Patronun veda anı

Son yıllarda CEO olarak kalmak oldukça zorlaştı.

1.07.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Patronun veda anı


Kriz pek çok ünlü CEO'yu yerinden etti. BP'den Tony Hayward, GM'den Rick Wagoner, Starbucks'tan Jim Donald bu isimlerden birkaçı. Türkiye'de de koltuğuna veda eden birçok CEO var. Ayrılıkların ise pek çok nedeni bulunuyor. İlk sırada, finansal göstergelerde düşüşe tahammülsüzlük var. Strateji veya hissedar değişikliği de CEO'yu koltuğundan ediyor. Türkiye'de ise aile bireyleriyle uyumsuzluk CEO'ları zorluyor. Peki patronlar CEO'larına ne zaman "ayrılık zamanı" diyor? İbrahim Orhan gibi kimi patronlar, hedeflerde yüzme 10 sapmaya bile müsamaha göstermiyor. Ömer Faruk Kavurmacı gibi bazı patronlar ise uzun vadede büyümenin pazarın altında kalmasını kabul edemiyor. Tony Hayward, geçtiğimiz ekim ayına kadar petrol devi British Petroleum'un (BP) CEO'suydu. 20 Nisan'da şirkete ait bir petrol platformunun batması sonucu Meksika Körfezi'nde oluşan sızıntıya kadar üst yönetim ve piyasaların gözünde oldukça başarılı ve hedeflerini tutturan bir yönetici olarak görülüyordu. Oysa Hayward için her şey bu çerve felaketiyle bir anda tersine döndü. Kazada ölen işçilerin ailelerine yeterli ilgi göstermemesi ve sızıntı sonrası şirketin hisse senetlerinin yüzde 40 oranında değer yitirmesi Hayward'ı koltuğundan eden süreci başlattı. Petrol sızıntısının Körfez'e kıyı Amerikan eyaletlerinde denizciliğe bağlı geçim kaynaklarını yok etmesi yüzünden yoğun bir istifa baskısı altına girdi. Sonunda 17 milyar dolar zarar eden şirketin üst yönetimi, CEO'ları Hayward'la mayıs ayında yollarını ayırdıklarını açıkladı. Gerçekten de son 3 yılda, dünyada ve Türkiye'de pek çok CEO koltuğunu devretmek zorunda kaldı. Kriz de CEO'ların üzerindeki baskıları artırdı. 2000'li yılların başında 7-8 yıl aynı görevde kalan CEO'lar için bu ortalama 3-4 yıla kadar indi.

18 CEO koltuğunu neden bıraktı? Tablosunu görmek için görsele tıklayın

Neden ayrılıyorlar?
CEO ayrılıklarında ilk neden, finansal başarısızlık olarak öne çıkıyor. Halka açık şirketlerin CEO'larının görevden ayrılmalarının ana nedeni, pazar payı, kâr ve ciro anlamında istenen finansal hedefleri yakalayamamaları oluyor. Bu hedefler, şeffaflık politikası sayesinde piyasalarca adım adım izleniyor. Örneğin Starbucks'ın CEO'su Jim Donald, 2008 yılında şirketin hisse senedi fiyatları, kriz nedeniyle yüzde 42 oranında düştüğü için koltuğundan olmuştu. Bir diğer önemli nedense Stanton Chase Türkiye Yönetici Ortağı Çağrı Alkaya'nın da altını çizdiği gibi üst yönetim ile görüş ayrılıkları yaşanması. Bunun son örneğini mart sonunda Acer CEO'su Gianfranco Lanci yaşadı. Lanci, şirketin yönetim kurulu üyeleri ile gelecek stratejileri konusunda hemfikir olamayınca işten çıkarıldı. LeadershipIQ.'nun araştırması da, işine son verilen CEO'ların yüzde 31'inin değişimi yönetememeleri gerekçesiyle ayrıldıklarını ortaya koyuyor. Stratejik iletişim danışmanı Salim Kadıbeşegil, "3 ayda bir bilanço açıklamaya odaklı gündemi yönetme baskısı, CEO'ların uzun vadeli stratejik alanlardan uzaklaşarak 'günükurtarmak' mantığıyla çalışmaları sonucunu getiriyor. Doğaldır ki değişimi benimsemiş rakiplerin ataklarıyla bocalayan CEO'lar, başarılı finansal sonuçlar sağlasa bile yönetim kurullarının gözünde çaptan düşüyor" diyor. LG CEO'su Nam Yong ve Nokia CEO'su Olli Pekka Kallasvuo da sektörlerindeki değişimi yakalayamadıkları ve şirketlerini rekabette geri bıraktıkları için görevlerinden oldu.~

Türkiye farklı mı?
Aslında dünyanın önde gelen yönetim danışmanlarından Debra Benton, CEO ayrılıklarını tek bir nedene bağlıyor: "CEO ile artık şirketinin ihtiyaçlarına uymadığı için yollar ayrılır. Şirket, o günkü koşullara bağlı olarak bazen bir satış uzmanına, bazen bir eğitici CEO'ya bazen de bir kriz yöneticisine ihtiyaç duyar." RBL Group Yönetici Ortağı Dave Ulrich, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde CEO'ların başarılarında farklı kriterler olduğunu ve ayrılıkların başka nedenlere dayanabileceğini düşünüyor: "Gelişmekte olan ülkelerde, ekonominin güçlü liderler yetiştirecek kadar zamanı olmadığı için daha fazla yönetim boşluğu yaşanabilir. Bir de ekonomiler daha belirsiz olduğundan liderlerin değişime hızlı ayak uydurması beklenir." Türkiye'de CEO ile yollar finansal bir başarısızlık nedeniyle ayrılsa bile bu açıkça dile getirilmiyor. Halka açık şirketlerin oranı da az olduğundan şeffaflaşma
ve bunu açıklama gereği hissedilmiyor. Odgers Berndtson Türkiye Yönetici Ortağı Ayşe Öztuna, ayrılıkların çoğunlukla hakim hissedarın değişmesi sonrası ve pazarın gerektirdiği değişimlere uyum adına yaşandığını belirtiyor. HRM Danışmanlık Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka da artan şirket birleşmeleri sonrasında yapılan düzenleme ve değişikliklerin, CEO'larda performans yetersizliğine sebep olabildiğini düşünüyor. Ya da tam tersine, Danone Tikveşli Genel Müdürü Okay Eğdirici örneğindeki gibi şirketin Türkiye hedeflerinin değişmesi ve CEO'nun muhafazakar hedeflerle çalışmak istememesi ayrılık getirebiliyor.

Aile sancısı
Türkiye ekonomisinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturan aile şirketlerinin kurumsallaşma sancısı yaşaması
da ayrılık nedenlerinden biri. "Türkiye'de yönetim kurulu üyeleri veya şirket sahipleri, yurtdışına göre karar süreçlerine, yöneticilerin iradesine daha sık müdahale edebiliyor. Türk yöneticilerin otoriteyi paylaşmayı sevmemesi çatışmaya yatkın bir zemin hazırlıyor, zamanla ipler kopuyor." Troy Holding Yönetim Kurulu Üyesi Cumhur Taşdelen, "Kurumsallaşma hevesinde olan ve özellikle baba tarafından kurulan ve büyütülen aile şirketlerinde CEO, tanım karmaşasıyla karşılaşıyor. Aldığı kararlara müdahil olan ve hala dizginleri elinden bırakmak istemeyen, çoğunluğu aile fertlerinden oluşan yönetimle karşı karşıya kalma ihtimali, halka açık şirketlere göre daha yüksek" diyor. Nitekim ETİ'den ayrılan Hazım Ellialtı'nın ayrılık hikayesi de bunun en net örneklerinden biri olarak görülüyor. Öztuna da "Türkiye'de ayrılıklar duygusal nedenlerden oluyor. Patron ile CEO'nun kimyası uyuşmazsa sona hızlı geliniyor" diyor. Aile şirketlerinde patronların CEO'ya tüm yetkilerini devredememeleri sıkıntı oluşturuyor. Türkiye'de pek çok CEO, bu nedenle sorumluluklarını tam yerine getiremediğini düşünüyor. Öyle ki CEO Index araştırmasına katılan yöneticilerin yüzde 53'ü, yönettikleri şirkette 'yetkisiz sorumluluk' almayı, işten ayrılmak için en önemli neden sayıyor.

Değişen kurallar
Dünyada ve Türkiye'de zaman içinde CEO ayrılıklarının nedenleri de değişim gösteriyor. Bu noktada 2008 krizi, bir milat olarak görülüyor. Salim Kadıbeşegil, bu krizi yüz yıllık iş yapma biçiminin iflası olarak değerlendiriyor ve "Krizin arkasında 'daha fazla kâr ve bunu yapabilme hırsı' yaratan piyasa ekonomisinin kuralları var" diye konuşuyor. Dünya devlerinin büyük zararlar yazmasına neden olan kriz sonrasında, yurtdışı piyasalarda şeffaflık çok önem kazanmaya başladı. Hissedarların ve piyasaların en küçük hataya bile tahammülleri kalmadı. "Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar kapsamlı bir şeffaflık söz konusu" diyen Dave Ulrich, "Bir CEO beklentileri karşılamadı mı bu tüm kamuoyu tarafından bilinir hale geldi. Her hata anında yazılır çizilir hale geliyor. Eskiden yönetim daha kapalı kapılar ardında ve özeldi şimdiyse her şey ortada" diyor. Şerif Kaynar da konuya farklı bir bakış açısı ile yaklaşıyor: "Şimdi Türk şirketleri de dahil dünyada şirket ciroları ve faaliyet alanları, hem iş hem coğrafya olarak çok büyüdü. CEO'nun işi çok daha komplike oldu." Egon Zehnder Türkiye Yönetici Ortağı Murat Yeşildere'nin vurguladığı gibi aile şirketlerinde 2. veya 3. neslin üst yönetime geçmesi, CEO'lara bakışı farklılaştırdı. Yeşildere, "Türk şirketlerinde yönetim jenerasyonu değişikliğiyle silah arkadaşı eski yöneticilerin yerini profesyonellerin alması ve performansın enflasyonsuz ortamda net görünmesi ayrılıkları tetikliyor" şeklinde konuşuyor.~

Baskı artıyor mu?
Fortune Danışmanlık Yönetici Ortağı Ayşen Arıduru'ya göre holding, şirketler grubu, beyaz eşya, telekom, hızlı tüketim malları ve finans sektörlerinde CEO'ların üzerindeki baskı daha yoğun. "Halka açık şirketlerde
CEO'lara baskı daha az. Esas halka açılana kadar ciddi zorluklar ve engeller yaşanıyor" diyor. Yönetim uzmanları, CEO'ların şirketlerinin piyasadaki yerini sağlamlaştırmaları ve kendi şahsi itibarlarını iyi yönetmeleri gerektiği konusunda hemfikir. Axa Sigorta CEO'su Cemal Ererdi, CEO'ların işlerini yaparken paydaşlara karşı sorumlulukları olduğunu ve bu paydaşlardan baskı görmesini doğal karşılıyor. Logo Yazılım CEO'su Ali Güven de Ererdi ile aynı fikirde: "CEO'larda yönettikleri şirkette olan biten hukuki, finansal, idari, sosyal her şeyden sorumlu olma baskısı var. CEO sorumluluğu tam olarak taşır, kimseyle paylaşma veya bir hatayı başkasına atma lüksü yoktur." Benetton Genel Müdürü Zeynep Selgur ise yöneticilerin bugün üzerindeki en büyük baskının rekabet kanadından geldiğini düşünüyor. "Sadece rekabet değil dünya gündemi de işlerimizde ciddi baskı oluşturuyor. Her zamanki planlı ve çözüm üreten yönetim biçimiyle devam ediyorum" diyor. Novartis Türkiye CEO'su Güldem Berkman, "Bugün ilaç sektöründeki CEO'lar üzerinde 'yeni' olarak rutin değişim yönetimi ihtiyacı ile çok ciddi artan bir kâr ve verimlilik baskısı var. Değişimi iyi yönetmek anlamında çok daha fazla şirket içi iletişim, artan kâr ve verimlilik baskısını yönetmek için de ağırlıklı inovasyon üzerinde çalışıyorum" diyor.

Ne zaman gitmeli?
CEO Index araştırması da yönetim kurullarının CEO'lardan, büyüme hedeflerine daha hızlı bir şekilde ulaşmasını, değişimin önderliğini yapmasını ve birçok sektörde aynı anda bilgi sahibi olmasını beklediklerini ortaya koyuyor. Bu baskılara paralel, CEO'ların yüzde 52'si pazar payını artırmayı, yüzde 49'u değer yaratmayı gündemlerinin ilk sırasına yerleştiriyor. Murat Yeşildere, Türkiye'de patronların, kısa vade olarak görülen 3 yıl için bile başarısız finansal sonuçlar görmeye tahammülü olmadığını söylüyor. Orhan Holding Onursal Başkanı İbrahim Orhan'ın sözleri de bu fikri destekliyor: "CEO olacak yöneticimiz işe başlamadan uzun vadeli 5 yıllık, kısa vadeli 2-3 yıllık detaylı planlarını yönetim kuruluna sunar. Bu planlar uygunsa kurul onu CEO olarak atar. Bu planlardan sapmalar olduğu takdirde, bu sapma maksimum yüzde 10'a ulaşırsa CEO'dan ayrılması istenir. Tabii ki sapmada dünyada ya da ülkemizde oluşacak fevkalade durumlar göz önüne alınır." Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı da CEO'nun yönetiminde pazar payında küçülme yaşanmasının hiçbir işverenin kabul edebileceği bir durum olmadığı düşüncesinde. Kavurmacı, "Tabii ki işveren de pazarın gerektirdiği yatırım ve pazarlama bütçesini oluşturmak durumunda. İşletmenin büyüme oranının pazarın büyüme oranının altında kalması, nedenleri ve reçeteleri ortaya konulduğunda katlanılabilir. Fakat uzun vadede tahammül edilemez bir durum oluşturur" diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz