Çok değil, sadece birkaç hafta önce bambaşka bir gündemimiz vardı. İnsan ömrünün uzaması ve bu yeni gerçek karşısında dünyanın nasıl değişeceğini yazmıştım geçen ay. Bu ay için sözleşmiştik kaldığımız yerden devam etmek için sizlerle... Ama küresel bir salgınla mücadele ederken başka bir mevzu üzerine yazmak kolay değil.
Konu küresel bir salgın olunca sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı ülke-ülke an be an takip ediyoruz. Karşılaştırmalar yapıyoruz kendimizce. Yaşımız, kökenimiz, unvanımız, gelir ve eğitim seviyemiz her ne olursa olsun Maslow’un ünlü piramidinin en alt iki sekmesine sıkışıverdik: Yaşamaya ve korunmaya çalışıyoruz.
Salgınla birlikte kendimizi yeniden keşfediyoruz. İnsan olmanın, doğal hayatın, dengenin önemini anlıyoruz. Turistler çekilince kısa sürede yeniden balıkla dolan Venedik kanallarını duyunca şaşırıyoruz. Karantina dönemini takiben Wuhan’da hava kirliliğinin seviniyoruz. Biz hayata ara verince doğanın kendini yenileyebildiğine tanık oluyoruz.
Elimizdekiler kıymetini öğreniyoruz yeniden. Sokağa çıkabilmenin, işe gidebilmenin, hatta alışveriş yapabilmenin değerini idrak ediyoruz. Birkaç hafta evde mahsur kalmaktan sıkılmanın nasıl bir şımarıklık olduğunu ancak virüse yakalanırsak, karantinaya alınırsak ya da yoğun bakım ünitesinde yer aramak zorunda kalırsak anlayacağız.
Daha sık empati yapar olduk öte yandan. Salgına rağmen çalışmaya devam eden doktorlara, sağlık profesyonellerine, eczane, market, belediye, elektrik, telekomünikasyon ve daha nice sektör çalışanına minnet doluyuz. Yaş ve kronik hastalıklar açısından risk grubunda bulunmasak da sevdiklerimize, büyüklerimize ve hatta tanımadığımız kişiler için evde kalmamız, fedakarlık yapmamız gerektiğinin farkındayız.
YÖNETİCİNİN SEYİR DEFTERİ
Kriz dönemlerinde sadece bireyler değil, hükümetler ve iş dünyası da büyük bir sınav veriyor. Üstelik şirketleri, ülkeleri ve ailelerini yönetenlerin yolculuğu birbirine benziyor.
Ortak paydada 3H var: Hakimiyet, hassasiyet ve hareket.
Salgının ne kadar süreceği şimdilik meçhul. Haftalarca sürebilir. Normale dönebilmemiz yıllar alabilir. Engizisyonun sonunu veba salgını getirmişti, kapitalizmin sonunu koronavirüs getirecek öngörüsünde bulunanlar dahi var. Mevcut düzenle ilgili önemli değişiklikler yapılacağı aşikar. Başta eğitim ve çalışma kültürü olmak üzere önemli değişiklikler bizleri bekliyor. Milyonlarca kişi, dijital altyapının sağlam olması durumunda uzaktan çalışmanın, toplanmanın, hatta kimi endüstrilerde üretmenin mümkün olduğunu deneyerek öğrendi. Önemli tabular, önyargılar kırıldı.
Korona günlerinde ve sonrasında dijitalleşme, inovasyon ve tasarım her zamankinden önemli olacak. Yeni iş modellerinin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi şart.
Sağlık dolu günlerde buluşmak dileğiyle…
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?