Yeni Tip ‘CEO’ Yükseliyor

Değişimi ABD iş dünyasında yaşananlar hızlandırdı. Ancak, sonra bütün dünyaya yayıldı. Böylece “yeni tip CEO”ların temeli de atılmış oldu. Finansı iyi bilen, etik yaklaşımları olan, tutucu anlayışı...

1.05.2003 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Değişimi ABD iş dünyasında yaşananlar hızlandırdı. Ancak, sonra bütün dünyaya yayıldı. Böylece “yeni tip CEO”ların temeli de atılmış oldu. Finansı iyi bilen, etik yaklaşımları olan, tutucu anlayışı benimseyen, sağlamcı bu yöneticilere ilgi artıyor. Türkiye’ye de yansıyan bu değişime “Corporate governance” (Kurumsal yönetim) konsepti güç veriyor. İlk işaretleri de büyük gruplardan geldi. Yönetim danışmanları bu eğilimin devam edeceğine, tepe yöneticilere yeni kuşağın geleceğini belirtiyorlar.  
 
Enron krizi sonrasında, başta ABD'de olmak üzere tüm dünyada, şirketlerde iç kontrol sistemleri daha fazla önem kazandı. Bağımsız yönetim kurulu üyeleri, daha net kriterlerle seçildi.  
 
CEO’larda ise köken tercihi değişti. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle, şirketleri büyütmeye odaklanacak pazarlama ağırlıklı CEO’ların yerini, finans kökenli olanlar almaya başladı. Bu yeni yönetici tipinde, etik anlayış, tutucu yaklaşımlar ve sağlamcılık öne çıkıyordu. En önemlisi de hissedarlar için garantör niteliği taşımalarıydı.  
 
Amrop International Türkiye yönetici ortağı Yeşim Toduk Akiş, bütün dünyayı etkisi altına alan bu değişimin, Türkiye'ye de yansıdığını söylüyor. Ekonomik kriz ile boğuşurken, doğru finansman tedbirlerini alacak, tercihen “denetim firmalarında çalışmış” CEO'ların atanmaya başladığını belirten Akiş, “Bunun en iyi örneklerinden biri de Unilever’in başına getirilen İzzet Karaca’dır” diyor.  
 
Ancak, değişimi körükleyen tek etken bunlar değil. Kriz ve skandallar ötesinde de önemli etkenler var. “Kurumsallaşma”, bu etkenlerden öne çıkan bir başkası… Son dönemde, özellikle aile şirketlerinde görülen yeni CEO atamaları buna örnek olarak gösteriliyor. K Partners yönetici ortağı Şerif Kaynar, “Bu atamalar, ailenin kontrolden çıkma isteğinden kaynaklanıyor” diye konuşuyor ve devam ediyor:  
 
“Birinci, ikinci ve üçüncü nesil aile şirketleri artık, kendi işlerini profesyonel kimselere verdikleri takdirde, kendilerinden daha iyi yönetebilecek bir beyin havuzu olduğunu anladılar. Bu, Türkiye’de üst düzey yönetimlerdeki hareketliliğin en önemli nedenlerinden biridir. Sabancı ve Koç’daki değişim de bunun en iyi örneğidir.  
 
Koç Holding’de Bülend Özaydınlı, Sabancı’da Celal Metin, Koç Finansal Hizmerler’de Kemal Kaya, Doğan Holding’de Tufan Darbaz, Yaşar Holding’de Hasan Denizkurdu, Unilever’de İzzet Karaca ve Turkcell’de Muzaffer Akpınar’ın son bir-bir buçuk yıl içerisinde ard arda gelen atamaları uzmanlara göre Türkiye’de üst düzey yönetimde önemli bir değişime işaret ediyor.  
 
Kurumsallık öne çıkıyor  
 
Yönetim danışmanlarına göre, Türkiye’de üst düzeyde yaşanan değişimin temelinde, son dönemin yükselen değeri olan “Corporate governance” (Kurumsal yönetim) anlayışı var. Özellikle de aile şirketlerinde bu iyice kendini hissettiriyor.  
 
Çünkü, Türkiye’de hala pek çok şirket, artık klasikleşen “aile şirketi” anlayışı ile hareket ediyor. İnsan kaynakları uzmanlarının hep şikayet ettiği gibi, bu şirketlerde üst düzey yönetim aile fertlerinden oluşuyor ve profesyonel bir yönetim anlayışı sürdürülemiyor. Ancak son yıllarda, aile şirketleri arasında da profesyonel yönetim anlayışını benimseyenlerin sayısı hızla artıyor. Bazı büyük aile şirketleri, üst düzey yönetimlerini tamamen profesyonellere devretmiş durumdalar.  
 
Diğer yandan da, uzmanlar sözü edilen ‘corporate governance’ kavramının önümüzdeki 10 yılda yönetim literatüründe en çok konuşulacak konu olduğu görüşündeler. Türkiye’nin dünyadaki bu gelişmeden geri kalmasının mümkün olmayacağını belirten Şerif Kaynar, “Şirketlerin içinde bulundukları konumu artık eskiden olduğundan çok daha hızlı bir biçimde değiştirmeleri gerekiyor. Bu süreçte daha yetkin CEO’ların atanması doğal karşılanmalı” diyor.  
 
Tecrübe ve itibar önemli  
 
Ray & Berndthson Türkiye yönetici ortağı Ayşe  Öztuna, kriz ortamlarının getirdiği yeni yapılanmaların daha dinamik, daha stratejik olmayı, çok daha etkin çalışmayı gerektirdiğini söylüyor. Öztuna, “Önceki süreçlerden gelen yıpranmışlıklar da şirketleri yeni isim arayışlarına yöneltmeye başladı” diye konuşuyor.  
 
CEO pozisyonunun liderlik getirilerinden başka sembolik bir ağırlığı da olduğunu söyleyen Öztuna, “CEO’lar belirleyici ve yönlendirici oluyorlar. Bu da kurumlara olan güvenin ve itibarın artmasına yardımcı oluyor” diyor.  
 
Sonuçta bütün bu tanımlar, şirketlerin CEO pozisyonunda oturan kişilerden artı değer beklentisinin yükseldiğini gösteriyor. Şirketler artık daha “adil, şeffaf, itibar” sahibi yapılar için, sonuçları vakit kaybetmeden iyileştirebilecek liderler arıyorlar. Ayrıca, bu liderlerden, başında bulundukları yönetim kurullarını yönlendirebilmeleri de bekleniyor.  
 
Şerif Kaynar’a göre, yeni CEO’da her şeyden önce sistem ve insan geliştirmeyi gerektiren bir yaklaşım aranıyor. “Geçmiş tecrübeler ve daha önceki görevlerde edinilen itibar”, eskiden olduğu gibi bugün de önemini koruyor. Benzer görüşü Ayşe Öztuna da destekliyor ve Yyeni atanan CEO’ların hemen hepsinde tecrübe ve itibarın bir arada bulunduğunu görüyoruz” diyor.  
 
Farklılaşan liderler  
 
Yeni CEO tanımının en önemli parametrelerinden birini de “Farklılaşma” oluşturuyor. Ocak 2002’de Koç Holding’e CEO olarak atanan Bülend Özaydınlı, daha önce Koç Topluluğu’nda çok önemli görevlerde bulundu. Liderlik statüsünü her zaman koruduğu bu görevlerde farklı alanlarda başarılı yaklaşımlarıyla dikkat çekti. Migros’un genel müdürü olarak görev yaptığı dönemde izlediği yenilikçi yaklaşımları, daha sonra Tofaş’ın genel müdürü olduğu dönemde de devam ettiren Özaydınlı, farklı alanlardaki tecrübelerin liderliğe ne kadar katkısı olduğunu gösterdi.  
 
Bülent Özaydınlı gibi Sabancı’nın yeni CEO’su Celal Metin de farklı alanlarda tecrübe kazanmış bir yönetici. İş hayatına 1975 yılında Lassa’da başlayan Metin, daha sonra Lisa, Beksa ve Bimsa gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren şirketlerde önemli başarılara imza attı.  
 
Ayşe Öztuna’ya göre, yeni liderin bugün aynı zamanda açık, samimi, adil ve yapıcı olması gerekiyor. Özellikle ABD’de yaşanan Enron skandalından sonra bu özelliklerin daha çok aranır olduğunu söyleyen Öztuna, “Yeni CEO’lar bu özelliklere zaman içerisinde kavuşmuş ve hazmetmiş kimselerden oluşuyor” diyor.  
 
Yardımcı pozisyonlar  
 
Pek çok danışmana göre, CEO pozisyonuna yükselecek yöneticilerin, farklı fonksiyonlardan gelmesine artı bir unsur olarak bakılıyor. Bu noktada Yeşim Toduk Akiş, yardımcı pozisyonlara dikkat çekiyor. Ona göre, CEO'larını strateji, hukuk ve pazarlama gibi farklı kökenlerden seçen şirketler, artık eskisinden daha güçlü bir CFO’ya (Chief Finance Officer) ihtiyaç duyacaklar. Akiş bu konudaki görüşlerini şöyle özetliyor:      
 
“CFO'ların sorumluluk alanlarına gitgide daha fazla fonksiyon girdi. Artık satın alma, lojistik, hatta IT gibi alanlarda da etkin olmaları bekleniyor. Hatta sorumluluk alanları bazen insan kaynaklarını ve tüm operasyonu da kapsayabiliyor. Bu noktada CFO yönetimi CEO ile yarı yarıya paylaşır, onu her alanda tamamlar konuma geliyor. CEO ise konsantrasyonunu daha çok iş geliştirmeye, büyümeye, ve karlılığa veriyor”.  
 
Bu kapsamda, strateji, pazarlama ve satış CEO'nun en fazla odaklanması gereken fonksiyonlar olarak sıralanıyor. Akiş, birden çok şirketin olduğu holding yapılarında ise, CEO'ların en temel fonksiyonunun doğru genel müdürlere yüksek hedefler vererek, şirketlerin karlı büyümesini sağlatmak olduğunu ifade ediyor. “CEO iletişimde takdir edilmeli, hissedarların güvenini kazanmış, herkese eşit mesafede kalabilen bir profesyonel olmalıdır” diyen Akiş, Türkiye’deki holdinglerde hem bu profili, hem de başarılarını kanıtlamış, birçok sektörde farklılık getirmiş liderleri gördüğümüzü söylüyor.  
 
Portföy yönetiminde başarılılar  
 
Egon Zehnder International danışmanlarından Ogeday  Karahan ise başka bir yetkinliğe dikkat çekiyor. Ona göre, yeni CEO’larda artık “portföy yönetme” becerisi de aranacak. Özellikle Koç, Yaşar ve Sabancı gibi büyük gruplarda portföy yönetiminin çok önemli olduğunu, bunun içinde bu alanda vizyon ve becerisi olan kimseleri CEO olarak atamaları gerektiğini söyleyen Karahan şöyle diyor:  
 
“CEO olacak kişinin iş vizyonuna sahip olması gerekiyor. Burada iş vizyonunu, genel vizyonla karıştırmamak lazım. Bugün örneğin Koç Grubu’nun 90’dan fazla şirketi var. Bu şirketler 12 ayrı sektöre dağılmış durumdalar. Bu nedenle tepedeki kişinin birden fazla sektöre en azından kuş bakışı bilgiye sahip olması gerekiyor. Portföy yönetimi son derece önemli.”  
 
Karahan portföy yönetiminde başarılı olan bir CEO olarak Bülend Özaydınlı’yı örnek gösteriyor.  
CEO’nun portföy yönetimindeki becerisinin, şirketlere hangi iş alanlarına öncelik vermeleri gerektiği konusunda çok yardımcı olacağını söyleyen Karahan, “Türkiye gelişmekte olan bir ülke ve şirketlerin büyük bir çoğunlu aile şirketleri. Bu şirketler halka açık şirketler olma yolundalar. Bu nedenle portföyü anlayabilecek insanlara, stratejik bakış açısına sahip insanlara ihtiyaç var” diyor.  
 
“ÇOK BAŞARILI İSİMLER VAR”  
 
Ogeday Karahan/Egon Zehnder
 
 
Egon Zehnder danışmanlarından Ogeday  Karahan, yeni CEO’larda görülen ortak özellikleri,  
“stratejik bakış açısı”, “iş geliştirme” ve “portföy yönetiminde” başarılı olmaları şeklinde sıralıyor. Karahan, bu yaklaşıma göre yeni atanan CEO’ları şöyle değerlendiriyor:  
 
BÜLEND ÖZAYDINLI Portföy yönetiminde gerçekten başarılı bir sisim. Koç Grubu’nun geniş faaliyet alanında doğru yönde ilerlemesinde etkin olacak. Özellikle Migros’da yaptıklarından ne kadar vizyoner bir insan olduğunu görebiliriz.  
 
TUFAN DARBAZ Sabancı’da strateji ve iş geliştirme bölümünün başkanıydı. Konumundan dolayı portföy yönetiminin de başındaydı. İş tecrübesi Darbaz’a geniş bakış açısı kazandırdı, Doğan Holding’de CEO olmasında etkili oldu.  
 
KEMAL KAYA Bankacılık kökenli bir kişi. Uluslararası bankacılıkta çok deneyimli. Yurtdışındaki bankaların ne yaptıklarını biliyor. Türkiye’deki bankacılık bugün bazı alanlarda geri. Bu noktada Kaya’nınn vizyonu önem kazanıyor.  
 
İZZET KARACA Unilever bugün son derece oturmuş bir şirket. Bu şirkette CEO atamaları çok kolay olmuyor. İzzet Karaca’nın finans geçmişi var. Finans geçmişi olan kişiler her zaman strateji ve iş geliştirmenin de içinde olurlar. Karaca ‘commercial manager’ (ticari direktör) gibi pozisyonlarda da görev yaptı. Bunun da ona çok önemli getirileri oldu. Sonuçta Karaca’nın atamasında stratejik vizyonu ve farklı şirket tecrübeleri etkili oldu.  
 
CEO ANLAYIŞI NASIL DEĞİŞTİ?  
 
Özlem Ergün/Boyden  
 
“STRATEJİDE ETKİN ROL OYNUYORLAR
 
 
Son dönemde yaşanan değişimlerin bazılarının planlı, bazılarının ise krizden dolayı gerçekleştiğini düşünüyorum. Yeni atanan CEO’ların ortak ya da farklı özelliklerini saptamak yerine genelde bu rolden beklenen özellikleri incelemekte yarar var. Murahhas azaların, kuruluşların en yetkin liderleri olarak çok belirleyici rolleri bulunuyor. Kuruluşun stratejisinin oluşumunda, yön vermede, takımların hedefe kilitlenmesinde, tüm iç ve dış kaynakların doğru kullanımında, pazardaki konumda ve kamu önündeki yerinde etkin rol oynuyorlar.  
 
YÖNETİCİLİKTEN LİDERLİĞE  
 
Eski tarz murahhas azaların daha sert ve kumanda edici tarzları yerini motive eden, katılımcı tarzlara bırakıyor. Bu arada hissedarları, yatırımcıları, müşterileri ve çalışanları her an düşünen ve kuruluşuna fark yaratan liderler öne çıkıyor. Murahhas azalar özellikle günümüz ve yarının ekonomilerinde değişime direnmeyen hatta değişimi yöneten yaklaşımda olmalılar. Bütün bu girift çalışmaları yürütürken de en doğru kişilerle çalışmaları lazım. Eski tarz daha süreçlere ve operasyona odaklı iken yeni tarz CEO’lar insana odaklı, yol gösterici, yönlendirici koç olarak hareket etmeliler. Bunları yaparken de işleri, ekipleri kontrol altında tuttuklarını da göstermeliler. Sonuç olarak CEO’ların son dönemde yöneticilikten liderliğe doğru değiştiklerini görüyoruz”.  
 
“KARİZMATİK LİDERLER”  
 
Şerif Kaynar/KPartners Yönetici Ortağı
 
 
KPartners yönetici ortağı Şerif Kaynar, yeni CEO atamalarına ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:  
 
AİLE KONTROLÜNE SON “Son dönemde sıkça yaşanan yeni CEO atamaları, şirketlerin daha profesyonel yönetime geçmek istemelerinden kaynaklanıyor. Yeni atanan CEO’lara baktığınızda, arka planda aile şirketlerinde  kontrolün aileden çıkış eğiliminin olduğu bir tablo görebilirsiniz.  
 
YENİ CEO’LARIN İŞİ ZOR Diğer yandan Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu konjonktürde yeni CEO’lar, eskilerden üç misli daha iyi olmak durumundalar. Pazarın büyümediği, koşulların zorlaştığı konjonktürde yeni atanan CEO’ları bin bir türlü zorluk bekliyor. Haliyle yeni CEO’dan beklenenler de çok fazla.  
 
İNSAN VE SÜREÇ YÖNETİMİ Yeni CEO’nun vakıf olması gereken en önemli iki konu,” insan ve süreç yönetimi” olarak karşımıza çıkıyor. Yeni CEO’ların süreçleri ve insanları iyi idare edebilen kimseler olmaları gerekiyor. Bugün artık bir CEO’dan beklenen finansal konulara hakim olması değil, bu iki konuda yetkin olması. CEO pozisyonunda oturacak kimsenin her şeyden önce iyi bir ekip kurması, kimlerle çalışacağına iyi karar vermesi gerekiyor.  
 
DENİZ FENERİ Ben CEO’yu deniz fenerine benzetiyorum. Deniz feneri nasıl yol gösterici ise CEO’lar da öncelikle yol gösterici olabilmeliler. İşler kötü gittiğinde bile CEO moral veren olmalıdır. Bir de işin 2000’li yıllarda ortaya çıkan, eskiden olmayan, toplumsal bir boyutu var. Şirket etik kurallara uyuyor mu, çevreye uyumlu mu gibi soruları da CEO’nun sorması gerekiyor.  
 
CEO’ları seçmek de bugün eskiye nazaran üç misli daha zor. Geçmiş tecrübelere bakmak yeterli olmuyor. Ayrıca, bugün artık bir de CEO’ların duruşlarına bakılıyor. Şirketi ve faaliyetlerini iyi anlatabilecek, düzgün konuşabilecek, karizmatik kimseler tercih ediliyor. Dünya artık bir köy haline geldi. Bu nedenle uluslararası tecrübe de çok önemli. CEO’lardan  şirketlerin uluslararası arenadaki varlıklarını da desteklemeleri bekleniyor”.  
 
 
 
 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz