Salar’ın piyasa beklentileri ve yatırımcılara tavsiyeleri şöyle...
Talip Yılmaz
Son dönemde piyasalarda volatilite yüksek. Bu süreçte uzun vadeli varlık yatırımının zorluğuna dikkat çeken Azimut Portföy Genel Müdürü MURAT SALAR, “Bu dönemde varlık dağılımı yapılmalı. Son dönemde altın ve döviz ağırlığı öne çıktı” diyor. Salar, önümüzdeki dönemde hisse ağırlığını artırmayı planladıklarını söylüyor.
Bahar aylarında başlayan COVID süreci sonrasında, ekonomi yönetiminin tercihiyle birlikte 2020 yaz sonlarına değin Türkiye’de önemli bir likidite genişlemesi yaşandı. Merkez Bankası para arzını genişletti, buna mukabil BDDK aracılığıyla da bankalar kredi portföylerini genişletme konusunda teşvik edildi. Tüm bunların sonucu olarak Türk ekonomisi pandemiden aşırı doz bir küçülmeyle değil daha mütevazı bir daralmayla çıkma noktasına yaklaştı. Ancak bu politikaların yan etkisi kur tarafında gözlendi. Genişlemenin yarattığı cari açık ve genişlemeyle düşük TL faiz fonlama imkanına kavuşan kurumsal yatırımcılar, dövize yöneldi. Dolar kuru 7,60’ın üzerini gördü. Kur talebi ise Merkez Bankası ve kamu bankalarının döviz satışıyla dengelenmeye gayret edildi. Bundan sonraki süreçte yine Merkez Bankası’nın politikalarının piyasalar üzerindeki etkisi, pandeminin ekonomiye yansımaları ve yurt dışı piyasalar yakından izlenecek. Azimut Portföy Genel Müdürü Murat Salar, bu dönemde varlık dağılımı yapılmasını öneriyor. Salar’ın piyasa beklentileri ve yatırımcılara tavsiyeleri şöyle:
Yıl sonuna kadar olan sürede piyasaların izleyeceği ana başlıklar neler olacak?
Halihazırda finansal piyasalarda tüm odaklanma, kurlar üzerinde yoğunlaşmış vaziyette. Sürecin nasıl evrileceğine dair işaretleri ise Merkez Bankası’nın faiz politikası üzerinden takip edebileceğiz. Kurlarda son iki aydır yaşanan yükselişe Merkez Bankası, gösterge faizi artırmadan sıkılaştırma yöntemiyle tepki vermeye gayret ediyordu. Ancak 24 Eylül PPK toplantısında 200 baz puan faiz artışı sürpriz oldu. Bu durumun piyasalar tarafından yeterli görülüp görülmeyeceği ise meçhul. Efektif fonlama oranının yüzde 10’ların üzerine çıkmış olması, mevcut durumda soruna çare olmuş gibi gözükmüyor. Sepet kur ve reel efektif döviz kuru ciddi bir değer kaybına uğradı. TL faiz oranları, Merkez Bankası’nın reel faiz konusundaki tercihi, kurların önümüzdeki dönem seyri üzerinde belirleyici değişken olacaktır. Şayet MB politika faiziyle birlikte efektif fonlama faizinde de yükseliş tercih ederse, bu durumda ekonomik bir soğuma ve kur tarafında sakinleşme görebiliriz.
Yurt dışında da yoğun bir gündem var. Burada özellikle hangi konular takip edilecek?
Orada da pandeminin ikinci dalgasının nasıl yönetileceği yakından takip ediliyor. Ekonomik yavaşlamanın bertaraf edilmesine yönelik hükümetler tarafından atılabilecek ilave adımların neler olabileceği tekrar tartışılmaya başlandı. Ancak görünen gerçek, işler çok kötüye gitmediği müddetçe hükümetler, ikinci kez ekonomiyi kapatmayı tercih etmeyecek. Dolayısıyla pandemi süreci yakından takip edilecek ancak fiyatlamalar üzerinde ilave bir baskı yaratacak mı, bu kısmı bir miktar belirsiz. Diğer yandan tüm dünyanın takip ettiği yılın sonlarında yaşanacak siyasi gelişme ise ABD’deki başkanlık seçimleri. Seçim sonuçlarına göre de dünya ekonomisinde küreselciler mi, korumacılar mı etkin olacak, biraz daha netleşmiş olacak.
Yıl sonuna kadar olan sürede, borsa endeksine yönelik beklentiniz nasıl? Yeni yükselişler görebilir miyiz? Endeks aşağıda nereleri görebilir?
Borsa İstanbul’un son bir aydaki direncini çok kıymetli buluyorum. Yurt dışında yaşanan düzeltme, kurdaki artış, TL faizlerde her vadede yaşanan artış, not indirimi gibi olumsuzluklardan negatif anlamda etkilenmedi. Bu noktalarda dayanabilen Borsa İstanbul, herhangi bir düzelmede pozitif tepki verebilecektir. Dolayısıyla yıl sonuna kadar olan dönemde beklentim, çok aşırı olmamakla beraber yukarı yönlü bir hareket görebileceğimiz yönünde.
Yerli yatırımcı alırken yabancı yatırımcı satmaya devam eder mi?
Evet, yerli yatırımcı alırken yabancı yatırımcının satıcı olduğu bir piyasa görmeye devam ederiz. Ancak buradaki denge enteresan. Yabancı yatırımcının satış iştahı yüksek olanları yılbaşından bu yana satıp Türkiye’den çıktılar. Geriye daha düşük montanlı potansiyel satıcılar kaldı. Yerli yatırımcı sayısı ise her geçen gün artıyor. Dolayısıyla sürece alım yönünde katılanlar adet olarak daha çok ve motivasyonu daha yüksekken satım yönünde momentumun yavaşladığını gözlemliyoruz. TL faizlerin olması gereken seviyeyle olduğu seviye arasında fark bulunduğunu düşünüyorum.
Kur ve faiz tarafında beklentiniz nedir? Buralarda yükselişler sürer mi?
Mevcut koşullarda TL cinsinden reel faize ihtiyaç gözüküyor. Bu da ağırlıklı ortalama fonlama faizinin mevcut seviyenin 200-300 baz puan yukarısında dengelenmesi gerektiğini düşündürüyor. Ancak o seviyelere geleceğimizden henüz emin değilim. Buna bağlı olarak da şayet düşük faiz tercihimize devam edeceksek kurdaki değer kaybı devam edecek gibi duruyor.
Altına olan ilgiyi değerlendirir misiniz? Yön yine yukarı olur mu?
Kurum olarak ons altında yükseliş hareketinin dinlenme sonrası devam etmesini bekliyoruz. Dinlenme süreçlerinin sonlarına yaklaştığımız kanaatindeyiz. Ons altının 2.000 dolar seviyesinin üzerinde dengelenmesini bekliyoruz.
Merkez Bankası, bundan sonra nasıl bir politika izler? Bunun piyasalara yansıması ne olur?
Yılın kalan kısmında en fazla yorum ve dikkat, yine kur tarafında olacak. Burada Merkez Bankası TL’nin efektif fonlama faiziyle ilgili radikal bir adım atmadığı müddetçe, TL’de değer kaybı devam edebilecek. Cari açık veren bir ülke olarak, 2020 yılında turizm gelirlerimiz de olmadığından ve Merkez Bankası rezervleri her platformda tartışıldığı için yurt içinde de dolarizasyon artıyor. Tek çözüm Merkez Bankası’nın TL faizler konusunda yeni bir açılımla politika değişikliğine gitmesi gibi duruyor. Aksi durumda kur tarafında arz yaratacak bir gelişme pek olası görünmüyor. Merkez Bankası’nın bu adımı atacağına dair de şüphelerim var. Buna bağlı olarak kur tarafında değer kaybının sürme riski var. Seviye belirtmek ise zor gözüküyor. Denklemi değiştirme gücü yine de Merkez Bankası’nda. Piyasa şartlarıyla uyumlu bir sıkılaşma algıyı pozitife çevirecektir.
Bu süreçte portföy dağılımı nasıl olmalı?
Bu dönemin en önemli özelliği, fiyatlamaların çok hızlı ve ekstrem bölge noktalarında yapılıyor olması. Dolayısıyla herhangi bir varlık grubunda yüksek oranda ve uzun vadeli yatırımcı olmak, kendi içinde ciddi riskler barındırıyor. Biz, tüm yatırımcılarımıza varlık dağılımı yapmalarını öneriyoruz. Halihazırda yönetmekte olduğumuz tüm portföylerde de bunu yapmaya gayret ediyoruz. Tek bir ürün yerine portföy çeşitlendirmesi marifetiyle birden fazla ürünün bulunduğu portföy kompozisyonları yaratarak ilgili portföylerdeki dağılımları sıklıkla, piyasa koşulları ve gelişmelere bağlı olarak güncelliyoruz.
Son durumda portföylerde hangi yatırım aracının ağırlığı yüksek?
Bu yıl portföylerde altın ve döviz ağırlığını bir miktar artırırken TL cinsinden sabit getiri dozajını bir miktar daralttık. Önümüzdeki dönemde kademeli olarak hisse oranlarımızı artırmayı planlıyoruz. Şayet TL faiz oranları cazip seviyelere ulaşırsa veya enflasyonda herhangi bir nedenle geleceğe dair düşüş emareleri alırsak, bu durumda tercihlerimizi TL sabit getiri yönünde revize edebiliriz. Türk bankalarının her vadedeki Eurobondlarını da beğeniyor ve portföylerimizde bulunduruyoruz. Özellikle 2025’e kadar olan vade/getiri kompozisyonu ilgimizi çekiyor.
“BORSA YATIRIMCISI UZUN VADELİ BAKMALI” YATIRIMCI AKINI Ekonomi yönetiminin tercihi ve dünyadaki COVID sürecinin ekonomilerde yarattığı travmanın atlatılabilmesi amacıyla başlatılan gevşeme süreçleri, reel faizleri tüm dünyada eritti. Bundan TL faizler de nasibini aldı. Düşük TL faizler ise Türk yatırımcıları alternatif arayışlara yöneltti ve Borsa İstanbul’un bu noktada bireysel yatırımcılar için hiç alışkın olmadığımız dozda cazibe merkezi haline geldiğini gözlemledik. Yeni açılan hesap ve yeni yatırımcı sayısında geometrik artışlar gözlemledik. REGÜLASYONLAR ARTMALI Temel olarak bunu çok olumlu karşılamakla birlikte yeni katılan yatırımcıların ana motivasyonunun borsada orta uzun vadeli yatırım yapmak yerine kısa vadeli hareketlerden faydalanmak olduğundan edişe ediyoruz. Şayet böyleyse bahse konu yatırımcılar, hedefledikleri pozitif yönlü hareketli piyasayı bulamadıkları bir dönemde, piyasadan uzaklaşabilme potansiyeli taşıyor. Yeni katılan yatırımcıları kalıcı hale getirmenin temel yolu, regülasyonları katı hale getirmek olacaktır. Manipülatif işlemlerle ilgili yaptırımların ivedilikle uygulanması ve caydırıcı boyuta ulaştırılması piyasanın sağlıklı işleyişine katkı sağlayacaktır. |
“HEDEFİMİZ SEKTÖRDE İLK 3’E GİRMEK” Azimut olarak sadece Türkiye’nin değil İtalya’nın da en büyük bağımsız portföy yönetim şirketiyiz. Yaklaşık 20 ayrı ülkede portföy yönetimi yapıyoruz. Son iki yıldır, sırasıyla ana faaliyet alanlarımız olan yatırım fonları ve özel portföy yönetiminde Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketi olduk. SPK tarafında her ay açıklanan portföy büyüklüklerine göre, Türkiye’nin en büyük altıncı portföy yönetim şirketiyiz. 5 yıl önce 10’uncu sıradaydık. Gelecek 5 yıldaki hedefimiz organik ve inorganik büyüme ile sektörde ilk 3’te yer almak. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?