"Türkiye gündemi öyle renkli ki koleksiyonum için çok malzeme var". Bu sözler TNT Express'in genel müdürü Turgut Yıldız'a ait. Bahsettiği konu, ilginç gazete haberlerinden oluşan kupür koleksiyonu. 1999'dan bu yana kendisine ironik gelen haberleri biriktiriyor. Şimdiye kadar 500 civarında kupürü olmuş. Koleksiyonunda tifo olan sağlık bakanının insanlarla öpüşüp tokalaştığını gösteren resimli bir haber de var... Ama bu tek hobisi değil. Yoğun iş temposundan uzaklaşmak için sanal ortamda uçuşlar yapıyor. Bu aralar dünyanın en zor havaalanı olan Nepal'deki Luka'ya inmeye çalışıyor. Planları arasında gerçek bir uçak kullanmak var.NT Express'in genel müdürü Turgut Yıldız, gazeteleri sadece haberler için okumuyor. Onu gazete okumaya iten bir başka neden daha var. O da koleksiyonu... 1999 yılından beri ilginç ve mizahi bulduğu gazete haberlerini biriktiriyor. Şimdiye kadar 500 civarında kupürü olmuş. Türkiye'nin renkli gündemi nedeniyle çok da çok zorluk çekmediğini söylüyor. Turgut Yıldız'ın, kupür koleksiyonu dışında başka hobileri de var. Bilardo oynamak, bahçeyle ilgilenmek ve tarih kitapları okumak gibi. En ilginci ise flash simülatörle uçmak. Şimdiye kadar yüzlerce uçuş gerçekleştiren, dünyanın pek çok havalimanına inen Yıldız, sanal pilotluk sertifikasına sahip. Yeni hedefi, gerçek pilot sertifikası alarak gerçek bir uçak kullanmak. TNT Express'in Genel Müdürü Turgut Yıldız ile hobilerini konuştuk:
Capital: İlginç bir koleksiyonunuz var. Neden kupür biriktiriyorsunuz? Bu merak ilk nasıl başladı?
- Mizahi bulduğum haberleri biriktiriyorum. Bazı haberlerde gerçekten hem haberin içeriği hem niteliği çok esprili oluyor. Fotoğrafı ve yazısı birbiriyle çok çelişkili olabiliyor. Bu tarz haberler çok hoşuma gidiyor. Böyle haberler gördüğümde "Sonradan unutmayayım, yıllar sonra aklıma gelince tekrar bakarım" düşüncesiyle kesip biriktirmeye başladım. İlk biriktirdiğim haberlerden biri 1999 yılına aitti. O dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş ile ilgiliydi. Bakan tifo olmuş ama tüm toplantılara katılıyor, herkesle tokalaşıyor, hatta insanlarla öpüşüyor. Fotoğraflarda da görülüyor zaten. O kadar hasta ki ayakta duracak durumda değil ama herkesin içinde. Bu haberi okuyunca "Ne kadar yanlış" diye düşünmüştüm. Üstelik bunu bir sağlık bakanı yapıyor... Bu haber bana hem içerik hem sunum olarak çok ilginç, ironik geldi ve böylece biriktirmeye başladım.
"Önce sanal sonra gerçek uçarım" 10 YILDIR UÇUYORUM
Yaklaşık 10 yıldır sanal olarak uçuyorum. Öncelikle çok eğlenceli. Ben işim nedeniyle çok sık uçak seyahati yapıyorum. Şöyle bir yöntem belirledim: Nereye uçacaksam bir gün önceden sanal ortamda o havalimanına kendim iniyorum. Uçarken de gerçek uçuş rotasını ve gerçek hava koşullarını tercih ediyorum. Uçağı oraya indiriyorum. PİLOTU KONTROL EDERİM
Ertesi gün uçacağım zaman da biletimi pencere kenarından alıyorum ve camdan sürekli bakıyorum,,, Pilotun benim yaptığım hareketlerin birebir aynısını yaptığını gözleyerek seyahat ediyorum. Örneğin pilot benim rotadan gitmiyorsa "Eyvah bir sorun var, rota değişti" diyorum içimden. Müthiş zevkli. HEM ZEVKLİ HEM YORUCU
Çok zevkli ve heyecanlı. Ama her gün uçamıyorum. Çünkü gerçekten yorucu oluyor. Özellikle kalkış ve inişlerde bir pilot kadar efor harcıyorsunuz. Çok ciddi bir konsantrasyon ve dikkat gerektiriyor. Bu simülasyonların çeşitli kademeleri var tabii. Ben yüzde 100 realistik derecesinde uçuyorum. En ufak bir hata yaptığınızda düşüyorsunuz. Onun için gerçekten yorucu.~
Capital: Koleksiyonunuzda kaç kupür var? En eskisi kaç yılına ait?
- Tarihlere baktığımda sanırım en eskisi 1999 yılına ait. Yani 12 yıldır biriktiriyorum. 500'e yakın kupür oldu. En etkilendiğim örneklerden biri Arjantin'deki ekonomik krize ilişkin haberdi. Oradaki görüntüler çok çarpıcıydı. Canlı hayvan taşıyan bir araç devrilmiş ve insanlar evlerine et götürmek için yaralı hayvanları canlı canlı parçalıyorlar. Görüntüler de başlık da çok etkileyiciydi. "Krizin faturası" başlığıyla verilmişti. Bence çok etkileyici bir örnek. Baktığınızda çok vahşi bir görüntü var ve gerçekten rahatsız edici. Ama bazen rahatsız edici şeyleri de görmek, göstermek lazım diye düşünüyorum.
Capital: En çok ne tarz haber ve yazıları saklarsınız?
- Çoğunlukla yazı ile resim arasındaki espri çok ilgimi çekiyor. Genelde de bu tarz haberleri tercih ediyorum. Bunu tüm gazeteler yapmıyor, sadece bazı yayınlarda bu farklı sunum biçimi var. Genelde sağlıkla, çevreyle, hayvanlarla, dünyayla ilgili haberleri topluyorum. Ama siyasi haberler de var.
Capital: Biriktirdiğiniz köşe yazarları var mı? Kimler?
- Aslında benim ilgimi çeken ironik ve esprili tarzda yazı yazan çok fazla köşe yazarı yok. Sadece Yılmaz Özdil yazılarını son derece güzel esprilerle, mizahi bir şekilde süslüyor. Onun haricinde diğer köşe yazarlarındabenim için çok malzeme yok. Çünkü gündem nedeniyle gerçekten sert yazıyorlar. Ama Yılmaz Özdil son derece ciddi ve sıkıntılı konuları bile alaya alabiliyor. O yüzden onun yazılarını biriktiriyorum.
Capital: Peki eş-dost çevrenizden sizin için kesip getirenler olur mu?
- Tabii. Eşim, akrabalarım, arkadaşlarım ilginç haberler gördüklerinde ya kesip bana getiriyorlar ya da arayıp haber veriyorlar. "Şöyle bir şey çıkmış gördün mü?" diyorlar. Hemen bulup koleksiyonuma ekliyorum.
Capital: Bu koleksiyon dı��ında başka hobileriniz var mı?
- Hobilerim var ama koleksiyon olarak sadece kupür biriktiriyorum. Örneğin en çok vakit ayırdığım hobilerimden biri "flash flight simülatör" ile oynamak, sanal ortamda da olsa uçmak. Airbus A380'e kadar birçok farklı modeli uçurabilmek çok zevkli. Hatta sanal pilotluk sertifikam da var. Onların dışında özellikle tarih kitapları okumayı, film izlemeyi ve bilardo oynamayı seviyorum. Eskiden de bilardo oynardım ama bu aralar tekrar başladım. Eve de bir bilardo masası aldım. Tekrar yoğunlaşmaya başladım bu işe. Çünkü insanı gerçekten çok geliştiren bir spor.
Capital: Hafta sonlarını, tatilleri nasıl geçirmeyi tercih edersiniz? Kendinizi nasıl şarj edersiniz?
- Hafta içi çok planlı yaşamak zorunda olduğum için açıkçası hafta sonları plansız yaşamaya özen gösteriyorum. Biraz nereye sürüklenirsem, ortam beni nereye götürürse diye bakıyorum. Genelde eşimle birlikte Adalar'a gidiyoruz. Mümkün olduğunca trafiğin olmadığı yerlere, salaş yerlere gitmeye özen gösteriyorum. Şehir merkezinden epey uzakta, üç katlı bahçeli bir evimiz var. Bahçemizle ilgileniyorum. İnanın bu trafikten, keşmekeşten çok bıkmış durumdayım. Ev alırken de şehirden kaçtığımı fark ettim. Hatta arabaya binip giderken radyo çekmemeye başladığında "İşte benim yaşamak istediğim yer burası" dedim ve oradan bir ev aldık...
Capital: Hobiler iş hayatınızı, yöneticiliğinizi nasıl etkiliyor? Size neler katıyor?
- Hepsi farklı şeyler katıyor. Örneğin biriktirdiğim kupürler sayesinde gelişimi gözlemleyebiliyorum. Türkiye ve dünya nereden nereye gelmiş? Tüm bu haberler bu süreci öyle net ortaya koyuyor ki. Sadece ilerlemeyi değil aslında bazı alanlardaki duraklamayı da görebiliyorsunuz. Yani hep aynı kalan gerçekleri de böylece fark edebiliyorsunuz. Bilardo ise konsantrasyon konusunda sizi çok geliştiren bir spor. Kendinizi tamamen vermeniz gereken çok zor bir oyun. O esnada kafanızdaki her şeyi silmeniz lazım. Aksi halde başarılı olamıyorsunuz. O konsantrasyon anında gerçek hayatınızdaki bir sorunu da fark etmeden çözüyorsunuz. Ben bunu fark ettim. Bu konsantrasyonu sağlayıp sayı yaptığım anda, bilinçaltımda işle ilgili çözemediğim bir sorun da o topun deliğe girmesiyle çözülüyor. Bilardonun gerçekten böyle bir etkisi var. Çözüm bulamadığınız, takıldığınız sorunları çözmenizi sağlıyor. Uçuş hobim ise riskleri görme ve risk yönetimi konusunda bana ciddi katkı sağlıyor. Hızlı karar verme konusunda da. Diğer hobilerim rahatlamak, dinlenmek, kendime vakit ayırmak, enerji toplamak anlamında bana çok faydalar sağlıyor. ~
10 dakikada Amerika...
64 KAT HIZLI UÇUŞ
Her seferinde gerçek zamanlı uçamıyorum. O kadar vaktim olmuyor tabii ki. Örneğin ABD'ye gideceksem 14 saat bilgisayarın başında uçmam imkansız. Ama bu programın hızlandırılmış versiyonları var. ABD'ye gideceğim zaman 64 kat hızlandırılmış haliyle otomatik pilotta uçuyorum. inişi normal hız ve zamanda yapıyorum. Sanal da olsa 10 dakikada Amerika'ya iniyorum yani. NEPAL'E İNECEĞİM
Bu aralar Nepal'deki Luka'ya inmeye çalışıyorum. Dünyanın en zor havaalanı. Dağların tepesinde, 3 bin metre yükseklikte. Öyle bir yerdeki uçarken havaalanını göremiyorsunuz bile. Çok zor bir yer. Zaten gerçekte de her yıl orada 4-5 uçak düşüyormuş. O derece tehlikeli bir noktada. Dağcıların kullandığı bir alan. işte bu aralar oraya inmeye uğraşıyorum. Ama bir türlü sağlıklı bir iniş yapamadım. Sürekli kaza oluyor, HEDEFİM GERÇEK UÇAK
Şimdiye kadar dünyanın birçok farklı bölgesine defalarca sanal uçuş yaptım. Fakat hiç gerçekten uçak kullanmadım. Ama planlarım içinde var. Çok istiyorum. Bu yıl belki öyle bir şey olabilir. Sanal olarak bu program dahilinde aldığım pilot sertifikam var. Ama yakın zamanda gerçeğini de almayı planlıyorum.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?