Sinem Ünlü Şenol / TTG Genel Müdürü Aslında sadece tütün değil, diğer tarım alanları için de yapılabilir. Ancak, ilk uygulama tütün üreticileri ve çiftçiler için yapıldı. TTG’nin yürüttüğü bu çal...
Sinem Ünlü Şenol / TTG Genel Müdürü
Aslında sadece tütün değil, diğer tarım alanları için de yapılabilir. Ancak, ilk uygulama tütün üreticileri ve çiftçiler için yapıldı. TTG’nin yürüttüğü bu çalışma ile işin içine mobil teknolojiler, PDA cihazları ve internet girdi. Sonuçta üreticilerin tarlaları, çiftilerle ilişkileri, hasatı ve üretimi izlemesi daha kolay hale geldi. Üstelik bilgiler anında merkeze iletilmeye, analiz edilmeye başlandı. TTG’nin genel müdürü Sinem Ünlü Şenol, “Tütünde başlayan bu dönüşüm diğer alanlarda da devam edecek” diyor.
Fikir, geçen yıl değişen Tütün Yasası’yla birlikte ortaya çıktı. Amacı ise tütün üreticisi firmaların işlerini kolaylaştırmak, çifçilerle işbirliğini güçlendirmekti. Çünkü, yeni yasa farklı uygulamaları getiriyor, eski düzenin uygulanması halinde işleri önemli ölçüde zorlaştırıyordu.
Yeni yasa tütün alan ve işleyerek yurtdışına ihracat yapan firmaların mahsul henüz ekilmeden önce bir sonraki yıl için ekicilerle anlaşma yapılmasını şart koşuyor. Anlaşmayla birlikte mahsulün kalitesi ve verimliliğinden de tütün firmaları sorumlu hale geliyor. Bu da, her yıl yaklaşık 8 bin tarla sahibiyle çalışan tütün şirketlerini, eksperleri aracılığıyla köylere giderek anlaşma yaptıkları üreticinin ürününü denetlemek ve tedbir almak zorunda bırakıyor. İşte en büyük sorun da burada çıkıyor. Tarlalardan alınan bilgilerin tedbir almak ve optimizasyon yapmak için bir an önce merkeze ulaştırılması için teknolojinin yardımı şart.
Mobil teknolojiler alanında çözümler üreten Technology Transformaiton Group’un (TTG) çözümü bu noktada ihtiyacı karşılıyor. Şirketin geliştirdiği yazılımla her eksperin taşıdığı PDA aracılığıyla bilgiler, anında merkeze ulaştırılabiliyor. Sistem internet tabanlı ve GPRS üzerinden bağlantı kuruluyor. Şu anda piyasanın iki büyük şirketi bu hizmeti alıyor. Diğerleriyle de görüşmeler sürüyor.
Geçen yılın başında iki genç girişimci tarafından kurulan şirket, e-ticaretten CRM’e, depo yönetiminden web portaline kadar geniş bir alanda hizmet sunuyor. Şirketin kurucularından ve şu anda başkanlığını yürüten Sinem Ünlü Şenol, tütün projesi ve diğer çalışmalarını Digital’e anlattı:
Tütün projenizden bahseder misiniz?
Yeni çıkan Tütün Kanunu doğrultusunda tütün sektöründe birtakım yenilikler oldu. Eskiden yaprak tütün üreticisi denen firmalar, eskiden hasatı fiyatlandırıp alıyorlardı. Yeni uygulamaya göre ekicilerle baştan sözleşme yapılıyor. Yine fiyatlandırma da yıl sonunda gerçekleştiriliyor.
Ama burada belli bir sözleşmeli sistem var. Bu nedenle karşılıklı ilişkiler, bu ilişkinin sürekliliği ve ürünün kalitesi, hem yaprak tütün üreticisini hem de ekiciyi mutlu ya da mutsuz edecek şekilde değişti. Bir anda yaprak tütün üreticilerinin, örneğin 15-20 bin tane tarlası olur hale geldi.
Üreticiler ürünün kalitesini kontrol edebilmek için eksperlerle çalışıyordu. Bu eksperlerin görevi; köylüyle muhatap olmak, onların tarlasını incelemek, hastalığı ve paraziti kontrol etmek ve ihtiyaçlarını belirlemek için tarlaya çeşitli ziyaretler yapmaktı. Her yıl böyle 7-8 ziyaret yapılıyordu. Örneğin, 25 bin köye, 7-8 tane ziyaret için 150 bin tane form dolduruluyordu. Çok büyük bir doküman ortaya çıkıyordu.
Dolayısıyla, bu formlar, üretici için önemliydi. Çünkü, bunlar sayesinde stratejik kararlarını alabilir, bir takım planlamalarını yapabilirdi. Bu nedenle formların dijital ortama aktarılması gerekiyordu.
Bu kadar kağıdı dijital ortama geçirirken bir ekip tutup işlemek, daha sonra Excel ortamında raporlamak zor olduğu için bir otomasyon geliştirilmesi zorunluluğu ortaya çıktı. Biz de bu durumda dağınık bir yapıda mümkün olduğu kadar insanların rahat çalışabileceği, problemin az olacağı, toplam sahip olma maliyetinin düşük olabileceği, üst yönetimin her zaman kullanabileceği bir projelendirme yaptık.
Bu istek tütün üreticilerinden mi geldi?
Biz e-dönüşüme odaklanmış bir şirketiz. Amacımız, firmaların mevcut operasyonlarını daha verimli hale getirmek. Biz böyle bir ihtiyaç olduğunu bir müşterimizi ziyaret esnasında fark ettik. Projeyi sunduk. Böyle bir ihtiyaçları olduğunu, piyasada çok çeşitli yazılımlar bulunduğunu söylediler. Ama bu yazılımların online olarak çalışmadığından şikayet ettiler.
Yani her bölgede bir PC vardı ve o PC’ler, verileri akşam senkronize edip merkezle konuşuyorlardı. Yazılımlar bu kapsamdaydı. Halbuki müşterinin ihtiyacı, programın mobil teknolojiler üzerine kurulu olması, merkeze sürekli data gönderebilmesi yönündeydi.
Bunun üzerine biz Tütün Yasası’nı araştırdık. Eksperlerle görüştük, çeşitli yayınlar okuduk. Tütün nedir, nasıl toplanır, zararlıları nedir, nasıl tedavi edilir hepsini araştırdık. Yazılımın bir demo versiyonunu çıkardık. Onunla birlikte tütün şirketleriyle görüşmeye başladık.
Çok vizyoner olan iki tanesi Sunel ve Sarper bu projeyi hemen başlatmaya karar verdi. Diğer tütün firmaları da sonuçlarını görüp böyle bir yatırıma girmek istediler. Bunun dışında da iki firmayla görüşüyoruz.
Kaç firma var bu hizmeti alabilecek?
Tütün alıp işleyen 10-15 firma var Türkiye’de. Ancak, büyük boyutlu 8 tane.
Sizin ürettiğiniz proje tek mi?
GPRS’le çalışan ve bu kapsamda olan tek proje. Bizim sağladığımız fayda, sahada bilgiyi girdiğiniz anda, merkezde de görülebilmesidir… Hiçbir gecikme, “Akşam ofise döneyim, rapor yazayım” derdi yok.
Biz GPRS teknolojisini kullanarak PDA’lerle sahada toplanan bilgileri direkt merkezi veri tabanına alıyoruz ve o anda herkes görebiliyor. Satın almalar, yapılan yardımlar, o gün eksperlerin kaç nokta dolaştığı görülüyor. Bunlar, saha otomasyonunun online olmasının getirdiği güzel özellikler. Bir hastalık varsa anında görülüp, ekiciye ilaç yardımı yapılabiliyor.
Çeşitli onaylarını da iş akışı şeklinde arkasına koyabiliyorsunuz. “Ben buraya anında müdahale edeyim. 5 bin doların üzerinde bir yardım yapılır. Genel müdürün hemen onay vermesi gerek” dediğinizde, sistem işin arka tarafını toparlayabiliyor. Bu anlamda baktığınızda proje tek. Online olarak çalışan zaten tek proje.
Mobil saha otomasyonu projelerinde işin hangi kısımlarını üstleniyorsunuz? Mesela PDA alımı dahil mi buna?
Biz bu işi bir bütün olarak yürütüyoruz. PDA’in alımı ya da altyapısının oluşturulmasından, işin analizi ve gerekiyorsa işin daha düzgün yürüyebilmesi için gerekli olan yeni yapılanma danışmanlığından yazılımın kurulmasına her işi üstleniyoruz. Buna, değişim yönetiminin yapılanması ve son kullanıcıların eğitimi de dahil.
Böyle bir projenizin maliyeti nedir?
Tütün projesinde müşterilerimiz mobil sahada kullanacakları sayıda PDA aldılar. Bu, firmadan firmaya değişiyor. Kendi içinde zaten çeşitli internet teknolojilerini kullanan firmalarsa, onların ekstra bir yatırıma ihtiyacı yok. Mesela Sunel’de böyle bir yatırım ihtiyacı çıkmadı. Onun dışında ekstra bize ödediği yazılım geliştirme ücreti var. O da yüksek değil.
Aslında 25-100 bin dolar arası bir proje. Birtakım altyapıları kurmak gerekiyor ama… Önemli olan toplam sahip olma maliyetine bakmak. Sizin her bölgede birer tane PC’niz olsa, onların çıkacak problemleri var. Tamire adam yollayacaksınız, bozulursa geri alacaksınız, o sırada çalışılmayacak. Bu tip akıllı el bilgisayarları, üzerinde program bile yüklü değil, tamamen kapatsanız bile açıldığı anda çalışır hale geliyor.
Dolayısıyla, toplam sahip olma maliyeti çok düşük. İnsan kaynağından, harcanan zamandan tasarruf ediyorsunuz, pahalı data hatları çekmek zorunda değilsiniz, yalnızca bir GPRS kart takarak çalıştırabiliyorsunuz.
Ne kadarlık bir maliyet avantajı sağladı şirketlere?
Yeni yasanın gereklerini kağıt kalemle yapmak için 40 kişilik bir ekip kurmanız gerekiyor ki sürekli bu evrakları incelesin, raporlasın. Bunun maliyeti çok yüksek. Arada postayla gidip gelen evrakı bile düşünseniz, çok maliyetli… Mesela daha önce sahada hastalık olduğu zaman, bir haftada ancak hareket ettiklerini, bu arada hastalığın yayılmış olduğunu, dolayısıyla müdahale edemediklerini söylediler. Oradaki ürün kayıplarını hesaplamak çok zor.
Onun dışında kontroller sıkı yapılamadığı için, mesela yıl sonu geliyor, bakıyorsunuz köylü ekim yapmamış, halbuki köylüye bir sürü avans vermişsiniz. O zaman paraları toplamaya çalışıyorsunuz. Sistemle bu tip birçok kaybın önüne geçiliyor.
Diğer projelerle birlikte kaç müşteriniz var?
20’ye yakın. TTG, 2002’nin başında kuruldu. Şu anda üç bölgede faaliyet gösteriyoruz. İstanbul, İzmir, Ankara. Dubai’de de ofis açmaya çalışıyoruz. Şu anda aktif olarak 10-15 arası proje yürüyor. Otomotivle ilgili de bir projemiz var. Otomotiv yan sanayii alanında önemli firmalar var.
Burada Arfesan’a bir tedarik zinciri yönetimi projesi yaptık. Burada korkunç bir faks trafiği var. 100 farklı tedarikçiden 8 bin çeşit mal almaya çalışıyorsunuz, bunların zamanları stok planlamaları, ödeme takibi karışık bir operasyon.
Biz bunu tamamen internet ortamına geçirdik. Web tabanlı bir tedarik zinciri projesi gerçekleştirdik. Bunun güzel tarafı tedarikçi tarafına ekstra bir program yerleştirmek zorunda değilsiniz. Tedarik dışında bayilere yönelik bir proje de yaptık. Bayilerin siparişlerini online alabiliyorlar. Bu sektörde başka projeler de var.
“TARIM HALA TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ”
Tarım sektöründeki BT potansiyeli nedir?
Potansiyel çok fazla. Türkiye hala bir tarım ülkesi aslında. Biz iki şeye gönül verdik. Bir tanesi mobil iş, diğeri İzmir. Projelerin çoğunu da İzmir’den almaya çalışıyoruz. İzmir’de tarım hala çok canlı. Burada tarım alanında çalışan, ihracat yapan çok sayıda firma var. Kuru meyve, pamuk, şarap, incir, zeytin….
Şu anda yağ sektörü için de bir proje geliştiriyoruz. Üç tane başlamak üzere olan proje var. Yağ üreticilerinin bayilerle entegrasyonu ve dağıtım kanallarının mikro yönetimine yönelik. Tarla kısmıyla ilgisi yok. Oradaki satın alma modelleri çok farklı. Kooperatiflerle görüşüyoruz.
Tarımla ilgili her proje için ürünü öğrenmemiz gerekiyor. Aynı dilden konuşmak gerekiyor. Çünkü, her ürünün kendine göre bir olgunlaşma ve işlenme şekli var. Çözüm üretmek için de her ürünün inceliklerini bilmemiz gerekiyor. Biz tütün için çalışmaya başladığımızdan beri “tütünce” konuşuyoruz. Şimdi de üzümü öğreniyoruz.
“PROJELERİMİZE MUTLAKA CRM KATIYORUZ”
Mobil saha otomasyonunda başka sektörlerden projeler var mı?
Şu an bar otomasyonu üzerinde çalışıyoruz. Çok hızlı yürüyen bir sistem burası. Günde bin 500 kişinin ziyaret ettiği bir bar. 10 garson, beş barmen çalışıyor. Çok kaotik bir ortam. I-pac el terminalleriyle garsonların sipariş almaları, ödemelerin takibine yönelik bir saha otomasyonumuz var.
Bar, restorandan daha zor. Çünkü, restoranda siz masada oturuyorsunuz, garson geliyor siparişi alıyor, sizin nerde olduğunuz belli, ödemeyi yapacağınız şekil belli. Çok net bir operasyon. Barda ayakta durabilir ya da yer değiştirebilirsiniz. Fişle, nakit ya da kredi kartıyla ödüyor olabilirsiniz. Bara gidip direkt sipariş veriyor olabilirsiniz. Bunların hepsinin çok hızlı olması lazım.
Ayrıca, bar kaçağa çok açık bir sistem. Kaçakları minimize edecek bir formül çıkarmaya çalışıyoruz. Mevcut programların yeterli olmadığı görüldü. İstanbul, Ankara ve Antalya’da bu proje uygulanmaya başlayacak. Bu sistem üç barın koordinasyonunu da sağlayacak.
Bunun yanı sıra, siz İstanbul’daki bara gittiyseniz, Antalya’ya gittiğinizde sizi tanıyacak. CRM de bunun içinde. Biz zaten her projeye CRM’i katmaya çalışıyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?