"Doğadan besleniyorum"

Ekibimizi çiftliğinde ağırlayan Hüseyin Özdilek’le hem doğa sevgisini hem çiftlikle ilgili planlarını konuştuk. Bu küçük gezide bize Hüseyin Bey’in çok sevimli köpekleri de eşlik etti…

15.02.2018 16:34:000
Paylaş Tweet Paylaş
"Doğadan besleniyorum"

Nil Dumansızoğlu

[email protected]

Özdilek Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek, doğaya olan tutkusunu işle birleştirerek Bursa’nın Yenişehir ilçesinin Çardak köyünde yaklaşık 800 dönümlük bir araziye çiftlik kurdu. Yaklaşık 1.200 büyük ve küçükbaş kapasitesi olan çiftliğe kurulan yeni tesisle bu sayıyı ikiye katlamayı düşünüyor. Burada üretilen etler, Özdilek Marketleri’nde satılıyor. Henüz süt ve süt ürünlerini sadece kendileri ve çiftliğe gelen misafirleri için üretiyor, ancak önümüzdeki dönemde bu alanda da üretim yapmaya başlayacak. Tabiat Tarım markasıyla faaliyet gösteren çiftlikte aynı zamanda Özdilek’in evinin olduğu bir sosyal tesis de var. Burada üst düzey yöneticiler aileleriyle birlikte gelip doğanın içinde tatil yapabiliyor. Çiftliğe kâr odaklı bakmadığının altını çizen Özdilek, doğaya olan tutkusunu her an dile getiriyor. Ekibimize çiftliğin her köşesini büyük bir keyifle gezdirirken iki lafın arasında “Şu doğanın güzelliğine bakın, ne büyük nimet” demekten kendini alamaması, onun çiftlik hayatını ne kadar sevdiğinin en büyük kanıtı… Burayı bir emeklilik mekanı olarak gördüğünü söyleyen Özdilek, “İş insanları da aynı sanatçılar gibi doğadan beslenebiliyor. Doğayı ve hayvanları seven, insanları da sever” diyor. Ekibimizi çiftliğinde ağırlayan Özdilek’le hem doğa sevgisini hem çiftlikle ilgili planlarını konuştuk. Bu küçük gezide bize Hüseyin Bey’in çok sevimli köpekleri de eşlik etti… 

  • Bu çiftliği kurmaya nasıl karar verdiniz?

 Hep içimde olan bir ukdeydi, 7 yıl önce kurma şansına eriştik. Şu anda çok verimli bir şekilde çalışıyoruz. Tabiat Tarım, 40 dönüm besi çiftliği ve karantina alanı, 730 dönüm tarım arazisi, 30 dönüm eğitim ve araştırma tesisinden oluşuyor. 7 yıl önce 5 milyon dolar arsa bedeliydi. Bugünkü değeri 13-14 milyon dolar civarında. Şu anda 1.200 büyük ve küçükbaş hayvanımız var. Yılda toplam 2 bin 500 hayvan oluyor. 9 bin ton karkas olarak üretimimiz var. Son teknolojiyle donatılan yeni bir tesis kuruyoruz, yıl sonuna kadar faaliyete geçecek. Onunla birlikte 1.200 hayvan daha olacak. Yılda 4 bin-4 bin 500 baş hayvan yetiştireceğiz. Buradan elde ettiğimiz etleri Özdilek Marketleri’nde satıyoruz. Ayrıca Safahat adlı restoranımızda da kendi ürettiğimiz etler kullanılıyor. Yine keçi sütünden ürettiğimiz Sütfest markalı dondurmalarımız da var. 

  •  Hayvancılık dışında tarım da yapıyor musunuz? 

 Evet, ancak satmak için yapmıyoruz. Öncelikle mısır ve yonca tarlalarımız var. Bu şekilde kendi yemimizi kendimiz üretiyoruz. Dolayısıyla hem daha sağlıklı hem daha lezzetli et üretimi gerçekleştiriyoruz. En kaliteli etleri sattığımızı söyleyebilirim, bu konuda iddialıyız.Onun dışında şeftali, erik, kiraz, zerdeçal ağaçlarımız var. Bunları da kendimiz için üretiyoruz. Tesisimize gelen misafirlerimize ikram ediyoruz. 

  •  Buradaki tesise çalışanlarınız da gelebiliyor. Bu fikir nasıl ortaya çıktı? 

 Biz, 8 bin 100 kişilik bir aileyiz. Arkadaşlarımız, işlerini amatör ruhla çok güzel yürütüyor. Yöneticilerimizi içerden yetiştirmek üzerine bir politikamız var. Çok bilenle çalışmak yerine bize inananla çalışmayı tercih ediyoruz. Daha az bilse de insanı yetiştirebilirsiniz, önemli olan şirket kültürüne inanan yöneticilerle çalışmak. Böyle bir şirket kültürümüz olduğu için yöneticilerimizin motivasyonu benim için çok önemli. Burayı bir turizm tesisi de yapabilirdik ama tercih etmedik. Her şey para demek değil. Aileleriyle birlikte buraya gelip doğayla iç içe bir tatil geçirmeleri, çocuklarının hayvanlara dokunması, onlarla iletişim kurabilmesi çalışanlarımızı mutlu ediyor. Motivasyonları artıyor, işe bakışları değişiyor ve kendilerine verilen değeri daha iyi hissediyorlar. 

  •  Tesisin bu çevreye nasıl bir katkısı oldu? 

 Burada 37 kişiye istihdam sağlıyoruz. Bunların arasından en az 10 kişi üniversite mezunu, eğitimli insanlar. Yeni tesisle birlikte en az 10 kişi daha istihdam edilecek. Çardak ve Koyunhisar başta olmak üzere çevre köylerden çalışanlarımız var. Ayrıca buraya köylerden ve çevreden insanlar gelip gezebiliyor. Köy çocukları burada havuza giriyor. Okullardan gelen öğrenciler de oluyor. Çiftlik hayatını yaşıyor, hayvanlarla vakit geçiriyorlar. İki tane atımız var. Gelen misafirlerimiz ata binme imkanı da buluyor. 

  • Siz buraya ne sıklıkla geliyorsunuz? Aileniz de seviyor mu?

 Annem ve kardeşim burada yaşıyor. Biz de eşimle her fırsat bulduğumuzda geliyoruz. Üst düzey yöneticilerimiz, akrabalarımız geliyor. Birlikte hoş vakit geçiriyoruz. Şimdi bir de torun bekliyorum. Şubat ayında gelecek, dört gözle bekliyoruz. 

  •  Çiftlik hayatının sizin için anlamı nedir? 

 Her şeyden önce oksijeni bol, deliksiz uyuyorsunuz. İnsanın kendisini dinleme imkanı oluyor. Şehirdeki stresten uzaklaşıyorum. Bu doğayı görünce insan ülkesini daha çok seviyor. Doğayla uğraşmak kadar güzel bir şey yok. Sizinle şöyle bir anımı paylaşayım: Küçük yaşlarda, çocuk aklıyla teyzemin oğluyla bir eşek arısı yuvasını kapatmıştık. Dışarıda kalanlar içeri giremedi, içeridekiler dışarı çıkamadı. Sonra içeridekilere ne oldu diye merak ettik ve yuvayı açtığımızda hepsi üzerimize hücum etti. 30 yerimizden soktular. Doğanın size öğreteceği çok şey var. Bunları görüp yaşamak gerekiyor. 

  •  Burada nasıl vakit geçiriyorsunuz? Neler yapıyorsunuz? 

 En çok yürüyüş yapmayı seviyorum. Tüm çiftliğin çevresinde yürüyorum, yaklaşık 6 kilometre yol kat ediyorum. Hayvanlarla vakit geçiyorum. Keçilere ot veriyorum. Hayvan sevgisi benim için olmazsa olmaz. Kendi sütümüzü, peynirimizi, yoğurdumuzu yapıyoruz. Tavuklarımızdan taze yumurta elde ediyoruz. Süt ürünlerini henüz satmıyoruz ama ileriki aşamalarda ona da başlayacağız. 

  •  İş-özel hayat dengesini nasıl kuruyorsunuz? 

 İş adamları da aynı sanatçılar gibi doğayı çok seviyor ve ondan beslenebiliyor. Hayvanlarla yaşamak, doğada vakit geçirmek çok önemli. İnsan doğanın içinde yaşadığı zaman hayatı daha güzel görüyor. Şehirdeki stresten uzaklaşıyor, daha pozitif bir insan oluyorsunuz. İş ve özel hayat dengesini iyi kurmak lazım. Çiftlik dışında hobilerim yüzmek ve tavla oynamak. 

  •  Çiftlik tecrübesinin size nasıl bir katkısı oldu? 

 İyi organize olunduğunda hayvancılıktan para kazanılabildiğini gördüm. İkinci olarak tarım ve hayvancılıkta da teoriyle pratiğin ne kadar birbirinden farklı olduğunu tecrübe ettik. Buraya ilk mısırı ektiğimizde nasıl verim alacağımız konusunda köylüler, ziraat mühendislerimizden daha bilgiliydi. Onların uygulamasında yemin ne şekilde olacağını, tohumun hangi aralıklarla ekildiğini gördük ve daha çok verim aldık. Teori ile pratik birbiriyle iç içe olmalı. Bir de bunun sürdürülebilir şekilde yapılmasını sağlamalısınız. 

  •  Burası sizin için bir emeklilik planı mı? Emekli olmayı düşünüyor musunuz? 

 Evet, burayı emeklilik mekanım olarak düşünüyorum. Belli bir yaştan sonra işe gözlemci olarak dahil olmak gerekiyor. Devamlı işin içinde olursanız bu kez aşağıdan kadro yetişmesine engel olursunuz. Yönetici yetişmezse siz bir gün öldüğünüzde ne olacak? O işleri kim yürütecek? Bunları düşünerek hareket ediyorum ve Murat Özdilek şu anda çok başarılı bir şekilde şirkette yönetici olarak yetişiyor.

~


DOĞADAN NE ÖĞRENDİ?


“EVRENDE TOZ ZERRESİYİZ” 
Doğa büyük bir denge… Allah’ın büyüklüğünü anlamak için doğaya bakmalısınız. Sırları ve sınırları hala çözülemeyen koskoca bir evren var ve milyarca yıldır bu dengeyi devam ettiren bir güç var. Bu büyüklükte biz toz tanesi bile değiliz. Bu yüzden dünyada kendi dengemizi kurup mutlu olmaya çalışmalıyız.
“İŞİMİZİ DOĞRU YAPMALIYIZ” 50 yıl önce küçük bir mağazayla bu yola çıktım. Sermayemi kuvvetlendirmek için yıllarca kirada oturdum. Bunları yaptığınız zaman mutluluğu yakalıyorsunuz. Nasıl bir edebiyatçı romanını yazarken ne kadar satacağını düşünmüyorsa biz de işimizi önce doğru, kaliteli bir şey yapmak üzere yola çıkmalıyız.
“ÜLKEMİZİ SEVMELİYİZ” Bunun tek yolu da kendinizle barışık olmak. İş dünyasında da çalışanın payını, hammaddenin payını, yarı mamulün, pazarlamanın, devletin payını verdikten sonra kârı düşünmelisiniz. Demokratik sistemin gereği budur. Ülkemizi, bu toprakları ve bu toprakların insanlarını sevmeliyiz.



ÖZDİLEK’TEN GENÇ GİRİŞİMCİLERE ÖĞÜT


KONTROLLÜ OLUN İş adamının cebinde parası yoktur, bankaya borcu vardır. Ama kontrol altındaki borçtan korkmayın. Kontrol altında olmayan borca girmeyin.
BAŞARIYI HAZMEDİN Merdivenleri basamak basamak çıkmazsanız düşüşünüz hızlı olur. Hazmederek ilerleyin ve büyümeniz kontrollü olsun.
MANTIĞI UNUTMAYIN Çok para kazanmak için nitelikten niceliğe kaymayın. Hırsınız, mantığınızın önüne geçerse elinizdeki her şeyi kaybedebilirsiniz. Bunun örnekleri çok.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz