Appcircle Ortağı ve CEO’su Tansu Yeğen ile yeni kariyer yolculuğunu konuştuk...
Hande Yavuz
TANSU YEĞEN, teknoloji alanının en deneyimli yöneticilerinden biri. Bugüne kadar HP’den IBM’e, Apple’dan Samsung’a birçok uluslararası şirkette üst düzey yöneticilik yaptı. Son olarak da Uipath’in 120 ülkede yönetimini üstlendi. Tüm bu süreçte kendi işini yapma konusunu da aklının bir köşesinde tutan Yeğen, mart ayında harekete geçti. Henüz yolun başında bir girişim olan Appcircle’ın ortağı ve CEO’su olarak ekibe katıldı. Yeni şirketini büyütmek konusunda heyecanlı olan Yeğen, önce şirket değerini katlamayı sonra yurt dışına açılmayı, 4 yıl içinde de ABD borsasına açılmayı planlıyor.
Tansu Yeğen, teknoloji dünyasının yakından tanıdığı bir isim. 32 yıl boyunca uluslararası kurumsal şirketlerde çalıştıktan sonra 2023 yılı başında radikal bir karar aldı. CEO’luğunu yaptığı ve uluslararası genişlemesinde büyük rol oynadığı Uipath’ten ayrılarak 2019 yılında kurulan bir start up olan ve bir mobil DevOps platformu olan Appcircle’a ortak ve CEO olarak geçti. Kariyeri boyunca hep kendi işini yapmak istediğini belirten Yeğen, yeni şirketiyle ilgili heyecanlı. Bugüne kadarki tüm deneyimlerini kullanacağı Appcircle’ın önümüzdeki süreçte hızlı bir büyüme yolculuğu yaşayacağını söylüyor. “Tüm kariyerime baktığımda kendimi sanki hep bu şirket için çalışmış olarak görüyorum” diyen yöneticinin, önümüzdeki döneme ilişkin yol haritası da hazır. Önce şirketin değerlemesini artırarak yatırım almayı ardından da yurt dışı pazarlara açılmayı planlıyor. “Bence şirket ürünü ve yetkinliğiyle sadece ülkemizde değil dünyanın ilk 3’ü içinde yer alabilecek bir konumunda. 2027’de Amerika’da borsaya açılma hedefimiz var” diyor. Appcircle Ortağı ve CEO’su Tansu Yeğen ile yeni kariyer yolculuğunu konuştuk:
Yaklaşık 5 yıldır uluslararası bir teknoloji şirketi olan Uipath’ın yönetimindeydiniz. Ayrılık kararını nasıl aldınız?
1991’de iş hayatına başladım, 32 yıl boyunca ağırlıklı olarak kurumsal şirketlerde çalıştım. HP, Microsoft, Apple, Turkcell Ukrayna, IBM, Samsung ve Uipath kurumsal şirketler. Bu süreçte aklımın bir yerinde hep kendi işimi yapmak vardı. Ama bazen kurumsal şirketler sizi öyle bir bağlıyor ki isteseniz de bir türlü o tarafa gidemiyorsunuz. Kurumsal şirkette çalışmanın birçok farklı ve keyifli yanı olmasının yanında çok zor yönleri de var. En başta çok kurallı bir yapı. Özellikle borsaya açık bir şirketin onay mekanizmaları çok. Kariyerimde hep tüm yetkiyi üstlendiğim şirketlerde başarılı oldum. Turkcell Ukrayna’da, Samsung’da eş başkanlık yaptığım dönem de böyleydi. Uipath’te 1 Ağustos 2018’de işe tek kişi olarak başladım ve Türkiye’de neredeyse kimse akıllı yazılım robotları ya da robotik süreç otomasyonunu bilmezken Uipath Türkiye’yi büyüttüm. Ardından şirketi 120 ülkeye kadar yönetmeye başladım. Dolayısıyla kendi işimi yapma özlemim vardı. O özlem de şuydu: Türkiye’de oyun pazarı haricinde gerçek manada bir yazılım şirketinin, dünyada ses getiren bir şirket olması. Kararlarımı kendim aldığım, kararlarımın bir şirketin geleceğini belirleyeceği ortamlar, her zaman çok hoşuma gitti. Ancak bir şirketin kurucusu değildim ve her birinde de kariyerim boyunca başarılı sonuçlar elde ettim. Ödüller için çalışmamış olmama rağmen hep ödüllendirildim. 2023’te Doğu Avrupa’daki takip edilmesi gereken 10 etkili insan arasında seçildim.
Appcircle’dan size teklif nasıl geldi? İlk yaklaşımınız ne oldu?
Appcircle, mobil uygulama pazarına çok farklı bir açılım getiriyor. Şirketin satış direktörüne, yani dünya operasyonlarını kuracak, şirketin yatırımlarını alacak ve günün birinde de Amerika’da borsaya açacak bir lidere ihtiyacı vardı. Bana ilk geldiklerinde 15 gün çalıştım. Sahiden bir potansiyel var mı diye baktım. Ekibin yapısı da çok önemli. Ben kurumsal hayattan geliyorum. Onlar yıllarca start up’larda çalışmış. Karakter olarak uyumlu biriyim. Acaba onların karakterleri benimle uyacak mı, o da çok önemli. Ne olursa olsun aşırı teknikler ama çok iyi anlaştık. O kadar iyi anlaştık ki bir yapbozun iki parçası şeklinde çok güzel entegre olduk. İlk 15 gün şirkette çalışırken şunu gördüm: Almanya, İngiltere, Avustralya gibi ülkelerde bu yazılım gerçekten çok farklı bir ürün. Mobil uygulama pazarına çok farklı bir açılım getiriyor.
Ne zaman göreve başladınız?
1 Mart itibarıyla şirketin hem CEO’su hem ortağı olarak göreve başladım. l Appcircle nasıl bir hikayesi var? n Appcircle kurucusunun hikayesi, 20 yıl öncesine kadar gidiyor. Appcircle Osman Çelik’in dördüncü start up’ı. Nasıl bir çözüm sunduğuna gelince… Bir şirket bir aplikasyonu kullanıma açarken birçok aşamadan geçiyor. Bu aşamalar hem çok uzun sürüyor hem hata oluşması çok muhtemel oluyor. Yazılım geliştiriciler bir yazılım kodu geliştiriyor. Denetleme ekibi tamamen insani özellikleri kullanarak göz gezdiriyor. Daha sonra Android ve iOS’un farklı versiyonlarına uygunluklarına bakılıyor. Tüm cep telefonlarıyla uyumlu testler var mı diye üçüncü parti şirketler kullanılıyor gibi birçok prosedürden geçiyor. Çoğu kez insan gözüyle yapılan bir tarama mevcut. Dahası tüm işlemler doğru yapılmış mı yapılmamış mı şirket yöneticileri göremiyor. Burada yazılım geliştiricilerin, “Evet biz yaptık” demelerinden sonra kodu koydukları bir dünyadan bahsediyoruz. Appcircle şunu yapıyor: Yazılım geliştiriciler kodu bir alana koydukları andan itibaren Appcircle anında haberdar oluyor. Appcircle ile tüm kurumsal mobil geliştirme süreçleri tek bir platformda birleşiyor. Sürüm yayınlama süreçleri de otomasyonla yönetiliyor. Bunun tüm testlerini kendisi yapıyor. Oradan gelen sonuçları yöneticiyle paylaşıyor. Sertifikaları da alıp mağazalara koyuyor.
Appcircle kullanarak şirketler hangi avantajları yaşıyor?
Birçok şirket mobil uygulamaları kendi içlerinde ya da dışarıdan destek alarak geliştiriyor. Ancak Appcircle, kod çıktıktan sonra uçtan uca süreci yönetiyor. Böylelikle uygulama yüzde 20- 30 daha hızlı çıkıyor. Hata oranı neredeyse sıfıra iniyor. Normalde tüketiciler bile hatalı mobil uygulamalarla karşılaşabiliyordu. Bu ekip, yaklaşık 20 yıldır Amerika’daki kurumsal şirketlerdeki mobil geliştirme süreçlerini de yaptığı için tüm dünyadaki şirketlerin beklentilerini, hassasiyetlerini bu platforma koymuş durumda. appcircle. io yazdığınızda tamamen bulut bazlı çalışan bir uygulama. Yani illa makineye indirmeye gerek yok ama banka ve kamu kurumları bazen buluttan kullanmak istemediklerini söylerse de o zaman onların kendi sistemlerine yükleniyor. Ayrıca işin bir de sertifika olayı var. Birçok CRO’ya sertifikaları sorduğumda çoğu kez çok net cevap gelmiyor. “Yazılım geliştiricilerin elinde” diyorlar. Yazılım geliştiricilerin işten ayrılması durumundaysa ne yapacaklarına dair fikirleri yok.
Peki şirket ne zaman kuruldu?
Şirket, 2019’da kuruldu. 2022 ortasına kadar ürün geliştirme süreci sürdü. 2022’nin ikinci çeyreğinde betaya çıktı. 2022’nin ikinci yarısından itibaren de satışa başladı. Bugün itibarıyla Türkiye’de 3 büyük banka, Hepsiburada ve dünyada 20 ülkede 50 binin üzerinde yazılım geliştirici ürünü ücretsiz kullandığı için ücretliye de geçiyorlar. Bir yandan gurur da duyuyorum, çünkü ülkemizden böyle bir platformun çıkması ve çok ilgi çekiyor olması beni heyecanlandırıyor. Amerikan borsasına açma yolunda da ümidimi çok artırıyor. Tüm kariyerime baktığımda kendimi sanki hep bu şirket için çalışmış olarak görüyorum. Uipath de bir start up’tı. Onun 2021’de Amerika’da borsaya açılma sürecinde yer aldım. 120 ülkede ilişkilerim gelişti. Şimdi hedefim, mayıs sonuna kadar Türkiye’de kalmak. Mayıstan sonra tamamen yurt dışı operasyonları kurmak.
İki ortak mısınız?
Evet, Osman Çelik ile iki ortağız. Diğer çalışan arkadaşlarımın da şirkette payı var.
Kaç kişilik bir ekip var?
Yaklaşık 15 kişiyiz.
Gitmek istediğiniz nokta net. Peki şirkette göreve başlar başlamaz ajandanızı nasıl belirlediniz? Yapılacaklar listenizde öncelikli neler var?
Öncelikle bu kurumun büyümesi için gerekli yapı taşlarının oturması, bir vizyonunun olması lazımdı. Arkadaşlarla vizyonu ve değerleri belirledik. Dört değerimiz var. Bunlardan biri, heyecan. Teknolojiyi yakından takip etmek ve iyi teknolojiyle kullanıcılarımızın deneyimini artırmak için heyecanlıyız. İkincisi, düzenli iyileştirme ve geliştirme. Müşterilerimizden ve iş ortaklarımızdan geri bildirim alırız. Bu geri bildirimleri Ar-Ge çalışmalarıyla ürünlerimize yansıtırız. Üçüncüsü inovasyon. İnovasyonu da rekabetin ötesinde bir ürün geliştirme üzerine kurduk. Dördüncüsü de odaklılık. Müşterilerimize, iş ortaklarımıza taahhütlerimizin muhakkak gerçekleşeceğinin sözünü veriyoruz. Vizyon ve değerleri ortaya koyduktan sonra haziran ayına kadar ülkemizdeki yapılandırmayı özellikle kullanıcı tarafında hem kamu hem özel sektör tarafındaki kullanıcı sayımızı artıracağımızı düşünüyorum. Şirketler çok pozitif bakıyor. Birçok şirketle el sıkışma aşamasındayız.
Çözümünüz şirketlere maliyet tasarrufu da sağlıyor mu?
Çok ciddi tasarruf sağlıyor. Pazarlama ekibinde çalışıyorsanız yaptıklarınızı tüm şirket çalışanları görür ve sizi her an eleştirmeye hazırlardırlar. Bir başka zor iş, bilgi işlem. Her şey çalıştığı zaman bu arkadaşlar bir teşekkür almaz ama herhangi bir şey kötü gittiğinde telefonlar susmak bilmez. Özellikle mobil uygulama tarafında herhangi bir hata, şirketlerin operasyonlarını durdurabilir. Özellikle pandemiden sonra mobil uygulamalara çok ciddi yönelme oldu. Bazı havayolu şirketlerinin mobil uygulamalarla yapmış olduğu satışlar normal internet platformlarıyla yapmış olduğu satışları fazlasıyla geçti. Dolayısıyla bizim çözümlerimiz bu noktalarda hem maliyet hem operasyonel olarak önemli bir değer yaratıyor.
Değerleme olarak şirket şu aşamada nerede?
Şu anda şirketin değerlenmesini 20 milyon dolar üzerinden gören yatırımcı şirketler var. Bizimle el sıkışmaya da hazırlar. Ama biz şu anda istemiyoruz. Daha büyütmek ve daha büyük bir rakamdan değerlenme yapmak istiyoruz. Bu rakamı yıl sonunda belirlemeyi planlıyoruz. Bir an önce yurt dışı operasyonlarımızı başlatmak ve daha fazla ülkeye yayılabilmek için o yatırıma ihtiyacımız olacak. Bizim bu işte iki rakibimiz var: Biri Macaristan’da. Bu rakibimiz en son aldığı yatırımla yurt dışına açılmaya başladı. 2026-2027 ikinci yarısına kadar en az 2-3 yatırım alıp 2027’de Amerika’da borsaya açılma hedefimiz var.
Tüm bu yolculukta şu ana kadar kendi adınıza yeni olarak neler gördünüz?
İnanılmaz bir esneklik gördüm. Bir işin en sevmediğim zamanı, öğrenme zamanı. Bir an önce sahaya çıkmak ve işi aksiyona çevirmek istiyorum. Teknik bir eğitimim vardı, işi anlamak konusunda çok zorlanmadım ama ne olursa olsun bu dünyanın içinden gelmediğim için bu terimler yeni yeni oturuyor.
Bugüne kadar çalışmış olduğunuz şirket deneyiminizin şu anda bulunduğunuz noktada ne gibi faydaları oldu?
İş ortakları yönetimi, pazarlama stratejileri, İK yönetimi, prim sistemleri, değerlendirme sistemleri, özellikle teknoloji pazarında yaklaşık 120 ülkenin üzerinde tanıdığım insanlar bana çok fazla tecrübe kazandırdı. Aynı zamanda kendim de 10’a yakın start up’a yatırım yaptım. Onların iş süreçlerinin içinde yer aldım. Onların heyecanı, onların teknolojiyi görüşleri çok güzeldi.
TÜSİAD DESTEĞİYLE CEO’LARA İLETİLEN MESAJ “KAVRAM ANLAŞILAMAMIŞTI” Dijitalleşme şirketlerin olmazsa olmazı oldu. 2016’da dijital dönüşümü kimler yaptı kimler yapmadı diye konuşuyorduk. O zamanlar ben Samsung’da çalışıyordum ve TÜSİAD’la birlikte dijitalleşme haritası hazırlamıştık. O zaman bile dijitalleşme kavramı tam anlaşılmamıştı. Anlaşılmayan şuydu; konu kağıtsız ortama geçmek değil, konu müşteriyi merkeze koymaktı ve bence bu konudaki mesajlar o zaman TÜSİAD’ın desteğiyle net bir şekilde CEO’lara iletildi. “BANKALAR DÜNYAYA ÖRNEK DURUMDA” Dijitalleşmeden anlamanız gereken şey, müşterinizin aklından geçeni okuyup anında ona ürünü sunabilmek. Böyle bir dünyaya gitmeniz gerekiyor. Dijitalleşme konusunda ülkemiz bence her zaman çok iyi konumda. Özellikle bazı bankalarımız dünyaya örnek durumda. Dijitalleşme tarafında özellikle bilgi işlem teknolojilerinin başındaki kişilerden artık dijitalleşmenin ötesinde bazı şeyler bekleniyor. Bunlardan birincisi ciroyu büyütmeleri, ikincisi masrafları azaltmaları, üçüncüsü de riskleri bitirmeleri. Yani şirkete öyle bir şey öner ki biz daha fazla ciro yapabilelim, kullanıcılarımıza daha kolay bağlanalım ve onların akıllarından geçeni çok hızlı öğrenelim deniliyor. |
YEĞEN’İN YENİ AJANDASI
|
“DÜNYADA İLK 3’TE YER ALABİLECEK KONUMDA” MOBİLDE GEÇEN ZAMAN Mobil uygulamalar artık şirketlerdeki tüm uygulamaların yerine geçmeye başladı. Rakamlarla konuşacak olursak yüzde 50’nin üzerinde pay sahibi olmaya başladığını söyleyebiliriz. Dünya ortalamasında herkes mobil uygulamalarda ortalama 3 saat 45 dakika geçirirken, ülkemizde bu süre 4 saat 16 dakikaya uzuyor. PAZARA GETİRDİĞİ AÇILIM Appcircle, mobil uygulama pazarına çok farklı bir açılım getiriyor. 50 binin üzerinde yazılım geliştiricinin bu ürünü kullanıyor olması ve 20 ülkede yoğun talep görmesi müthiş. İnanılmaz bir teknik kadro var. Bu kadro mobil uygulamanın a’dan z’ye ne gerektirdiğini biliyor. Bence şirket ürünü ve yetkinliğiyle sadece ülkemizde değil dünyanın ilk 3’ü içinde yer alabilecek bir konumunda. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?