Yasaklı ofisler

Eller cepte yürümek, koridorda koşmak, tırnakları uzatmak, el sakası yapmak hatta taze çiçekleri ofise sokmak yasak...

1.09.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yasaklı ofisler

Cep telefonu kullanmak, kişisel maillerini kontrol etmek, Facebook'a girmek, Twitter'da twit atmak, MSN'de arkadaşlarla yazışmak da yapılmaması gerekenler listesinde. Şirketlerde yasaklar listesi saymakla bitmiyor. Kimi iş güvenliği için kimi patron hassasiyeti, kimi verimlilik kaybını engellemek için devrede... Ancak uzmanlara göre yasak işi abartılmamalı. Bu konuda en güzel uyarı da dünyaca ünlü yönetim gurusu Peter Fisk'den geliyor: "En çok çalışılmak istenen şirketler araştırmasına bakarsanız bu şirketlerin ortak özelliğinin en az sayıda yasak koymaları olduğunu görürsünüz." Büyük bir şirkette orta düzeyde yöneticiydi. Bir gün insan kaynaklarından çağrıldı. İnsan kaynakları müdürü, gayet nazik bir şekilde, fakat çok sıradışı bir uyarıda bulundu: "Masanızda sevgilinizin fotoğrafı varmış. Genel müdürümüz geçenlerde ofisleri dolaşırken görmüş. Hiç hoşuna gitmemiş. Benden bu tür fotoğrafları koyanları uyarmamı istedi. Lütfen siz de masanızdan kaldırın." Genç yönetici şaşırmıştı. Söyleyecek çok fazla bir söz de bulamadı. Teşekkür edip odadan ayrıldı, doğruca masasına gidip fotoğraf çerçevesini çekmecesine koydu. Epey canı sıkılmıştı. "Diğer yasakları anlıyorum ama bunu anlamak zor" diye içinden geçirdi, işine devam etti. Gizliliğe saygı göstermek için adı bizde bu yöneticinin yaşadıkları senaryo değil. Türk iş dünyasında, hatta büyük ve yabancı sermayeli şirketlerde de benzer ve çok çeşitli yasaklar uygulanıyor. Bazıları "patrondan", bazıları da "genel müdürlerden" kaynaklanan bu yasaklar, çoğu zaman çalışanların isyanına neden oluyor. İş dünyasını küçükten büyük şirkete, orta boydan yabancı şirketlere kadar etraflıca tarayınca, karşınıza onlarca yasak çıkabiliyor. "Genel müdürle aynı asansöre binmek", "kahverengi elbise", "MSN'le iletişim", "el cepte koridor dolaşmak", "şirket merdivenlerini koşarak çıkmak" ve hatta "bilezik takmak" gibi yasaklar bile var.
Hangi şirkette ne yasak? Görmek için görsele tıklayın.

YASAKLARLA DOLU DÜNY
A
Cep telefonu kullanmak, kişisel e-postalarını kontrol etmek, Facebook'a girmek, Twitter'da twit atmak, MSN'de arkadaşlarla yazışmak da yapılmaması gerekenler listesinde... Ofiste her türlü gıda tüketimi yasak, hamilesiniz canınız elma çekti ama onu ofiste yemek yasak. Rakip markanın ürününü istemek, masrafa rakip marka tüketimini eklemek ise "doğal" olarak yasak. Bir de maaşınızı yanı başınızda oturan iş arkadaşınıza söylemek de bütün kuruluşlarda "yasak". Sadece Türkiye'de değil, yurtdışında da birçok konuda yasak var. En barizi ise sosyal network'lerle ilgili. Robert Half Tecnology'nin gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Amerikan şirketlerinin yüzde 54'ünde, sosyal networklere ulaşım yasağı konuldu. Bir başka araştırmaya göre de İngiliz şirketlerinin yüzde 50'si sosyal medyayı yasakladı. Şirketler cephesinde ise yasaklar çok fazla konuşulmayan, konuşulması istenmeyen uygulamalar. Hatta birçok şirkette yapılması istenilmeyenler "yasak" kelimesi kullanılmadan "böyle istenir", "beklenir", "istenmez", "hoş karşılanmaz" kelimeleriyle ifade ediliyor.~


PATRON HASSASİYETİ ÖNEMLİ
Bazı yasaklar şirkete özel, daha çok şirket yöneticisi ya da patronunun kişisel tercihleriyle uygulamaya konuluyor. Örneğin, usta reklamcı Ali Taran, ajansını akşam saat 6'da kapatıyor. Klasik reklam ajanslarında sabah saatlerine kadar çalışmak işleyişin bir parçasıyken Taran'ın ajansında mesaiye kalmak yasak! Bir sigorta şirketinde, genel müdürün grip gibi hastalıkları kapma ihtimaline karşı ilginç bir yasak uygulanıyor. Genel müdürü korumak için, çalışanların onunla aynı asansöre binmesi kesinlikle yasak. Zorlu Holding patronu Ahmet Nazif Zorlu'nun titizliği nedeniyle grupta çalışanların tırnakları bile yakından denetleniyor. Rahmi Koç'un da sakal ve bıyığa karşı olduğu için şirket çalışanlarında bıyık ve sakalı yasakladığı bilinen yasaklar arasında. Avrupa Amerika Holding'in patronu Erol Aksoy'un çalışanların ünlü İngiliz siyasetçi Churchill gibi kahverengi kıyafetler giymesini kesin bir kararla yasaklamış olması bir dönem efsane haline gelmişti. Management Center Türkiye (MCT) Yönetici Ortağı Tanyer Sönmezer'in yasaklarla ilgili yorumu ise şu şekilde: "Onu yiyemezsin, onu oraya sokamazsın diyen,da patronunun kişisel tercihleriyle uygulamaya konuluyor. Örneğin, usta reklamcı Ali Taran, ajansını akşam saat 6'da kapatıyor. Klasik reklam ajanslarında sabah saatlerine kadar çalışmak işleyişin bir parçasıyken Taran'ın ajansında mesaiye kalmak yasak! Bir sigorta şirketinde, genel müdürün grip gibi hastalıkları kapma ihtimaline karşı ilginç bir yasak uygulanıyor. Genel müdürü korumak için, çalışanların onunla aynı asansöre binmesi kesinlikle yasak. Zorlu Holding patronu Ahmet Nazif Zorlu'nun titizliği nedeniyle grupta çalışanların tırnakları bile yakından denetleniyor. Rahmi Koç'un da sakal ve bıyığa karşı olduğu için şirket çalışanlarında bıyık ve sakalı yasakladığı bilinen yasaklar arasında. Avrupa Amerika Holding'in patronu Erol Aksoy'un çalışanların ünlü İngiliz siyasetçi Churchill gibi kahverengi kıyafetler giymesini kesin bir kararla yasaklamış olması bir dönem efsane haline gelmişti. Management Center Türkiye (MCT) Yönetici Ortağı Tanyer Sönmezer'in yasaklarla ilgili yorumu ise şu şekilde: "Onu yiyemezsin, onu oraya sokamazsın diyen, yetişkin gibi değil bir çocuk gibi davranılan, yasaklar konusunda çok ileri gidilen bir şirkette üstün nitelikli biri çalışamaz. Bu yer çok iyi imkanlar sunuyor olsa bile yetenek kaybına uğrar."

KIYAFETTE NELER YASAK?
Yasakların en sık uygulandığı alan kıyafet ve görünüm. Örneğin, Zorlu Holding İnsan Kaynakları Direktörü İbrahim İnceçam, bu konuda uyguladıkları yasakları şu şekilde anlatıyor: "Bayan çalışanların etek-ceket ya da pantolon-ceket giymelerini arzu ediyoruz. Ceket içine gömlek ya da bluz giyilmesi isteniyor. Askılı bluz, çok dar, dekolte, parlak ve el örgüsü kıyafetler yasaklar arasında. Terlik ve sandalet giyilmemeli, makyajın ise hafif olması öneriliyor. Erkeklerin de ise özellikle gri, lacivert, siyah tonlarında takım elbise giymeleri tercih ediliyor. Ceket içine açık renk, uzun kollu gömlek giyilmeli. Kravat takılan gömleğin düğmeleri ilikli olmalı." Garanti Emeklilik'te bayan çalışanların abartılı ve dekolte kıyafet giymeleri, erkeklerin ise sakal, dövme, piercing, uzun saç, terlik, şort ve açık ayakkabılarla gelmeleri istenmiyor. ~
Garanti Emeklilik İnsan Kaynakları Birim Müdürü K. Çağlayan Bakahan, "Çalışanların kurumsal kimliklerine uygun, sade bir kıyafette olması gerekir" diyor. Erdemir'de bir dönem genel müdürlük yapan Mehmet Aydın Müderrisoğlu'nun imzasıyla yayınlanan yönergede, "Ağır kokulu parfümün yanı sıra tıraş losyonları kullanılmamalı, kötü kokulardan da kaçınılmalı. Saçlar temiz ve bakımlı olmalı, kadınlar ise aşırı makyajdan kaçınmalıdır" ifadesi yer alıyordu. Sabancı Holding'de açıkça yazılı olmasa da erkeklerin açık renk kıyafetler giymeleri "hoş" karşılanmıyor. Başta bankalar olmak üzere birçok şirket kahverengi kıyafeti giyilmezler listesinin baş sırasına yazıyor. Yönetim gurusu Peter Fisk, kıyafet yasaklarına karşı. "Kıyafet kişinin kendini anlatma biçimi, bu nedenle çalışanların olabildiğince rahat olmaları gerekiyor. Yani Steve Jobs'u ya da Richard Branson'u takım elbiseleri içinde düşünsenize... Kıyafet konusu karışılmaması gereken bir konu" diyor.

DÜZEN VE İTİBAR İÇİN GEREKLİ
Peki yasaklar olmalı mı? Uzmanlar bazı sektörlerde ve yapılarda işleyişin sağlığı açısından yasakların olması gerektiği görüşünde. Yasakları kurallar bütünü olarak algılayan uzmanlar, her iş yerinde yapılmaması gereken bazı kuralların olması gerektiğini, bunun da normal karşılanması gerektiğini belirtiyorlar. Kimi yasaklar ve düzenlemeler ise kurumun itibarını ve kültürünü oluşturmak, korumak ve artırmak adına konulabiliyor. Örneğin Toyota'da "işçi" veya "mavi yaka" kelimesi kullanılmıyor. Onun yerine "üretim çalışanı" ifadesi tercih ediliyor. Danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers'da (PWC) ilginç bir yasak uygulanıyor. PWC'de müdürlere ya da çalışanlara "bey" ve "hanım" ifadeleriyle hitap edilmesi istenilmiyor. Hedef, herkesin birbirine isimleriyle hitap etmesini sağlamak. Fortune Kariyer Eğitim ve Danışmanlık'ın ortağı Alper Arıduru ise gıda ya da ilaç sektöründeki şirketlerin hijyen konusunda birtakım yasaklar uygulamasının şart olduğunu söylüyor. "Bu yasaklara uyulması gerekiyor, bu tür yasaklar çalışan motivasyonunu olumsuz etkilemez" diyor. Tanyer Sönmezer de kıyafete ilişkin yasakları, "adabı muhaşeret" kuralları kapsamında değerlendiriyor ve ekliyor: "Sonuçta bankacılıkta olduğu gibi müşteriyle yakın çalışan kişilerin giyim kuralları olmalı. İlaç ve gıda üretiminde faaliyet gösteren şirketler de hijyen standartları gereği belli kuralları uygulamak durumunda." Brisa İnsan Kaynakları ve Çalışma İlişkileri Direktörü Dr. Uğurtan Doğan, fabrika sahasında cep telefonu kullanılmasına, bilgi gizliliği ve iş güvenliği gerekçeleri nedeni ile izin verilmediğini söylüyor. Telefon kullanımı için sadece tanımlanmış kişilerde fabrika içi deck telefon kullanıldığını belirtiyor. Vitra Fabrika Direktörü Mehmet Mercan, fabrikalarında iş kazalarından korunmak üzere, üretimde çalışanların takı, saat ve yüzük takmasına izin verilmediğine dikkat çekiyor. Ünlü yönetim danışmanı Dave Ulrich, "Örneğin iş yerinde sigara içilmemesi, çalışanların sağlıklı olmasını sağlıyor, ama eğer yasaklar kişisel ise çalışanlar bunu reddeder ve bu da yönetimsel bir krize yol açar" diyor.

CEZA KESENLER BİLE VAR!
Yasak kelimesini katı uygulamalar ve ceza sistemine dönüştüren şirketler de bulunuyor. Bir sigorta şirketinde, 3 kez çaldığı halde telefonunu açmayana 1 TL ceza uygulanıyor. Bu ceza, çalışandan otomatik olarak tahsil ediliyor. Dışarıdan yiyecek getirilmesi konusunda sınırları çok keskin olan şirketler de var. Bir sigorta şirketinin İK direktörü, bu şirkete yönelik olarak, "Bu yasak hamile bir kadının çantasındaki elmayı çıkarıp yemesine engel olacak kadar katı bir şekilde uygulanıyor" diyor. Abdi İbrahim'de de masalarda yiyecek içecek bulundurulması kesinlikle yasak. Birçok şirketin en yoğun bölümü olan operasyon biriminde çay, sigara ve ihtiyaç molasının saatine departman yöneticisi karar veriyor ve bu molalar anons edildikten sonra çalışanlar işlerini bırakabiliyor. Coca Cola'da da masanın dağınık olması hoş karşılanmıyor. Dağınık masaların fotoğrafları çekilerek toplantılarda deşifre ediliyor. Bazı kuruluşlar rekabeti şirkete farklı şekilde taşıyor. Örneğin Ülker şirketlerinde kahveyi "Nescafe" diyerek isteyemezsiniz, "Cafe Crown" demek gerekiyor. Coca Cola'da masraflar arasında Pepsi tüketimi yasak. Eğer böyle bir masraf varsa ödeme yapılmıyor. Peter Fisk, "Yasak olmaması şirket verimliliğini daha çok artırıyor. Onları daha kreatif yapıyor.~
 Dünyanın en inovatif şirketlerinden biri olan Virgin'e bakın... Facebook'u kullanarak çalışanlarını bir araya getiriyor ve fikir paylaşımını bu sosyal sitede gerçekleştiriyor" diyor.

ŞİRKETLERİN ALEYHİNE Mİ?
Son dönemde teknolojinin gelişimiyle birlikte yasaklar teknoloji kullanımına da sıçradı. Citibank gibi bankalarda internet kısıtlı. Çalışanlar her an interneti kullanamıyor. PWC'de Youtube sayfalarına girmek tam olarak yasak değil, ancak sınırlı. Şirket, günde sadece 15 dakika bu siteyi ziyaret etmeye izin veriyor. Birçok şirkette de çalışanların kişisel e-posta adreslerini ziyaret etmeleri, facebook gibi sayfalara girmeleri yasak. Sadece Türkiye'de değil, yurtdışında da iş yerlerinde sosyal medyaya getirilen yasaklar artıyor. Yasaklama nedenleri arasında kurumsal bilgilerin açığa çıkma olasılığının yanında verimliliğin düşmesi de önemli bir role sahip. Aslında bazı araştırmalar da sosyal networklerde geçirilen zamanın iş verimliliğini düşürdüğünü ortaya koyuyor. Araştırma şirketi Nucleus Research, Facebook kullanımına sınırlamasız izin veren iş yerlerinde verimliliğin yüzde 1,5 azaldığını ortaya koydu. Peter Fisk'e göre sosyal ağların yasaklanması sakıncalı. Şirketlerin karşılaştıkları en büyük problemlerden birinin dijital dünyaya ayak uyduramamak olduğunu ifade eden Fisk, "Değişimi yakalayamayanların bir de bu tür yasaklar getirmeleri tümüyle onların aleyhine" diye uyarıyor.

VERİMLİLİK BAHANE, YASAKLAR ŞAHANE!
Yasak ve kurallar, genelde şirket verimliliğini artırma amaçlı uygulanıyor. Ancak uzmanlar, yasakların olumsuz etkilerinin daha fazla ön plana çıktığını belirtiyor. Egon Zehnder International Yönetici Ortağı Murat Yeşil-dere'ye göre yasaklar performansı düşürüyor ve yapılmaması istenen şeylerin cazibesini artırıyor. "Yani internete masa üstü bilgisayarınızdan giremiyorsanız telefonunuzdan giriyorsunuz. Bu sefer daha büyük çaba harcıyorsunuz. İnsanlar o yasakları aşmanın yaratıcı yolarını düşünmekten normal işlerini yapmaktan geri kalıyor" diyor. Yasaklara, verimliliği neden göstermek ise Fisk'in bakış açısıyla bir bahane. Yasakların olmadığı bir ortamın çalışanları daha yaratıcı ve samimi kıldığını ifade eden Fisk, "Yöneticiler çalışanları makineler gibi kontrol etmek istiyor. Ancak bu durum çalışanların verimliliğini düşürüyor. En çok çalışılmak istenen şirketler araştırmasına bakarsanız bu şirketlerin ortak özelliğinin en az yasakları içermesi olduğunu görürsünüz" diye konuşuyor. Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Selçuk Tuzcuoğlu ise "Örneğin çalışanının masasına eşinin veya çocuğunun resmini koymasına izin vermeyen şirketler olduğunu biliyorum. Bir de bazı bankalarda işlem yapan müşteri temsilcilerinin yandaki masada oturan şefinden yanına gelip bilgisayarına onay şifresi girmesi istemeleri çok garip. Çalışanına güvenmeyen banka olmaması gerekir" diyerek şirketlerdeki yasaklara dikkat çekiyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz