15 Soruda Paranın Zor Seçimi

Yılın ilk iki ayında, global piyasalarda yaşanan çalkantıya İMKB’de büyük tepki verdi. Global çaptaki olumsuz haberlerin yılın ilk yarısına kadar devam etmesi bekleniyor. Ata Yatırım Genel Müdür Ya...

1.03.2008 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Yılın ilk iki ayında, global piyasalarda yaşanan çalkantıya İMKB’de büyük tepki verdi. Global çaptaki olumsuz haberlerin yılın ilk yarısına kadar devam etmesi bekleniyor. Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı NERGİS KASABALI,  krizden tüm hisselerin aynı oranda etkilendiğini, bu hisseler arasında çok güçlü şirketlerin olduğunu söylüyor. Değerlemesi cazip bu hisselerde uzun vadeli yüksek getiri bekleyen Kasabalı, özellikle bankacılık, alt yapı, otomotiv ve dayanıklı tüketim sektörlerine dikkat çekiyor. Endeks içinse 60.000 hedefini veriyor.

Borsa, 2007 yılında iki önemli genel seçim belirsizliği ve yılın ikinci yarısında global bazda dalgalanma yaşamasına rağmen, YTL bazında yüzde 42 ve dolar bazında yüzde 72 değer kazandı. Yıl içinde doların YTL karşısında yüzde 18 değer kaybetmesi, YTL’ye güvenen yatırımcılar açısından sevindirici bir gelişme oldu. Ancak 2008 yılının ilk iki ayı 2007’deki YTL bazındaki kazancın neredeyle yarısının geri alındığı bir dönem oldu. Global kaygıların artmasıyla birlikte endeks şubat ayı içinde 41.000 seviyesinin altını da gördü.

Bu sıkıntıların yılın ikinci yarısından itibaren atlatılmasını bekleyen Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Nergis Kasabalı, gelinen noktada şirket değerlemelerinin oldukça cazip bir noktaya kavuştuğunu düşünüyor. Ancak, global düşüşün pek çok piyasada değerlemeleri cazip hale getirdiğinin altını çizen Kasabalı, “Piyasalar yatıştıktan sonra İMKB’nin farklılaşabilmesi için, 2007 yılında yavaşlayan reform ve özelleştirme sürecine tekrar hız vermeli” diyor. Beğenip önerdikleri hisselerde uzun vadeli pozisyon alanların iyi getiriler elde edebileceğini söyleyen Kasabalı’nın 2008 yılı beklentileri ve stratejisiyle ilgili sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

1. İlk 2 Aydaki Gelişmelerin Anlamı?
2007’nin ikinci yarısında global sıkıntının sinyalleri alınmasına rağmen, bu sıkıntılar göz ardı edildi ve 2007 sonuna kadar olumlu hava sürdürüldü. Türkiye’de bundan fazlasıyla payını aldı. 2008’e yüzde 78.4 değer kazancı ve yüzde 72.3 yabancı payı ile girdik. Yıla girer girmez tüm dünyadan olumsuz haberler gelmeye başladı. Likit ve yabancı ağırlıklı bir piyasa olan İMKB de bundan payını aldı. Türkiye’nin cari açık finansmanında yabancı sermayeye ihtiyacı da dikkate alındığında İMKB, diğer piyasalara göre daha sert düşüşler yaşadı.

2008 yılı ilk çeyreği, uluslararası finans kuruluşlarından gelen zarar haberleri, ABD’de resesyon kaygıları ve mortgage krizinin Avrupa’ya da sıçraması endişeleri dolayısıyla sıkıntılı geçmeye devam edecek. Büyüme dataları izlenecek. İlk iki çeyrek büyümesi olumsuz olabilir. Yatırımcıların ilk yarıyı gözden çıkarması gerekiyor. Bu dönemde sert hareketler görebiliriz.

Bu şartlar altında da yatırımcılar bir süre daha tedirgin olmaya devam edecek ve yeni pozisyon açmayacak. Bu dönemde İMKB için de yönün belirlenmesinde iç dinamiklerden ziyade yabancı yatırımcıların portföy tercihleri belirleyici olacak.

2. Yabancılar İMKB’de Ne Yaptı?
İMKB’de uzun bir süredir yabancı yatırımcıların payı oldukça yüksek. Yabancı yatırımcıların olumlu bakış açısı, İMKB’de yılı oldukça yüksek bir getiri ile tamamlamamıza imkan sağladı. Bu yıl yabancı yatırımcıların portföy tercihleri veya zaman zaman zorunlu pozisyon değişiklikleri İMKB’de sert hareketlerin yaşanmasına yol açabilir. Ocak ayında 900 milyon dolara varan bir yabancı çıkışı oldu. Ancak yabancıların İMKB’deki payının 65 milyar dolar civarında olduğu düşünüldüğünde oran olarak çok büyük bir çıkış olmadı. Yabancı payı da yüzde 1 civarında geriledi. Yatırımcı profilinde bazı değişiklikler olduğunu tahmin ediyoruz.

3.Yabancıların Bakışı Değişti mi?
Avrupa ve ABD’deki yatırımcılar, Türkiye’yi ve şirketleri çok iyi tanıyorlar ve hızlı yatırım kararı alabiliyor. Bu bölgedeki yatırımcıların, Türkiye’ye ve belli şirketlere karşı güvenleri tam. Büyüme potansiyelleri konusunda bir kuşkuları yok. Bütün mesele, global konjonktürden kaynaklanan riskler. Yine İMKB’nin farklılaşmasını sağlayacak özel bir durumumuzun henüz olmaması.  Körfez yatırımcıları ise Türkiye’yi daha yeni tanıyorlar. Dolayısıyla piyasada henüz çok etkin değiller.

4. İMKB, Dünyadan Farklılaşabilir mi?
İMKB’nin piyasalar düzeldikten sonra rakiplerine göre farklılaşması gerekiyor. Bunun için de 2007’de geri plana itilen reform ve özelleştirmelere hız kazandırılmalı. Önümüzdeki dönemde özellikle özelleştirmelerin başarısı, piyasaların seyri için önemli olacak. Geçmiş yıllarda likidite bolluğu sermaye akışını destekleşen bir unsurdu. Kaynakların daraldığı ortamda, doğrudan sermaye akışı sağlanır mı? Değerlemeler yüksek seyreder mi? sorularının yanıtlarını da almamız gerekecek. Ancak Şubat ayında Migros’un satışının gerçekleşmiş olması, Türkiye’ye ilginin devamı açısından çok iyi oldu. Özellikle T. Telekom, Tekel gibi özelleştirmelerin yılın ilk yarısında olması, moralleri yükseltecek. Böylece yılın ikinci yarısına başlarken havanın düzeme ihtimali yükselir. Yeter ki Avrupa’ya da yayılan uzun dönemli bir trend dönüşümü yaşanmasın.

5. Döviz Piyasasında Neler Olabilir?
Dolar kuru stresli dönemlerde 1.30-1.35 YTL seviyelerini görebilir. En kötü senaryomuzda 1.50 YTL seviyeleri olur. Ancak bu seviyeler kalıcı seviyeler olmaz. İMKB’de döviz kurlarındaki hareketlilik bir takım sıkıntılara neden olabilir. Çünkü, kur hareketi, şirketlerin kârlılık performansını tüm yıl etkileyebiliyor. Bir anda yazılan kur farkı zararları kısa sürede telafi edilemeyebiliyor. Borsadaki büyük şirketlerde yatırımlardan kaynaklanan belli düzeyde bir kur riski var. Bu riskler, kârlılıklarını bir süre etkiler, ancak ciddi yapısal sorunlara yol açmaz. Daha küçük çaplı şirketlerde, kur riski daha yüksek boyutlarda sorunlara yol açabilir.

6. Faizde Düşüş Beklenmek Mümkün mü?
Diğer gelişmekte olan ülkelere göre Türkiye yüksek faiz oranlarıyla farklılaşıyor. Yüksek faiz, Türkiye’yi belli bir düzeyde koruyor. Aksi halde çok daha büyük çıkışların olduğunu gözleyebilirdik. 2007 Eylül’ünden bu yana devam eden faiz indirimi, Şubat ayındaki toplantıda da devam etti. Önümüzdeki dönemde yavaşlama olsa bile faiz indirimi sürecinin devam edeceğini düşünüyoruz. Yıl sonunda MB faizleri 14-14.5 seviyelerine kadar çekebilir. Gösterge bonolarda ise 15-15.5 seviyeleri söz konusu olabilir. Ama kısa vadede faiz cephesinde gösterge kağıtta yüzde 16 seviyesinin altına inilmesi zor.

7. İMKB’de Dalgalanma Devam Eder mi?
Global çalkantıya tüm piyasalar çok sert tepki verdi. Ancak çok sert tepkide hemen hemen tüm şirketler aynı derecede cezalandırıldı. Bir süre sonra, sepette çürük yumurtalar olduğu gibi sağlam yumurtaların olduğu da fark edilmeye ve değerlemeler konuşulmaya başlanacak. Henüz her şeyin bittiğini söylemek için erken. Yine endeks bazında ise ciddi bir hareket beklemiyoruz. Hatta olası dalgalanmalarda 37.000 seviyelerine kadar geri çekilmeler yaşanabilir. Böyle bir ihtimal var. Ama çok büyük bir sıkıntı yaşamazsak, İMKB şirketlerinin kârlılık performansı çok etkilenmez. Hatta, 37.000 seviyelerine gelindiği taktirde  F/K oranları iyice cazip hale gelecek.  Endeksin bu günkü seviyesine bakıldığında normal konjonktürde yıl sonuna kadar 60.000 seviyelerini görebiliriz.

8. Yatırımcı Yönünü Nasıl Bulmalı?
2008 YTL yatırım araçları açısından cazip bir yıl olmaya devam edecek. Hazine bonosu yatırımı öneriyoruz. Dövizde kısa süreli hareketlerde trade amaçlı pozisyon alınabilir. Borsada ise büyük pozisyon almak için aceleci olunmamalı. Çünkü global çalkantı henüz yavaşlamadı. İkinci çeyrekte ise fiyat seviyelerine ve gidişata bakılarak daha uzun vadeli pozisyonlar açılabilir. Ancak her şeye rağmen, uzun vadeli olarak bu seviyeler cazip. Çalkantılara bakmayacak, en az 1 ay vadeli alım yapabilecek olanlar bir miktar alım yapabilir.

9. Yaşananlar, 2008 Karlarını Nasıl Etkileyecek?
Telekom, teknoloji, gıda, perakende ve içecek sektörleri 2007 yılında iyi performans sergileyen sektörler olarak dikkat çekiyor. 2007 yılında şirketlerin kâr artışının bir defalık kârların da etkisiyle yüzde 60’a yakın düzeyde gerçekleştiğini tahmin ediyoruz. Bir defalık kârlar hariç kâr artışı, yüzde 38 düzeyinde oldu. Bu düzeltilmiş 2007 kârları üzerinden 2008 yılında, İMKB şirketleri ortalama yüzde 20 düzeyinde bir kâr artışı sağlayabilecek.

10. Şirketler Nereden Kar Sağlayacak?
2008 yılında, düşen faizler, iç talebe yönelik faaliyet gösteren şirketlerin kârlılıklarını etkileyecek en önemli unsur olacak. 2007’de olduğu gibi 2008’de de şirketler iç talep ağırlıklı büyüyecek. Tahminlerimizi değiştirecek en önemli unsur, YTL’de ani ve sert bir değer kaybı. ABD’de resesyonun ise Avrupa bölgesini etkilemesi ile İMKB şirketlerinin satışları üzerinde dolaylı etkisi olabilir. İMKB şirketlerinin ihracat gelirlerinin toplam gelirleri içindeki payı düşük seviyelerde. Bu sebeple iç pazar büyümesi, şirket kârlılıkları için daha önemli olacak. Bizim tahminlerimizle, İMKB’nin 2008 tahmini Fiyat/Kazanç oranı 8.6’dır ki bu seviye, gelişmekte olan ülkeler içinde en cazip seviyelerden biri. Bu değerleme oranlarını etkileyebilecek en önemli risk faktörleri arasında GSYİH’de beklenenin altında bir büyüme gerçekleşmesi ve YTL’de meydana gelebilecek önemli düzeyde bir değer kaybının yaratabileceği yüksek finansman ve kur farkı giderleri olabilir.

11. Sektörlerde Neler Bekliyorsunuz?
Faiz oranlarının düşüşüne hassas şirketler iyi performans sergileyecek. Bu bizim ilk ana temamız. İkinci ana temamız ise başta enerji olmak üzere altyapı yatırımlarına ilginin bu dönemde gerek özelleştirmeler gerekse özel sektör yatırımları yoluyla önemli düzeyde artacağı şeklinde.

12. Faiz Düşüşü Hangi Sektörleri Etkiler?
Bunun başında bankacılık var. Yine otomotiv ve dayanıklı tüketim gibi sektörleri olumlu etkilemesini bekliyoruz. İç piyasaya yönelik faaliyet gösteren ve gelirleri ağırlıklı olarak YTL cinsinden olan telekom, gıda, perakende gibi sektörler için 2008’in de olumlu bir yıl olma olasılığı yüksek. Bu çerçevede, gübre ve traktör üreticileri için de 2008 yılında olumlu seyrin devamı beklenebilir.  2007’de toplam karlılığın yüzde 42’sini oluşturan bankacılık sektörünün, 2008’de de yüzde 30 seviyelerinde bir kâr artışı ile büyümeye öncülük edecektir.

Finans-dışı kesimde, yıl içinde elektrik fiyatlarında toplam yüzde 20-25 civarında artış bekliyoruz. Bu durumun enerji şirketlerinin operasyonel marjlarına olumlu katkıda bulunması beklenirken, sanayi şirketleri açısından ise maliyetleri artırıcı bir faktör olarak göze çarpıyor. Bu anlamda, çimento, cam, demir-çelik gibi sektörlerde, elektrik fiyat artışları şirket marjları üzerinde olumsuz etkiye yol açacak.
Özellikle seçim sonrası dönemde, otomotivde ertelenmiş talebin, realize edilmeye başladığını gördük. 2008’de de sektörde büyümen devam edecek. Öte yandan, faiz oranına duyarlı sektörlerdeki olası canlanma ve yanı sıra finans, telekomünikasyon gibi alanlardaki artan rekabetle birlikte, reklam harcamalarının da 2007’ye nazaran daha yüksek bir hızla büyümesini bekliyoruz. Bu durum medya şirketlerinin gelirlerine olumlu etki yapacak.

13. Özelleştirme Borsayı Nasıl Etkiler?
Tekel sigara ihalesi önemli bir özelleştirme. Ama asıl önemli sınav T. Telekom’un yüzde 15’inin halka arzı olacak. Bu yılın ilk yarısında yapılırsa, büyük başarı olur.Halkbank’taki potansiyel blok satış, Tekel sigara ihalesi ve elektrik dağıtım ihaleleri, otoyol ve köprü özelleştirmeleri, programdaki en büyük kalemler arasında dikkat çekiyor.

14. Hangi Hisselerde Hareketlilik Olabilir?
Özelleştirmeler yakından izlenecek. Özel sektör şirket satın alma ve birleşmeleri de oldukça hareketli bir yılı geride bıraktı. Bu yıl için Migros moral oldu. 2007’de bu konuda sigorta şirketlerine dikkat çekmiştik. Bu yıl da sigorta sektöründeki hareketlilik devam edecek. Gıda ve yapı malzemeleri sektöründe ise daha küçük çaplı satın alma hareketlilikleri gözlenebilir. Bankacılık sektöründe Vakıfbank ve Halkbankası önemli olacak.

Hisse bazında başta Vakıfbank ve İş Bankası olmak üzere bankacılık sektöründe pozitifiz. Doğan Holding,  Ford Otosan, Tofaş, Hürriyet, Migros, Turkcell, THY, Reysaş, Yapı Kredi Sigorta, Pınar Süt, Anadolu Cam ve Zorlu Enerji sayılabilir.

15. Doğrudan Sermaye Girişi Devam Eder mi?
Türkiye’nin pek çok sektörde yüksek gelişme potansiyelinin yabancı yatırımcıları cezbetmeye devam ettiğini düşünüyoruz. Ancak, global piyasalarda daralan kredi imkanları, satın almaların finansmanını zorlaştırabilir. Daha farklı koşullarda da olsa IMF ile ilişkilerin devam ettirilmesinin önemli olduğunu, böyle kritik bir konjonktürde bu çıpadan vazgeçilmesinin yatırımcı güvenini olumsuz etkileyeceğini düşünüyoruz.

Anayasa taslağı tartışılmaya başladığında toplumun farklı kesimleri arasında gerginliklere yol açabilir, global konjonktürün olumsuz olduğu bir dönemde piyasalarda ilave stres yaratabilir.
Son dönemde tansiyon düşmüş olsa da PKK ve K. Irak konusunda yaşanabilecek olası gerginlikler de piyasalar için bir başka risk faktörüdür. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz