“Akrobasiye Başlayacağım”

Kayak - Snowboard Otomotiv yan sanayi şirketi olan Mann+Hummel’in genel müdürü Çağrı Savaşan, tam 22 yıldır kayıyor. Profesyonel olarak kaymanın yanı sıra snowboard’da yapıyor. Kaymanın kendisini ...

1.02.2010 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Kayak - Snowboard

Otomotiv yan sanayi şirketi olan Mann+Hummel’in genel müdürü Çağrı Savaşan, tam 22 yıldır kayıyor. Profesyonel olarak kaymanın yanı sıra snowboard’da yapıyor. Kaymanın kendisini düşüncelerinden arındırdığını ve özgürlük duygusunu tattırdığını belirten Savaşan, şu ana kadar hiçbir kayak sezonunu kaçırmadığını söylüyor. “Çok yoğun bir çalışma tempom var ama daha yüksek motivasyonla döndüğüm için, kayak yapmadan geçirdiğim bir sezon yok” diyor. Bir sonraki hedefi ise snowoard’da akrobasi hareketlerine başlamak.

 

hedİlk olarak 9 yaşında televizyonda gördüğü bir kayak sahnesi bu spora ilgi duymasını sağladı. Hiç ders almadan kendi kendine kaymayı öğrendi. Harçlıklarını kayak malzemeleri almak için biriktirdi. Zaman içinde iyi bir kayakçı haline geldi.

Bugün 22 yıllık bu hobisini dolu dizgin yaşamaya devam ediyor. Türkiye’nin yanı sıra dünyanın dört bir yanına kaymak amacıyla gidiyor.

Sözünü ettiğimiz isim otomotiv yan sanayi sektöründe filtre üretimi konusundaki lider şirket Mann+Hummel’ın Genel Müdürü Çağrı Savaşan.

Hayatının en keyifli ve en özgür anlarını pistlerde yaşadığını belirten Savaşan, kaymaya başladığı günden itibaren hiçbir kış sezonunu kaçırmadığını söylüyor. “Çok yoğun bir çalışma tempom var ama daha yüksek motivasyonla döndüğüm için, kayak yapmadan geçirdiğim bir sezon yok” diyor. Savaşan, iş yoğunluğu, günlük telaş ve problemleri bir kenara bırakıp düşüncelerini boşaltabildiği tek yerin de kayak pistleri olduğunu ifade ediyor.

Ona göre iş yaşantısı ile kayak sporu da pek çok noktada benzeşiyor. Benzeşen bu noktaları da şöyle açıklıyor: “Kayak yaparken hız yapmayı seviyorum. Aynı şekilde iş hayatında da problemleri ve başladığımız projeleri hızlı ve etkin sonuca ulaştırmaya çalışıyorum. Ayrıca her ikisinde de denge çok önemli. Oraya buraya saldırmadan belirli bir dengeyi sağlamanız gerekiyor. O yönden iş hayatı ve kayak birbirine çok benziyor.”

Mann+Hummel Genel Müdürü Çağrı Savaşan, kayak sporuna duyduğu ilgiyi ve hayatındaki önemini anlattı.

- Kayak ile ilgilenmeye ne zaman başladınız?
Ben 22 yıldır yani 9 yaşımdan itibaren bilfiil kayak yapıyorum. Kayak yapma isteği ilk olarak televizyonda kayak yapanları gördüğümde başladı. Ailemde kimse bu sporu yapmıyordu. Bu nedenle kayağa bir anlamda yalnız başladım. İlk başlarda tatile annemle gittik. Gide gele birkaç arkadaş daha buldum kendime, toplu şekilde gitmeye başladık. Ailem, bir yerimi kırarım diye endişelendi ama benim bu spora olan ilgim ağır bastı.

- Kayak malzemelerini nasıl aldınız?
Kaymaya ilk başladığımda kiralama yöntemini kullanıyordum. Biz Bostancı’da oturuyorduk, Karaköy’e gidip kayak buldum. Fiyatını öğrendim. Para biriktirmeye karar verdim. Daha sonra o yıl bayram harçlıklarımla kayağı aldım. Yaza doğru elimde kayakla eve geldim. İlk aldığım ekipman odur. Daha sonra teknoloji de yenilendiği için iki-üç yılda bir değiştirmek durumunda kaldım.

- Kayak dersi aldınız mı? 
İlginç bir şekilde ders alma ihtiyacı duymadım. Beni görenler de ders almama gerek olmadığını söyledi. Kayakta teknik çok önemli. Tekniği çok iyi yerleştirmek lazım. Kaymaya başladıktan 2 yıl sonra sadece teknik kazanmak için ders aldım. Kayak için yetenek lazım. Ama yine de ders alarak başlamak çok önemli. Çünkü nasıl başlarsanız öyle gidiyor. Ben sürekli araştırdım. Teknik konusunda bir sürü dergi okudum. Biraz kendi gayretimle o tekniği oturtmaya çalıştım. Ders alarak da o tekniği desteklemiş oldum. Bir de su kayağı, roller blade, paten kaymak gibi bu spora benzer sporları daha önce yapmış olanlar kayak sporunu daha iyi yapabiliyor.

- Amatörlükten profesyonelliğe geçiş ne zaman oldu? Yarışmalara katılıyor musunuz?
Aslında birkaç yıl içinde teknikleri de kullanınca profesyonelliğe geçiş başladı.

Dağda düzenli olarak organize edilen yarışmalar var. Vakkorama Cup gibi… Onlara katıldım. Birkaç tane derecem de var.

- Kayaktan snowboard’a geçtiniz. Bu geçişe ne zaman nasıl karar verdiniz?
Şans eseri, dağa bir keresinde gittiğimizde dağda doğru dürüst kar yoktu. Kayak yapamayacaktık. En azından bir snowboard deneyelim dedik. Böylelikle snowboard’a başladım.

Snowboard’u son 5,5 yıldır yapıyorum. Aslında daha önce başlamak istemiştim ama “Kayak yaptıktan sonra snowboard’a başlarsan bir daha kayak yapmazsın” şeklinde bir kanı vardı. Ama bende öyle olmadı. Kayak bana her zaman çok zevk verdi. Kayakta hız yapabiliyorsunuz. Snowboard’la da hız yapabiliyorsunuz ama snowboard biraz daha iyi vakit geçirmeye uygun bir spor. Kayak size özgürlük veriyor, hızı tadabiliyorsunuz.

Lokasyonla da alakalı. Türkiye’de snowboard yapabilmek için sınırlı sayıda pist var. Yurtdışı gibi değil.

- Kayaktan sonra snowboard’a geçişin çok zor olduğu söyleniyor. Siz zorlandınız mı? İlk önce snowboard’u mu öğrenmek lazım?
Kayakta ayaklarınız birbirinden bağımsız hareket edebiliyor, snowboard’da ise sabit. Dolayısıyla bu açıdan teknik farklılığı var. Yine de benzer yanları var. İkisinde de mutlak surette denge söz konusu. Bununla birlikte kıyasladığınızda snowboard biraz daha yorucu ve zor bir spor. Biraz daha efor sarf etmenizi gerektiriyor. Ama snowboard’u ayağınıza taktıktan sonra korkunç bir zevk yaşıyorsunuz. İlk başladığımda 2-3 gün düşüp kalktım. Zaten snowboard’da en önemli şey düşmeyi öğrenmek. Ders aldığınızda hocalar size ilk önce düşmeyi öğretecek. Çünkü keskin düşüşler oluyor. Bilek ve kolunuz kırılabilir. Snowboard çok eğlenceli ama bazen de canım hız yapıp hiçbir şey düşünmek istemiyor. O zaman kayak yapmak bana çok zevk veriyor.

- Bu sporla ilgili hedefleriniz nedir?
Kayak ve snowbard’u başarılı şekilde yapıyorum. Bu hedefimdi, bunu tamamladım. Snowboard’u biraz daha akrobasi ağırlıklı yapmaya çalışacağım. Geçen yıl Aralık sonunda denemiştim. Kaburgalarımı biraz incittim. Biraz tehlikeli. Bugüne kadar hiç kırığım olmadı.

- Sezon boyunca bu spora ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
Çok yoğun bir çalışma tempom var, ama daha yüksek motivasyonla döndüğüm için, kayak yapmadan geçirdiğim bir sezon yok. Maalesef mevsimler kısaldı. Çok net hatırlıyorum, Türkiye’de bile kasım ayında kayak yapabiliyordum. Kasım ayında başlayıp nisan ayına kadar uzayan bir sezon vardı. Şimdi bu durum değişti. Önümüzdeki hafta kayak için Avusturya’ya gidiyorum. Son 3-4 yıldır özellikle Alpler’deki tesisler ilgi görüyor. Hem mevsimin kısalıyor olması hem kar yağışının azalıyor olması bu sporla ilgilenmeyi zorlaştırıyor. Bunun için suni kar yapıyorlar. Türkiye’de de bunun yatırımını yapanlar var.

- Kaymaya kimlerle gidiyorsunuz? Grubunuz var mı?
Kemikleşmiş bir arkadaş grubumuz var. Kayak sonrasında otele gidiyor, genelde sıcacık şöminenin karşısında oturuyoruz.  Tabu gibi oyunlar oynuyoruz. Gidilecek yerler sınırlı olduğu için kendi eğlencemizi kendimiz yaratıyoruz. 4 kişi gidilse bile etraftakilerle konuşuyoruz, derken grup 20 kişiye çıkıyor. Ben kayak tatillerinde çok arkadaş edinmişimdir.

- Yaşadığınız ilginç bir olay var mı?
Sis olduğu zaman kayak yapmak çok zorlaşıyor. Sisle kar birleştiğinde yönünüzü ayırt edemiyorsunuz. Her yer beyaz her yer pist oluyor. Bizim için en büyük risk kaybolmak. Bir kez Kartalkaya’daydık, pisti iyi tanıyorduk ama sis bir anda yoğunlaştı. Tepeden aşağı inerken döndüğümüz kısmın pist dışında olduğunu fark ettik. Eğer pist dışında olduğumuzu fark etmeseydik kaybolacaktık. O dönem Amerikalı bir asker çocuğu da kaybolmuştu. Herkese mutlaka bir GPRS almalarını tavsiye ediyorum.

- Kayak pahalı bir spor mu?
Ben bu spora ilk başladığımda kayak boyu boyunuzdan 15 cm yüksek olacak diye bir şey vardı. Teknoloji o kadar gelişti ki titanyum, magnezyum gibi maddeler kayağa girdi. Dolayısıyla kayaklar hem hafifledi hem uzunlukları kısaldı. Bu kullanıcıya büyük kolaylık getiriyor. Eskiden harcadığınız enerjinin gelişen teknolojiyle daha azını harcayıp daha çok verim alıyorsunuz. Keza ayakkabılar da öyle. Evet, kayak pahalı bir spor. Takım, kıyafet, kayak takımlarının hepsini 1.500-2.000 Euro’dan aşağıya tamamlayamıyorsunuz. Bir ayakkabıyı 300 Euro’ya alırsınız ama o ayakkabıyı 365 günün 100 günü kullanabilirsiniz. Kayakta öyle değil. Teknoloji çok çabuk yenileniyor. Teknolojiye bire bir uyacağım diyorsanız her yıl ekipman değiştirmeniz gerekiyor. Ama ben böyle yapmıyorum. Ekipman aldığım zaman genelde iyisini almaya çalışıyorum. İyisini aldığımda 3-4 yılda bir değiştiriyorum.

- Kayak yapmak size neler hissettiriyor?
İşlerin yoğunluğu, günlük telaşlar, problemlerin çok fazla olması ve sorumluluklar herhangi bir şey yaparken kafanızın bir köşesinde sizi rahat bırakmıyor. Benim bunu hissetmediğim iki yer var. Birincisi suyun altı, yani dalış. İkincisi de kayak. Kayak ve snowboard’da o kafanızı yiyip bitiren düşüncelerden kurtulabiliyorsunuz. Konsantrasyonunuzu tamamen bu spora odaklayabiliyorsunuz. Düşünmek için zaman yok. Çok meşgul eden bir spor. Aynı zamanda kayak özgürlük duygusunu tattığım bir spor.

- Farklı sporlar da yapıyorsunuz. Onlardan da bahseder misiniz?
Lisanslı dalgıcım. Yaklaşık 9 yıldır yılda 3-4 defa dalıyorum. Rüzgar sörfü yapıyorum. Yurtdışındayken dalga sörfü yapıyordum. Türkiye’de dalga sörfü yapılacak çok fazla yer yok. Uzakdoğu sporları ile uğraşıyorum. Bu sporları yılın 12 ayı yapabiliyorum. Daha önce sabah 5:30’da yapmaya başlıyorduk. Oldukça zinde hissetmemi sağlıyor. Sakinleştiriyor. Bir de golf oynuyorum

Türkiye’de Pistler Eğlence Odaklı

- Türkiye’deki pistleri yurtdışındakilerle karşılaştırdığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Pistler Tatmin Etmiyor
Amerika’da Alpler gibi çok elverişli pistler var. Gerek Amerika gerek Batı Avrupa olsun oradaki pistlerin uzunluğu bizim buradakilerle karşılaştırdığınızda çok farklı. Burada pistler iyi, tesislerimiz için de kötü diyemem ama Colarado ve Utah’ı göz önünde bulundurduğunuzda yurtdışındaki pistler kadar sizi tatmin etmiyor. Buradaki pistler uzunluk olarak çok kısa.

Yukarı Çıkmak Bir Dert
Bu işi profesyonele yakın yapıyorsanız Türkiye’de yukarı çıkmak bir dert, aşağı inmek ise bir saniye. Yukarı çıkmak için 1 saat sıra var. Liflerde gitmek için yarım saat geçiriyorsunuz. Orada o zevke çok varamıyorsunuz. Onun için Türkiye’deki pistler biraz daha eğlence odaklı. 

Kayak Yaptığım Ülkeler
Amerika’nın yanı sıra Avrupa’da kayak yapılabilen her ülkede kayak yaptım. Romanya, Bulgaristan, İtalya, İsviçre, Avusturya ve Almanya bu ülkeler arasında… En iyi kayak merkezleri Amerika’da Colarada’daki Apsen ve Wolf Creek ayrıca Utah’daki Park City. Avusturya’daki SchladmingDachstein ve Bolu’da Kartalkaya’da bence en iyi kayak merkezleri arasında.

“Kayakta ve İşte Hızı Seviyorum”

- Sizin için kayak ile iş yaşantısının benzeştiği yanlar var mı?

Denge Önemli
İş yaşantısı ve kayak sporu bence çok benziyor. Kayak yaparken hız yapmayı seviyorum, aynı şekilde iş hayatında da gerek problemleri gerek başladığımız projeleri hızlı ve etkin sonuca ulaştırmaya çalışıyorum. Ayrıca her ikisinde de denge çok önemli. Oraya buraya saldırmadan belirli bir dengeyi sağlamanız gerekiyor. O yönden kayak ve iş yaşamı birbirine çok benziyor.

Eziyeti de Fazla
Konsantrasyon ve motivasyon kesinlikle çok önemli. Bir kere işi de kayağı da seviyor olmanız lazım. Çünkü her ikisinin de eziyeti çok fazla. Kayakta soğuk var, düşüp kalkıyorsunuz, ıslanıyorsunuz… Bunları çekmek için kayak yapmayı seviyor olmanız lazım. Bu durum iş yaşantısında da bu şekilde. Yaptığınız işlerin sonuçlarından tatmin olmanız için o işi seviyor olmalısınız. Başka bir spor olsaydı bu kadar severek yapar mıydım bilmiyorum.

Hande Yavuz
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz