Kayıplar için telafi hesabı

2024’te üretim, iç pazar ve ihracatta yaşanan daralma pek çok sektörde ağır kayıplar doğurdu. Beyaz eşyada üretim düştü, mobilyada iç pazar yüzde 20 küçüldü, kimyada 2,8 milyar dolarlık ihracat kaybı yaşandı. Ayakkabıda küçülme yüzde 30’u, özel okullarda öğrenci kaybı 100 bini buldu. Yeni dönemde de yüksek enflasyon, finansman zorluğu, maliyet baskısı ve zayıf talep tüm sektörleri baskılıyor. Kayıpların derinleşmesinden endişe duyan şirketler çareyi yatırımları durdurmakta, yeni pazarlara yönelmekte ve verimliliği artıracak dijital adımlarda arıyor.

12.08.2025 15:01:180
Paylaş Tweet Paylaş
Kayıplar için telafi hesabı

Türkiye ekonomisi, son iki yıldır yüksek enflasyon, daralan iç talep, ihracat pazarlarındaki yavaşlama ve artan finansman maliyetlerinin baskısı altında. Bu tablo, üretim ve ihracat odaklı sektörlerde çarpıcı daralmalara yol açtı. Beyaz eşyadan kimyaya, makineden mobilyaya kadar birçok alanda üretim çarkları yavaşladı, kârlılıklar ciddi şekilde geriledi. Örneğin beyaz eşya sektöründe üretim geçtiğimiz yıl yüzde 2 daraldı. Bu düşüşün temel nedeni ihracattaki zayıflamaydı. TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın’a göre çelik ve plastik gibi ana girdilere getirilen vergiler, üretim maliyetlerini artırarak ihracatta rekabet gücünü zayıflattı. 

Nilüfer Gözütok Ünal / [email protected]
Capital Dergisi / Temmuz 2025

Mobilya sektöründe ise ekonomik küçülme ve talep düşüşü nedeniyle iç pazarda yaklaşık yüzde 20’lik bir daralma yaşandı. İhracat da dolar bazında düşüş gösterdi. 

Kimya sektöründe 2022’de 33,6 milyar dolara ulaşan ihracat, son iki yıldır 30-31 milyar dolar bandında seyrediyor. Bu kaybın hem küresel hem Türkiye’ye özgü nedenleri var. İKMİB Başkanı Adil Pelister, dünyadaki savaşlar ve jeopolitik risklerin uluslararası ticarette daralmaya yol açtığını, özellikle petrol fiyatlarındaki düşüşün petrokimya ihracatında birim fiyatları aşağı çektiğini söylüyor. Pelister, ayrıca yüksek enflasyonun ve finansmana erişim sorunlarının yatırımları sınırlandırdığını, bunun da sektörün rekabet gücünü zayıflattığını belirtiyor. “Şirketler, riskleri dağıtmak amacıyla üretimlerini farklı ülkelere kaydırma eğiliminde. Bu da Türkiye’deki üretkenlik üzerinde olumsuz bir döngü yaratıyor” diyor.

BÜYÜK BASKI

Enerji maliyetleri, düşük talep ve küresel belirsizliklerin kesişiminde kalan sanayi, en sert darbeyi alan alanlardan biri oldu. Hem üretim hacmi hem kârlılıkta yaşanan gerileme, sektör oyuncularını zorluyor. 

Metal sanayinde daralma yüzde 9’u buldu. Kutes İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangil, iç talepteki düşüşe dikkat çekerek, “Özellikle elektrik, doğal gaz ve ithal metal fiyatlarındaki artış, üretim maliyetlerini yukarı çekti ve bu da şirketlerin rekabet gücünü zayıflattı” diyor. Avrupa’daki ekonomik yavaşlama ve Orta Doğu pazarındaki siyasi belirsizliklerin ihracatı da baskıladığını belirten Kutmangil, “Bu üç unsur, sektör genelindeki küçülmenin temelini oluşturdu” ifadesini kullanıyor. 

Makine ve teçhizat sanayi de benzer baskılar altında. MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, geçen yıl üretimin yüzde 8,5 düştüğünü, iç satışların da reel bazda yüzde 6 küçüldüğünü aktararak, “Sıkılaşma politikaları, yüksek faiz ve yatırımlardaki daralma başlıca nedenler. Ucuz ithalat baskısı ve finansmana erişimdeki zorluklar tabloyu daha da ağırlaştırdı” değerlendirmesinde bulunuyor.

Kârlılık tarafında kaybı en dikkat çekici şekilde yaşayan sektörlerden biri elektrolitik bakır. “Ciro yüzde 30 artsa da kârlar yüzde 50 azaldı. Bunun başlıca nedeni enerji maliyetlerindeki hızlı artış” diyen Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, finansman maliyetlerindeki yükselmeyle personel giderlerinin aşırı artışının kârlılığı düşürdüğünü dile getiriyor.

TABLO DEĞİŞMİYOR

Bu yıl da sektörler kayıp vermeye devam ediyor. Yılın ilk 4 ayında beyaz eşya sektöründe ihracata ek olarak iç satışlar da azaldı. İç satışlardaki gelişmelerin bu yıl için belirleyici olacağını dile getiren TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, “2025’in 2024’ten daha kötü bir yıl olmaması için çaba gösteriyoruz” diyor. 

Mobilyada da daralma sürüyor. Modoko Başkanı Koray Çalışkan, yılın daralmayla kapanmasını bekliyor. Mayısta ihracatta yüzde 2’lik bir kayıp olduğuna dikkat çeken Çalışkan, “Mevcut göstergeler, geçen yıl karşılaştığımız temel sorunların bu yıl da devam ettiğini ortaya koyuyor” diye konuşuyor. 

Makine ve teçhizatta yılın ilk 3 ayında üretim yüzde 9 daraldı. 5 aylık ortalamanın da yine bu seviyelerde olduğu tahmin ediliyor. Sanayi üretimi ve iç pazarın yılı yüzde 4-5 arası bir daralmayla kapatacağını dile getiren Kutlu Karavelioğlu, daralmadaki ana nedenleri sıkılaşma politikaları, yüksek faizler, 19 Mart sonrası yaşanan finansal şoklar ve belirsizliklerle yatırım iştahının azalması olarak sıralıyor. 

2024’te araç parkı yüzde 1 daralan uzun dönemli araç kiralama sektöründe de daralma sürecek gibi görünüyor. Orta Doğu’da yaşanan siyasi gerilimlerin hava taşımacılığını etkilemeye başladığını belirten Europcar Türkiye ve Goldcar Türkiye CEO’su Fırat Fidan, “Bu ortamda, yatırım yerine nakit akışını koruma öne çıkıyor. Bu nedenle sektörün özsermayesinden kaybederek yılı yüzde 2 ila 5 arası bir daralmayla kapatması olası gözüküyor” diyor.

FATURA AĞIR

Ekonomik daralma tüm sektörleri benzer şekilde etkilemiyor. Bazı sektörlerde yüksek maliyetler ve ithalat baskısı rekabetçiliği törpülerken bazı alanlarda talep düşüşü doğrudan pazarın küçülmesine neden oluyor. Bazı sektörlerde ise bu etkiler, oyuncuların pazardan çekilmesine kadar uzanıyor. 

Ayakkabı sektörü, bu üç dinamiğin bir arada yaşandığı örneklerden biri. Geçtiğimiz yıl yüzde 30 küçülen sektör, bu yılın ilk 5 ayında miktar ve ciro bazında yüzde 40’lık bir daralma daha yaşadı. Gidişatın sürmesi halinde toplam küçülmenin yıl sonunda yüzde 50’ye ulaşabileceğini belirten AYSAD Başkanı Sait Salıcı, “Mısır ve Uzak Doğu’dan yapılan ithalat, yerli üreticinin rekabet gücünü ciddi şekilde düşürdü. Yüksek faizler ve enflasyonist baskılar da sektörün belini bükmeye devam ediyor” diyor. 

Özel okullarda ise küçülme doğrudan öğrenci sayısındaki azalmayla ölçülüyor. 2024-2025 öğretim yılı yaklaşık 50 bin öğrenci kaybıyla tamamlanırken TOZOK Başkanı Zafer Öztürk bu sayının önümüzdeki yıl 100 bine çıkabileceğini belirtiyor. “Daralma oranının yüzde 10’a ulaşması muhtemel” ifadesini kullanıyor. 

Mutfak eşyalarında tablo daha karmaşık. İhracatta düşüş yavaşlarken endüstriyel mutfak tarafında ithalat hızla artıyor. TÜSİD Başkanı Bekir Topuz, “Bu yılın ilk 5 ayında ithalat yüzde 34,4 arttı. Dış ticaret fazlası veren bir sektör olarak bu artışı endişeyle izliyoruz” diyor. Alüminyum sektöründe yıl sonuna kadar daralmanın yüzde 15-20’ye ulaşması bekleniyor. Alcas Metal CEO’su Mehmet Yılmaz, “Krediye erişim güçlüğü ve artan maliyetler nedeniyle bazı şirketlerin faaliyetlerini durdurması bile gündeme gelebilir” diye konuşuyor.

TELAFİ FORMÜLLERİ

Kaybın telafisi için her sektör önlem almaya çalışıyor. Sektörler, daralmayla beraber gelen kayıpları telafi edebilmek için hem yapısal önlemlere hem kamusal destek mekanizmalarına ihtiyaç duyuyor. Beyaz eşya sektörü iç pazar canlılığını koruyarak ihracattaki kayıpların bir kısmını telafi etmeye çalışıyor. Beyaz eşya, ihracatta yaşanan kaybı iç pazarın canlılığıyla dengelemeyi hedefliyor. Ancak bu denge giderek kırılganlaşıyor. TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, “Kredi kartı taksit sayısının kısıtlanmaması, ithalat vergileri yükünün azaltılması ve AB mevzuat uyumunun tam zamanlı gerçekleştirilmesi için kamu kurumlarıyla temas halindeyiz” diyor. 

Hazır giyim sektörü ise kur politikası ve finansal koşullar nedeniyle ciddi bir rekabet kaybı yaşıyor. Hem dış pazarda hem iç dengelerde zorluklar artarken sektör temsilcileri kamu desteklerinin hızla devreye girmesi gerektiğini vurguluyor. TGSD Başkanı Toygar Naybar, “Net ihracata yüzde 10 kur dönüşüm desteği verilmesi, acil KGF paketi açıklanması ve krediye erişimde teminat sorununun çözülmesi temel beklentilerimiz. Diğer yandan şirketler, tasarım, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm alanlarında güçlenerek başta Amerika, Türk Cumhuriyetleri ve Arap coğrafyası gibi yeni pazarlara yöneliyor” ifadelerini kullanıyor. 

Kimya sektöründe şirketler önceliği yatırım yerine maliyet kontrolüne veriyor. Bu durum, sektör genelinde yatırım iştahını azaltıyor. İKMİB Başkanı Adil Pelister, “Şirketler, kısa vadeli kur dalgalanmalarına ve enflasyona karşı yatırımlarını reel sektör yerine finansal araçlarla değerlendirmeyi tercih ediyor. Aynı zamanda yurt dışı faaliyetlerinde de daha seçici adımlar atılıyor” diye konuşuyor.

KONTROLLÜ KÜÇÜLME

Ekonomik dalgalanmaların etkisiyle birçok sektör, büyüme yerine mevcudu koruma stratejilerine yönelmiş durumda. Bu stratejilerin ortak paydasında küçülme, yatırım durdurma, istihdam azaltma ve kaynak yönetimi yer alıyor. Makine ve teçhizat sektörü, özel siparişlerle üretimi sürdürerek kontrollü küçülmeye giderken yeni yatırımlarını ve genişleme planlarını beklemeye aldı. Kutlu Karavelioğlu, “Sektör, tarife belirsizlikleri içinde yeni müşteri arayışını sürdürüyor ama temkinli adımlar atılıyor” diyor. Benzer bir tablo alüminyum sektöründe de gözleniyor. Arcas Metal CEO’su Mehmet Yılmaz, “Otomasyon dışındaki tüm büyük yatırımlarımızı durdurduk. Dökümhane hattımızı bile tamamlamadan askıya aldık” sözleriyle mevcut pozisyonlarını korumaya odaklandıklarını aktarıyor. Özel okul sektörü ise gelir kaynaklarını eğitim dışındaki faaliyetlerle dengelemeye çalışıyor. TOZOK Başkanı Zafer Öztürk, bu çabanın yeterli olmadığı durumlarda kurumların kapanma ya da el değiştirme yoluna gittiğini ifade ediyor. Ayakkabı sektöründe de tasar ruf önlemleri istihdamı doğrudan etkiliyor. AYSAD Başkanı Sait Salıcı, “Maalesef personel çıkarmak zorunda kalıyoruz. Ortak hareket edilmezse sektördeki nitelikli iş gücü kaybı telafi edilemez boyutlara ulaşabilir” diyor. Mobilya sektörü ise tüketicinin alım gücüne cevap verebilmek için üretici maliyetlerinin altına inen fiyatlarla satış yapıyor. Modoko Başkanı Koray Çalışkan, bu uygulamanın sürdürülebilir olmadığını belirterek kredi kartı taksit sınırlamalarının kaldırılması gerektiğini vurguluyor.

YENİ ARAYIŞLAR


Daralan iç pazar ve sertleşen dış rekabet koşulları, birçok sektörü yeni pazarlara yönelmeye ve dijitalleşme odaklı verimlilik arayışına itti. Endüstriyel mutfak sektörü, başta ABD olmak üzere Kanada, Latin Amerika ve Afrika gibi uzak pazarlara açılarak ihracattaki kaybı dengelemeye çalışıyor. TÜSİD Başkanı Bekir Topuz, bu süreçte fabrikalarda verimliliği artırarak maliyetleri kontrol altında tutmaya çalıştıklarını söylüyor. Züccaciye sektöründe ise yılın ilk beş ayında ihracat yüzde 3,9 düşerken ZÜCDER Başkanı Burak Önder, Avrupa’da derinleşmeye ve Çin’le rekabet edebilecek pazarlarda güç kazanmaya odaklandıklarını belirtiyor. Metal sektörü de benzer şekilde Afrika, Güney Asya ve Türk Cumhuriyetleri gibi bölgelere yoğunlaşarak ihracat stratejisini çeşitlendiriyor. Esat Kutmangil, bu adımların aynı zamanda dışa bağımlılığı azaltmayı ve sürdürülebilir büyümeyi amaçladığını ifade ediyor. Otomotiv sektörü ise Avrupa’daki durgunluk ve Çin baskısıyla karşı karşıya. Cevher Jant İcra Kurulu Üyesi Cevher Özyavuz, “Sektörün eskiden yüzde 60 olan sipariş alma oranı, bugün yüzde 25’e geriledi” diyerek kaybın boyutunu ortaya koyuyor. Sektör, bu kırılmayı aşmak için hem yeni pazarlara hem dijital üretim sistemlerine yöneliyor. Özyavuz, “Çin Avrupa pazarındaki yatırımlarıyla yalnızca fiyatla değil teslim süresi ve yatırım cazibesiyle de öne geçiyor. Biz de verimlilik ve dijitalleşme ile yanıt vermeye çalışıyoruz” diyor. Europcar gibi büyük filo şirketleri de benzer şekilde dijital altyapılarını güçlendirerek operasyonel verimlilikle rekabet avantajı yakalamaya çalışıyor. Fırat Fidan, “Kaynakları tek havuzda toplayarak operasyonlarımızı daha esnek ve sürdürülebilir hale getiriyoruz” açıklamasıyla süreci özetliyor.

TOYGAR NARBAY

TGSD BAŞKANI


“YILI YÜZDE 5 DARALMAYLA KAPATIRIZ”

REKABETÇİLİK KAYBI

Türk hazır giyim sektörü 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 6,9’luk daralmayla 17,9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. 2024’teki bu daralma 1,3 milyar dolara tekabül ediyor. TGSD olarak yaptığımız analize göre kaybın yüzde 30’u global resesyondan, yüzde 43’ü Rusya, Ukrayna ve İsrail pazarlarındaki kayıptan, yüzde 27’si rekabetçiliğimizi kaybetmemizden kaynaklandı. Bu yılın ilk beş ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6,3 daha küçülme yaşadık. Bu daralmanın en büyük sebebi yine rekabetçilik kaybından kaynaklanıyor. Yılın ikinci yarısı itibarıyla bir toparlanma öngörüyoruz. Ancak buna rağmen yılı yüzde 5 daralmayla kapatacağımızı tahmin ediyoruz. TGSD olarak yaptığımız modelleme de mevcut politikalar değişmediği takdirde sektör şirketlerinin geçen yıl olduğu gibi bu yılı da zararla kapatacağını gösteriyor.

KONKORDATO VE İFLASLAR

Sektörün yatırım ve Türk ekonomisine katkı sağlama arzusu devam ediyor. Bununla birlikte ABD-Çin arasındaki ticaret savaşları, Avrupa Yeşil Mutabakatı nedeniyle yakından tedarikin öneminin artması ve bölgedeki savaşların son bulma ihtimali gibi önemli fırsatlar da var. Ancak son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve uygulanan politikalar, sektörümüzü sürdürülemez bir noktaya getirdi. Sektörümüzün, sebebi olmadığı bu krizden tek başına çıkması da mümkün görünmüyor. Bu nedenle devlet desteği artık bir zorunluluk haline geldi. Aksi takdirde sektörümüz, sahip olduğu güçlü küresel konumunu geri dönüşü olmaksızın kaybetmeyle, yitirilen rekabet gücünün sonucunda müşteri ve istihdam kayıplarıyla birlikte konkordato ve iflaslarla karşı karşıya kalacak.


DİDEM GÜNEŞ

EGE YAPI GYO GENEL MÜDÜRÜ


“SIFIR KONUT SATIŞ ORANI YÜZDE 30’LARA GERİLEDİ”

TEMKİNLİ AMA POZİTİF BEKLENTİ

Bu yıl ilk el konut satışlarında ciddi bir daralma yaşandı. Sıfır konut satışlarının oranı yüzde 30’lara kadar gerilemiş durumda. Bu da piyasada yeni konut arzının ne kadar sınırlı olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Yıl sonu için temkinli ama pozitif bir beklenti içindeyiz. Yine de faiz oranlarının yüksek seyretmesi ve yeni konut üretimindeki yavaşlık, daralmanın devam etmesine yol açabilir.

DARALMA NEDENLERİ

Bu daralmanın başlıca nedenlerine baktığımızda üç faktör öne çıkıyor. Birincisi, konut kredilerine erişimin zorlaşması. Yüksek faiz oranları, alıcıların finansmana ulaşmasını güçleştirerek talebi ciddi şekilde etkiliyor. İkincisi, yeni konut arzının sınırlı olması. Arz-talep dengesindeki bu bozulma, özellikle büyük şehirlerde inşaat faaliyetlerinin yavaşlamasıyla daha da belirginleşiyor. Üçüncü önemli neden ise ekonomideki genel belirsizlik ortamı.

ÇIKIŞ FORMÜLÜ

Bu durum, bireysel yatırımcıların farklı alanlara yönelmesine ve konut alım kararlarını ertelemesine yol açıyor. Tüm bu etkenler, sektörün daralmasının temel dinamiklerini oluşturuyor. Sektör, yaşanan kaybı telafi etmek için çeşitli önlemler alıyor. Öncelikle konut alıcısını desteklemek amacıyla alternatif finansman modelleri geliştiriliyor. Ayrıca sosyal konut ve orta gelir grubuna yönelik devlet destekli projeler de hızla hayata geçirilmeye başlandı. Bu tür adımların devam etmesi, kaybın telafisinde kritik bir rol oynuyor

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz