Nükleer enerji elektrik fiyatlarını düşürecek

Sanayinin girdi maliyetleri içerisinde kayda değer yeri olan elektrik için nükleer enerji kurtuluş olacak mı?

1.01.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Nükleer enerji elektrik fiyatlarını düşürecek

Türkiye'de her yıl yüzde 10 artan elektrik fiyatlarına karşı nükleer enerjinin bir kurtuluş olduğu ifade edilirken çevreciler riskin yüksek olması nedeniyle buna karşı çıkıyor. Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) tarafından bağımsız bilim adamlarına hazırlatılan "Nükleer Enerjiye Geçişte Türkiye Modeli" raporuna dikkat çeken Boğaziçi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin sanayici için en büyük girdi olan elektrik fiyatının düşmesini sağlayacağını söylüyor. Artıları ve eksileriyle Akkuyu Nükleer Santrali'nin incelemesinin yapıldığı araştırmada imzası bulunan Kumbaroğlu, Rus Atomstroyexport şirketi tarafından yapılacak olan santralin her yıl ortalama yüzde 10 artan enerji fiyatlarına alternatif sunacağı inancında. Öte yandan yapılan anlaşmanın Türkiye'nin lehine olduğunu belirten Kumbaroğlu, "Her yıl yüzde 8 artan bir enerji talebi var. EPDK talebin her yıl yüzde 6,5 artacağını raporluyor. 2023 yılındaki beklenti, 500 milyar kilovat enerji talebi olacağı yönünde. Bugün 130 bin megavat elektriğe ihtiyacımız var fakat üretimimiz 51 bin megavat seviyelerinde. Türkiye'nin 2023'e kadar bu üretime ekleme yapması gerekiyor" diyor.

"ELEKTRİK FİYATINI DÜŞÜRECEK"
"Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi, ekonomik açıdan avantajlı, güvenlik açısından da kontrol edilebilir riskler taşıyor" diyen EDAM Başkanı Sinan Ülgen şöyle konuşuyor: "Akkuyu Projesi Türkiye'ye elektrikte önemli bir düşük birim fiyatı sağlayacak. Ayrıca tüm finansal riskler Rusya'ya aktarılarak önemli bir yatırım modeli avantajı sunuluyor." Diğer yandan, projede önerilen teknolojinin bugüne kadar denenmemiş olduğuna dikkat çeken Ülgen, Türkiye'nin sahip olduğu bazı kurumsal, hukuki ve beşeri altyapı yetersizliklerinin güvenlik konusunda riskleri artırdığına da işaret ediyor. Öngörülen elektrik fiyatının, 2010 yılı toptan elektrik fiyatına oranla yüzde 60 ila yüzde 284 oranında düşük olduğunu vurgulayan Ülgen, "Bu anlaşma Türkiye için önemli fiyat avantajları getiriyor. 2019 yılında ilk ünitenin devreye girmesiyle 2034'e kadar ortalama 12,35 cent'ten elektrik satışı yapılacak. Bu fiyatı bugünle karşılaştırırsak, elektrik yıllık yüzde 10'luk bir artış olması durumunda 2019'da oluşacak tahmini elektrik fiyatının yüzde 60 altında bir fiyatla satılacak" şeklinde konuşuyor.

"60 MİLYAR DOLARLIK BİR YAN SANAYİ OLUŞUR"
Rus şirketin 20 milyar dolar yatırımla hayata geçireceği santralde göze çarpan kısım, inşaatta kullanılacak ürünlerin Türkiye'den alınma zorunluluğu. İnşaat sırasında Rus yüklenici, emsali Türkiye'de üretilen ya da üretilebilecek malzemeleri buradan temin etmek zorunda. Bu maddenin Türkiye sanayisi için önemli bir aşama olacağını kaydeden Sinan Ülgen, "Türk tarafı mümkün olduğunca yerli malzeme kullanılmasını istiyor. İthal malzemeler de kullanılacak. Fakat bunun ötesinde yerli sanayinin nükleer santrallerde kullanılacak teknolojileri görmesi bu alanda Türkiye'nin önünü açacak. Bu santralden sonra ikinci yatırımın ardından 60 milyar dolarlık bir pazar oluşacağını tahmin ediyoruz. "Öte yandan Kumbaroğlu da inşaat sektörünün bu işle beraber yeni bir uzmanlık alanı elde edeceğini söylüyor. Kumbaroğlu, "Reaktör kısmı hariç tüm altyapı Türkiye'den sağlanacak. Ruslar bu konuda da iyi niyetli bir tavır içerisinde. Enerji maliyetlerini düşürmesinin yanı sıra yaratacağı istihdam ve know-how paha biçilemez" şeklinde konuşuyor.~

AB'DE ENERJİ TALEBİ DÜŞÜYOR
Türkiye'nin büyümesinin önündeki en büyük engel enerji fiyatları. Yüksek maliyetler yüzünden rekabet gücünü kaybetme riski taşıyan sanayici, artık döviz kurundan çok enerjiyi konuşuyor. Ancak nükleer enerji, taşıdığı yüksek risk nedeniyle eleştirilere de maruz kalıyor. Avrupa'da birçok ülkenin nükleer santralleri kapatma planları olduğunu belirten Kumbaroğlu, "Nükleer enerji santrallerini kapatma kararı alan ülkelerin enerji sarfiyatları her yıl düşüyor. Türkiye'deki talep ise artıyor. Türkiye'nin kişi başı 2 bin kilovat saat tüketimi var. Kapatmayı planlayan Almanya ve İsviçre'deyse tüketim 8 bin kilovat saat seviyelerinde. Ancak bu ülkelerde talep sürekli düşüyor. Almanya ekonomik ömrünü doldurmuş santralleri kapatıyor. Bunun yerine rüzgar ve kömür santralleri kurmayı öngörüyor. Fakat bunun ekonomik bir faturası olacak ve bu da fiyatlara yansıyacak" şeklinde özetliyor.

"CARİ AÇIK KAMBURUNU HAFİFLETECEK"
Hazırladıkları raporda sadece Akkuyu Nükleer Santrali'nin yapısını değerlendirdiklerini ifade eden Sinan Ülgen, enerji ithalatının Türkiye'nin sırtındaki cari açık kamburunu her yıl biraz daha büyüttüğüne vurgu yapıyor. Öte yandan nükleer teknolojinin siyasi bir olgu olarak ülkelerin önünde durduğunu sözlerine ekleyen Ülgen, "Komşularımız nükleer konusunda adım atarken bizim durmamız söz konusu olamaz. İran'ın bu alandaki gelişiminin gerisinde kalmamız sorun yaratır. Bunun yanında üstünde durulması gereken başka bir konu daha var ki o da cari açık. Türkiye'nin 40 milyar dolar enerji ithalatı var. Enerji bağımlılığını azaltacak olan bu proje bu bakımdan çok önemli" şeklinde konuşuyor. Bunlara ek olarak Kumbaroğlu ise, "Enerjide çeşitlenme yaratılması şart. Dünyada çalışan nükleer santrallerin sadece yüzde 3'ünde olumsuzluklarla karşılaşıldı. Fosil yakıtlara bağımlı kalacak Türkiye'nin petrol ve doğalgazı ne yazık ki büyüyen talebi karşılayacak durumda değil" diyor.

"KAMUOYUNUN ENDİŞELERİNE KULAK VERİLMELİ"
EDAM BAŞKANI Sinan Ülgen
"Santrali denetleyecek bağımsız bir yapı oluşturulmali"

Nükleer, riskli bir teknoloji ve bu riskleri yok etmek mümkün değil. Ancak bunu azaltmak elimizde. Bunu denetleyen güçlü ve bağımsız bir kurum olursa riskler minimuma indirgenebilir. Denetleme kurumu hem hükümetten hem sanayiciden bağımsız oluşturulmalı.

"Sanayici bilgilendirilmeli"
Türkiye'de nükleer konusunda objektif bir analize ihtiyaç var. Buradaki asli sorumluluk kamuya düşüyor. Böylesine toplumu ilgilendiren hassas bir kararı alan hükümet, bununla ilgili toplumu ve sanayiciyi bilgilendirmeli. Nükleere geçen ülkeler, geçişle ilgili olarak, neden ihtiyaç var, hangi şartlarda geçilecek, riskler ne şekilde azaltılacak başlıklarıyla toplumu bilgilendirdi. Türkiye'nin de hızla bunu yapması gerekiyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz