbol, spor üzerine kurulu derin bir muhabbetimiz var. İşten dolayı babamla çok vakit geçiriyoruz. Günde en az iki kere konuşuruz. 3 ayda bir 4-5 günlük aile seyahatleri yaparız.

“BİRBİRİMİZİ TAMAMLIYORUZ” Kardeşim Murat New York’ta yaşıyor. Bilişim teknolojileri üzerine lisans eğitimi alıyor. Ben işletme, pazarlama ve finans konularına daha ilgiliyim. Bu konular günümüz iş dünyasında çok önemli. Bu anlamda kardeşimle birbirimizi tamamlıyoruz. Murat bu yıl mezun oluyor. Orada bir süre bir start up’ta veya farklı bir teknoloji şirketinde deneyim edinecek. Sonrasında kendi isteği doğrultusunda Türkiye’ye dönebilir.

 “KENDİMLE KALMANIN ÖNEMİNİ ANLADIM”

EN BÜYÜK ÖĞRETİ Pandemiden önce çok fazla yalnız kalmazdım. Ya dışarıda ya da ailemle vakit geçirirdim. Ama bu alışkanlığım biraz kırıldı. Kendimle kaldığım vaktin, o sakinliğin önemini anladım. Okuyabilmenin, televizyon izlemenin veya hiçbir şey yapmamanın keyfini o dönem fark ettim. Şu anda da uygulamaya çalışıyorum. Hayatın niden hızlandığı bu dönemde kendime olabildiğince vakit ayırmaya çalışıyorum.

SABAH ERKEN KALKARIM Normalde erken kalkmayı severim. Sabah sporumu yapıp sonra günün kafamı en çok meşgul eden konusunu tamamlayıp rahat bir şekilde kahvaltı yapmak, kendime koyduğum kurallardan biridir. O gün kafamı meşgul edebilecek en önemli konuyu hallettikten sonra güne başlamayı seviyorum. Bunu da Nike’ta aldığım bir eğitimde öğrenmiştim.

MEDİTASYON YAPARIM Her gün 10-20 dakika arasında meditasyon yapmaya çalışıyorum. Orada sporda yakaladığım disiplini yakalayamadım. Zamanım olmuyor, bir seçim yapmak zorunda kalıyorum. Yine de haftanın 3-4 günü yapıyorum. Genelde yönlendirmeli meditasyonu tercih ediyorum. Kullandığım Aura ve Waking up isimli iki farklı aplikasyon var. Pandemiden önce iki yıl boyunca yoga yaptım. Tenis devreye girince yoga biraz arka planda kaldı.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz