Büyüme Sinyalleri

Tam ekonomik krizden dönüş başlamıştı. Piyasada işler normale dönüyor, faiz ve borsa cephesinin yanı sıra, reel ekonomiden de olumlu sinyaller geliyordu. İkinci tezkere ve Irak savaşı işleri bozdu,...

1.05.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Tam ekonomik krizden dönüş başlamıştı. Piyasada işler normale dönüyor, faiz ve borsa cephesinin yanı sıra, reel ekonomiden de olumlu sinyaller geliyordu. İkinci tezkere ve Irak savaşı işleri bozdu, düzelmeye ara verdi. Fakat, nisan ayından sonra çeşitli yönlerden olumlu haberler gelmeye başladı. Capital’in analiz ettiği kritik göstergeler “geri dönüşü” destekliyor. EFT hacminden, protestolu senetlere, çok sayıda göstergeden önümüzdeki dönemde ekonominin canlanacağı işareti geliyor.  
 
Nisan ayının başında İstanbul’un ünlü restoranlarından birine giden banka genel müdürü, birlikte yemeğe gittiği gazetecilere, “Galiba krizden çıkıyoruz. Geçen hafta yarısı boştu, şimdi iğne atsan yere düşmez” diyordu.  
 
Gazetecilerin, “Piyasaların açılmasını gece hayatından mı izliyorsunuz” sorusuna, genel müdür bu kez şu yanıtı verdi: “Hayatın içinden gelen mesajlar çok önemli. Gece hayatının gücü, yollardaki kamyonlar, uçakta yer bulamamak ve yoldaki araba sayısı… Bunların hepsi çok önemli. Ancak, biz daha önemli rakamlara bakıyoruz”.  
 
Gerçekten de ekonominin sıkıntılı olduğu dönemlerde, piyasanın yönünü ve olumlu havanın gücünü anlamanın çeşitli yolları var. Banka genel müdürünün işaret ettiği yöntemlerin yanı sıra, ticari hayattan, bankacılıkla ilgili rakamlara kadar çeşitli verilerden mesaj çıkarmak mümkün. Böylece, büyümeyi tam tahmin etmek mümkün olmasa bile, iyileşme konusunda ciddi işaretlere ulaşılabilir.  
 
Capital, EFT hacminden, protestolu senetlere; çek işlem hacminden, tüketici kredilerine, çok sayıdan göstergenin dilini analiz ederek, büyümenin yönünü ortaya koymaya çalıştı.  
 
Olumlu işaretler geliyor  
 
Yukarıda saydığımız “sıcak göstergeler” aslında çok yakından izlenmiyor. Oysa, ticari yaşamın yönünü izlemede önemli bir işleve sahip. Nitekim, bu ve benzer göstergelerdeki gelişmeler, ticari yaşamın canlılığını gösteriyor.  
 
Garanti Bankası’nın kredilerden sorumlu genel müdür yardımcısı Ali Temel, “Geçtiğimiz aylarda piyasadaki hareketlilik ve yayılan olumsuz hava örtüşmüyordu. Piyasadaki olumlu gelişmelerin yansımalarını kredi taleplerinde görüyoruz. Artık bize daha fazla yatırım, ticari kredi talebi geliyor” diyor. Ali Temel’e göre, Ocak-Mart ayındaki hareketlilik nisan ayında da devam etti ve mayıs ayında çok daha olumlu tablolar göreceğiz.  
 
Dışbank’ın ekonomik araştırmalar biriminden Erkin Işık, gelişmeleri şöyle değerlendiriyor: “Piyasadaki göstergeler, trend değişimini işaret ediyor. İhracat artışı, kapasite kullanımındaki artışlar, olumlu işaretler. Savaşın kısa sürmesiyle ekonomiyle ilgili endişelerin azalması, düzelme işaretlerini güçlendiriyor.”  
 
Kredilerde canlanma var  
 
Yılın ilk 3 ayındaki canlılığı görmek açısından bankacılık sisteminin kredi hacmi, en önemli göstergelerin başında geliyor. Kredi talebindeki artış, bankaların kredi komitelerine giren dosya sayısından da kendini gösteriyor. Son 2 yılda bilançolarını düzelten birçok şirket, piyasadaki satışların verdiği cesaretle yeni yatırım kararlarına hazırlanıyor. Garanti Bankası’ndan Ali Temel, “Piyasadaki tüketimden cesaret alanlar, yatırım kararını veriyor. Şirketlerin bilançoları da yatırıma uygun hale geldi” diyor.  
 
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, bankacılık sisteminin kredi hacmi, bu yılın ilk 3 ayında yüzde 14 büyüdü. Kredilerdeki büyümenin kaynağı da TL’den ziyade döviz cinsinden verilen krediler oldu. Kur artışından kaynaklanan büyüme ayıklandığı zaman, kredilerde reel büyüme dikkat çekiyor.  
 
Sistemle ilgili bir diğer önemli gelişme de, bankaların bilanço dışı taahhütlerindeki ciddi büyüme. Bu da ithalattaki büyümeye bağlanıyor. Bir bankacı, “Kurlar bu seviyede kalırsa, ithalat daha da artacak ve bankaların taahhütleri daha da büyüyecek” diyor.  
 
Batık krediler, piyasanın yönünü değerlendirmek ve gelecek tahmini yapmak için önemli bir gösterge…  İstanbul Yaklaşımı’nın bilançolara etkisiyle birlikte “sorunlu kredilerde” azalma görülmeye başlandı. Yılık ilk 3 ayında yaşanan yüzde 7 oranındaki düşüş de bunun göstergesi…    
 
Protestolu senetler azaldı  
 
Senet, ticari yaşamın önemli bir ödeme aracı… Türkiye’de çok kullanıldığı için, bir anlamda iş yaşamının can damarını da oluşturuyor. Bu noktada “protesto edilen” senet, ekonomik aktivitenin yönü açısından ciddi mesajlar içeriyor. Capital’in edindiği veriler, adet ve hacim olarak protesto edilen senet sayısının kayda değer bir düzeyde gerilediğini ortaya koyuyor.  
 
Örneğin, kasım ve aralık aylarında 41 bin civarında olan aylık protesto sayısı, ocak ayında 35 bine, şubat ayında da 34 bine geriledi. Benzer bir eğilim hacimde de gözleniyor. Kasım ayında 64.5 trilyon lira olan protestolu senet sayısı, aralık ayında 73.5 trilyon liraya yükseldikten sonra düşüşe geçti. Ocak ayında önce 65.7 trilyon liraya, şubat ayında da 54 trilyon liraya geriledi.  
 
Bir bankacı, “Şubat ayının kısa olması ve kâr nedeniyle, rakamlar tam gösterge olmayabilir ama mart ayında da benzer trendin devam ettiğini tahmin ediyorum” diyor. Ekonomistler, protesto edilen senet sayısındaki azalışı, “Daha fazla güven, daha fazla ticaret” olarak değerlendiriyor.  
 
Çek rakamları umut veriyor  
 
Protestolu senet cephesinden gelen olumlu sinyallere, “karşılıksız çek” rakamları da eşlik ediyor. Ticari yaşamın çok önemli bir aracı olan çeklerde, “karşılıksız” oranının düşmesi, sağlıklı gidişin işareti olarak kabul ediliyor. Merkez Bankası kayıtlarına göre, karşılıksız çek adedi, kasım ve aralık ayında 65 biner adet olarak kayıtlara geçerken, bu rakam ocak ayında 82 bin seviyesine yükseldi. Şubat ayında ise karşılıksız çek tutarı 59 bine geriledi.  
 
Çeklerle ilgili bir diğer gösterge de bankalardan geçen takas verileri. Bankacılık sisteminden geçen çek takas tutarı ocak ayındaki 7.7 katrilyon lira düzeyinden, şubat ayında 7.1 katrilyon liraya geriledi. Mart ayında ise bu rakam 7.8 katrilyon liraya yükseldi.  
 
Şubat ayında 1 milyon 890 adet çek takas sisteminden geçerken, bu rakam, mart ayında 2 milyonun üzerine çıktı. Bir bankacı, “Karşılıksız çeklerin azalması, takastaki rakamlar, gelecek için iyimser beklentiler yaratıyor. Nisan ayı rakamlarının daha iyi olacağını söyleyebilirim” diyor.  
 
Piyasalara havale morali  
 
Banka havale rakamlarının yönü de, bankacıları ve ekonomistleri umutlandırıyor. Bankacılık sisteminin toplamını gösteren havale tutarına ulaşmak mümkün olmadığı için, biz çok şubeli özel bir bankanın rakamlarını gösterge olarak kullandık. Bu bankanın verilerine göre, ocak ayındaki havale adedi 805 bin iken, şubat ayında 682 bine geriledi. Fakat, mart ayı rakamları ocak ayını da geçti ve 857 bin oldu. Hacim olarak bakıldığında, ocak ayında 34.9 katrilyon liralık havale yapılırken, mart ayında 49 katrilyon liraya ulaşıldı.  
 
Fatura ödemelerinde de benzer gelişmeler var. Soğuk-karlı hava ve 9 günlük tatile rağmen, fatura ödemelerinde Ocak-Mart döneminde düzenli bir artış var.  
 
Yine başka bir büyük bankanın verilerinde de aynı trendi görmek mümkün. Bu bankanın verilerine göre de, ocak ayında 553 bin fatura ödenirken, şubat ayında 569 bin, mart ayında da 585 bin fatura ödemesi yapıldı.Rakamları yorumlayan bir bankacı, “Fatura ödeniyorsa, hem iş hem de moral konusunda olumlu gelişmeler var demektir” diyor.  
 
EFT sayısı ve hacmiyle ilgili rakamlar ise çek, senet, havale rakamlarının gölgesinde kaldı. Banka verilerinden yola çıktığımızda, EFT hacminde reel gerileme gözleniyor. Mart ayı EFT adedi, şubat ayının üzerinde fakat, ocak ayının gerisinde kaldı. Rakamsal olarak da mart ayındaki EFT tutarı, şubat ayının üzerinde ancak ocak rakamlarına ulaşamadı.  
 
Tüketim harcamaları artıyor  
 
Piyasalar açısından bir diğer önemli göstergeyi ise tüketim eğilimleri oluşturuyor. Bu noktada tüketici kredileri ve kredi kartı harcamalarının yönü çok önemli. 2003 yılının ilk 3 ayında tüketici kredilerinde yüzde 17.7 oranında büyüme var. Üstelik, aylık faiz oranlarının yüzde 4’lü seviyelerde olmasına karşılık.  
 
Garanti Bankası’ndan Ali Temel, “Tüketici kredilerinde büyüme var, talep var ama ticari krediler kadar değil. Çünkü, faizlerin yüksekliği, tüketici kredi talebindeki artışı frenliyor. Eğer oranlar yüzde 3’lü seviyelere gelirse, ciddi bir büyüme olabilir” diyor. Ali Temel, oranların yüksek olmasına rağmen, nisan ayındaki tüketici kredi başvurusunun, mart ayına göre daha iyi olduğunu söylüyor.  
 
Kredi kartlarıyla yapılan harcamaların tutarında ocak ayına göre yüzde 10 düzeyinde büyüme gözlendi. Kart sahiplerinin, kredi kartları yoluyla kredilendirdikleri tutar, 4.1 katrilyon liradan 4.5 katrilyon liraya yükseldi.  
 
Bankaya ödemeyenler azaldı  
 
“Ödememe sendromu”, iş ve finans dünyasında ekonominin yönü konusunda ciddi sinyaller veriyor. Özellikle de tüketici kredileri ve kredi kartları… Ancak, Merkez Bankası kayıtlarına göre, tüketici kredi borcunu ödemeyen kişi sayısı ocak ayında 670 iken, bu rakam şubat ayında 654’e geriledi. Yine tüketici kredi borcunu geciktirerek ödeyenlerin sayısı 267’den 239’a düştü.  
 
Kredi kartları için de benzer veriler var. Merkez Bankası verileri, kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısını ocak ayında 5 bin 238 iken, şubat ayında bu rakamın 3 bin 881’e gerilediğini gösteriyor. Kredi kartı borç ödemelerini geciktirenlerin sayısı ise aynı dönemde 326’dan 97’ye düştü.  
 
Zor durumdaki şirketlerin ticari ve kurumsal kredilerin yeniden yapılandırılması için benimsenen “İstanbul Yaklaşımı” nın mart ayı itibariyle kredi kartları için de geçerli olması, rakamlarda iyileşmeyi artıracak.    
 
Beklentiler de olumlu  
 
Yılın ilk 3 ayındaki olumlu göstergelerin ardından, yılın geri kalan ayları için beklentiler de olumlu. Yılın ilk çeyreğindeki gerilim ve olumsuz havaya rağmen, ekonomik ve parasal göstergelerin olumlu olması, bazı endişelere rağmen gelecek için iyimser havayı güçlendiriyor.  
 
Endişelerin başında ise 3 Mayıs 2003’de açıklanacak olan nisan ayı enflasyon rakamları var.  
Yılın ilk 3 ayına ait yüksek oranların nisan ayında devam etmesi, moralleri bozabilir. Ancak, piyasadaki beklentiler, enflasyonda hala yıl sonu hedeflerinin yakalanabileceği yönünde.  
 
Yatırım bankası Morgan Stanley’in raporuna göre, iş gücü piyasasındaki zayıflık ve ücretlerdeki sınır artış, iç talebi ve enflasyonist baskıları azaltıyor. Rapor, Irak’la ilgili belirsizliğin ortadan kalkmasının Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi için yeni bir fırsat oluşturduğunu söylüyordu. Rapordaki beklenti bu yazı yayına hazırlanırken gerçekleşti.  
 
Merkez Bankası, tüm uyguladığı faizleri 3’er puan düşürdü. Bir aracı kurumun araştırma müdürü, “Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi, bono faizlerinin düşmesine yol açacağından, kurlar biraz daha hareketlenebilir ve ihracat için daha iyi bir sonuç alınabilir” diyor.  
 
Turizm sektörüyle ilgili olumsuz beklentilerin tamamen ortadan kalkması, iyimserliği artıran bir başka neden. Turizm sektör yöneticilerinin beklentileri de bu yönde. Turist sayısında azalma olmayacağı beklenirken, analistlere göre fiyatların düşürülmesi nedeniyle, gelirlerde 2002 yılı rakamlarının yakalanması zor gözüküyor.  
 
Piyasalarda “barış” morali  
 
Vergi barışıyla sağlanan 6.6 katrilyon liralık gelir de, piyasa açısından önemli bir moral oldu. Mart ve nisan ayı, vergi gelirlerine yansıyan ilk taksit ödemelerin, mayıs başta olmak üzere diğer aylara da yansıması, olumlu etki yapabilir. Dışbank’tan Erkin Işık, “Ekonomi için pozitif görünümüm var. Vergi barışıyla birlikte, ilk ayda 600 trilyon liranın tahsil edildiğini görüyoruz. Tahsilatın devamının gelip gelmeyeceğini de mayıs ayı rakamlarında görmemiz gerekiyor” diyor.  
 
IMF’e verilen niyet mektubunda yer alan vergi reformu sözünün yerine getirilmesinin, moralleri yükselteceği söyleniyor. Bir aracı kurumun analisti, “Vergi reformu yapılırsa, aynen Brezilya’da yaşanan iyimserlik burada da tekrarlanır ve çok iyi bir hava yakalanabilir” diyor.  
 
DÖVİZ MEVDUATILARI ERİYOR!  
 
Yatırımcıların dövize olan ilgisi 2000-2002 arasındaki 3 yılda arttı. TL-döviz mevduatları arasındaki oran 2001’e girerken dengede idi. Ancak, sonra sürekli döviz lehine bozuldu. Üstelik, kriz sırasında yurt dışına çıkan milyarlarca dolara rağmen, döviz mevduatlarının payı 2001 yılında yüzde 58’e kadar yükselmişti.  
 
Fakat, son 1 ayda bu eğilimde kısmen de olsa tersine bir dönüş var. Mart sonu itibariyle, döviz mevduatlarının payı yüzde 54’e geriledi. Buna göre, 2002 yıl sonunda Döviz Tevdiat Hesapları (DTH) hacmi, 46 milyar 957 milyon dolar düzeyindeydi. 7 Şubat 2003 ile biten haftada, DTH hacmi 47 milyar 394 milyon dolara kadar yükseldi. Fakat bu tarihten itibaren kurların kısmen yüksek olması ve Hazine Bonosu faizlerinin de cazip olması nedeniyle, dövizden çıkış başladı. Nitekim, 14-21 Mart tarihleri arasında, bozulan döviz tutarı, 1.5 milyar dolar civarında oldu. Toplam rakam da 46 milyar 342 milyon dolardan, 44 milyar 819 milyon dolara geriledi. Böylece, 4 Nisan 2003 ile biten haftada DTH hacmi, 44 milyar 281 milyon dolar oldu.  
 
Dışbank’ın ekonomik araştırmalarından Erkin Işık, “Döviz mevduatlarında çözülme var ama son haftalarda bu çözülme yavaşladı. Önümüzdeki günlerde yavaşlamanın sürmesini bekliyorum. Çünkü, geçmiş haftalarda faizler çok cazipti, şimdi ise aynı cazibe kalmadı” diyor.  
 
SİGORTACILARIN UMUDU OTODA  
 
Sigorta sektörünün gözü otomobil satışlarında. Çünkü, sektörün toplam prim üretiminde, kaza sigortalarının payı yüzde 40’larda. Bu nedenle sigortacıların gözü, kulağı otomobil satışlarında. Nitekim, savaşın kısa sürmesiyle, ilk 3 ayda gözlenen olumlu grafik, nisan ayında da devam ediyor.  
 
Axa Oyak Sigorta’nın genel müdürü Cemal Ererdi, “Nisan ayı başından itibaren, otomobil satışlarında kıpırdama var. Bu da poliçe sayısına yansıyor” diyor. Güneş Sigorta’nın genel müdürü Mehmet Aydoğdu de, otomotiv sektöründeki satışlara paralel olarak poliçe sayısında artış olduğunu söylüyor. Aydoğdu, “Sektör toplamını bilmiyorum ama bizde poliçe sayısında yüzde 11 civarında bir artış gözüküyor” diyor.  
 
İthalatın artmasıyla birlikte emtia ve nakliyat sigortalarında da kayda değer bir kıpırdanma gözleniyor. Bu alandaki poliçe artışının yüzde 15’ler düzeyinde olduğu söyleniyor.  
 
OTOMOBİL SATIŞLARI YÜKSELİYOR  
 
Eylül 2002’den itibaren otomobil satışlarındaki yükseliş trendi, aralık ayına kadar sürdü. Ancak, ocak ve şubat aylarındaki otomobil satışlarındaki düşüş eğilimi, mart ayında durdu ve yükseliş başladı. Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) verilerine göre, mart ayında 8 bin 555 adet otomobil satıldı. Bu rakam, şubat ayında 5.486 idi. Savaşın getirmiş olduğu tedirginliğe rağmen, mart ayındaki satış rakamı, otomotiv sektör yöneticilerini umutlandırdı. Sektör yetkilileri, yıllık 120 bin olan satış hedefinin aşılmasını bekliyor. Oyak Renault Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Çağlar, “Rakam 140 bini bulabilir ve buna da hazırlıklıyız” diyor.  
 
Ocak-Mart döneminde toplam 20 bin 400 otomobil satıldı. Bu da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 272’lik bir artışı ifade ediyor. Fakat, 2001 rakamlarının gerisinde olduğunu belirtelim.  
 
Otomobille birlikte hafif ticari araç satışlarında da canlanma gözleniyor. Mart ayı, toplam otomobil ve hafif ticari araç satışı, 15 bin 743 oldu. Sadece mart ayı satışları, 2002’nin ilk 3 aylık satış toplamını geçti.  
 
OSD verilerine göre, traktör satışlarında da artış gözleniyor. Bu yılın mart ayında bin 313 traktör satılırken, son 2 yılın en yüksek rakamına ulaşıldı. Traktör satışları, eylül ayından beri düzenli bir şekilde artıyor.  
 
İhracat ağırlıklı çalışan sektörün üretim rakamları, ilk kez 1993 rakamlarını geçti. Bu yılın ilk 3 ayında toplam 98 bin 257 adet otomobil ve ticari araç üretildi. Bu rakam, 2002’nin aynı dönemine göre yüzde 47.9’luk, 1993’e göre de yüzde 2.7’lik bir artışı gösteriyor.  
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz