Bu eğilim, çok odalı evleri, büyük ambalajlı ürünleri, geniş arabaları,
geniş hacimli beyaz eşyaları öne çıkardı. Ancak son 10 yılda büyük bir
değişim yaşandı. Türkiye'deki hane sayısı artarken hane halkı sayısı
azaldı.Bugün her 10 kişiden 8'inin kentte yaşadığı Türkiye'de, son 10
yılda 2 kişilik haneler yüzde 65, 3 kişilik haneler yüzde 59, 1 kişilik
haneler yüzde 58 arttı. Bu artış, konuttan beyaz eşyaya, mobilyadan
gıdaya birçok alanda ürün ve hizmetleri değiştirdi. Uzmanlar, küçülmenin
süreceğini düşünüyor. Şirketler de oyun planlarını bu gerçek üzerine
kuruyor. Çok değil 10 yıl önce, kentlerdeki 3 milyondan fazla hanede, 5
ve daha fazla birey yaşamını sürdürüyordu. Aileler, genellikle 3+1
evleri, büyük boy ürünleri, geniş arabaları, hacimli eşyaları ile
kalabalık bir hayata sahipti. Aradan geçen zamanda, 5 ve daha fazla
bireyin yaşadığı büyük haneler giderek küçüldü. Son 10 yılda hanelerdeki
değişime baktığımız zaman 1, 2 ve 3 kişinin yaşadığı küçük hane
sayısında müthiş bir artış ortaya çıktı. İşte bu artış, pek çok sektörde
büyük bir değişim başlattı. 10 yıl önce 1+1 diye bir konut kavramı
yokken, bugün yapılan projelerde dairelerin yüzde 75- 80'i 1+1 ve 2+1
dairelerden oluşuyor. Mekanlar küçüldükçe, mobilyada metrekareleri
verimli kullanmak ve multifonksiyonel ürünler tasarlamak ihtiyaç haline
geliyor. Artık kapılar duvarların içine sürülüyor, duvara monte edilen
kitaplık ünitesi misafir yatağına dönüşüyor. Gıda tüketiminde de talep
hazır ve dondurulmuş gıdalar ağırlıklı olmak üzere paketli gıdalara
kayıyor. Mikrodalga fırınlar, dondurucular gibi zaman kazandırıcı
ürünlere talep artıyor. Eğlence ve tüketim kalıpları yeniden
şekilleniyor. Özetle son yıllarda birçok sektörde ihtiyaçlar yeniden
belirlenirken satış ve pazarlama kuralları da yeniden yazılıyor. Solo yaşam 8 alanı nasıl değiştirdi? Tablosu için görsele tıklayın
KENTLEŞMENİN CAZİBESİ
Türkiye'de 1950'lerde sanayileşmeyle başlayan kentleşme hala devam ediyor. Kentleşme oranı, 2002'den
2009'a dek yüzde 10 artarak yüzde 76'ya ulaştı. Yani bugün her 10
kişiden 8'i kentte yaşıyor. Geçmiş yıllarda olduğu gibi son 7 yılda da
kentleşmedeki artışı, kentlerin ekonomik ve sosyal olarak daha cazip bir
yaşam vaat ediyor olması tetikledi. Bu durumun artık sadece sanayileşme
süreci ile özdeşleştirilemeyeceğini belirten Prof. Dr. Emre Kongar,
kırsaldaki yaşam koşullarının elverişsizliğinin kentleşmenin itici gücü
olduğunu ifade ediyor. Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Marka ve Pazarlama Bölümü'nden Prof. Dr. Semih Yalman, artışın
Türkiye'nin kendisini fırsatlar ülkesi olarak konumlamasıyla ilgili
olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Bazı hayat tarzlarının moda hale gelmesi,
web, TV ve mobil aygıtların her türlü içeriği her noktaya taşıması ve
mutluluk kavramının 'olma' halinden 'satın alma' haline dönüşmesi önemli
rol oynuyor." Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü'nden Doç.
Dr. Banu Ergöçmen de nüfusun büyük çoğunluğunun kentlere akmasını,
kentsel yaşam tarzının egemen hale gelmiş olmasına bağlıyor.~
"Kentleşme bir yandan toplumsal ve ekonomik değişmelerin bir sonucu
olarak ortaya çıkarken diğer yandan da toplumsal ve ekonomik yapıyı
biçimlendiren temel unsurlardan biri. İnsanlar kentin çekiciliğini
oluşturan özelliklerden, ortamlardan ve olanaklardan yararlanmak
istiyor" diye açıklıyor.
DAHA KÜÇÜK AİLELER GELİYOR
Kentleşme artarken kırda ve kentteki büyük hane sayısındaki azalma
dikkat çekiyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun "Hanehalkı Tüketim
Harcaması" çalışmasına göre, 2002-2009 arasında kırdaki 1 kişilik hane
sayısı yüzde 50 artarken kentte bu artış yüzde 58'e ulaşıyor. Aynı
dönemde 5 ve daha fazla bireyin yaşadığı hane sayısında kırda yüzde
17'lik düşüş yaşandı. Uzmanlara göre hanedeki kişi sayısını azaltan
nedenlerin ortak paydası, "bireysel özgürlüğün yükselişi." Barem
Research Başkanı Pervin Olgun, bu ortak payda kapsamında birçok nedeni
şöyle sıralıyor: "Ailesinden farklı bir şehirde üniversite okuyan
öğrenciler, eskiye oranla daha sıklıkla yurt yerine ayrı eve çıkmayı
tercih ediyor. Ailesinden ayrı bir kentte çalışan gençler, eskiden
olduğu gibi akraba veya tanıdıklarının yanında kalmak yerine kendilerine
yeni ev açıyor. Ekonomik güce sahip olduğunda ailesinden ayrılanlar
artıyor. Artan boşanmaların yarattığı ayrı ev talebi var. Yaşlıların bir
yaştan sonra çocuklarının yanına taşınmak yerine yardımcıların desteği
ile kendi evlerinde yaşamaları da önemli bir etmen." Orta Doğu Teknik
Üniversitesi İktisat Bölümü'nden Doç. Dr. Hakan Ercan, hanelerin
küçülmesinin, artan kişi başına gelirle ilgili olduğuna değiniyor. Artan
eğitim seviyesinin de hem işgücüne katılımı artırdığını hem evlenme
yaşını geciktirdiğini belirtiyor. "Çalışan genç evliler bir süre çocuk
yapmıyor. Çalışan anne ve babalar nedeniyle tek çocuklu hanelerin sayısı
artışta" diyor.
SOLO YAŞAM YÜKSELİYOR
Kentleşmenin önümüzdeki dönemde sürmesi, hanelerdeki küçülme eğiliminin
süreceği yönünde. Kırdaki hane boyutunun oldukça küçüldüğünü belirten
Doç. Dr. Hakan Ercan, bu artış eğiliminin belli bir noktada yavaşlamak
zorunda kalacağına dikkat çekiyor. "On yıllardır genç insanını kente
gönderen kırda, nüfus belli bir dengeye oturmak üzere. Gelecek birkaç
yıl içinde kentleşmede ve hane halkı sayılarında keskin sıçramalar
değil, yavaş ve sürekli bir değişim olacak" diyor. Prof.Dr. Semih Yalman
ise kentlerdeki hane nüfuslarında önemli değişiklikler beklediğini
ifade ediyor. Bu değişimin, özellikle tek kişilik hanelerde olacağını
düşünen Yalman, "Türkiye'de önümüzdeki dönemde tek yaşama, aileden ayrı
yaşama, hatta boşanan kişi sayısında artış olacak" diye konuşuyor.
Uzmanlara göre küçülen ve daha çok bireyselleşen haneler, birçok sektörü
doğrudan ve dolaylı olarak etkileyecek. Bu etkileşim kimi zaman ürün
kategorisinde kimi zaman pazarlama boyutunda kimi zaman da oluşacak yeni
fırsatlarda kendini gösterecek.
KÜÇÜKLERİN 'BÜYÜK' ETKİSİ
Tüm bu gelişmeler yaşanırken Türkiye, 'kasabalı' tüketim kalıbından
'kentli' tüketim kalıbına geçiyor. Teknolojiden gıdaya, enerjiden
inşaata kadar birçok sektör de bugünlerde hanelerdeki değişimin etkisini
önemli ölçüde hissetmeye başlamış durumda. Örneğin inşaat sektöründe
konut ihtiyacı artıyor, evler metrekare olarak küçülüyor. ~
Kentsel göç nedeniyle kentlerdeki konut ihtiyacının sürekli arttığını
belirten Ukra İnşaat CEO'su Kürşat Tuncel, evlilikler ve boşanmalardan
dolayı konut talebinde önemli bir değişim yaşandığına dikkat çekiyor.
Tuncel, "Giderek artan bir küçük konut talebi var. Bugün konut
projelerinde, ortalama dairelerin yüzde 75- 80'i 1+1 ve 2+1 dairelerden
oluşuyor. 10 yıl önce 1+1 konut diye bir kavram yokken bugün küçük
konutu destekleyecek çok sayıda ekonomik ve sosyolojik olgu söz konusu"
diyor. Tuncel, "Türkiye'de her yıl 550 bin evlilik ve 120 bin boşanma
oluyor. Mevcut ekonomik koşullarda en üstteki yüzde 20'lik grubun konut
satın alabilme potansiyeli var. Bu kitlenin yüzde 1,5'i A gelir grubu,
yüzde 12,2'si B gelir grubu, kalanı ise Cl'in üst segmentine dahil. Yaş
ve gelir grupları ile birlikte analiz edildiğinde, genç nüfusun daha çok
C-D-E gelir gruplarına dahil olduğu ve sınırlı ödeme güçleriyle ilk ev
taleplerinin yüksek olduğu görülüyor. Bu da ucuz ve küçük konut
talebinin yüksek olacağını gösteriyor" diyor. Dumankaya Yönetim Kurulu
Üyesi Uğur Dumankaya da hanehalkı sayısındaki küçülme trendi nedeniyle
projelerinde stüdyo daire, 1+1 ve 2+1 daire tiplerine daha çok yer
vermeye başladıklarını söylüyor. Dumankaya, "Hanelerdeki kişi sayısının
azalması, projelerimizde sunduğumuz hizmetlerin çeşitlenmesine neden
oluyor. Bu kapsamda kreşler, kuru temizleme, restoran gibi öğeler, artık
projelerimizde standart olarak yer alan uygulamalar" diyor. Önümüzdeki
dönemde konut sektöründe solo yaşama uygun akıllı çözümlerin ağırlıkta
olduğu projelerin artması bekleniyor.
EVİN İÇİNDEKİ DEĞİŞİM
Evler küçülürken fonksiyonellik önem kazanıyor. Bu da başta beyaz eşya
olmak üzere tüketiciye hitap eden her türlü ürün grubunda talebi yeniden
şekillendiriyor. Beyaz eşyada, enerjiden ve zamandan tasarruf sağlayan,
küçük mekanlara uygun ürünler öne çıkıyor. Vestel Pazarlama Genel
Müdürü Timur Tuncer, az nüfuslu çalışan ailelerin evde çok az vakit
harcadığını, bu nedenle artık kısa sürelerde çamaşırı, bulaşığı yıkayan
ve yiyecekleri soğutabilecek cihazlara yoğun bir ilgi olduğunu
anlatıyor. Electrolux Türkiye Pazarlama Müdürü Rüya Kip de "Daha küçük
buzdolapları tercih ediliyor. Örneğin 5 yıl öncesine göre daha fazla
oranda 60 cm enli buzdolabı satıyoruz" diyor. Indesit Company Ticari
Pazarlama Müdürü Gülhan Vanlı Bizel, hem yıkama hem kurutma fonksiyonunu
barındıran çamaşır makinelerine talebin yükseldiğini, yeni talebe cevap
verebilmek için yeni set üstü bulaşık makineleri ve derin dondurucuları
ürün gamlarına eklediklerini söylüyor. Kentli küçük haneleri zaman
fakiri olarak nitelendiren Silverline Genel Müdürü Mustafa Laçin, bu
ailelerle birlikte kendi sektörlerinde yaşanan değişimi şöyle özetliyor:
"Bu ailelerde mikrodalga fırınlar, dondurucular gibi zaman kazandırıcı
ürünler avantajlı hale geliyor." LG yetkilileri ise kentlerdeki hane
halkı sayısının artmasının pazarı büyüteceğini ve LG gibi pazara yeni
giren markalar için daha fazla kişiye rahat ulaşım imkanı sağladığını
belirtiyor.~
HIZLI TÜKETİME NASIL YANSIYOR?
Türkiye'de her yıl 200 bin yeni hane kurulduğunun altını çizen P&G
Tüketici ve Pazar Araştırmaları Müdürü Özlem Badak, yeni hanelerle
birlikte hane başına düşen insan sayısının da yıldan yıla azaldığını
belirtiyor ve ekliyor: "1, 2 ve 3 kişilik haneler artıyor. Bu durum da
bizim kategorilerimizdeki tüketimleri artış yönünde etkiliyor. Örneğin
her yeni hane deterjan tüketimini artırıyor. Son yaptığımız
araştırmalar, Türkiye'de kişi başına düşen deterjan tüketiminin 7 kg
olduğunu gösteriyor. Bu rakam 2003'te 5 kg idi." Hızlı tüketimin gıda
ayağında ise paketli ürünlere, hazır ve dondurulmuş yiyeceklere ciddi
bir yöneliş var. Diasa Genel Müdürü Fernando Gonzalez Samoza da
"Önümüzdeki yıllarda dondurulmuş gıda, organik ürünler, şarküteri ve
pişirmeye hazır ürün gruplarının öneminin daha da artacağını
düşünüyoruz" diyor. Kentleşmeyle birlikte perakendenin kanal yapısında
da uzun süredir önemli bir değişim yaşanıyor. Bu değişimin yönünü
Penguen Pazarlama Müdürü Gökhan Sözüçetin, şöyle aktarıyor: "Modern
kanallar, her yıl ağırlığını artırıyor. Bakkallar gibi geleneksel
kanallar ise ağırlık kaybediyor. Şehir merkezindeki bir süpermarkette
bulunmak, daha çok tüketiciye ulaşma potansiyeli taşıyor. Dağıtımın
etkisinin azalması sonucunda da rekabet artıyor. Tüketicilerin seçimi
daha ön plana çıkıyor."
KOMPAKT ÇÖZÜMLER GELİYOR
Hanelerdeki küçülmenin doğrudan etkilediği sektörlerden biri de yaşam
mekanlarını şekillendiren mobilya. Çünkü yaşam tarzları değişirken
mobilyalar, kapılar, mutfaklar, banyolar yeniden tanımlanıyor. Tıpkı
beyaz eşyada olduğu gibi mobilyada da pratik çözümler, fonksiyonel
tasarımlar, çok maksatlı ürünler tüketicinin hayatında daha fazla rol
oynamaya başladı. Çekirdek ailelerin artışıyla birlikte evlerin
küçüldüğünü belirten Ikea yetkilileri, "Kentlerdeki bu nüfus
yoğunlaşması ve bireysel yaşamların artışı Ikea ürünlerine ilgiyi
artırıyor" diyor. Koleksiyon Mobilya Kurumsal Projeler Satış
Koordinatörü Mimar Cemile Özışık, yaşama, çalışma, ağırlama ve dinlenme
mekanlarının artık iç içe geçtiğini söylüyor. "Mekanlar küçüldükçe
metrekareleri verimli kullanmak, kompakt çözümler üretmek ve
multifonksiyonel ürünler tasarlamak ihtiyaç haline geliyor" diye
anlatıyor. Lazzoni Mobilya yetkilileri de küçülen ailelerle birlikte
minimalist yaklaşımların öne çıkmaya başladığını ifade ediyor. Yataş da
küçük aileler için küçük metrekareli konutlara özel fonksiyonel ürünler
üretiyor. Yataş Satış Genel Müdür Yardımcısı İsmail Hakkı Müftüoğlu,
"Birçok ürün ebatlarında değişikliklere giderek ürün ölçülerini
küçültüyoruz. Toplu konut projelerine özel ürünler tasarlayarak
sektördeki payımızı artıracağız" diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?