Caner Tunaman’la kariyer hayatında en fazla ses getiren işlerden biri olan Benckiser başarısını ve küçük bir şirketi bir dünya devi haline nasıl getirmeyi başardıklarını konuştuk.
Herkes
bana ‘sen nesin’, diye soruyor. Ben işadamıyım, dünya kurucusu, Türkiye
kurucusuyum, şirket ortağıyım, dünyadaki markalardan 2 tanesinin
mucidiyim. Ama en başında ben bir pazarlamacıyım. Başarımı da buna
borçluyum. ” Bu sözler, Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından CANER
TUNAMAN’a ait. Tunaman, Türkiye’de kariyer hayatını en dolu yaşayan
isimlerden biri. 18 yıllık Uni-lever kariyerinin ardından, Benckiser’in
dünya operasyonunu 6 kişiyle birlikte kuran Tunaman, Kosla ve Marc’ın
yaratılmasında, Dardanel markasının büyümesinde, Türkiye’ye deniz
otobüsünün getirilmesinde de söz sahibi... Son olarak dünyanın en köklü
ve eski dondurulmuş gıda şirketlerinden Iglo/ Birds Eye’ı Türkiye’ye
getirmesiyle adını duyurdu. Kendi deyimiyle bu yeni girişim, kariyerinin
doruk noktasında kendisine yeni bir “heyecan” kattı. Caner Tunaman’a
göre başarısının sırrı, her işin içinde olması. Hiçbir zaman bir işi
birine verip takip etmeyi ihmal etmemiş olması da önemli. Tunaman, bunu
da pazarlamacı kimliğine bağlıyor. “Pazarlama derken satıştan
bahsetmiyorum. Benim işim tüketiciyle... Ben tüketiciye dokunmayı
seviyorum” diyen Tunaman’la kariyer hayatında en fazla ses getiren
işlerden biri olan Benckiser başarısını ve küçük bir şirketi bir dünya
devi haline nasıl getirmeyi başardıklarını konuştuk.
“Delice” bir karar aldım
“Ben 18 yıl Unilever’de çalıştım. İlk önce stajyer yönetici olarak işe
alındım. 2 yıl çok güzel ve yaratıcı işlere imza attık. Daha sonra
Brezilya’ya pazarlama müdürü oldum. Unilever Türkiye Export’u kurdum.
Daha sonra Hollanda’ya gittim. Ben ve lideri olduğum grup Becel’i icat
ettik. Daha sonra Unilever Türkiye’nin pazarlama direktörü oldum, ancak
dünya başkanı beni başka yerlerde de görmek istiyordu. Unilever
Malezya’nın genel müdürü olarak atandım. Başlangıçta önemli bir savaş
verdim. Unilever, kârının yüzde 10’unu Malezya’dan elde ediyordu. Ancak
ben Unilever’e girdikten sonra kafama koymuştum: 45 yaşından sonra
burada çalışmayacaktım. Ne olursa olsun devlet gibi çalışıyorduk, çok
büyük bir yapı vardı. Kendi işimi yapmaya karar vermiştim. Herkes bu
kadar imkanı bırakmanın çok ‘delice’ olacağını söylüyordu. Ancak ben
kararlıydım. Bunlar benim kendimle gurur duyduğum taraflarım...
Malezya’dan Unilever Türkiye’ye geri döndüğümde aklımda bu düşünceler
vardı. Ayrılacağım duyuldu. Pek çok head hunter peşime düştü. Mars
Grubu, Kellogg’s ve ayrıca Rainers adında bir sigara şirketinden teklif
aldım.
Ürün etkiledi
Daha sonra bir gün Boston Con-sulting’in Avrupa Başkanı Dr. Peter Hart,
beni ziyarete geldi. ‘Ben 6 deli arıyorum’ dedi. ‘Peki, ben kaçıncısı
oluyorum’ diye sordum, ikinci olduğumu söyledi. ‘Siz de birincisiniz o
zaman’ dedim. ‘Evet!’ dedi. Ne yapmayı düşündüğünü sorduğumda, ‘Bir aile
şirketi var, Benckiser. Çok paraları var. Biz bu şirketi alacağız,
büyüteceğiz, büyüttükten sonra da kurucu ortakları olacağız’ diye cevap
verdi. O sırada tek bir ürünleri vardı: Calgon. Sadece bu konuşmanın
üzerine “Tamam” diyerek el sıkıştım.