Capital, Türk iş dünyasının başarılı liderlerinden hayatlarının tavsiyesini dinledi.
Steve Jobs, bundan 4 yıl önce Nike’ın yeni CEO’su Mark
Parker’ı arayıp yeni işi için tebrik eder. Parker bu görüşmede Jobs’a teşekkür
ettikten sonra kendisine herhangi bir tavsiyesi olup olmadığını sorar. Bunun
üzerine Jobs, “Nike dünyanın en güzel ürünlerini yapmanın yanı sıra pek çok
yapmaması gereken işe de girdi. Bu yakında Nike’ın başını belaya sokacak. Buna
son verirsen iyi olur” der. Parker bugün hala Jobs’un bu öğüdünü dikkate
aldığını söylüyor. Parker bu görüşmeden kısa süre sonra Nike’ı ana işine
odakladı. Şirket de o noktadan sonra ciro ve kârlılık açısından çok daha iyi
bir noktaya geldi. Parker pek çok söyleşisinde Jobs’tan aldığı bu tavsiyenin
hayatının tavsiyesi olduğunu anlatıyor.
İş yaşamı öyle tesadüfler içeriyor ki bazen ayaküstü bir sohbet yöneticilerin
iş yaşamlarını kökünden değiştiriyor. Capital de bu öyküden yola çıkarak Türk
iş dünyasının yetiştirdiği en başarılı liderlere iş yaşamlarında en çok
işlerine yarayan, aldıkları en iyi tavsiyeyi sordu. Ortaya bugün hızlı
büyümeleri, şirket değerleriyle dikkat çeken pek çok şirketin dönüm noktasının
tıpkı Jobs-Parker görüşmesindeki gibi bir tavsiyeyle yön değiştirdiği çıktı.
İşte en işe yarayan tavsiyeler ve kahramanları…
SABANCI BULDURGAN’A NE DEDİ?
Temsa CEO’su Mehmet Buldurgan, Sabancı Holding’in çok uzun yıllardır en önemli
yöneticilerinden biri. İş yaşamının en iyi tavsiyelerini de eski patronu
rahmetli Özdemir Sabancı’dan aldığını söylüyor. Buldurgan, “Rahmetli Özdemir
Sabancı Bey'le birçok anım var ama bir tanesi Temsa’nın bugüne gelmesinin
nedenidir” diyor. Buldurgan şöyle devam ediyor: “1980'li yılların sonunda otobüs
fabrikası ilk kurulduğunda o zamanlar lisanslı bir ürün üretiyorduk. Özdemir
Bey ise sürekli bizleri ihracat için teşvik ediyordu. ‘Öncelikle komşu ülkelere
satış yapmak, yurtiçinde üretim yapan her sanayicinin en öncelikli işi olmalı’
derdi. Dolayısıyla genç yaşlarda bizlere ihracat aşkını aşılamış oldu. Yıllar
geçtikçe üretim kapasitelerimizi artırdık. Bugün Avrupa operasyonlarımızı Temsa
Europe adıyla Belçika’dan yürütüyoruz. Belçika'nın yanı sıra Avusturya ve
Almanya'da satış sonrası hizmetlere yönelik şirketlerimiz var. İhracatımızın
yüzde 80'ini Avrupa ülkelerine yapar hale geldik. Ürettiğimiz otobüslerin yüzde
75'ini ihraç ediyoruz. Bugün Temsa Global, TİM verilerine göre Türkiye'nin
ihracatta 51’inci büyük şirketi. Bu başarıya ulaşmamızın asıl nedeni kesinlikle
Özdemir Bey’in bizi ihracata yönlendiren tavsiyesidir.”
VASELLA’DAN “OTANTİK OL” ÖĞÜDÜ
Novartis Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman ise en işe yarayan tavsiyeyi
Macaristan’ın ardından Türkiye’ye genel müdür olarak atanmasının 2’nci ayında
global bir toplantı sırasında o anki Novartis CEO’su Daniel Vasella’dan
aldığını söylüyor. Toplantıda Vasella’nın yanında oturan Berkman, Vasella’ya
Türkiye gibi oldukça büyük bir ülke organizasyonunu yönetecek, yeni bir genel
müdüre ilk tavsiyelerini sorar. Vasella tavsiyelerini şöyle sıralar: “Tamamen
güvendiğin ve iyi olduğuna emin olduğun bir ekiple çalış. İlk 6 ayında ciddi
vaktini ekibini iyi tanımaya, onlarla birlikte yürümeye ayır ve gelişim
ihtiyacı olduğunu düşündüğün takım arkadaşların konusunda mutlaka aksiyon al.
Tereddüt ettiğin konular varsa bunlar büyük olasılıkla gerçekten problemdir ve
ciddiye alınarak geliştirilmesi gerekir. Ayrıca olduğun gibi yani otantik
olmaktan sakın vazgeçme. Yeni sorumluluklar insana yeni roller de biçebilir.
Diplomasi kurallarına tabii ki özen göster ama seni bu başarıya götüren
köklerinden ve doğru bildiklerinden sakın kopma.” Berkman bu iki tavsiyenin
kendisi için çok yol gösterici olduğunu söylüyor ve nasıl faydalandığını
anlatıyor: “Ekipteki bir zafiyet bile önemli ve sirayet edebilir. Diğer yandan
bir konuya karşı tavır almakta kararsız kaldığımda hemen Vasella’nın ‘otantik
ol’ tavsiyesini hatırlarım ve 40 yaşına kadar doğru bildiğim ne ise o şekilde
karar almaya, devam etmeye çalışırım.”~
HONEYWELL CEO’SUNDAN DERS
Yenal Gökyıldırım, Philips’in Batı Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi'nde tüketici
ürünlerinden sorumlu başkan yardımcısı. Bu bölge şirketin dünyadaki 3
bölgesinin en büyüğü. 5 milyar Euro cirolu en önemli bölgenin sorumluluğunu
taşıyan Gökyıldırım’ı bu noktaya taşıyan onun liderlik yetenekleri kadar aynı
zamanda aldığı bir tavsiyeyi iş yaşamında hep uygulaması. Gökyıldırım, New
York’ta uluslararası bir toplantıda tanışıp 2 saat vakit geçirme fırsatı
yakaladığı ve hayatının tavsiyesini aldığı kişinin Larry Bossidy olduğunu
söylüyor. Bossidy, Honeywell’in CEO’luğunu yapmış, uzun yıllar GE’de Jack Welch
ile birlikte çalışmış ve dünyanın en ünlü yönetim kitaplarından “Execution”ın
da yazarı.
Gökyıldırım aralarında geçen görüşmeyi şöyle anlatıyor: “Bu uzun görüşmemiz
esnasında bir kaç husus bende iz bıraktı. Verdiği en önemli tavsiye ‘Geri
bildirim için hiçbir fırsatı kaçırma, mutlaka bir şeyler söyle’ idi.”
Gökyıldırım, Bossidy’nin tavsiyesi üzerine o günden sonra önüne ne gelirse ona
bir değer verdiğini göstermek için kısa da olsa bir yorumla geri bildirim
yaptığını söylüyor ve devam ediyor: “Daha önce masama gelen günlük raporları
olduğu gibi alıp işimi gördükten sonra bir kenara kaldırırdım. Bu tavsiyeyi
aldıktan sonra ara sıra daha detaylı inceleyip, hazırlayan kişilere geri
bildirim vermeye başladım. Ve çok kısa bir zamanda gördüm ki hem raporların
içeriği zenginleşti hem sunum kalitesi her geçen gün iyileşti.”
CEO’SUNU DİNLEDİ, KAZANDI
Mustafa Kalkandelen haziran sonunda Metro Cash&Carry Macaristan’daki gıda
ve gıda dışı satın alma direktörlüğü ve yönetim kurulu üyeliği görevinden
ayrılıyor. Oradan ayrılmadan önce iş yaşamında işine çok yarayan bir tavsiyeyi
paylaştı. İlk defa 2006 tarihinde yurtdışı sorumluluk alan ve Makro
Cash&Carry Polonya’da gıda satın alma direktörü ve yönetim kurulu üyesi
olarak çalışmaya başlayan Kalkandelen, ilk gününde şirketin CEO’su Hollandalı
Jeroen de Groot’tan işle ilgili en önemli tavsiyeyi alır. Groot şöyle der:
“Makro Cash&Carry Polonya müşterilerinin istediği ürünleri yeterince
bulundurmuyor ve taze ürün gruplarında tazelik ve kalite problemi yaşanıyor. Bu
iki konuya odaklanırsan hem sen, hem şirket başarılı olur.” İlk yabancı
patronunun, birebir ilk toplantılarında Kalkandelen’e verdiği bu tavsiyeler
Kalkandelen’in o ana kadar düşündüğü “Ne yapmalıyım” sorusunun cevabı olur.
Mağazaları ziyaret edip, personelle konuşur. Araştırma şirketleriyle ve
tedarikçilerle toplantılar yapar. Müşteri panellerine katılıp, müşterilerinin
Makro Cash&Carry Polonya’nın ürün çeşitleri ve tazeliği konusunda ne
düşündüklerini öğrenir. Her kategoride neler yapacağını bildikten sonra da 6 ay
içinde tüm negatif geri dönüşleri pozitife çevirir. Müşteri sayısı, müşteri
başına satış ve müşteri memnuniyetinde ciddi artışlar olur. Yüzde -6,2
performansla giden iş, 6 ay sonra 1 yıl öncesinin yüzde 3 üzerine çıkar.
Kalkandelen bu tecrübenin kendine kattıklarını şöyle anlatıyor: “Başarılı gidiş
2007 ve 2008’de de sürdü. 2008’in Ağustos’unda Macaristan Metro gibi sıkıntılı
bir işe geçmek üzere ayrılırken arkamda her şeyin mümkün olduğuna inanmış
motive bir takım bırakmıştım.”
OKTAY IRSIDAR’I UNUTAMAM
Keskinoğlu’nun KOBİ’likten çıkıp bugün sektörünün ilk 3 markasından biri ve
ihracat lideri olmasında Keskin Keskinoğlu’na tavsiyeleriyle yol gösteren iş
ortaklarının etkisi büyük. Hatta Keskinoğlu, şirketin bugün bu noktada
olmasının en önemli nedeninin Migros’un eski genel müdürü Oktay Irsıdar’ın
kendisine verdiği tavsiye olduğunu ifade ediyor. Keskinoğlu, bu tavsiyenin
öyküsünü şöyle anlatıyor:
“İstanbul Beykent Üniversitesi İşletme bölümü öğrencisi olduğum 1999 yılında,
piliç eti ürünlerimiz o zamanlar Migros’un sadece İstanbul mağazalarında satışa
sunuluyordu. Ürünlerimizin tüm Migros’larda satılmasını istiyorduk.~
Bu nedenle haftada 3 gün Migros’un o zamanlar satın alma müdürü olan
Coşkun Öncel ile görüşüyordum. Bu rutin ziyaretlerim sırasında Migros Genel
Müdürü Oktay Irsıdar beni görür ve bu genç her hafta buraya geliyor istediği
nedir acaba diye merak edermiş. Bir gün ‘Oğlum sen niye buradasın seni sürekli
görüyorum’ dedi. Ben de Keskinoğlu Şirketler Grubu’nu temsil ettiğimi ve
ürünlerimizin tüm Migros’larda barkodunun açılması için satın alma müdürü ile
iletişimde olduğumu dile getirdim. ‘Tamam oğlum’ dedi gülerek ve yanımdan
ayrıldı. 2 gün sonra Migros’tan aradılar ve görüşmeye davet ettiler.
Ürünlerimizi tüm Migros’larda servise çıkarabileceğimizi ve süreci başlatmamızı
istediler. Bu sürecin hemen sonrasında Irsırdar beni aradı. Teşekkür etti ve
‘İş dünyasında başarılı olmanın yolu azimli ve istekli olmaktan geçer, bu yolda
devam et’ dedi. Henüz bir öğrenciyken Oktay Irsıdar gibi iş dünyasında oldukça
saygın bir yöneticiden böyle bir tavsiye almak benim için çok değerliydi.”
GOLDAŞ’I KURDURAN TAVSİYE
Goldaş Kuyumculuk CEO’su Sedat Yalınkaya ise iş hayatındaki en önemli
tavsiyeyi, yıllar önce Türkiye’deki bir tekstil şirketinin sahibi ve yöneticisi
olan arkadaşından aldığını anlatıyor.
1991 ya da 1992 yılında ağabeyi Hasan Yalınkaya ile birlikte İngiltere’de
olduklarını söyleyen Yalınkaya o dönem İngiltere’de mücevher işine girmek için
araştırmalar yaptıklarını belirtiyor. Yalınkaya daha önce Türkiye’de aile
işleri olan tekstil ve inşaat şirketlerinde görev almış olsalar da bu alanda
hiç tecrübelerinin olmadığını söylüyor. Hayatlarının tavsiyesi de Yalınkaya’lara
o esnada verilir. Arkadaşı Sedat Yalınkaya’ya “Belki para kaybedebilirsiniz ama
işi, İngiltere’deki sektörün dünyadaki yerini öğrenirsiniz” der.
Bu tavsiye mücevher işine girmeleri konusunda onları cesaretlendirir. 1993
yılında Goldaş Kuyumculuk’u kurana kadar geçen zamanda İngiltere’de mücevher
ithalatı yaparlar. Türkiye’de üretimini yaptırdıkları takıları İngiltere
pazarına sunarlar. İşleri düşündüklerinden iyi gidince Avrupa’nın kalite
standardına uygun üretim yapabilmek için kendi üretim tesisleri olan Goldaş
Kuyumculuk’u kurarlar. Sedat Yalınkaya arkadaşının tavsiyesi üzerine girdikleri
bu işin bugün geldiği noktaya dikkat çekiyor: “Goldaş Kuyumculuk İSO
araştırmasına göre, Türkiye’nin en büyük 30 sanayi şirketinden biri.”
BABALARINDAN ÖĞRENDİKLERİ
Teknosa Genel Müdürü Mehmet T. Nane hayatının en önemli nasihatini babasından
aldığını söylüyor. Nane babasının ona “Ne olursa olsun doğru ve ahlaklı yoldan
sapma. İyilik ve dürüstlük ana felsefen olsun. Kasaba minnet etme, kendi etini
kes ye” dediğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Babamın bu nasihati her zaman
geçerli, işe yarayan ve vazgeçilmez kuralım oldu.”
Ayaydın-Miroglio Group Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın ise şirketini
bugünlere getirmesini sağlayan baba tavsiyesini şu sözlerle ifade ediyor:
“Babam ‘İşindeki konsantrasyonunu hiçbir zaman kaybetme, işine sarıl ve tek bir
alana odaklan’ dedi. Kardeşlerimle birlikte bu tavsiyeyi hiç unutmadık.
Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı ise rahmetli babası Süleyman
Kiğılı’dan, işe ilk başladığı yıllarda çok önemli bir öğüt almış. Baba Kiğılı
oğluna “Oğlum, hayatta iki şeye çok dikkat et. Elindeki kalemi tutmasını ve
kolundaki saate bakmasını iyi bileceksin” der. Kiğılı bu tavsiyeyi nasıl hayata
geçirdiğini ise şöyle anlatıyor: “Babam aslında ‘Hesabını kitabını iyi yap.
İmzanı atacağın yere dikkat et. Zamanını doğru programla demek istiyordu. Bu
noktaları hiçbir zaman göz ardı etmedim.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?