Son yıllarda CEO olarak kalmak oldukça zorlaştı.
Kriz pek çok ünlü CEO'yu yerinden etti. BP'den Tony Hayward, GM'den Rick
Wagoner, Starbucks'tan Jim Donald bu isimlerden birkaçı. Türkiye'de de
koltuğuna veda eden birçok CEO var. Ayrılıkların ise pek çok nedeni
bulunuyor. İlk sırada, finansal göstergelerde düşüşe tahammülsüzlük var.
Strateji veya hissedar değişikliği de CEO'yu koltuğundan ediyor.
Türkiye'de ise aile bireyleriyle uyumsuzluk CEO'ları zorluyor. Peki
patronlar CEO'larına ne zaman "ayrılık zamanı" diyor? İbrahim Orhan gibi
kimi patronlar, hedeflerde yüzme 10 sapmaya bile müsamaha göstermiyor.
Ömer Faruk Kavurmacı gibi bazı patronlar ise uzun vadede büyümenin
pazarın altında kalmasını kabul edemiyor. Tony Hayward, geçtiğimiz ekim
ayına kadar petrol devi British Petroleum'un (BP) CEO'suydu. 20 Nisan'da
şirkete ait bir petrol platformunun batması sonucu Meksika Körfezi'nde
oluşan sızıntıya kadar üst yönetim ve piyasaların gözünde oldukça
başarılı ve hedeflerini tutturan bir yönetici olarak görülüyordu. Oysa
Hayward için her şey bu çerve felaketiyle bir anda tersine döndü. Kazada
ölen işçilerin ailelerine yeterli ilgi göstermemesi ve sızıntı sonrası
şirketin hisse senetlerinin yüzde 40 oranında değer yitirmesi Hayward'ı
koltuğundan eden süreci başlattı. Petrol sızıntısının Körfez'e kıyı
Amerikan eyaletlerinde denizciliğe bağlı geçim kaynaklarını yok etmesi
yüzünden yoğun bir istifa baskısı altına girdi. Sonunda 17 milyar dolar
zarar eden şirketin üst yönetimi, CEO'ları Hayward'la mayıs ayında
yollarını ayırdıklarını açıkladı. Gerçekten de son 3 yılda, dünyada ve
Türkiye'de pek çok CEO koltuğunu devretmek zorunda kaldı. Kriz de
CEO'ların üzerindeki baskıları artırdı. 2000'li yılların başında 7-8 yıl
aynı görevde kalan CEO'lar için bu ortalama 3-4 yıla kadar indi.
18 CEO koltuğunu neden bıraktı? Tablosunu görmek için görsele tıklayın
Neden ayrılıyorlar?
CEO ayrılıklarında ilk neden, finansal başarısızlık olarak öne
çıkıyor. Halka açık şirketlerin CEO'larının görevden ayrılmalarının ana
nedeni, pazar payı, kâr ve ciro anlamında istenen finansal hedefleri
yakalayamamaları oluyor. Bu hedefler, şeffaflık politikası sayesinde
piyasalarca adım adım izleniyor. Örneğin Starbucks'ın CEO'su Jim Donald,
2008 yılında şirketin hisse senedi fiyatları, kriz nedeniyle yüzde 42
oranında düştüğü için koltuğundan olmuştu. Bir diğer önemli nedense
Stanton Chase Türkiye Yönetici Ortağı Çağrı Alkaya'nın da altını çizdiği
gibi üst yönetim ile görüş ayrılıkları yaşanması. Bunun son örneğini
mart sonunda Acer CEO'su Gianfranco Lanci yaşadı. Lanci, şirketin
yönetim kurulu üyeleri ile gelecek stratejileri konusunda hemfikir
olamayınca işten çıkarıldı. LeadershipIQ.'nun araştırması da, işine son
verilen CEO'ların yüzde 31'inin değişimi yönetememeleri gerekçesiyle
ayrıldıklarını ortaya koyuyor. Stratejik iletişim danışmanı Salim
Kadıbeşegil, "3 ayda bir bilanço açıklamaya odaklı gündemi yönetme
baskısı, CEO'ların uzun vadeli stratejik alanlardan uzaklaşarak
'günükurtarmak' mantığıyla çalışmaları sonucunu getiriyor. Doğaldır ki
değişimi benimsemiş rakiplerin ataklarıyla bocalayan CEO'lar, başarılı
finansal sonuçlar sağlasa bile yönetim kurullarının gözünde çaptan
düşüyor" diyor. LG CEO'su Nam Yong ve Nokia CEO'su Olli Pekka Kallasvuo
da sektörlerindeki değişimi yakalayamadıkları ve şirketlerini rekabette
geri bıraktıkları için görevlerinden oldu.~
Türkiye farklı mı?
Aslında dünyanın önde gelen yönetim danışmanlarından Debra Benton,
CEO ayrılıklarını tek bir nedene bağlıyor: "CEO ile artık şirketinin
ihtiyaçlarına uymadığı için yollar ayrılır. Şirket, o günkü koşullara
bağlı olarak bazen bir satış uzmanına, bazen bir eğitici CEO'ya bazen de
bir kriz yöneticisine ihtiyaç duyar." RBL Group Yönetici Ortağı Dave
Ulrich, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde CEO'ların
başarılarında farklı kriterler olduğunu ve ayrılıkların başka nedenlere
dayanabileceğini düşünüyor: "Gelişmekte olan ülkelerde, ekonominin güçlü
liderler yetiştirecek kadar zamanı olmadığı için daha fazla yönetim
boşluğu yaşanabilir. Bir de ekonomiler daha belirsiz olduğundan
liderlerin değişime hızlı ayak uydurması beklenir." Türkiye'de CEO ile
yollar finansal bir başarısızlık nedeniyle ayrılsa bile bu açıkça dile
getirilmiyor. Halka açık şirketlerin oranı da az olduğundan şeffaflaşma
ve bunu açıklama gereği hissedilmiyor. Odgers Berndtson Türkiye Yönetici
Ortağı Ayşe Öztuna, ayrılıkların çoğunlukla hakim hissedarın değişmesi
sonrası ve pazarın gerektirdiği değişimlere uyum adına yaşandığını
belirtiyor. HRM Danışmanlık Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka da
artan şirket birleşmeleri sonrasında yapılan düzenleme ve
değişikliklerin, CEO'larda performans yetersizliğine sebep olabildiğini
düşünüyor. Ya da tam tersine, Danone Tikveşli Genel Müdürü Okay Eğdirici
örneğindeki gibi şirketin Türkiye hedeflerinin değişmesi ve CEO'nun
muhafazakar hedeflerle çalışmak istememesi ayrılık getirebiliyor.
Aile sancısı
Türkiye ekonomisinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturan aile şirketlerinin kurumsallaşma sancısı yaşaması
da ayrılık nedenlerinden biri. "Türkiye'de yönetim kurulu üyeleri veya
şirket sahipleri, yurtdışına göre karar süreçlerine, yöneticilerin
iradesine daha sık müdahale edebiliyor. Türk yöneticilerin otoriteyi
paylaşmayı sevmemesi çatışmaya yatkın bir zemin hazırlıyor, zamanla
ipler kopuyor." Troy Holding Yönetim Kurulu Üyesi Cumhur Taşdelen,
"Kurumsallaşma hevesinde olan ve özellikle baba tarafından kurulan ve
büyütülen aile şirketlerinde CEO, tanım karmaşasıyla karşılaşıyor.
Aldığı kararlara müdahil olan ve hala dizginleri elinden bırakmak
istemeyen, çoğunluğu aile fertlerinden oluşan yönetimle karşı karşıya
kalma ihtimali, halka açık şirketlere göre daha yüksek" diyor. Nitekim
ETİ'den ayrılan Hazım Ellialtı'nın ayrılık hikayesi de bunun en net
örneklerinden biri olarak görülüyor. Öztuna da "Türkiye'de ayrılıklar
duygusal nedenlerden oluyor. Patron ile CEO'nun kimyası uyuşmazsa sona
hızlı geliniyor" diyor. Aile şirketlerinde patronların CEO'ya tüm
yetkilerini devredememeleri sıkıntı oluşturuyor. Türkiye'de pek çok CEO,
bu nedenle sorumluluklarını tam yerine getiremediğini düşünüyor. Öyle
ki CEO Index araştırmasına katılan yöneticilerin yüzde 53'ü,
yönettikleri şirkette 'yetkisiz sorumluluk' almayı, işten ayrılmak için
en önemli neden sayıyor.
Değişen kurallar
Dünyada ve Türkiye'de zaman içinde CEO ayrılıklarının nedenleri de
değişim gösteriyor. Bu noktada 2008 krizi, bir milat olarak görülüyor.
Salim Kadıbeşegil, bu krizi yüz yıllık iş yapma biçiminin iflası olarak
değerlendiriyor ve "Krizin arkasında 'daha fazla kâr ve bunu yapabilme
hırsı' yaratan piyasa ekonomisinin kuralları var" diye konuşuyor. Dünya
devlerinin büyük zararlar yazmasına neden olan kriz sonrasında, yurtdışı
piyasalarda şeffaflık çok önem kazanmaya başladı. Hissedarların ve
piyasaların en küçük hataya bile tahammülleri kalmadı. "Şimdiye kadar
hiç olmadığı kadar kapsamlı bir şeffaflık söz konusu" diyen Dave Ulrich,
"Bir CEO beklentileri karşılamadı mı bu tüm kamuoyu tarafından bilinir
hale geldi. Her hata anında yazılır çizilir hale geliyor. Eskiden
yönetim daha kapalı kapılar ardında ve özeldi şimdiyse her şey ortada"
diyor. Şerif Kaynar da konuya farklı bir bakış açısı ile yaklaşıyor:
"Şimdi Türk şirketleri de dahil dünyada şirket ciroları ve faaliyet
alanları, hem iş hem coğrafya olarak çok büyüdü. CEO'nun işi çok daha
komplike oldu." Egon Zehnder Türkiye Yönetici Ortağı Murat Yeşildere'nin
vurguladığı gibi aile şirketlerinde 2. veya 3. neslin üst yönetime
geçmesi, CEO'lara bakışı farklılaştırdı. Yeşildere, "Türk şirketlerinde
yönetim jenerasyonu değişikliğiyle silah arkadaşı eski yöneticilerin
yerini profesyonellerin alması ve performansın enflasyonsuz ortamda net
görünmesi ayrılıkları tetikliyor" şeklinde konuşuyor.~
Baskı artıyor mu?
Fortune Danışmanlık Yönetici Ortağı Ayşen Arıduru'ya göre holding,
şirketler grubu, beyaz eşya, telekom, hızlı tüketim malları ve finans
sektörlerinde CEO'ların üzerindeki baskı daha yoğun. "Halka açık
şirketlerde
CEO'lara baskı daha az. Esas halka açılana kadar ciddi zorluklar ve
engeller yaşanıyor" diyor. Yönetim uzmanları, CEO'ların şirketlerinin
piyasadaki yerini sağlamlaştırmaları ve kendi şahsi itibarlarını iyi
yönetmeleri gerektiği konusunda hemfikir. Axa Sigorta CEO'su Cemal
Ererdi, CEO'ların işlerini yaparken paydaşlara karşı sorumlulukları
olduğunu ve bu paydaşlardan baskı görmesini doğal karşılıyor. Logo
Yazılım CEO'su Ali Güven de Ererdi ile aynı fikirde: "CEO'larda
yönettikleri şirkette olan biten hukuki, finansal, idari, sosyal her
şeyden sorumlu olma baskısı var. CEO sorumluluğu tam olarak taşır,
kimseyle paylaşma veya bir hatayı başkasına atma lüksü yoktur." Benetton
Genel Müdürü Zeynep Selgur ise yöneticilerin bugün üzerindeki en büyük
baskının rekabet kanadından geldiğini düşünüyor. "Sadece rekabet değil
dünya gündemi de işlerimizde ciddi baskı oluşturuyor. Her zamanki planlı
ve çözüm üreten yönetim biçimiyle devam ediyorum" diyor. Novartis
Türkiye CEO'su Güldem Berkman, "Bugün ilaç sektöründeki CEO'lar üzerinde
'yeni' olarak rutin değişim yönetimi ihtiyacı ile çok ciddi artan bir
kâr ve verimlilik baskısı var. Değişimi iyi yönetmek anlamında çok daha
fazla şirket içi iletişim, artan kâr ve verimlilik baskısını yönetmek
için de ağırlıklı inovasyon üzerinde çalışıyorum" diyor.
Ne zaman gitmeli?
CEO Index araştırması da yönetim kurullarının CEO'lardan, büyüme
hedeflerine daha hızlı bir şekilde ulaşmasını, değişimin önderliğini
yapmasını ve birçok sektörde aynı anda bilgi sahibi olmasını
beklediklerini ortaya koyuyor. Bu baskılara paralel, CEO'ların yüzde
52'si pazar payını artırmayı, yüzde 49'u değer yaratmayı gündemlerinin
ilk sırasına yerleştiriyor. Murat Yeşildere, Türkiye'de patronların,
kısa vade olarak görülen 3 yıl için bile başarısız finansal sonuçlar
görmeye tahammülü olmadığını söylüyor. Orhan Holding Onursal Başkanı
İbrahim Orhan'ın sözleri de bu fikri destekliyor: "CEO olacak
yöneticimiz işe başlamadan uzun vadeli 5 yıllık, kısa vadeli 2-3 yıllık
detaylı planlarını yönetim kuruluna sunar. Bu planlar uygunsa kurul onu
CEO olarak atar. Bu planlardan sapmalar olduğu takdirde, bu sapma
maksimum yüzde 10'a ulaşırsa CEO'dan ayrılması istenir. Tabii ki sapmada
dünyada ya da ülkemizde oluşacak fevkalade durumlar göz önüne alınır."
Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı da CEO'nun
yönetiminde pazar payında küçülme yaşanmasının hiçbir işverenin kabul
edebileceği bir durum olmadığı düşüncesinde. Kavurmacı, "Tabii ki
işveren de pazarın gerektirdiği yatırım ve pazarlama bütçesini
oluşturmak durumunda. İşletmenin büyüme oranının pazarın büyüme oranının
altında kalması, nedenleri ve reçeteleri ortaya konulduğunda
katlanılabilir. Fakat uzun vadede tahammül edilemez bir durum oluşturur"
diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?