Birlikte çalıştığım veya etkileşim halinde olduğum neredeyse her kurum, çaresizce çalışan sayısını artırma peşinde. Aslında büyümüyorlar; sadece COVID-19 öncesindeki çalışan sayısına geri dönmeye çalışıyorlar. Çünkü sundukları hizmet ve mallara olan talep, COVID-19 öncesindeki seviyeye döndü. Fakat çalışan sıkıntısı, bazılarını tamamen açılmaktan alıkoyuyor ve bazı çalışanları istediklerinden daha uzun süre çalışmaya zorluyor.
Geçtiğimiz 18 ay boyunca herkesin dileği, her şeyin “normale dönmesi” idi. Bu süreçte birçok kişi artık bir değişiklik yapma zamanının geldiğine karar verdi. Geçtiğimiz ağustos ayında 4,3 milyon kişi, yani iş gücünün yüzde 2,9’u işinden ayrıldı. Kimlerin işinden ayrıldığına yakından bakacak olursak karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
“Yetti artık” İstifa edenlerin çoğu, daha erken emekli olmaya karar veren Boomer kuşağının son temsilcileri ve X kuşağının ilk temsilcileri. Pandeminin getirdiği tüm belirsizlikler karşısında çok çalıştılar, birikim yaptılar. Hayatın ne kadar kırılgan olduğuna dair yeni kanıtları düşününce de işten ayrılık kararı aldılar.
“Bir değişimi hak ediyorum” İş gücü piyasasında olmaya devam eden diğer çalışanlar da hayatın çok kısa olduğunu fark ediyor. Emekli olamayan fakat iş statükosundan kurtulma konusunda fazlasıyla istekli bir grup bu. Geçtiğimiz 18 ay, daha sağlam, daha iştah kabartıcı ve daha ilginç kariyerlere geçmeleri için bir uyarı niteliğindeydi.
Ayrıca ofis çalışanları evden çalışmaya alıştı ve aileleriyle daha fazla vakit geçirip yolda daha az vakit harcamayı sevdi. Kendi değerlerinin ve iş gücü pazarındaki mevcut dengesizliğin farkındalar. Bir yıldan fazla bir süredir üretken bir şekilde evden çalıştıktan sonra işverenleri ofislere geri dönmeleri konusunda ısrar edince, daha rekabetçi bir iş fırsatı sunsa bile daha esnek yaklaşımlar teklif eden bir alternatif aramak kolay bir karar oldu.
Geriye dönmek yok COVID-19 sonrasında çalışanlar iş-özel hayat dengesini ve kişisel önceliklerini yeniden değerlendiriyor. İşverenler yüksek çalışan açığıyla karşılaşıyor. Yeni nesil çalışanlarsa kurumsal merdivenleri tırmanmaya, bu merdivenleri tırmanmak için “sıkıcı işler yapmaya” ve “vakitlerinin gelmesini beklemeye” daha da az istekli.
9 KRİTİK BOYUT
Peki gelecek yıllarda iş yerlerinin normali ne olacak? Hizmet sektöründe artan bir otomasyon olacak. Örneğin, mutfakta, garsonların arasında ve eve yemek siparişlerinde robotların bulunmasına yönelik akımlar hızlanacak. Otellere sadece kiosklar üzerinden giriş yapacağız. Var olmaya devam eden hizmet sektörü işleri, çok daha fazla ücretler verecek. Şirketlerin evden çalışma düzenlemelerine izin vermekten başka şansı olmayacak, yoksa en yetenekli çalışanlarını kaybedecekler. Şirketler haksız müşterileri konusunda giderek daha sert önlemler almaya başlayacak. Eğer haksızlık edilen çalışanlarının kesin bir şekilde yanında yer almazlar ve onları desteklemezlerse çalışanları istifa edecek. “Müşteri her zaman haklıdır” gelecekte çok daha az geçerli olacak. Boomer kuşağının emekli olması nedeniyle X ve Y kuşağından yeni bir lider grubu hızlıca yükselecek. Bu meşale normalde olacağından biraz daha hızlı devredileceği için de bu liderlerin liderlik pozisyonunda görece daha uzun bir kariyerleri olacak.
Bu yeni nesil liderlerin sahip olacağı etki gücü de daha az resmi, daha girişimci ve teknoloji odaklı iş yerlerine doğru akımları artıracak. Liderlik basamaklarındaki çeşitlilik normalde olacağından daha hızlı bir şekilde gerçekleşecek. X ve Y kuşağı çalışanları “kariyer basamaklarına” daha az inandığı için kurumlar maaş ve yan haklar konusunda daha iyi ve sürekli bir deneyim sunacak, şirket içinde esnek kariyer yollarına izin verecek. Şirket politikaları ve yönetim becerileri giderek empati dolu bir etkileşim ve çalışanın hayat şartlarına uyum sağlayan bir düzenle yönetmeye odaklanacak. Girişimcilik fırlayacak. Çalışanlar, kısa dönemli çalışma ve danışmanlık pozisyonlarını deneme konusunda cesur olacak. Giderek daha fazla şirket bu kaynakları kullanmak zorunda hissedecek ve bu da sanal ofislerin ve hatta sanal şirketlerin evrimini teşvik edecek.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?