Açık alanlar denince aklımıza kent ve kır yaşamıyla doğal yaşam gelir. Ama “doğal” olan aslında gezegenimizde baskın olan biçimdir. Şehir dışındaki bir evin bahçesini, bir veya iki yıl kendi halinde bırakırsak düz bir beton parçası bulmayacağımız kesin. Sonunda doğal bitkiler ve belki de fareler, yılanlar görebiliriz. Birkaç kilometrekarelik bir kent arazisini, 10 ila 20 yıl kendi haline bırakırsak tavşanların, geyiklerin dolaştığı küçük otlakların ve ağaçlıkların yeniden canlandığına tanıklık edebiliriz.
İNSAN VE DOĞA ARASINDAKİ DENGE 10 yıl kadar önce Detroit’teki birçok büyük mahallede, şehrin ekonomik olarak birden gerilemesi ve sakinlerin göç etmesinin ardından tam olarak bu yaşandı. Peki yeniden yabanileştirme hareketi nedir? Yeniden yabanileştirme hareketi, gezegenimizin tüm bölgelerinin, insanlardan önceki doğal haline yaklaştırma çalışmalarını ifade ediyor. Uzak yerlerde yeniden yabanileştirmenin amacı, ekosistemin gelişmesine yardımcı olan bitkiler ve hayvanlardan oluşan “temel türlerin” yeniden üremesiyle başlayan, birbirine bağlı büyük bir “yabani” alan yaratmak. Şehirlerde yeniden yabanileştirme ise daha ılımlı seviyede gerçekleşir. Burada amaç, doğanın şehirlerimizde yeniden yer edinmesini sağlamak, biyolojik çeşitliliği artırmak ve doğal vahalar elde etmek. Şehirlerdeki yeniden yabanileştirme, örneğin kelebeklerin ve arıların polen ihtiyaçlarını destekleyebilen doğal bitkilerin sayısının artmasını teşvik eder. Avluların yerini sebze bahçeleri alır. Şehirde yeniden yabanileştirme, insan ve doğa arasındaki dengeyi daha iyi kurmak için doğayı mümkün olan her yere geri getirir. Diğer faydalarını da şöyle sıralayabiliriz: Yapılan çalışmalar, şehirde yeniden yabanileştirmenin hem vücut hem zihin için olumlu olduğunu gösteriyor. Doğayla çevrili olmasak da doğaya maruz kalmanın ruh halini iyileştirdiği, stresi azalttığı ve bazı hastalıklara karşı bağışıklığı artırdığı biliniyor. Topluluk bahçeleri, yürüyüş yolları ve doğa parkları insanları kabuklarından çıkarmaya ve komşularıyla yüz yüze gelmeye zorlayabilir. İnsanlarla normal hayatın dışında, bu tür bir etkileşim sağlıklı olur ve son dönemde buna çok fazla ihtiyaç var. Kent bitkileri de çevresel yönden bir avantaj. Karbonu azaltarak tehdit altındaki böcekler ve polen taşıyıcı böcekler için yaşam alanları sunar.
GELECEĞE ETKİLERİ Çevre ve sağlık endişeleri, geleceğimizin üzerinde bir kara bulut gibi duruyor. Bunları çözmek zorundayız. Bu alanlara yeni teknoloji ve karmaşık çözümleri uygulamak için fırsatımız var. Dünyamızı eski haline döndürerek bu zorlukları çözmek için ileriye doğru büyük adımlar atabiliriz. Yani gelecekte, lüzumsuz inşaatları ortadan kaldıracağız. Yüksek binalar, kent bahçelerini desteklemek için tasarlanacak. Meydanlarda daha fazla ağaç ve çiçek olacak. Bir akademisyenin dediği gibi “kent parkları biraz daha vahşi olacak ve yerlerde çimler biraz çılgınca büyüyecek”. Daha çok mülk sahibi, doğal unsurları tercih edecek. Daha fazla topluluk bahçesi göreceğiz. İnsanlık bu gezegende yaşadığı sürece yeniden yabanileştirme, biyolojik çeşitliliğin ve iklim hedeflerimizi yerine getirmenin önemli bir parçası olacak. Eski yaşam tarzına dönüş ve arazi kullanımına dair tarihsel bakış fütüristik bir konu olabilir. Fakat bazen doğa ana en iyi mühendistir ve en iyisini düşünür. Ve geçmişte bu hep böyle oldu.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?