Dünyada fazla sayıda fırsat var

Ekonomist Nouriel Roubini'nin Uludağ Ekonomi Zirvesi'ndeki konuşmasının detayları ise şöyle.

1.06.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Dünyada fazla sayıda fırsat var
Kriz kahini Nouriel Roubini’ye göre, global ekonomide bugün çok fazla sayıda fırsat ve olumlu yönde risk var. Ancak meydan okumalarla ve zorluklarla olumsuz yönde riskler de yok değil. Türkiye’de de sosyal fırsatlar ona göre fazla. Ayrıca Türkiye'nin uyguladığı ekonomik politikaları da doğru buluyor. Roubini, gelişmiş ülkelerdeki sıkıntıların ise bir süre daha devam edeceğini düşünüyor. Kırılganlıkların korunduğunu da anlatan Roubini, bu ortamda gelişmiş ülkelerin potansiyel büyümeye ulaşması için net ihracatın artırılması gerektiğini düşünüyor.

Dünyaca ünlü ekonomist Nouriel Roubini, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde “Büyüme Başlıyor mu?” başlıklı bir konuşma yaptı. Roubini, konuşmasında dünya ekonomisinin gidişatına ve Türkiye ekonomisinin geleceğine dair çarpıcı tespitler de yaptı. Kriz kahinine göre 2008'deki krizin ardından bugün de sıkıntılar sürüyor. Gelişmiş ülkelerdeki sıkıntıların bir süre daha süreceğine dikkat çeken Roubini, “Gelişmiş ülkelerin çoğu, şu anda kırılganlıklarını koruyor.

Bu gelişmiş ülkelerin çoğunda, ekonomik büyüme çok zayıf göründüğünden şimdi mali kemer sıkma politikalarına başvuruluyor” diye konuşuyor. Ona göre kemer sıkma politikaları ise artan vergiler ve azalan hükümet harcamaları demek. “Ortaya daha büyük oranda negatif mali çarpanlı ekonomik büyüme çıkıyor ve ekonomik faaliyetler işte bu yüzden kırılgan oluyor” diye konuşan Roubini şöyle diyor: “Gelişmiş ülkelerin, potansiyel büyüme oranlarını yakalamaları için kendi net ihracatlarını artırması gerekiyor. Net ihracatın artırılabilmesi için para biriminizin değerini düşürmeniz gerekir ve para biriminizin değerini düşürmek için de daha esnek parasal politikalar ve daha fazla kantitatif rahatlatma planları uygulamanız gerekir. Bu yüzden bütün gelişmiş ülkeler, şu anda birbirleriyle bir tür kantitatif rahatlatma savaşına girmiş durumda.” Ekonomist Nouriel Roubini'nin Uludağ Ekonomi Zirvesi'ndeki konuşmasının detayları ise şöyle:

Sıkıntılar sürüyor
“Türkiye, büyük bir ülke. Çok muazzam bir ekonomisi var ve sosyal fırsatlar çok fazla. Ayrıca doğru bir ekonomi politika da izliyor. Bu yüzden önce global ekonomiden, ardından Avrupa'dan ve nihayetinde özel olarak Türkiye'den bahsedeceğim. Zorlu meydan okumalara rağmen dünyada görülen başarı hikayelerine değineceğim. Eğer günümüzdeki global ekonomiyi karakterize etmem gerekirse diyebilirim ki ortalıkta çok fazla sayıda fırsat ve olumlu yönde riskler var. Ancak meydan okumalar ve zorluklarla olumsuz yönde riskler de yok değil.~

Bugün Türkiye gibi yükselen ülkelerde, son derece pozitif gelişmeler olurken gelişmiş ekonomilerde ise bir dizi sorunla yüzleşiliyor. Global ekonominin bu yılki rotası hakkında bir tür tahminde bulunmam gerekirse global ekonominin ortalama yüzde 3 civarında büyüyeceğini söyleyebilirim. Ancak bu rakamın tutturulmasında bu yıl yaklaşık yüzde 5 oranında büyüyecek olan gelişmekte olan ülkelerin katkısı kayda değer. Zira gelişmiş ülkelerin büyüme oranları yüzde 1 civarında kalacak. ABD'de büyümenin yüzde 1'in üzerinde gerçekleşmesi beklenirken süregelen resesyon yüzünden AB ülkelerinin çoğunda ve Ingiltere'de, hatta Japonya'da bile bu oranın altında kalınacak gibi görünüyor. Ancak burada asıl önemli olan, ekonomik sıkıntıların inatçı seyrini sürdürüyor olması. Birkaç istisna dışında gelişmekte olan ülkeler, güçlü büyümelerini sürdürürken gelişmiş ekonomilerdeki sorunlar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.

Riski ştahı artıyor
Son birkaç yıldır finansal piyasalarda neler olup bittiğine bir bakacak olursak... Finans piyasalarının oldukça çalkantılı bir dönemden geçtiğini, riskten uzak durmanın tavan yaptığını ve riskli aktiflerin portföylerden boşaltıldığını görürüz. Son 6-9 aya baktığımızda ise piyasaların çoğunda bir parça düzelme yaşandığını, riskten kaçınmanın azaldığını yani risk iştahının arttığını, aktif fiyatlarının yükseldiğini, ABD-AB ve gelişmekte olan piyasalarda faaliyetlerin canlandığını, kredi marjlarının (spread) daraldığını, emtia fiyatlarının yükseldiğini, paranın gelişmekte olan ülkelere ve tahvil piyasalarına akış hızının arttığını görüyoruz. Yani son birkaç ayın finansal piyasalar için gayet iyi geçtiğini söyleyebiliriz.

Kendinize dönüp piyasada güven ortamının tekrar kurulmasının ardındaki sebepleri sorarsanız, size birkaç tane sayabilirim. Her şeyden önce global ekonomideki kuyruk risklerinin toplamının (tail risk) azaldığını görüyoruz. Geçen yılın bahar veya yaz aylarına dönüp baktığınızda finansal piyasaları endişelendiren 4 mesele vardı.

Korkutan endişeler
Avrupa'dan korkuluyordu, hatta Avrupa'da bir kalp krizi geçirilmesinden endişeleniliyordu. İtalya ve Ispanya'nın sermaye piyasalarına erişip erişemeyeceklerinden korkuluyordu. Bugün Avrupa Merkez Bankası tarafından alınan önlemler sayesinde bu riskler son derece azaldı. İkinci sorun, geçen yılın bu dönemlerinde ABD ekonomisinin mali uçurumun (fiscal cliff) eşiğine gelmesinden kaynaklanıyordu. Ardından bu sorun da çözüldüğü için ABD ekonomisindeki riskler azaldı. Üçüncü neden olarak geçen yıl insanlar, yılın ilk yarısında büyüme hızı yüzde 6'ya düşen Çin ekonomisinin yavaşlamasından ve sert iniş yapmasından da korkuyordu. Ancak Çin ekonomisinin aldığı önlemler sayesinde burada da sorun kalmadı.~

Son neden de bir yıl önce petrol fiyatlarında görülen keskin yükselişti. Çünkü İsrail ile İran arasındaki nükleer silah görüşmelerinde bir uzlaşmaya varılamıyordu. Ancak ABD'nin başarılı çabaları sayesinde İsrail sakinleştirildi ve petrol fiyatlarının düşmesiyle bu sorun da ortadan kalkmış oldu. Bu yüzden global ekonomide bir yıl önce hakim olan 4 adet kuyruk riskinin artık çok azaldığını söyleyebiliriz.

Umutlu bekleyiş
İkinci olarak finansal piyasalara pozitif yönde etki yapan başka bir şey daha vardı. Geçen yıl boyunca Avrupa bölgesinde ekonomik büyüme vasat bir görüntü veriyordu ve hatta son çeyrekte negatif seviyelerdeydi. Bunlara rağmen artık herkesin “Olan oldu bir kez geçmişe sünger çekelim ve geleceğe bakalım. ABD'de, Japonya'da ve İngiltere'de iyiye giden ekonomileri örnek alalım ve nasıl olsa artık serbest düşüşte değiliz” demeye başlayarak iyimser bir havaya bürünmesi olumlu etki yaptı. İnsanlar artık, “Evet, geçen yıl çok vasat geçti, ama ekonomi bu yıl ivmelenecek” diye düşünmeye başladı.

Finansal piyasalara destek olan üçüncü faktör ise yığınsal miktarda likidite enjeksiyonuydu. ABD merkez bankası FED, üçüncü kantitatif rahatlatma paketini yürürlüğe koydu. Japon Merkez Bankası, kantitatif rahatlatma planlarını uygulamaya başladı. İngiltere Merkez Bankası, kantitatif rahatlatma ile kolay kredi paketlerini uyguladı. İsviçre Merkez Bankası, Frank'ın değer kazanmasını önlemek için piyasalara sınırlı miktarda müdahalede bulundu ve Avrupa Merkez Bankası da geçen yaza kadar hedeflerinin gerisinde kalmasına rağmen düşmesi beklenen enflasyonla birlikte faiz oranlarını büyük bir ihtimalle indirecek.

Tasarruf dönemi
Artan bu devasa likidite, ABD'deki, Avrupa'daki ve gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik faaliyetlere, kredi enstrümanlarına gidecek, emtia fiyatlarını artıracak, aktif enflasyonuna sebep olacak ve aktif fiyatları arttıkça da insanlar daha çok tüketmeye ve yatırım yapmaya meyilli olacak. Sonuçta verimli bir ekonomik faaliyetler döngüsü oluşacak. Bunlar şimdiye kadar gerçekleşen pozitif yöndeki gelişmeler, ancak bilhassa gelişmiş ekonomilerin halen çok kırılgan olduğuna ve son birkaç yıldır çoğunun vasat denilebilecek seviyelerde büyüdüğüne dikkat etmek gerekiyor. Bunun sebebi ise son yaşanan resesyonun tipik bir resesyon olmaması. Bu resesyon, finansal kriz yüzünden patlamıştı.

Bu finansal kriz de özel kurumlar, konut sektörü, finansal kurumlar ve şirketlerde aşırı miktarda borç kaldıraçların kullanılmasına neden olmuştu. Ancak şimdi bu krize karşı verilen tepkinin, yani yığınsal mali canlandırma paketlerinin sonucu olarak kamu borçluluklarında, bütçe açıklarında sert bir yükseliş yaşanıyor ve şimdi bu sorunun çözülmesi için hem özel hem de kamu sektöründe daha az harcama yapılması ve daha çok tasarruf edilmesi gerekiyor. Bunun ekonomik anlamı da önümüzdeki yıllarda, hatta 10 yıl boyunca bu açıkları kademeli olarak kapatmak için daha düşük büyüme oranları demek. İşte bu yüzden Amerika, Avrupa, İngiltere ve Japonya'da ekonomik faaliyetler ve büyüme çok yavaş gidiyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz