Tiryaki Agro CEO’su Süleyman Tiryakioğlu’yla şirketin faaliyet alanlarındaki hedeflerini ve gelecek vizyonunu konuştuk
Nil Dumansızoğlu
2,5 milyar dolara yaklaşan cirosunun yüzde 75’ini yurt dışı faaliyetlerden elde eden Tiryaki Agro, bugün tarım ürünleri tedarik zincirini global çapta yöneten Türkiye’nin en büyük özel sektör çiftçisi konumunda. Türkiye’de 60 bin dönüm araziyi işletiyor. Yılda 3 milyon ton tarım ürününün tedarikini gerçekleştiriyor. Grubun CEO’su SÜLEYMAN TİRYAKİOĞLU, yeni alanlarda büyümek konusunda da oldukça iddialı olduklarını vurguluyor. Büyümede rotalarını; biyoekonomi, yeşil dönüşüm, bitki bazlı proteinler ve sağlıklı beslenmeye çevirdiklerini belirtiyor. Bu alanlarda 2030 yılına kadar 3 kat büyümeyi planlayan Tiryakioğlu, “Orta büyüklükte bir global şirket olmak ise orta vadedeki en önemli planım” diye konuşuyor.
Gaziantep’te mercimek kırma değirmeniyle temelleri atılan Tiryaki Agro, 1990’lı yıllardan itibaren 2’nci kuşakla birlikte büyümeye başladı. Asıl ivmesini 2010 yılından sonra yakalayan şirket, bugün tarım ürünleri tedarik zincirini global çapta yöneten bir grup haline gelmiş durumda. 2000’li yıllardan itibaren şirketin büyümesinin her aşamasında yer alan, ailenin ikinci kuşak temsilcisi Süleyman Tiryakioğlu, bundan sonraki hamlelerinin globalleşmek olacağını söylüyor. Gıda ve tarım ürünleri tedarik zinciri yönetimindeki 60 yıllık tecrübelerini yeni alanlara taşıyacaklarını ifade eden Tiryakioğlu, “Yönümüzü biyoekonomi, tarımda yeşil dönüşüm, bitki bazlı proteinler ve sağlıklı beslenme alanlarına çevirdik. 2030 vizyonumuz çerçevesinde global biyoekonomi alanında önemli bir oyuncu olmayı hedefliyoruz. 2030 yılına kadar bu alanda üç kat büyümeyi hedefliyoruz” diyor. Tiryaki Agro CEO’su Süleyman Tiryakioğlu’yla şirketin faaliyet alanlarındaki hedeflerini ve gelecek vizyonunu konuştuk:
Tiryaki Agro’nun geniş bir faaliyet alanı var. Nasıl bir yapıdan söz ediyoruz?
Tiryaki Agro’nun ana faaliyet alanı hububat, baklagiller, yağlı tohumlar ve yem gibi konvansiyonel tarım ürünlerinin yanı sıra organik tarım ürünlerinin üretilmesi, kaynaklanması, işlenmesi, depolanması, lojistik operasyonlarının yürütülmesi, satışı, sevkiyatı ve dağıtımı. Türkiye başta olmak üzere dört kıtadaki 35 ülkeden ürün tedarik ediyor, 70 ülkedeki müşterilerimize ulaştırıyoruz. Yılda 3 milyon ton tarım ürünün tedariki, derin işlemesi ve ticaretini gerçekleştiriyoruz. Yıllık ciromuz son yıllarda 2-2,5 milyar dolar aralığında seyrediyor.
Tedarik zinciri yönetiminde sahip olduğunuz büyüklük nedir?
Tiryaki Agro olarak tarım ürünleri tedarik zincirini global çapta yönetiyoruz. Son yıllarda uluslararası ekonomik faaliyetin hem coğrafyası hem organizasyonu, küresel değer-tedarik zincirleri tarafından yeniden şekillendirildi. Kaynaklama, üretim ve ticarileştirme süreçlerinin çeşitli aşamaları, eskiden olduğu gibi tek yerde toplanmak yerine, birçok farklı ülkede gerçekleşecek şekilde yeniden yapılandı. Global tedarik ya da Dünya Bankası terminolojisiyle “değer zinciri şirketleri”, küresel ekonomik organizasyonun temel parçası haline geldi. Biz de tarım ürünleri tedarik zinciri olarak verimli değer üretim sürecine sahip olmak için çaba sarf ettik ve etmeye devam ediyoruz. Halen sertifikalı tohumdan tarladaki üretime ve depolamaya, işlemeden lojistiğe, ürünün ticaretinden nihai tüketiciye ulaşmasına kadar global ölçekteki her halkayı verimli biçimde yönettiğimiz benzersiz bir iş modeline sahibiz.
Tedarik zinciri yönetimiyle ilgili navlun krizi büyük sorunlar yarattı. Şu anda durum nedir? Savaşlar ve çatışmalar sektörü nasıl etkiliyor?
Pandemide taşıma maliyetlerinin neredeyse 4 katına çıktığına şahit olduk. Dolayısıyla artan lojistik maliyetleri ve yüksek emtia fiyatları iş yapış şekillerimizde belirleyici oldu. Bugün Ukrayna- Rusya savaşı, Orta Doğu’daki çatışmalar ve yüksek gerilim, uluslararası ticaretin önündeki en önemli engel ve Türkiye bu sıcak noktaların tam ortasında. Rusya ve Ukrayna dünya tahıl ve yağlı tohumlar üretiminde ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye’nin girişimleriyle Ukrayna’nın tarım ürünlerinin sevkiyatı için oluşturulan Karadeniz Tahıl Koridoru, iyi işlemesine rağmen çeşitli nedenlerle devam ettirilemedi. Orta Doğu’daki yüksek gerilim, özellikle Aden Körfezi’nde ticari gemilere yapılan saldırılar, dünyanın en önemli ticari geçiş yollarından birinin kapanmasına ve gemilerin Afrika kıtası etrafında dönmesine neden oldu. Bu da lojistik maliyetlerini önemli ölçüde artırdı. Özellikle savaş ve çatışmalarda ülkelerin milli güvenlik meselesi olan gıda ve tarım ürünleri tedarik zincirlerinin şoklara dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. En kısa sürede alternatif kaynaklara yönelme refleksi geliştirilmesi ve tedarik zincirlerini yeni duruma adapte olacak şekilde yapılandırmak da çok önemli.
Tiryaki Agro olarak ne kadarlık bir üretim kapasitesiniz var?
Türkiye’de 7 lokasyonda 25 üretim tesisimiz, Irak’ta yatırımı 4 ay önce tamamlanan soya kırım fabrikamız ve mısır depolarımızla ABD’de yeni satın aldığımız organik yem fabrikamız bulunuyor. Bu lokasyonlar; Bandırma, Gaziantep, Mersin, Çorum, Samsun, Karaman ve Karacabey ile Irak’ın Basra şehrindeki Umm Qasr Limanı ve ABD’nin Missouri eyaletinin Buffalo şehri. Günlük 15 bin ton işleme ve üretim kapasitesine sahibiz. Yılda 3 milyon tonu aşkın tarım ürününün tedarikini, işlemesini ve ticaretini gerçekleştiriyoruz. Türkiye hariç en çok kaynaklama yaptığımız ülkeler arasında Rusya, ABD, Ukrayna ve Arjantin bulunuyor. Tiryaki Agro, Türkiye’de işlettiği 60 bin dönüm araziyle ülkenin en büyük özel sektör çiftçisi konumunda. Ayrıca Rusya’nın Omsk bölgesinde işlettiğimiz 700 bin dönüm arazide tarım uygulamaları yapıyoruz.
Cironuzda yurt dışı ve Türkiye dağılımı nedir? Burada nasıl bir denge izleyeceksiniz?
Ciromuz bileşenlerini birbirinden ayırmak güç olsa da yüzde 75’ini yurt dışından yüzde 25’ini ise Türkiye’den elde ettiğimizi söyleyebiliriz. Grubumuzun hazırlandığı 5 yıllık stratejik plana göre 2030 yılında yurt dışı dağılım daha da büyük bir paya sahip olacak görünüyor.
2023 sizin için nasıl bir yıl oldu? Hedeflerinize ulaşabildiniz mi?
Tarımsal ürün tedarik zinciri şirketi olmamızdan kaynaklı olarak mali yılımız haziran, o nedenle biz aslında Haziran 2024 itibarıyla 1 yıllık mali dönemimizi kapattık. Onun üzerinden konuşursak ABD pazarındaki talep daralmasının etkisiyle bu bölgenin pazar lideri olan iştirakimizin performansı biraz geride kalmış olsa da grup genelinde satış hedeflerimizi yakaladığımızı söyleyebilirim. Son 6 ayın bizim açımızdan en önemli gelişmesi, Irak’ın Basra şehrinde, Orta Doğu’nun en büyük kapasiteli fabrikalarından birinin inşaatını bitirip faaliyete başlamamız oldu.
Önümüzdeki yıl için büyüme hedefiniz nedir?
Yılda 3 milyon ton tarımsal ürünün ticaretini gerçekleştiriyoruz ve 2 milyar dolar ciroya ulaşmış bulunuyoruz. Yeni üretim tesislerimizin katkısıyla bu mali yılda büyümemizin daha hızlı olmasını bekliyoruz. Önümüzdeki sezonda yüzde 20’ye yakın bir büyüme gerçekleştireceğiz. Bu oranın yüzde 6-7’si mevcut işlerden gelirken yüzde 13’ü yeni işlerden gelecek.
Büyümenin önemli bölümünü oluşturacak bu yeni işler neler olacak?
Yönümüzü biyoekonomi, tarımda yeşil dönüşüm, bitki bazlı proteinler ve sağlıklı beslenme alanlarına çevirdik. 2030 vizyonumuz çerçevesinde global biyoekonomi alanında önemli bir oyuncu olmayı hedefliyoruz. 2030 yılına kadar bu alanda üç kat büyümeyi hedefliyoruz.
Bu alanlardaki büyümenizi destekleyecek yeni yatırım rotanız ne olacak peki?
Yatırımlarımızı; tarım bazlı enerji, bitki bazlı proteinler, sürdürülebilir tarım ve tarımda dijitalleşme olarak dört başlık altında topladık. Bu yatırımların odağında Türkiye ve yakın coğrafyalarda bitki bazlı protein üretimi, soya kırım tesisleri ve Afrika’da yağ tesisleriyle nişastalar ve türevlerine ilişkin planlarımız bulunuyor. Türkiye ile Kazakistan’da buğday ve bezelye proteini ekstraksiyonu yatırımı yapma konusunda çalışıyoruz. Ayrıca protein ekstraksiyonundan nişastaları kimya ve biyoplastik alanında kullanma çalışmalarımız devam ediyor. Tüpraş ile iş birliği içinde SAF yatırımı yapacağız. Sürdürülebilirlik alanındaki diğer projemiz de Muş’taki 60 bin dönümlük çiftliğimizde başlamak üzere olduğumuz rejeneratif tarım uygulamaları olacak. Ayrıca Antep fıstığında başta Çin olmak üzere dünya çapında pazar payımızı artırmak için harekete geçtik. Enerji, kimya ve tarımın kesişim kümesi artık iyice büyüdü. Biz de buna paralel olarak selüloz bazlı biyoetanol ve atık yağlardan oluşan biyojet yakıtı ve biyokimya yatırımları kararı da aldık. Kısa sürede bu yatırımlarımıza da başlayacağız.
Bahsettiğiniz yeni alanlardan biri de bitki bazlı proteinler. Burada nasıl bir potansiyel var?
Bitki bazlı protein sektörü bugün yaklaşık 10 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip. Ortalama bir sektör yılda yüzde 5 büyürken bitki bazlı proteinler son üç yıldır yüzde 12’lere varan bir oranla büyüyor. Bu alanın 2030 yılında 50 milyar dolara, 2050’ye kadar 100 milyar dolara ulaşması, belki de geçmesi bekleniyor. Protein deyince hayvansal proteinden, besicilikten daha farklı bir şey düşünmenin ve adımlar atmanın artık zamanı geldi. Bitki bazlı proteinlerin hem karbon salımı son derece düşük, hem bu proteinler hayvansal proteinden daha sağlıklı. Bununla ilintili başka önemli bir konu ise protein ekstraksiyonundan çıkacak nişastaların kimyaya hatta biyoplastiğe dönüştürülmesi.
Faaliyet gösterdiğiniz pazarlarda ne kadarlık pazar payına sahipsiniz?
En büyük pazarımız ABD. Bunu sırasıyla Türkiye, Doğu Afrika ülkeleri, Irak başta Orta Doğu ve Orta Amerika bölgesi takip ediyor. Tedarik zinciri operasyonlarında pazar payına ilişkin net ölçümlemelere ulaşmak mümkün olmamakla birlikte faaliyet gösterdiğimiz tüm pazarlarda önde gelen oyunculardan biri olduğumuzu söyleyebiliriz. Tiryaki Agro’nun operasyonlarını, konvansiyonel tarım ürünleriyle organik tarım ürünleri olarak ayırıyoruz. Konvansiyonel tarım ürünleri tedarik zincirinde özellikle mercimek, nohut ve Antep fıstığında pazarın en büyük oyuncuları arasındayız. Örneğin Irak pazarında yaklaşık yüzde 40 payla soya, soya küspesi, mısır gibi ürünlerin ve yem pazarlarının en büyük oyuncusuyuz. Dünyada her yıl hızla büyüyen organik tarım ürünleri pazarında gurur verici bir gelişme içindeyiz. İştirakimiz Sunrise Foods, yaygın tedarik ağı, üretim tesisleri ve dağıtım zinciriyle organik ürünlerde dünyanın en büyük oyuncusu. Öyle ki dünyanın en büyük organik tarım ürünleri pazarı olan ABD’de yüzde 25’le rakiplerinin açık ara önünde pazar lideri konumunda.
Hasata markasıyla perakendeye girmiştiniz. Bu alanda hedefleriniz nedir?
Ürünlerin tüketicilerimizden büyük ilgi gördüğünü söyleyebilirim. Şu an pazarda 3’üncü sıraya yükseldik, mercimekte ise lider olduk. Hasata ürün portföyünde aralarında Gönen Baldo Pirinci, Mardin Kırmızı Mercimeği, Nevşehir Derinkuyu Kuru Fasulyesi, Yozgat Yeşil Mercimeği ve Gaziantep Bulguru gibi çok sayıda ürün bulunuyor ve bunlara yenilerini eklemek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Hangi yeni ürün gruplarına gireceksiniz?
Ar-Ge çalışmalarımız başarılı olursa önümüzdeki yıl un, makarna, yağ kategorilerinde yeni ürünleri raflara çıkabiliriz.
Şirketinizi nereye taşımak istiyorsunuz?
Stratejik hedeflerinizde orta vadede en önemli konu ne? Yeni dünyayla uyumlu net bir 2030 planımız var. Bu yeni planda gelirlerimizi 3 kat büyüterek global pozisyonumuzu güçlendirmek istiyoruz. Benim hedefim, global bir şirket yaratmak. Bu şirketin, orta vadede, orta büyüklükte bir global şirket olmasını planlıyoruz. Bunun dışında kendi kendini idare edebilen, ailenin ağırlığının düştüğü, tamamen kurumsal bir şirket haline gelmeyi arzu ediyorum.
TİRYAKİ AGRO’NUN GELECEK PLANI
|
“30 MİLYON DOLARLIK SATIN ALMA YAPILDI” ORGANİK ÜRÜNLER Organik ürünlerde üretim, işleme, tedarik ve dağıtımın operasyonlarının çoğunluk hissesine sahip olduğumuz ABD merkezli Sunrise Foods International üzerinden gerçekleştiriyoruz. Dünyanın en büyük organik ürün tedarikçisi olan Sunrise Foods’un da ABD ve Kanada başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine depolama ve işleme tesisleri bulunuyor ve bunlara yenilerini eklemeyi sürdürüyor. YEMDE BÜYÜYECEK Bu yaz iştirakimiz Sunrise Foods, ABD’nin önde gelen organik yem üreticisi Ozark Organics’i bünyesine kattı. 30 milyon doların üzerinde bir yatırım oldu. Sunrise Foods, dünyanın en büyük organik ürün pazarı olan Kuzey Amerika’da yüzde 25 payla açık ara lider konumda. Ozark Organics’i bünyesine katarak organik yem üretiminde de önemli bir pay sahibi oldu. Bu yatırıma tedarik zinciri entegrasyonumuzun bir parçası olarak bakıyor, yem dünyasını anlamak için bir platform olarak görüyoruz. Anladıktan sonra yemde çok hızlı bir şekilde büyüyeceğimizi düşünüyorum. |
“TARIMDA VERİMLİLİK SORUNU VAR” SU KAYNAKLARI Artık tüm şirketlerin gece gündüz üzerine kafa yorması gereken konu, su kaynaklarının doğru kullanımı ve yönetimi. Küresel ısınmadan en çok etkilenen ülkelerden biri Türkiye olacak. Şu anda su kaynaklarımızın yüzde 77’sini tarımsal sulamada kullanıyoruz. Üstelik bu oranda kullanımla tarımsal arazilerimizin sadece 3’te 1’ini sulayabiliyoruz. Tarımsal sürdürülebilirlik istiyorsak mutlaka verimli sulama yapmak zorundayız. 7 KAT ARTACAK Örneğin Muş’ta 60 bin dönüm arazimiz var, orayı aldığımızda 10 bin ton ürün üretiyordu; sulama yatırımlarımızı tamamladığımızda 70 bin ton ürün alacağız. Allah’ın suyu, güneşiyle ürün verimliliğini 7 katına çıkarabiliyoruz, üstelik suyu daha doğru kullanıyoruz. İşte size gerçek sürdürülebilirlik, kendi kendine yeterlilik, ithal ikamesi. YANLIŞ UYGULAMALAR Ayrıca topraklarımızın önemli bir verimlilik sorunu bulunuyor. Birçok yöremizde aşırı gübre ve pestisit kullanımı gibi yanlış tarım uygulamaları nedeniyle topraklarımızda verim kaybı yaşıyoruz. Bu nedenle rejeneratif (onarıcı) tarım uygulamalarının yaygınlaşması gerekiyor. Yine biz Muş’ta ileri tarım teknolojilerini uygulayarak topraklarımızın verimini ve biyoçeşitliliği koruyacak, ekim yılında birden fazla üründe yüksek verim alacak onarıcı tarım teknikleri uyguluyoruz. |
“6 YENİ GEMİ İNŞA ETTİRİYORUZ” 40 LİMANDA FAALİYET GÖSTERİYOR Denizcilik, bizim işimizin önemli bir parçası. Ürünlerimizin çok büyük kısmı deniz yoluyla taşınıyor. Bu nedenle denizcilik şirketini kurduk ve grup şirketlerine hizmet verecek şekilde yapılandırdık. Grup dışına bu konuda bir hizmet vermiyoruz. Tiryaki Agro olarak dünyada 40 limanda faaliyet gösteriyoruz. Bunlardan Giresun Limanı’nın doğrudan işletmecisiyiz. Söz konusu limanların hepsinde tarım ürünleri depolama tesislerine sahibiz. Bunların bazılarında tarım ürünleri işleme tesisleri de bulunuyor. MALİYET ARTIŞI DENİZE YÖNELTTİ Pandemi, savaşlar ve çatışmalarla lojistik maliyetlerin en az dört kat artması bizi tedarik güvenliği adına denizcilik alanına yöneltti. Ayrıca farklı coğrafyalarda farklı ürün ve pazarlara ulaşma hedefine ulaşmamız için denizyolu taşımacılığı hizmetimizi iyileştirmemiz gerekiyordu. Dolayısıyla denizcilik alanında büyümeyi, uluslararası ve bölgesel ticarete uygun zengin bir gemi filosuna sahip olmayı hedefledik. Bu amaç doğrultusunda Çin’de 6 yeni gemi inşa ettiriyoruz. Bu yeni gemilerimiz 2025 yılı içinde operasyona başlayacak. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?