AKP’nin Ekonomi Sınavı

Kasım ayında kurulan yeni hükümet için, geride bıraktığımız 1.5 aylık süre balayı niteliğindeydi. 2002 yılının kaderi önceki hükümet döneminde çizildiğinden, söz konusu dönemde ekonomide yaşanan ge...

1.01.2003 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Kasım ayında kurulan yeni hükümet için, geride bıraktığımız 1.5 aylık süre balayı niteliğindeydi. 2002 yılının kaderi önceki hükümet döneminde çizildiğinden, söz konusu dönemde ekonomide yaşanan gelişmelerden yeni hükümeti sorumlu tutmak mümkün değildi. Örneğin, enflasyonun yüzde 30 dolayına kadar inmesi, yeni hükümet işbaşındayken gerçekleşse de, bu başarı doğal olarak önceki hükümetin hanesine yazıldı.  
 
2003 yılı ile birlikte ise AKP hükümeti için ekonomide sınav dönemi başladı. Bu aydan itibaren ekonomide yaşanan tüm gelişmeler yeni hükümetin hanesine yazılacak. Enflasyonda düşüş sürerse, bu, AKP hükümetinin başarısı olacak. Enflasyonun yeniden yükselişe geçmesi halinde de AKP hükümeti suçlanacak. Ekonomi büyümeye devam ederse, yeni hükümet başarılı bulunacak. Ekonominin tökezlemesi halinde ise yakınmaların adresi AKP Hükümeti olacak.  
 
Bu yıl işler biraz zor  
 
Yeni hükümetin bir tek parti hükümeti olması ve TBMM’de ezici çoğunluğa sahip bulunması nedeniyle, genelde 2003 yılına yönelik beklentiler olumlu. Ekonomik kamuoyu, son 11 yıldaki koalisyon hükümetleri döneminde ortakların anlaşamamaları nedeniyle işlerin tıkandığına sık sık tanık olmuştu. Tek parti iktidarı döneminde bu tür tıkanmalar yaşanmayacağı için işlerin yolunda gideceği düşünülüyor.  
 
Aslında bu görüşte haklılık payı var. Ancak, AKP Hükümeti ilk 1.5 ayında bu konuda çok iyi bir izlenim vermedi. Ekonomi yönetiminin tek elde toplanamaması işleri karıştırdı. Ekonomide alınacak önlemlerle ilgili olarak birden fazla bakanın konuşması ve farklı açıklamalar yapması kafalarda soru işaretleri yarattı. Bu dağınıklık giderilemezse, AKP Hükümeti’nin ekonomi yönetiminde işi epey zorlaşabilir.  
 
Bu yılı ekonomi yönetimi açısından zorlaştıran başka faktörler de var. Bu zorlukların bir bölümü ekonomik konjonktürün kendisinden kaynaklanıyor. Bir bölümü de sınırlarımızın dibinde her an çıkması beklenen ve bizi de içine alması muhtemel savaş riskinden kaynaklanıyor.  
 
Konjonktürün etkisi önemli  
 
2002 yılında ekonomide kazanılan başarıda konjonktür rüzgarının arkadan esmesinin önemli rolü oldu.  
 
2002 yılı büyüme oranı, ekonominin üretim hacmi çok kötü bir yıl olan 2001 ile kıyaslandığı için yüksek çıktı. 2001’de ekonominin üretim hacmi normal düzeyinin çok altına inmişti. 2002 yılında ekonominin üretim hacminin normal düzeyine yönelmesi, yüksek bir büyüme oranı tutturulmasına yetti. Ekonomi 2001’de küçülmemiş olsa, 2002 yılındaki performansıyla büyüme göstermesi mümkün değildi.  
 
Enflasyondaki düşüşte ise 2001’de devalüasyonun yol açtığı yüksek oranların devreden çıkmasının önemli etkisi oldu. Şubat ayında dalgalı sisteme geçişle birlikte kurlarda yaşanan sıçrama, 2001 yılının bahar ve yaz aylarında enflasyon oranlarının mevsim normallerinin çok üzerine çıkmasına yol açmıştı. 2002’de yıllık enflasyon hesabından bu yüksek oranların çıkması gerilemeye zemin hazırladı. Geçen yıl kurların fazla artış göstermemesi ve talebin çok canlı olmaması aritmetiğin etkisiyle birleşince, enflasyon tahminlerin de altına düştü.  
 
Rüzgar diniyor mu?  
 
2003’te ne büyümede ne de enflasyonda konjonktürün bu olumlu rüzgarı görülemeyecek. Büyümede konjonktür rüzgarı ilk çeyrekte de estikten sonra dinecek. Enflasyonda ise rüzgar sadece yılın ilk ayında arkadan esecek ve sonra terse dönecek.  
 
2002 yılının ilk çeyreğinde krizin etkileri henüz tamamen ortadan kalkmadığı için, sadece yüzde 0.2 düzeyinde bir büyüme yaşanmıştı. Bu durum göz önüne alındığında, ekonomideki mevcut büyüme ivmesiyle, bu yıl ilk çeyrekte yüzde 5’in üzerinde bir büyümenin yaşanması mümkün görünüyor.  
 
Ancak, ekonomi daha yüksek bir büyüme ivmesi yakalayamazsa, ikinci çeyrekten itibaren büyüme oranları gerileyecek. Ekonominin mevcut dinamikleri 2003’te ancak yüzde 3-4 dolayında bir büyümeye izin verebilecek.  
 
2003’te ekonomide büyüme ivmesinin yükselmesi ancak yatırım ve tüketim eğiliminde artış yaşanması halinde mümkün. Bunun gerçekleşmesi ise AKP h��kümetinin alacağı önlemlere bağlı. Hükümet ekonomi yönetiminde disiplini elden bırakmazsa, faizlerde yaz aylarında bir kırılma yaşanabilir. Bu durum yatırımların yeniden start alması yanında tüketim eğilimini de yükseltebilir. Böylece yılın ikinci yarısında ekonomi yeni bir atağa kalkabilir.  
 
Enflasyonda neler olur?  
 
Tüketici enflasyonunun 2002 yılını yüzde 31 dolayında kapatması mümkün. Enflasyon 2003 yılının ilk ayında ise büyük ihtimalle yüzde 30’un altına inecek. Çünkü, geçen yılın ocak ayında enflasyon oranı yüksek çıkmıştı. Mevcut eğilim sürerse, bu yılın aynı ayında daha düşük bir oranın gerçekleşme ihtimali çok yüksek.  
 
Ancak, enflasyonist beklentilerde yeni bir kırılma olmadıkça, şubat ayından itibaren aylık enflasyon oranlarının geçen yılın aynı aylarındaki oranların altında gerçekleşmesi zor görünüyor. Çünkü, söz konusu aylarda enflasyon oranları zaten çok düşük gerçekleşmişti.  
 
Enflasyonist beklentilerde yeni bir kırılma olması da AKP Hükümeti’nin alacağı önlemlere bağlı. Hükümet kurların yükselmesine yol açacak yanlışlar yapmaktan kaçınmalı, kamu ürünlerinin fiyatlarında şok artışlar yapmamalı, dikkatli bir borçlanma politikasıyla faizlerde düşüşü sağlamalı.  
 
Kritik 5 aya girdik  
 
Enflasyonda özellikle yılın ilk 5 ayı kritik. Gidişat hedeflere uygun olsa bile, yıllık enflasyonun ilk 5 ayda yatay seyir izlemesi olasılığı yüksek. Bu durum ekonomik kamuoyunda “Ne yapsak enflasyon düşmüyor” diye algılanırsa, yıl sonu enflasyon beklentileri yükselebilir. İşletmelerin fiyatlama politikalarını yeni beklentilere göre düzeltmeleri ise enflasyonun gerçekten yükselmesine yol açabilir.  
 
İlk 5 ayda hükümetin işi sıkı tutup enflasyonda bir miktar düşüş sağlaması halinde ise durum bambaşka olabilir. Bu durum enflasyonist beklentileri biraz daha kırabilir. Böylece yıl sonu enflasyon hedefi gerçekleşme yoluna girebilir.  
 
Irak’a müdahale olursa  
 
Hükümet ekonomi yönetiminde bir hata yapmasa da 2003 yılının zor geçmesine yol açabilecek faktörler var. Bunların başında ABD’nin Irak’a olası müdahalesi geliyor. Bu müdahale gerçekleşirse ekonominin bundan olumsuz etkilenmemesi olanaksız.  
 
Irak’taki bu olası gelişmeler önümüze mutlaka bir fatura çıkaracak. Türkiye’nin savaşa girip girmemesine ve savaşın ne kadar süreceğine bağlı olarak bu faturanın büyüklüğü değişecek.  
 
AKP Hükümeti’nin ilk yılında ekonomide göstereceği performans, sadece kendi geleceği için değil Türkiye’nin geleceği açısından da çok önemli. Enflasyonda bu yıl da düşüş sağlanırsa, Türkiye 2005 yılında tek haneli enflasyonu görme şansını elde edecek. Ekonominin yeni bir büyüme ivmesi yakalaması ise sadece 2003’ü değil, 2004’ü de kurtarabilecek.  
 
ENFLASYONDA BEKLENTİLER YÜZDE 25 DOLAYINDA  
 
Hükümet değişikliği nedeniyle 2003 yılı bütçesi ve programının hazırlıkları tamamlanamadığı için, yeni yıla hedefler konusunda ayrıntılı bilgi sahibi olamadan girdik. Ancak, ekonomi yönetiminin açıklamaları sayesinde enflasyon ve büyüme hedeflerini biliyoruz. Hükümet 2003 yılı sonunda TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi) enflasyonunu yüzde 20’ye indirmeyi hedefliyor. 2003 yılı büyüme hedefi ise yüzde 5 olarak belirlenmiş durumda.  
 
Bu oranlar, IMF ile geçen yıl imzaladığımız son stand-by anlaşması çerçevesinde konulmuş olan 2003 yılı hedefleriyle aynı. Yeni hükümet işbaşı yaptığı günlerde bu hedeflerde değişiklik yapabileceği sinyalini vermişti. Enflasyon hedefinin yüzde 25’e yükseltileceği ve önceliğin büyümenin daha yüksek gerçekleşmesine verileceği, bir ara epey konuşulmuştu. Ancak bu değişiklik gerçekleşmedi.  
 
Enflasyon tahminleri  
 
Yerli ve yabancı kuruluşların 2003 yılına yönelik enflasyon öngörülerine bakıldığında, hükümetin hedefinin tutacağına çok fazla inanan yok gibi görünüyor. Ancak, enflasyonun yeniden yükselişe geçmesini bekleyenler de azınlıkta. 2003 yıl sonu için enflasyon tahminlerinin genelde yüzde 25 dolayında bulunduğunu söyleyebiliriz.  
 
Örneğin, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) 2003 yıl sonu için enflasyon tahmini yüzde 24.6. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) yıl sonu enflasyonunu yüzde 25 olarak tahmin ediyor. Yaptığımız hesaplar, AB Komisyonu ile IMF’nin yıllık ortalama olarak verdikleri tahminlerin de yıl sonu için aşağı yukarı yüzde 25’lik enflasyona denk geldiğini gösteriyor.  
 
Enflasyonda düşüş beklemeyen sadece iki kuruluş var. OECD’nin yıllık ortalama enflasyon tahmini yüzde 31.7. Enflasyonun yıllık ortalama değerinin bu düzeyde olması için, yıl sonu değerinin yüzde 30 dolayında olması gerekiyor. Bu ise enflasyonun 2003 yılında yatay bir seyir izlemesi demek. Enflasyonda en kötümser tahmin ise İngiliz The Economist dergisinin araştırma birimi olan Economist Intelligence Unit’e (EIU) ait. Bu kuruluş 2003 yılında ortalama enflasyonun yüzde 45.2 olmasını bekliyor. Bu tahminin tutması, enflasyonun yeniden yükselişe geçmesi ve 2003 yılını yüzde 55-60 arasında kapatması halinde mümkün.  
 
Büyüme tahminleri  
 
Büyüme konusunda da tahminler hükümetin hedefinden farklı. Yerli kuruluşların büyüme tahminleri genelde yüzde 4-5 aralığında. Yabancılar ise bu yıl Türkiye ekonomisinin yüzde 4’ün üzerinde büyümesinin mümkün olmadığı kanısında.  
 
EIU ve IIF, Türkiye ekonomisinin 2003’te yüzde 3.5 büyüyeceğini tahmin ediyor. OECD’nin büyüme tahmini yüzde 3.6. AB Komisyonu ise büyümenin yüzde 3.7 olmasını bekliyor. Yabancı kuruluşlar içinde sadece IMF, hükümetin büyüme hedefinin tutacağına inanıyor.  
 
TÜSİAD, 2003 yılında ekonominin yüzde 4.5 büyümesini bekliyor. Özel sektördeki büyüme tahminlerinin genelde TÜSİAD’ın tahminine uygun olduğu görülüyor. Ancak, yüzde 5’in üzerinde büyüme bekleyenler de yok değil.  
 
2002 BÜYÜME ORANI YÜZDE 6’YI AŞACAK  
 
Önceki yıl son yarım yüzyılın en derin krizini yaşayan ekonomi, geçen yılın ilk çeyreğinde yeniden sıfır noktasının üzerine çıkmış, ikinci çeyrekte ise yüksek bir büyüme oranı gerçekleştirmişti. Ekonomi 2002’nin üçüncü çeyreğini de ikinci çeyrektekine benzer bir performansla kapattı. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) geçen ay açıkladığı verilere göre, üçüncü çeyrekte büyüme oranı yüzde 7.8 olarak gerçekleşti.  
 
Üçüncü çeyrekte de ekonomiyi esas olarak sanayi sektörü sürükledi. Söz konusu dönemde sanayide gerçekleşen büyüme oranı yüzde 10.5’i buldu. Madencilikte işlerin kötü gitmesine rağmen, imalat sanayi ve enerji sektörlerinin iyi performans göstermesi, sanayinin genelinde yüksek bir büyüme oranının gerçekleşmesini sağladı.  
 
Üçüncü çeyrekte hizmetler sektöründe yüzde 7.2’lik büyüme gerçekleşti. Hizmet sektörleri içinde özellikle ticarette işler oldukça iyiydi. Ancak, hizmetler sektörünün iki alt dalında, inşaat ve finansta küçülme üçüncü çeyrekte de sürdü.  
 
2002’nin üçüncü çeyreği tarımda da yüksek bir büyüme oranına sahne oldu. Söz konusu dönemde tarımsal üretim yüzde 6.6 oranında artış gösterdi.  
 
Harcamalarda durum  
 
2002 yılının ilk yarısında ekonomide yaşanan büyümede önceki yılki kriz sırasında eriyen stokların yerine konulması ve ihracattaki artış etkili olmuştu. Tüketim harcamalarındaki artış çok düşük kalmış, yatırım harcamalarında ise gerileme sürmüştü. Stoklarda artış olmasa, 2002’nin ilk yarısında ekonomide büyüme değil küçülme yaşanacaktı.  
 
Stok değişiminin büyümeye katkısı üçüncü çeyrekte de sürdü ama etkisi azaldı. Üçüncü çeyrekte GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) büyüme oranı yüzde 7.9 oldu. Stoklarda değişim olmasa bu oran yüzde 4.7 olarak gerçekleşecekti.  
 
İhracatın ise büyümeye katkısı üçüncü çeyrekte arttı. İhracatta artış olmasa üçüncü çeyrekte GSYİH büyüme oranı yüzde 2.3’te kalacaktı.  
 
Tüketim harcamalarındaki artış üçüncü çeyrekte de düşük kaldı. Özel nihai tüketim harcamaları sadece yüzde 2.6 oranında artış gösterdi. Devletin nihai tüketim harcamalarındaki artış oranı ise hızlandı ve yüzde 12.1’i buldu. Ancak, devletin tüketim harcamalarının milli gelir içindeki payı yüzde 10’un altında olduğu için, bu yüksek oranlı artışın büyümeye olumlu etkisi sınırlı kaldı.  
 
Yatırım harcamaları ise üçüncü çeyrekte yeniden yükselişe geçti. Söz konusu dönemde yatırım amacıyla 2001’in aynı dönemindekinden yüzde 6.9 oranında daha fazla harcama yapıldı. Yatırım harcamalarının yükselmesi kamudan kaynaklandı. Kamunun yatırım harcamalarındaki artış yüzde 29.6 oldu. Özel sektörün yatırım harcamaları ise yüzde 2.1 oranında azaldı. Aslında, özel sektörün makine-teçhizat harcamaları arttı ama bina inşaatındaki gerileme genel olarak yatırım harcamalarını aşağıya çekti.  
 
2002 tahminleri  
 
Ekonominin üçüncü çeyreği de yüksek bir büyüme oranıyla kapatması, 2002 yılının yüzde 6’nın üzerinde bir büyüme oranına sahne olması ihtimalini güçlendirdi. Yılın son çeyreğinde yüzde 6 dolayında bir büyüme yaşanması, 2002’nin tamamındaki büyüme oranının yüzde 6’yı aşmasına yetecek. Ekim ayında sanayi üretiminin yüzde 11.8 artması ise ekonominin son çeyrekte de iyi bir performans gösterdiğini ve bu dönemdeki büyüme oranının rahatlıkla yüzde 6’yı aşabileceğini düşündürüyor.  
 
Esasında son çeyrekte ekonomi yüzde 3-4 gibi vasat bir büyüme gösterse bile, 2002 yılı yüzde 5’in üzerinde büyümeye sahne olacak. Son çeyrekte ekonominin performansının daha da yükselip büyümenin yüzde 10’a yaklaşması halinde ise 2002’nin tamamındaki büyüme oranı yüzde 7’yi bulacak.  
 
DIŞ TİCARETTE DOKUZ AYLIK BİLANÇO İYİ<  
 
Dış ticarette 2002’nin ilk 9 aylık dönemi oldukça iyi geçti. Dünya ekonomisindeki durgunluğa rağmen ihracatta önemli bir artış sağlandı. İthalatta ise ekonomideki canlanmayla uyumlu bir artış yaşandı. Dış ticaretin 2002’nin ocak-eylül dönemindeki seyri şöyle özetlenebilir:  
 
* 2001’de yüzde 12.8 oranında artış gösteren ihracat, 2002 yılına da iyi bir giriş yapmıştı. Ocak ayında ihracatta yaşanan artış oranı yüzde 14.2 olarak gerçekleşmişti.  
 
* Ancak, yılın ikinci ayından itibaren işler bozulmaya başladı. Şubat ayında ihracat geriledi. Bahar aylarında ise ihracatta artış oldu ama artış oranları düşük düzeyde kaldı. Bu durum kurların yerinde saymasına bağlandığı için ihracatın geleceği konusunda endişeler ortaya çıktı.  
 
* Yılın ikinci yarısına ise ihracat yeni bir atakla girdi. Aylık dış satımın ilk kez 3 milyar doların üzerine çıktığı temmuz ayında, ihracatta yüzde 21.4 oranında artış yaşandı. Ağustos ayında ihracat artış oranı biraz düştü ama eylülde yine yüzde 20’nin üzerinde artış görüldü.  
 
* İthalatta ise 2001’deki krizle birlikte başlayan gerileme 2002’nin ilk iki ayında da sürdü. İthalat ocakta yüzde 18, şubatta yüzde 17.5 geriledi.  
* Ekonomideki toparlanmaya paralel olarak, marttan itibaren ise ithalatta yükseliş başladı. Ekonomideki canlanma önce ara malı ithalatını artırdı. Sonbahar aylarında sermaye malı ithalatı da yükselişe geçti.  
 
* Ocak-eylül döneminde toplam 25 milyar dolarlık ihracat, 35 milyar dolarlık ithalat yapıldı. Dış ticaretteki gidişat sürerse, 2002 sonunda ihracat 34 milyar doların, ithalat ise 47 milyar doların üzerinde olacak gibi. 2001’de ithalat 31.3, ithalat ise 41.4 milyar dolar olmuştu.  
 
İNŞAATTA OLUMSUZ GİDİŞ SÜRÜYOR  
 
2002’de ekonomideki canlanmadan pay alamayan iki sektörden biri inşaat oldu. Son 3 yılda yaşanan iki kriz nedeniyle halkın satın alma gücü 1998 yılı düzeyine kadar gerileyince, konuta olan talep de minimum düzeye indi. Hal böyle olunca, hem yapımına yeni başlanan hem de inşaatı tamamlanıp iskana açılan konut sayısı son yılların en düşük düzeyine geriledi.  
 
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün (DİE) verilerine göre, 2002’nin ilk 9 aylık döneminde sadece 101 bin 46 daire için inşaat ruhsatı alındı. Oysa 2001 yılının aynı döneminde inşaat ruhsatı alınan daire sayısı 238 bin 693 olarak gerçekleşmişti. Buna göre, 2002’nin ocak-eylül döneminde yapımına yeni başlanan konut sayısı yüzde 57.7 gibi olağanüstü bir düşüş gösterdi.  
 
Konut inşaatı açısından 2002 yılı kötü başlamıştı ama ikinci çeyrekte işler biraz düzelir gibi olmuştu. Ancak, üçüncü çeyrekte durum daha da kötüye gitti. Normalde bu dönemde inşaat ruhsatı alınan daire sayısı 100 bini aşardı. Geçen yılın üçüncü çeyreğinde ise inşaat ruhsatı alınan daire sayısı 50 bini bile bulmadı.  
 
2002’nin ocak-eylül döneminde inşaatı tamamlanıp iskana açılan daire sayısı ise 92 bin 593 olarak gerçekleşti. 2001 yılının aynı döneminde 141 bin 230 daire iskana açılmıştı. Buna göre 2002’nin ilk 9 ayında iskana açılan daire sayısında yüzde 34.4 oranında gerileme yaşandı.  
 
Yılın son çeyreğinde bir mucize yaşanmadıysa, 2002’nin tamamında inşaat ruhsatı alınan daire sayısının da iskan izni alınan daire sayısının da 150 bini aşması zor görünüyor. Bu durum ise konut inşaatında 1990 yılı öncesine dönüş anlamına geliyor.    
 
2003 YILININ EKONOMİ TAKVİMİ  
 
ENFLASYONDA DÖNÜM NOKTASI  
 
OCAK
 
 
* Enflasyonda 2002’nin şubat ayından beri süren düşüş eğilimi 2003’ün ilk ayında da devam edecek. TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi) enflasyonu büyük olasılıkla yüzde 30’un altına inecek.  
 
* Özel sektörde birçok şirket personel ücretlerine zam yapacak. Kamu çalışanlarının ücret ve maaşları da zam görecek. Bu durum iç talebe olumlu yansıyacak. Ancak, çalışanların satın alma gücü son 3 yılda çok geriledi. Ocak ayında yapılacak zamlar bu gerilemeyi tamamen telafi edecek düzeyde olmayacak. Bu nedenle iç talepte bir sıçrama yaşanması zor.  
 
* 2002’de tam bütçe ve program hazırlıklarına denk gelen dönemde seçim oldu ve iktidar el değiştirdi. 2003 yılına 3 aylık bir geçici bütçeyle girdik. Nisan ayında uygulamaya girecek esas bütçenin hazırlık çalışmaları ocak ayında başlayacak.  
 
ŞUBAT  
 
* Olumsuz mevsim koşulları nedeniyle kış aylarında ekonominin faaliyet hacmi düşük olur. Yılın en kısa ayı olan şubatta ekonomi iyice kış uykusuna yatar. Ancak, 2002’nin şubat ayında krizin etkisi hala sürdüğü için, 2003’ün ikinci ayında sanayi üretiminde yükseliş görülebilir. Ek olarak kurban bayramı öncesinde yapılacak harcamalar da kış uykusunun daha hafif geçmesine yardımcı olabilir.  
 
* Hükümet yeni önlemler almadığı takdirde, 2002’nin şubat ayından beri süren enflasyondaki düşüş eğilimi 2003 yılı şubat ayında son erebilir. Çünkü, 2002’nin şubat ayında aylık enflasyon oranı çok düşük çıkmıştı. 2003’ün şubat ayında daha düşük bir oranın gerçekleşmesi ancak enflasyonist beklentilerde yeni bir kırılmanın yaşanması halinde mümkün.  
 
MART  
 
* 2003 yılının esas bütçesi ile ilgili olarak TBMM’de yapılan görüşmeler sonuçlandırılacak. Bütçe tasarısı nisan ayında yürürlüğe girmek üzere kanunlaşacak. Mart ayında “2003 Yılı Programı” da yayınlanabilir. Özel sektör, bütçe ve program hedeflerini dikkate alarak 2003 yılı planlarını gözden geçirecek.  
 
* 2002 yılının tamamına ilişkin büyüme oranı mart ayı sonunda açıklanacak. Büyük bir olasılıkla bu oran yüzde 6’nın üzerinde olacak.  
 
* Büyümede aritmetiğin etkisi 2003 yılının ilk çeyreğinde de sürecek. 2002’nin ilk çeyreğinde toparlanma yaşanmasına rağmen ekonominin faaliyet hacmi hala normal düzeyinin altındaydı. Bu durum, ekonominin 2002’de yakaladığı performansı koruması halinde, 2003’ün ilk çeyreğinde yüksek bir büyüme oranının gerçekleşmesine yardımcı olacak.  
 
BÜYÜMEDE RÜZGARIN SONU  
 
NİSAN
 
 
* Kış koşullarının ortadan kalkmasıyla birlikte nisan ayında ekonomide hareketlenme başlar. İnşaat sezonu açılır, sanayi dallarının faaliyet hacmi artar, gelen turist sayısı ve turizm gelirleri de yükselişe geçer.  
 
* Ekonomideki bu bahar canlılığı fiyatların da yukarı doğru hareketlenmesine yol açar. Genelde nisan ayı enflasyonu şubat ve mart aylarına göre yüksek gerçekleşir.  
 
* Türkiye’de tarım hala hava koşullarına bağımlı bir nitelik taşıyor ve bahar yağmurları rekolte düzeyini önemli ölçüde etkiliyor. Genelde sonu tek sayıyla biten yıllarda tarımsal üretim gerilediği için 2003 yılına bakış çok olumlu değil. Ancak, şubat, mart ve nisan aylarında yağış düzeyi yeterli olursa 2003 yılında makul bir tarımsal üretim artışı yaşanabilir.  
 
MAYIS  
 
* Enflasyonda yaz rehaveti mayıs ayıyla birlikte başlar. Yazlık meyve ve sebzelerin piyasaya çıkması gıda grubunda fiyat artışlarının hız kesmesine hatta gerilemesine yol açtığı için, aylık enflasyon oranları düşüşe geçer. Önceki aylarda yeni bir yükseliş eğilimi başlamamışsa, 2003’ün mayıs ayında tüketici fiyatlarındaki artış oranı yüzde 1’in altında kalabilir.  
 
* Mayıs ayında turizm sektöründe hareketlilik artar. Son 2 yılda mayıs ayında gelen turist sayısı 1 milyonun üzerinde gerçekleşti. Irak’ta olası savaş patlamazsa, 2003 yılının mayıs ayında da aynı şey olabilir.  
 
* İnşaat sektörünün hareketlenmesi mayısta demir, cam, çimento, seramik gibi malzemeleri üreten sanayi dallarında üretimin hızla artmasını sağlar. Ancak, 2003 yılında bu sektörlerin bayram etmesi için öncelikle inşaat sektörünün üzerindeki ölü toprağını atması gerekiyor.  
 
HAZİRAN  
 
* Enflasyonda hedefler doğrultusunda bir gidişat olsa bile yılın ilk 5 ayında yıllık enflasyonun yüzde 29-30 dolayında yatay bir seyir izlemesi ihtimali yüksek. Ancak, yılın en düşük enflasyonunun gerçekleştiği haziran ayında yıllık enflasyon yeniden düşüşe geçebilir. Ayrıca, enflasyondaki gidişat hedef yönünde olursa haziran ayı enflasyonu negatif çıkabilir.  
 
* Yılın en düşük kur artışı da genelde haziran ayında gerçekleşiyor. Ancak, dalgalı kur uygulaması nedeniyle 2003 yılında kurların nasıl bir seyir izleyeceğini öngörmek kolay değil.  
 
* İlk çeyreğe ilişkin büyüme oranı haziran ayı sonunda açıklanacak. Ekonomi 2002 yılında yakaladığı performansı korursa bu oran yüzde 5’in üzerinde çıkabilir. İkinci çeyrek büyüme oranını tahmin etmeye yarayacak ilk bilgiler de haziran ayında elimize geçecek.  
 
EKONOMİDE HASAT ZAMANI  
 
TEMMUZ
 
 
* Kamu çalışanları ile özel sektör çalışanlarının önemli bir bölümü temmuz ayında ücret ve maaşlarına ikinci zammı alacak. Bu zam çalışanların satın alma gücünde son üç yılda yaşanan kaybın bir bölümünü telafi edecek düzeyde olursa, iç talebe olumlu etkide bulunacak.  
 
* Genelde haziran ayından sonraki en düşük enflasyon oranı temmuz ayında yaşanır. Enflasyonun seyri yıl sonu hedeflerine uygun olursa, bu yıl temmuz ayında eksi enflasyonla karşılaşabiliriz.  
 
* Yıllık enflasyonun yüzde 29-30 dolayında paralel bir seyir izlemesi ihtimali güçlü olduğundan, yılın ilk yarısında faizlerde gevşeme görülmeyebilir. Ekonomi yönetiminde bir hata yapılmazsa enflasyon yaz aylarında yeniden düşüş eğilimine gireceği için, temmuzdan itibaren ise faizler düşüşe geçebilir.  
 
AĞUSTOS  
 
* Turizm sezonu en hareketli dönemini yaşayacak. Ortadoğu yeniden karışmazsa, ağustosta ülkemizi ziyaret edecek turist sayısı 2 milyona yaklaşabilir. Bu ayda elde edilecek turizm geliri ise 1.5 milyar dolara yakın gerçekleşebilecek.  
 
* Dış ticarette ilk yarı bilançosu belli olacak. Dış açıkta bir tırmanış olduğu takdirde, devalüasyon beklentileri ortaya çıkacak.  
 
* İkinci çeyrek büyüme oranı ağustos sonunda açıklanacak. Ekonominin ikinci çeyrekte göstereceği performans, 2003 yılının kaderi üzerinde etkili olacak. Ekonomi 2002’de yakaladığı temponun üzerine çıkamazsa, 2003 yılının ikinci çeyreğindeki büyüme oranı vasatı aşamayacak. Hükümetin yatırım ikliminde düzelme sağlaması halinde ise ekonomi ikinci çeyrekte yeni bir yükseliş ivmesi yakalayabilecek.  
 
EYLÜL  
 
* Kışlık giysilerin yüksek fiyatlarla vitrine çıkması, eğitim ve yakıt harcamalarının devreye girmesi, eylülde enflasyonu kaçınılmaz olarak yükseltecek. Enflasyonun yıl sonunda alacağı değeri, eylülde yaşanacak sıçramanın düzeyi önemli ölçüde etkileyecek. Eylül enflasyonu yüzde 3.5’in çok üzerine çıkmazsa, yüzde 20’lik hedefin tutması ihtimali belirecek. Eylül enflasyonunun yüzde 4’ü aşması halindeyse hedefin tutması çok zor.  
 
* Eylül ayında reel ekonomi de yaz uykusundan uyanır. Sonbahar aylarında talebin canlanması sanayinin üretim hacmini yükseltmesine yol açar.  
 
* Üçüncü çeyrek ekonominin faaliyet hacminin en yüksek olduğu dönemdir. Milli gelirin üçte birlik bölümü bu dönemde gerçekleşir. Bu durum iç talebin ve sanayi üretiminin sonbaharda canlanması yanında, birçok tarımsal ürün için üçüncü çeyreğin hasat mevsimi olmasından da kaynaklanır.  
 
2004’E HAZIRLIK DÖNEMİ  
 
EKİM
 
 
* Mevsimsel nedenlerle enflasyon ekim ayında da yüksek gerçekleşecek. Yıl sonu hedefinin tutması için ekim ayı enflasyonunun da yüzde 3.5 dolayında tutulması şart.  
 
* Anayasa gereği yeni mali yıla ilişkin bütçe tasarısının en az 75 gün önce TBMM’ye sunulması gerekiyor. Bu zorunluluk nedeniyle 2004 yılı bütçe tasarısı en geç 17 Ekim’de meclise sunulacak. Bu arada 2004 yılı makroekonomik hedefleri de kesinleştirilecek. “2004 Yılı Programı”, ekim veya kasım ayında yayınlanacak.  
 
* Özel sektör, hükümetin 2004 hedeflerini de dikkate alarak yeni yıla ilişkin planlarını hazırlamaya başlayacak. Hükümet hedeflerini gerçekçi düzeyde belirlerse özel sektör de buna uygun planlar hazırlayacak. Bu durum hedeflerin tutmasını kolaylaştıracak.KASIM  
 
* Önceki iki ayda zirve noktasına çıkan enflasyon, kasım ayından itibaren yeniden gerilemeye başlayacak. Enflasyonda gidişat hedefe uygun olursa, kasım ayındaki fiyat artış oranı yüzde 2 dolayında çıkacak. Kasım sonunda yıllık enflasyon ise yüzde 22 dolayına gerileyebilecek.  
 
* Döviz arzının azalması ve yıl sonu pozisyon kapatma telaşının başlaması kurların hareketlenmesine yol açabilecek. Bu durum devalüasyon endişelerini artırabilecek.  
 
* Üçüncü çeyrek büyüme oranı kasım ayı sonunda açıklanacak. Faizlerde düşüş gerçekleşmiş ve yatırımlarda artış olmuşsa, üçüncü çeyrek büyüme oranı yüksek çıkabilecek. Aksi takdirde ise üçüncü çeyrekteki büyüme oranı yüzde 3-4 gibi vasat bir oranın üzerine çıkamayacak.  
 
ARALIK  
 
* 2004 yılı bütçe tasarısına ilişkin olarak TBMM’de yapılan görüşmeler sonuçlanacak. Bütçe tasarısı kanunlaşacak ve yılın son gününe kadar Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanacak.  
 
* Enflasyonda 2003 yılı hedefinin tutup tutmadığı büyük ölçüde belli olacak. Enflasyon yüzde 20’lik hedef düzeyine çekilebilmişse, ekonomik kamuoyunun 2004 için belirlenen enflasyon hedefine güveni artacak. Bu durum 2004 enflasyon hedefinin tutmasını kolaylaştıracak. Enflasyonu 2005’te tek haneye indirme ihtimali de yükselecek.  
 
* 2003 yılında ekonominin ne kadar büyüdüğüne ilişkin olarak sağlıklı bir tahmin yapmak da mümkün olacak. 2003 yılı büyüme oranı 2004’ün mart ayı sonunda açıklanacak.  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz