En düşük faiz kime?

Aslında her bankanın kredi faiz politikası farklı. Ayrıca kredi verilen şirketin ölçeği de belirleyici. Bu nedenle kurumsal bankacılıkta kredi faizleri yüzde 14- 17 arasında değişiyor...

17.04.2018 11:25:000
Paylaş Tweet Paylaş
En düşük faiz kime?

Elçin Cirik

[email protected]

İş dünyası için kritik konuların başında kredi faiz oranları geliyor. Kredi Garanti Fonu (KGF) geçen yıl işte tam bu noktada uygun kredi maliyetleriyle piyasalara nefes aldırdı. “2 yıla kadar vadeli kredilerde biz piyasanın 2 puan altına kadar faiz alabiliyoruz” diyen Türkiye’nin büyük holdinglerinden birinin CEO’su da bu tespite katılıyor: “Zaten bankalar, TL ile uzun vadeli kredi vermiyor. 10 yıl istediğimizde yeniden faiz yüzde 14-15’lere çıkar. Ama bu oranın 5-6 puan kadar fazlasıyla kredi verilen KOBİ’ler var. Zaten KGF de bu yüzden çıktı.” Genel tabloya bakıldığında 2017 yılında kredi faizleri, yukarı yönlü bir trenddeydi. Bireysel tüketici kredileri faizleri, ağırlıklı ortalamayla 2016 sonunda yüzde 17’lerdeyken 2017’yi yüzde 19,5 oranla tamamladı. Ticari kredi faizlerinde de benzer bir durum söz konusu. Ağırlıklı ortalama TL kredi faizleri 2016 sonundaki yüzde 14,5’ten 2017 sonunda yüzde 18’lere yükseldi. Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, bu artışı FED’in faiz politikasının gelişmekte olan ekonomiler üzerindeki etkilerine ve kur ile enflasyondaki değişime bağlıyor. Aslında sektör genelinde kredi faizlerinde tek tip uygulama yok. Her banka, kendi büyüme odağına göre farklı kredi faiz politikaları uyguluyor. Ayrıca ileri skorlama modeliyle çalışan bankalar, her şirket için de bir kredi notu ve dolayısıyla faizi belirliyor. 

KURUMSALDA TABLO 

Kurumsal bankacılık hem batık kredi oranının en düşük olduğu hem bankaların en yoğun rekabetle çalıştığı alan. Zorlu Holding, Koç Holding, Ülker Grubu gibi devler ve Cargill, Bayer gibi çok uluslu büyüklerin bu alanda eli çok kuvvetli ve bankalarla piyasanın altına inen oranlarla çalışabiliyorlar. “Yatırımcının ihtiyacı orta ve uzun vadeli uygun maliyetli krediler” diyen VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, gelişmiş ülkeler Japonya, ABD gibi ekonomilerde bu tip yatırımcıların ağırlıklı olarak sermaye piyasasından daha rahat ve uygun fiyatlarla kaynak bulabildiğini söylüyor. “Ama Türkiye’de sermaye piyasalarının derinliği olmadığı için maalesef tüm yük bankacılık sistemi üzerinde” diyen Özcan, kurumsal tarafta işleyişi şöyle özetliyor: “Kurumsal şirketlerde operasyonel yük daha az olur. Büyük şirketler proje kredileri dışında kısa vadeli kredi kullanıyor. O nedenle bankalar gecelik repo kaynak maliyetine kadar inebiliyor” diyor. Orta ölçekli bir bankanın genel müdür yardımcısı, Türkiye’nin ilk 100 şirketinin ortalama yüzde 14,50 ile borçlandığını aktarıyor. Bu oran, ilk 500 şirket için yüzde 15-16 seviyesinde giderken bunları takip eden diğer büyük şirketlerde yüzde 17 faiz oranına kadar çıkabiliyor. Peki bu yıl kurumsal tarafta kredi faizlerinde artış olacak mı? Amerikan danışmanlık şirketi N2Growth’un kurucu ortağı Tunç Akyurt, bu alanda rekabet çok fazla olduğu ve risk faktörü KOBİ ve bireysel bankacılığa göre daha yönetilebilir olduğundan 2018 yılında kurumsal ticari kredilerin faizlerinde çok ciddi bir artış beklemiyor. Akyurt, “Belki yıllık bazda 1-1,5 puanlık bir artış olabilir ama faizlerin bugünkü gibi ortalamada yüzde 15-16 civarında kalma ihtimalini daha yüksek görüyorum” yorumunda bulunuyor. 

3 BİN KOBİ’NİN PEŞİNDE 

2010 sonrasında bankaların kârlılık ve hacim hevesiyle radarına aldığı KOBİ’lere verilen kredi faizleri daha geniş bir aralıkta şekilleniyor. Bu alanda kurumsal şirketlerdeki gibi kıran kırana bir kredi fiyat rekabeti bulunmuyor. Ama burada da en iyi reytinge sahip OBİ’leri çekmede bir yarış yaşanıyor. VakıfBank Genel Müdürü Mehmet Emin Özcan, A grubu iyi reytingli 3 bin kadar KOBİ olduğunun altını çiziyor ve şunları söylüyor: “Müşteri tarafında ciddi bir segmentasyon var. Notları iyi çıkanlara daha az teminatla daha iyi oranlarla kredi veriyoruz. En iyi oyuncuyla vasat ortalama oyuncu arasında en az 2-3 puan oynar” diyor. QNB Finansbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sinan Şahinbaş ise şu yorumda bulunuyor: “KOBİ bankacılığı daha riskli, kredileri yüksek olur diye düşünmeyin. KOBİ segmentinde de çok iyi reytingli firmalar var. İyi reytingli KOBİ, Türkiye’nin ilk 100 şirketiyle aynı faizle kredi alabilir” diyor. KOBİ tarafında bankacı yöneticilerden topladığımız bilgilere göre en iyi nota sahip orta ölçeğin başarılı şirketleri en uygun yüzde 14,5 ile borçlanabiliyor. KOBİ’lere verilen faiz oranı yüzde 17-19 arasında iken esnaf, tarım işletmeleri gibi mikro segmentte oran yüzde 20’lere kadar çıkıyor. “Mobilya sektöründe büyük ölçekli şirketlerde, rekabette bankaların yapısına göre, 2 yıllık faiz oranları döviz cinsi üzerinden yüzde 3,5-4 aralığında değişebiliyor” diyen Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği Başkanı Nuri Öztaşkın, KOBİ düzeyinde bu uygulanan oranlara en az 1-2 puan ilave yapıldığının altını çiziyor. Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ise “KOBİ segmentinde geçtiğimiz yıl genelinde faizler yüzde 14-16 aralığında seyretti, artan taleple birlikte son çeyrekte sektörde yüzde 17 düzeyinde fiyatlama yapıldı” diyor. 

BİREYSELDE DAHA KOLAY 

Bireysel bankacılıkta bireylerin kredi skorları, verilecek faizi belirliyor. Orta büyüklükte bir bankanın genel müdür yardımcısı, burada kredi skorunda 1.000 puanın kritik eşik olduğunu vurguluyor. Kredi puanı 1.000’in altında olan bireylere bankalar kredi açmak istemiyor. Bireysel krediler aylık kredilerle konuşuluyor. Bu alanda ağırlığı oluşturan ihtiyaç kredilerinde, bugün aylık faiz oranları yüzde 1,40. Kredi notu yüksek olanlar ve A-B gelir grubuna sahip bireyler, bankanın stratejisine bağlı olarak 2 yıla kadar olan ihtiyaç kredilerinde aylık 1,30-1,35 oranlarla borçlanabiliyor. Orta gelirli bireyler için de bu oran aylık yüzde 1,40-1,50 arasında realize oluyor. Gelir düzeyi daha düşük ya da kredi notu bozuk olanlar ise aylık 1,60- 1,65’ten kredi çekebiliyor. Konut kredilerinde tamamen farklı bir tablo var. Bankacılık uzmanı Mehmet Sönmez, “Konut kredilerinde teminat kuvvetli olduğundan ve kredi alan müşteri en az 3 ürün kullandığından kurumsal firmalara verilen faiz oranına yakın bir faiz oranı uygulanır” diyor. Bugün konut kredilerinde piyasada ortalama oranlar aylık yüzde 1,15 ila 1,40 arasında değişiyor. Burada danışmanlar ve bankacılar, konut tarafında kamu bankalarının ağırlıklı çalıştığını, özel bankaların yeterli kazanç yaratmadığı için bu alandan uzak durduğunu belirtiyor. Burada da ortanın üstü gelire sahip kişiler için konut kredileri, aylık yüzde 1,00’lerde olabiliyor. Bu noktada Halkbank Genel Müdürü Arslan, “Hem vatandaşlarımızın uygun koşullarda ev sahibi olması hem gayrimenkul sektörünün desteklenmesi amacıyla bankamız geçtiğimiz yıl konut kredilerinde belirli tutar ve vadeler için aylık yüzde 0,95’lere kadar gerileme gösterdi. Yeni yılda bireysel kredi faiz oranlarının yatay seviyede seyredeceğini öngörüyoruz” şeklinde konuşuyor. 

BU YIL YÜKSELECEK Mİ?

2018 yılında kredi faizlerinin yönüne dair bankacılar temkinli konuşuyor. Ağırlıklı olarak mevcut oranların sürdürüleceği düşüncesi hakim, ancak burada yurt dışı ve içinden pek çok değişkeni yakından takip etmek gerekiyor. Burgan Bank Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erten, “2018’de özellikle yüksek enflasyon nedeniyle Merkez Bankası’nın sıkı para politikasına devam edeceğini düşünüyorum. Bu nedenle kredi faizlerinin en az mevcut seviyelerde seyretmesini bekliyorum. Ancak mevduat hacimlerindeki artış, 2017’de olduğu gibi kredi artışının altında kalırsa bu faizler üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturabilir” yorumunda bulunuyor. Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, sektörde mevduatın krediyi karşılama oranının yüzde 121 gibi rekor seviyelere geldiğini dikkate alarak, 2018 yılında kredi faiz oranlarının bugünkü güncel seviyelerine yakın noktalarda seyredeceğini tahmin ediyor. “2018 yılı görece daha sakin başladı. Kur 3,70’li seviyelere geriledi, enflasyonun önümüzdeki aylarda düşüş göstermesini bekliyoruz” diyen Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan’ın ise kredi tarafında öngörüsü şöyle: “FED’in yeni yılda izleyeceği faiz politikası ve TCMB’nin duruşu yakından takip edilecek. TCMB’nin enflasyonda belirgin bir iyileşme sağlanıncaya kadar sıkı para politikası duruşunu sürdüreceğini biliyoruz. Bu koşullar altında faiz oranlarının kısa vadede en azından yatay seyredeceğini düşünüyoruz. Yılın geri kalanında bahsettiğimiz faktörlerdeki değişimler faiz oranlarının gidişatını yönlendirecek.” “KGF’nin 2018’de devam etmesi, risk iştahında artışı destekledi” diyen Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, enflasyondaki iki haneli seviyenin 2018’in önemli bir kısmında devam edeceği beklentisiyle faiz oranlarında yapısal reformlar olmadığı sürece ciddi bir gevşemeye gidileceğini düşünmüyor.

~


“2018’DE NE OLUR?”
SELİM KERVANCI / HSBC TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

MEVDUAT ETKİSİ
TL mevduat, bankacılık sisteminin kullandırdığı kredilerin fonlanmasında en önemli enstrüman. Bu yıl Kredi Garanti Fonu kapsamında kullandırılabilecek krediler devam ederken bankalar kredi portföylerini yüzde 15 civarında büyütmeyi planlıyor. Dolayısıyla mevduat tarafında büyümenin nispeten daha düşük olması beklendiği için, 2018’de kredi faizlerinin mevcut seviyelerini koruyacağı öngörülüyor.
YURT DIŞI KAYNAK Yurt dışında likidite güçlü olmasına rağmen FED faiz artış beklentileri nedeniyle yurt dışından sağlanan kaynağın maliyetinde düşüş beklemek çok gerçekçi görünmüyor. Merkez Bankası her ne kadar piyasadan döviz alarak bankacılık sistemine TL sağlasa da yurt dışı kaynakların yüksek maliyetli olması nedeniyle TL’de de maliyetlerin çok aşağı gittiğini görmüyoruz.
MB’NİN HAREKETLERİ Kredi faizlerinin 2018’de düşmesini sağlayabilecek bir konu, Merkez Bankası’nın faiz indirmesi olabilir. Fakat enflasyonun yüksek seyretmesi ve TL’de dalgalı seyir sürerken Merkez Bankası’nın faiz indirmesi kolay görünmüyor. Bu nedenle de bankacılık sisteminin TL maliyetleri bir süre daha yüksek seyredebilir. Yani yıl boyunca TL kredilerde mevcut fiyatlamaların korunacağını öngörüyoruz.



“DOLARİZASYONA ODAKLANMALIYIZ”
MELİKŞAH UTKU / ALBARAKA TÜRK GENEL MÜDÜRÜ

ÇARPICI FARK VAR
Günümüz faiz oranlarıyla 5 yıl öncesinin faiz oranları arasında ciddi farklar göze çarpıyor. Burada günümüzdeki faiz oranlarının yüksekliğinin yanı sıra, 5 yıl öncesinde kriz sonrası yaşanan genişleme döneminin etkisiyle faiz oranlarının düşük seyretmesi de etkili. 2013 yılında ticari krediler yıllık tek haneli faiz oranlarına kadar gerilemişti. Tüketici kredileri de yüzde 10 seviyelerine kadar inmişti. Günümüzde faiz oranlarının yüksekliği yatırım oranlarını etkiliyor. Ancak bu oran sanıldığı kadar yüksek değil. Çünkü yatırımların önemli bir kısmı yabancı paralar üzerinden yapılıyor.
BU KONUYA DİKKAT! Bu nedenle ülke olarak odaklanmamız gereken noktaların başında dolarizasyon geliyor. Yurt içi yerleşiklerin döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduata oranı 2017 sonunda yüzde 45 seviyesinde, 2009 krizi sonrasında bu oran yüzde 30’ların altına kadar gerilemişti. Diğer taraftan özellikle yükümlülük dolarizasyonu noktasında adımlar atmamız, hem para birimimizin algısını güçlendirme hem dolaylı olarak enflasyon üzerindeki riskleri azaltma noktasında oldukça faydalı olacak. Ocak başında yüzde 16-17 seviyesine ulaşan ticari kredi ve yüzde 20’ye ulaşan ihtiyaç kredisi faizleri de bu politikayla aşağı yönlü kırılım yaşayacaktır.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz