Yeni CEO'nun "yeşil" gündemi

BASF Türk’ün yeni genel müdürü Tolga Demirözü’yle kimya sektörünün durumunu, şirketin hedeflerini, vizyonunu konuştuk...

16.05.2023 12:09:420
Paylaş Tweet Paylaş
Yeni CEO'nun "yeşil" gündemi

Nil Dumansızoğlu

[email protected]

2022 yılını 1 milyar Euro satış rakamıyla kapatan BASF Türk’ün yeni genel müdürü TOLGA DEMİRÖZÜ , rotasını yeşil dönüşüme çevirdi. Tüm planlarını karbon nötr hedefine ulaşmak üzerine yoğunlaştıran Demirözü’nün öncelikli hedefi, satışta yüzde 30 payı olan sürdürülebilirliğe üstün katkı sağlayan ürünlerin oranını artırmak. Sonrasında bu ürünlerin Türkiye’de üretilmesi konusunda çalışacaklarını belirten Demirözü, “Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçişine katkı sağlamak istiyoruz” diyor.

2022 yılını rekor ihracatla kapatan kimya sektörünün global oyuncusu BASF Türk, geçen yıl satışlarını yüzde 30 artırarak 1 milyar Euro’ya çıkardı. Avrupa’daki resesyon beklentisi, devam eden Rusya-Ukrayna savaşının enerji maliyetlerini artırması, Türkiye ekonomisindeki sorunlarla birlikte depremin etkileri, belirsiz bir 2023 tablosu çiziyor. BASF’nin bu yılı 2022’yle aynı seviyede kapatması öngörülürken yeni genel müdürün en önemli gündemiyse sürdürülebilirlik ve Yeşil Mutabakat olacak. Mayıs 2022’de göreve başlayan Tolga Demirözü’nün 5 yıllık vizyonunda, BASF Türk’ü, sürdürülebilir ve düşük karbonlu ekonomiye geçişe katkı sağlayan bir şirket olarak konumlamak var. Bunun için gelirlerinde sürdürülebilirliğe üstün katkı sağlayan ürünlerin payını artırmak istediklerini belirten Demirözü, “Globalde, 2022 yılında sürdürülebilirliğe üstün katkı sağlayan ürünlerin satışında 24,1 milyar Euro’ya ulaştık ve 2025 için hedeflediğimiz 22 milyar Euro eşiğinin üzerine çıktık. Türkiye’deyse 2022 yılında, sattığımız ürünlerin yaklaşık yüzde 30’u bu ürünlerden oluştu. Ayrıca sürdürülebilirlik standartlarımızı karşılayan ürünlerin satışımızdaki oranı yüzde 54 olarak gerçekleşti. Amacımız, Türkiye’de kimya sektöründe accelerator segmentindeki ürünleri hızlı bir şekilde iş ortaklarımızla buluşturmak. Sonraki aşamada bu ürünlerin Türkiye’de üretilmesi konusunda çalışmalarımız olacak” diyor. BASF Türk’ün yeni genel müdürü Tolga Demirözü’yle kimya sektörünün durumunu, şirketin hedeflerini, vizyonunu konuştuk: 

 Mayıs 2022’de BASF’ye genel müdür olarak atandınız. Nasıl bir geçiş süreci oldu? 

 BASF’ye atanmam aslında benim için yuvaya dönüş gibi oldu. 2008-2018 yılları arasında BASF’de çalıştım. Önce uluslararası projelerde rol aldım, sonrasında bilgi işlemleri ve tedarik zinciri departmanında direktörlük yaptım. Sonrasında da operasyon direktörü oldum. Ardından kimya sektöründeki çalışmalarıma Petkim’de devam ettim. Petkim genel müdür yardımcılığı, arkasından da Socar’da kurumsal girişimler ve yeni iş alanları grup direktörü olarak çalıştım. Geçen yıl mayıs ayında da tekrardan yuvaya dönüş yapmış oldum. Bu benim ilk genel müdürlük deneyimim. Ancak geçmişte zaten BASF tecrübem var. Süreçleri ve insanları tanıyorum. O yüzden güzel ve heyecanlı bir geçiş oldu. 

 İlk 100 gününüz nasıl geçti, nasıl bir gündemle geldiniz?

 Rami Bey’i kaybetmek hem bizim için hem sektör için çok kolay değil. Esasında beraber olmak, birlikte olmak bence hepimize iyi geldi. Bunu ancak birlikte, hep beraber atlatabilirdik. O her zaman bizim için çok apayrı bir yerde olacaktır. İş noktasına gelecek olursak oldukça yoğun bir süreçti. Dünyaya baktığımızda tam COVID-19 pandemisinden çıkış dönemiydi. Bu sırada geçen yılın şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, bir taraftan enflasyon ve ekonomideki kırılganlığın artması gibi faktörler üst üste geldi. BASF’nin globalde aldığı bir kararla Rusya ve Belarus’taki operasyonlardan çıkmasıyla beraber Türkiye organizasyonuna Gürcistan da eklenmiş oldu. Diğer taraftan gaz ve enerji fiyatlarının artması farklı sorumlulukları da beraberinde getirdi. Bu durum, bizim yenilenebilir enerji alanında var olan çalışmalarımızı da hızlandırdı. Şunu gördük ki bütün konuları alt alta koyduğumuzda her kapı sürdürülebilirliğe çıkıyor. O yüzden benim de birinci gündemim sürdürülebilirlik oldu. 

Kimya sektörü, 2022’de Türkiye’nin ihracat şampiyonu oldu. Sizin şirketiniz için 2022 yılı nasıl geçti?

 Kimya sektörü gerçekten Türkiye için 2022’de sevindirici bir başarıya imza attı. Yakalanan 33 milyar dolarlık ihracat hacmi, Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 13,5’ine denk geliyor. Bizim BASF olarak Türkiye’de 2 üretim tesisimiz var. Bu tesislerimizde ürettiğimiz ürünlerle 2022 yılında yeni ihracat pazarlarına ulaştık. 2021 ile 2022’yi kıyasladığımızda ihracatta yaklaşık yüzde 20 oranında bir artışımız oldu ve 65 milyon dolarlık ihracata ulaştık. Genel konjonktüre baktığımızda BASF Türk için 2022 yılı tüm zorluklara rağmen gerek Türkiye’deki üretim kabiliyetimiz gerek satış ve pazarlama organizasyonundaki arkadaşlarımızın yetkinlikleri gerekse diğer servis fonksiyonlarındaki arkadaşlarımızın el birliğiyle oldukça başarılı bir yıl geçirdik. Diğer taraftan da tabii deterjan kimyasallarında kullandığımız polimerler alanında da pazar payımız arttı. Bizim için bir diğer güzel gelişme de üretimini Almanya’dan Türkiye’ye kaydırdığım��z ürünlerde, hem iç pazarda hem ihracatta büyümek oldu. 

 Ciro olarak ne kadar büyüdünüz? Büyüme hangi alanlardan geldi? 

 BASF Türk olarak 2022 yılında 1 milyar Euro’nun üzerinde satış gerçekleştirdik. Geçen yıla göre satışlarımızda yüzde 30’a yakın bir artış oldu. Büyüme çok farklı sektörlerden geldi. Özellikle tarım çözümleri, boya hammaddeleri, kişisel bakım, ev bakım, gıda katkıları ve otomotiv gibi sektörlerle büyüdük. 

 Global operasyon nasıl bir yıl geçirdi? 

 Geçen yıl BASF grubu için zorlayıcı bir yıldı. En büyük üretim tesisimiz Almanya’da. Rusya- Ukrayna savaşından sonra enerji fiyatlarının ve beraberinde hammadde fiyatlarının artmasından dolayı zorlayıcı pazar koşulları vardı. Ancak BASF’nin uzun yıllardan beri sahip olduğu dayanıklılık ve esneklik sayesinde satışlarımız yüzde 11 arttı ve 87 milyar Euro’ya çıktı. Çok zorlayıcı bir yıl geçirmemize rağmen satışlarda bunu görmek sevindirici. Bununla beraber kârlılıkta ve kapasite kullanımındaki düşüşlerle ilgili de birtakım önlemleri hayata geçirdik. Örneğin daha düşük gaz tüketimiyle üretim kapasitemizi artırdık. Önceden hayata geçirdiğimiz, yenilenebilir enerjiyle ilgili çalışmalarımızın da faydasını gördük. Buradaki çalışmalarımızı da hızlandırdık. Hatta bu, bizim 2050’deki karbon sıfır stratejimize geçme konusunda hızlandırıcı güç de oldu. 

Bu süreçte daralan ürün grupları oldu mu?

 Bizim geniş bir portfolyoya sahip olmamız, zorlayıcı market koşullarında en büyük gücümüz oluyor. Farklı sektörlerdeki farklı operasyonlar günün sonunda alt toplamda birbirini destekliyor. Türkiye’de pozitif olarak ayrıştığımızı söyleyebilirim. Hemen hemen her iş birimimiz kendi rekorunu kırdı. Globaldeki bu daralmanın etkilerini Türkiye’de görmedik. Hemen hemen bütün iş birimlerimiz farklı üretim ve ürün portfolyosu olmasının da etkisiyle oldukça başarılı bir yıl geçirdi. Fakat 2023 herkes için zorlayıcı olacak. Örneğin tekstil ve ayakkabı üretiminde bir daralma görüyoruz. Ancak şu anda 2023’ü konuşmak için biraz erken. 

Peki Türkiye’nin bu başarısıyla global operasyondaki değeri nasıl arttı?

 Türkiye, BASF için her zaman özel bir ülke. Türkiye’nin Avrupa’ya yakın olması pek çok noktada avantaj sağlıyor. Bununla beraber farklı sürdürülebilir ürünlerin üretiminin buraya getirilmesi gibi konularda da orta ve uzun vadeli planlarımız var. Türkiye’nin geniş endüstrisini ve hedef pazarlara yakınlığını biz de bir rekabet fırsatı olarak kullanıyoruz. 

 Türkiye’de ihracatınızın cirodaki payı nedir? 

 Üretimden satışımızın yüzde 28’ini ihraç ediyoruz. 40’tan fazla ülkeye ihracatımız mevcut. En büyük satışımız olan ülkelerse Mısır, Romanya, Almanya, İsrail, Yunanistan ve Nijerya. 2023’te mevcut pazarlarımızdaki ihracat payımızı artırmak istiyoruz. Orta Asya’ya ve Afrika bölgelerine ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Bununla beraber de Avrupa pazarlarına da buradan ihracat yapabileceğimize inanıyoruz. Kapasite artış oranlarımızı buna göre ayarlıyoruz. Türkiye’de çok büyük bir gücümüz var ve bu gücümüzü artık ihracat pazarlarına odaklanarak geliştirmek istiyoruz. 

 Hangi ülkelere odaklanacaksınız? 

 Odağımızda ağırlıklı olarak Almanya var. Ayrıca Orta Asya ve Kuzey Afrika da yöneleceğimiz ülkeler arasında. 

Bu yıl ihracatın payını ne kadar artırmak istiyorsunuz? 

 2022 yılının üstüne çıkmasını hedefliyoruz açıkçası. Ama bağlayıcı bir rakam vermek de çok zor. Çünkü bizim dışımızda olan pek çok belirsizlik var. 

 2023 yılının ilk çeyreğine geride bıraktık. Bu dönem nasıl geçti sizin için? 

 Biz 2023’e girerken aslında daha kötümser bir senaryo bekliyorduk. Fakat yılın ilk aylarında bunun tahminimizden daha iyi olabileceğini gördük. Bununla beraber biliyorsunuz hepimizi derinden etkileyen bir deprem oldu. Acılarımız gerçekten çok büyük. O yüzden süreci deprem öncesi ve deprem sonrası diye ikiye ayırarak ele almak lazım. Deprem öncesi senaryoya baktığımızda tahminlerimiz daha zorlayıcı ve kötümser olacağıydı. Fakat daha iyi başladık. Ancak pek çok belirsizlik de devam ediyordu. Ukrayna-Rusya savaşının devam etmesinin enerji fiyatları üzerindeki etkisi, Türkiye’nin seçim ekonomisine girmesi, ekonominin kırılganlığı ve enflasyon gibi zorlayıcı bir atmosfer söz konusuydu. Ancak deprem sonrasında tahminler belirsizleşti. Depremin Türkiye ekonomisi üzerinde milyar dolarlar seviyesinde etkisi olacak. Bununla beraber bu bölgelerde sermaye ve üretim kaybı da oldu. Ülkenin geri kalanında moral etkisinin de tüketim davranışına etkisi olacak. Tüm bunları üst üste koyduğumuzda 2023’ün geri kalanının Türkiye ekonomisi için zorlayıcı olacağını düşünüyoruz. Ancak şu da var: Biz depremin ilk anından itibaren tüm yurttaşlar olarak büyük bir dayanışma ve özveride bulunduk. Bu, Türkiye’nin dayanıklılığını ve zor zamanlarda el birliğiyle, ortak akılla neler yapabildiğini de gösteriyor. Ben inanıyorum ki hızlı bir şekilde bu yaralarımızı saracağız ve Türkiye’nin toparlanması için birlikte çalışacağız. 

 Sizin bölgede ne kadarlık hacminiz vardı? 

 Bizim Adana ve Urfa’da, özellikle tarım çözümleri kısmında bölge ofislerimiz var. BASF’nin diğer grup şirketleriyle birlikte bölgede toplam 33 kişilik bir personelimiz bulunuyor. Bunun bir kısmı bizimle çalışan iş ortaklarımız, bir kısmı da kendi personelimiz. İlk günden itibaren gerek buradaki Türkiye organizasyonumuz gerekse global organizasyonumuzla beraber dayanışma faaliyetlerini hayata geçirdik. Kısa, orta, uzun vade olarak çalışanlarımız, müşterilerimiz ve bölge halkı olmak üzere farklı alanlarda dayanışma faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 

 Bu 11 ilimiz, Türkiye sanayisinin çok gelişmiş olduğu yerler… Sizin burada iş hacmimiz neydi? 

Genel olarak baktığımızda Türkiye’deki operasyonlarımızın yüzde 5’i o bölgede diyebiliriz. Orada öncelikle bir tarım sektörü var. Bir de Gaziantep bölgesindeki ayakkabı ve tekstil sektöründen müşterilerimiz var. Ayakkabı ve tekstildeki daralma geçen yılın başında başlamıştı. Ancak tarım sektöründe, özellikle Hatay bölgesinde pamuk ve diğer ürünler önemli. Şu an gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Çiftçilerimizi ve iş ortaklarımızı desteklemek için çözümler üzerine çalışıyoruz. Hedefimiz, ilgili iş ortaklarımıza, çözüm ortaklarımıza maksimum desteği verebilmek. Oradaki üretimin tekrardan ayağa kaldırılması noktasında destekte bulunmak. 

Tüm bu etkilerle birlikte hedeflerinizde değişiklik oldu mu?

 Bunu söylemek için çok erken. Oradaki sanayinin farklı paydaşlar tarafından da tekrar ayağa kaldırılması gerekiyor. Önemli olan, depremden etkilenen yurttaşlarımızın o bölgenin içinde kalabilmesi ve mevcut yaşam faaliyetlerini de iyileştirerek iş gücünü oraya kanalize etmek. O yüzden şu aşamada hedeflerimizle ilgili bir revize söz konusu olmadı. Önceliğimizi ve odağımızı bölgeyi tekrar ayağa kaldırmak olarak belirledik. 

 2023 yılında ürün portföyünde hangi alanları geliştireceksiniz? 

 Birinci önceliğimiz sürdürülebilir ürünlerin, yeşil ürünlerin artması. Türkçeye “hızlandırıcı” olarak çevirdiğimiz “accelerator” ürünler, özellikle yeşil kimyasallar, sürdürülebilirlik ürünlerine odaklandık. Bizim amacımız da Türkiye’de kimya sektöründe accelerator segmentindeki ürünleri hızlı bir şekilde iş ortaklarımızla buluşturmak. Sonraki aşamada bu ürünlerin Türkiye’de üretilmesi konusunda çalışmalarımız olacak. 

 Bu ürünlerin cironuzda payı nedir? 

 Global olarak 2022 yılında sürdürülebilirliğe üstün katkı sağlayan ürünlerin satışında 24,1 milyar Euro’ya ulaştık ve 2025 yılı için hedeflediğimiz 22 milyar Euro eşiğinin üzerine çıktık. Türkiye’de 2022 yılında, sattığımız ürünlerin yaklaşık yüzde 30’u bu ürünlerden oluştu. Ayrıca sürdürülebilirlik standartlarımızı karşılayan ürünlerin satışımızdaki oranı yüzde 54 olarak gerçekleşti. 

 2023 yıl sonu için hedefiniz nedir? 

 BASF, global hedefini 2023 için 84-87 milyar Euro olarak açıkladı. 2023 için BASF Türk olarak bu yılı 2022’yle benzer seviyelerde tamamlayacağımızı düşünüyoruz. 

 Yeni bir genel müdür olarak 5 yıllık vizyonunuz nedir? 

 BASF Türk’ü, sürdürülebilir ve düşük karbonlu ekonomiye geçişte büyük katkısı olan bir şirket haline getirmek istiyorum. Şuna inanıyorum ki gerek üretimdeki gücümüz gerek inovasyon merkezinin katkıları gerekse yetkin iş gücümüzle Türkiye’nin düşük karbonlu ekonomiye geçişine katkı sağlayabiliriz. Benim önümüzdeki 5 yıl için vizyonum böyle.


“2050 HEDEFİMİZvKARBON NÖTRvOLMAK”

GLOBAL STRATEJİ
Türkiye, Paris Anlaşması’nı imzaladıktan sonra 2053 yılına kadar net sıfır hedefine ulaşma noktasındaki hedefini açıkladı. Bütün sektörler kendini bu hedeflere göre hizalıyor. BASF’nin global hedefi de 2050’de karbon nötr olmak. 2030’a kadar da yüzde 25’ini sağlamaya çalışıyor. Biz de Türkiye’deki operasyonlarımızda bu yaklaşımı uyguluyoruz.

“YÜZDE 65 DÜŞÜRDÜK”
Türkiye’de hedefimiz, 2030’a kadar karbon ayak izimizi yüzde 25 düşürmek, 2050 yılında da net sıfırı yakalamak. Çayırova’daki üretim tesisimiz, bu hedefini daha 2030’a gelmeden yakalamış durumda. Bu fabrikamızın karbon ayak izini 2018’e kıyasla yüzde 65 oranında düşürdük. Gerek yenilenebilir enerji kullanımı gerekse mevcut operasyonlarımızdaki operasyonel mükemmeliyet çalışmalarını daha da üst seviyeye taşımak için pek çok projeyi hayata geçirdik. Bunların meyvelerini önümüzdeki günlerde göreceğiz.



9 BAŞLIKTA KONJONKTÜREL RİSK HARİTASI


  1. Resesyon, enerji maliyetlerindeki artış, hammadde fiyatlarının yükselmesi gibi global sorunlar, kimya sektöründe de birtakım zorluklar yaratıyor. 
  2. Avrupa’nın kendi içindeki rekabetçiliği baskı altında. Artan hammadde maliyetlerinin üzerine enerji maliyetleri binince Avrupa’nın rekabetçiliği ciddi bir darbe aldı. 
  3. Bizim öngörümüz, Avrupa’nın, özellikle yılın ikinci yarısından itibaren biraz daha toparlanacağı yönünde. 
  4.  Bizim en büyük sorunumuz, öngörülemezlik. Dolayısıyla tüm bunların pazarın büyümesine negatif etkisi oluyor. Daha temkinli olmak gerekiyor.
  5. Türkiye’de deprem sonrasında tahminler belirsizleşti. Bu bölgelerde sermaye ve üretim kaybı oldu. 
  6. Türkiye’de ayakkabı ve tekstildeki daralma geçen yılın başında başlamıştı. Ancak tarım sektöründe, özellikle Hatay bölgesinde pamuk ve diğer ürünler önemli. 
  7. Türkiye’de kimya sektörünün, Yeşil Mutabakat çerçevesinde hazırlıklarını hızlı bir şekilde tamamlaması gerekiyor.
  8.  Eğer biz yeşil dönüşümü gerçekleştiremezsek Avrupa pazarlarına ulaşımınız risk altına girecek. 
  9. Bunların yanında sınırda karbon vergisi uygulanmasıyla beraber rekabetçi fiyatları Avrupa’da tutturmamız zorlu olacak.



“AR-GE’YE GLOBALDE 2,3 MİLYAR EURO AYIRDIK”

10 BİN ÇALIŞAN
Dijitalizasyon ve Ar-Ge, BASF’nin DNA’sında olan bir konu. Globalde çalışanlarımızın yaklaşık 10’da 1’i, ki bu da 10 binin üzerinde kişi oluyor, sadece Ar-Ge operasyonlarında çalışıyor. 2022 yılında Ar-Ge’ye 2,3 milyar Euro ayırdık. Türkiye’de her iş birimi kendi Ar-Ge operasyonlarını kendi içinde yürütüyor. O nedenle Türkiye için bir rakam vermek çok doğru olmaz.

“EKOSİSTEM KURACAĞIZ” İnovasyon merkezimizi 2020 yılında, pandemi döneminde açtık. Burada bir ekosistem kurmak için çalışıyoruz. Müşterilerimizle ortak uygulamalar geliştiriyoruz. Bunu daha da geliştirip üniversiteleri de davet etmek istiyoruz. Önümüzdeki günlerde start up’lara yönelik bir program yapmak istiyoruz.

BEBEK BAKIM MERKEZİ 
Türkiye’de, inovasyon bebek bakım merkezini açtık. Bu bebek bakım merkezi bizim özellikle bebek bakım ürünlerinde kullandığımız ürünleri geliştirdiğimiz bir yer. Burada yaptığımız çalışmalarla sadece Türkiye değil, Orta Doğu, Afrika ve Amerika’daki müşterilerimizle beraber ortak projeler geliştiriyoruz.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz