Zamsız Terfi Olmaz İsyanı

İş hayatına yeni başlayanlardan CEO’ya… Şirket dünyasındaki herkesin başına gelmiştir. Yeni bir görev, daha üst bir pozisyona atama yapıldığında, ücret artışı beraberinde gelmez. Yöneti...

1.05.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İş hayatına yeni başlayanlardan CEO’ya… Şirket dünyasındaki herkesin başına gelmiştir. Yeni bir görev, daha üst bir pozisyona atama yapıldığında, ücret artışı beraberinde gelmez. Yöneticiler, terfiyi, doğal bir ödül olarak görür, zam ve yan haklar konusuna pek girmez. Üstelik, sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında da aynı tablo var. Ancak, İK danışmanları ve çalışanlar, “Zamsız terfi olmaz” çağrısında bulunuyorlar…  
 
Türkiye’nin önde gelen insan kaynakları danışmanlarından biri, yılların deneyimi ışığında şu önemli saptamayı yapıyor: “Birlikte çalıştığımız şirketlerde yaptığımız ön incelemelerde, en çok karşılaştığımız sorun, terfi sonrası hakları oldu. Çalışanlar, terfi edildiklerini, ancak bunun karşılığında zam almadıklarından yakınıyorlar. Bu, inanılmaz bir tablo.”  
 
Yönetim danışmanları, “Terfiyle birlikte mutlaka zam yapın, haklarını yukarı çekin” önerisinde bulunuyor. Örneğin, ünlü yönetim gurusu Peter Drucker, önümüzdeki dönemde çalışanlar için paranın öneminin artacağını söylüyor. Ona göre, işveren, terfi ettirmek istediği çalışan için artık daha fazla para ödemeye razı olacak. Drucker, geçtiğimiz 30 yılda birçok durumda unvanın paranın yerine konduğuna dikkat çekerek, “ Maaşta artış yapmadan unvanlarda hızlı terfiler yaptık. Ama artık bu devir kapandı” diyor.  
 
Günümüzde “maaşta artış olmadan terfi” uygulaması, gelişmekte olan ülkelerdeki başlıca sorunlar arasında yer alıyor. Batılı toplumlarda ise emeklilik sistemi ve gelecekle ilgili güvenceler çalışanlara daha fazla olanak sunabiliyor. Yine de önümüzdeki dönemde paranın batıda da çalışan için öneminin artacağı vurgulanıyor.    
 
Türkiye’de ise bu sorun, özellikle 2001 yılından sonra bütün sektörlerde kendisini dikkati çeker şekilde göstermeye başladı. Üstelik kısa dönemde sorunun aşılabileceği de beklenmiyor. İK danışmanları, önümüzdeki yıllarda bu konuda iyileştirme olabileceğine dikkat çekiyorlar.  
 
Türkiye’de artık üst kademe terfileri için düşünülen maaş artış oranı yüzde 20’ler seviyesinde. Orta kademe için bu oran yüzde 10’lara düşüyor. Yine de geçtiğimiz dönemlere göre enflasyonun daha düşük olması, bu oranları çalışan açısından kabul edilebilir kılmış durumda. Adecco Türkiye CEO’su Pembe Candaner, 2001 yılından sonra şirketlerin terfilerde ücrete az ya da hiçbir artış getirmediğine dikkat çekiyor. Bir çok şirketin şirket çalışanlarını işten çıkardığı için, yerine yeni eleman alamadıklarına değiniyor. “Çalışanlara unvan vererek birkaç kişinin işini yaptırmayı tercih ettiler” diyen Candaner, bu durumun en fazla bankacılık, tekstil, telekomünikasyon ve reklamcılık sektöründe yaşandığına dikkat çekiyor.  
 
Artık para daha önemli  
 
Her ülkenin ekonomik koşullarına göre değişkenlik içerse de, artık çalışan açısından aldıkları somut getirilerin önem kazandığı bir gerçek. Candaner’e göre, önümüzdeki dönemde para kesinlikle çalışanlar için büyük önem kazanacak. Türkiye’de patronların ekonomik krizi kullanarak “en iyiyi en ucuza almak” yöntemini kullandıklarını belirten Candaner, önümüzdeki dönemde bunun büyük sorun yaratacağı görüşünde. Piyasada talep çoğalınca ucuz çalıştırılan nitelikli yöneticilerin işlerini değiştireceklerini düşünüyor.  
 
Önde gelen pek çok şirket, önümüzdeki dönemde kendi organizasyon yapılarında değişikliğe gitmeyi planlıyor. Çoklu kademe yapısından, yatay organizasyona doğru bir kayma var. Candaner, bu durumun önümüzdeki dönemde terfi sistemini de etkileyeceğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:  
 
“Bir çok şirkette genel müdür yardımcıları kaldırılıp bütün yöneticiler doğrudan genel müdüre bağlanıyor. Önümüzdeki dönemde şirketler yatay organizasyon yapısını benimserlerse terfi veremeyecekleri için, çalışanları kaybetmemek için ücretlerde artış yapmak durumunda kalacaklar. Benim görüştüğüm birçok yönetici için de, artık ücret terfiden daha önce geliyor.”  
 
Terfi zammı ne kadar olmalı?  
 
Türkiye’de ücret ve ücret artışı kavramlarına bir standart getirebilmek çok güç. Örtülü ödenekler, ücretlerin dışında oluşturulan ödül sistemleri ve şirketlerin her birinin kendilerine özel stratejileri, bu konuda net yanıtlar vermeyi zorlaştırıyor.  
 
Man Power Türkiye Genel Müdürü Ebru Coş, global olarak yaptıkları araştırmaya göre, üst kademede yaşanan terfilerde maaş artışının yüzde 40’lara ulaştığını söylüyor. Özel durumlarda ise bu rakamların şaşırtıcı seyirler izlediğine değiniyor.  
 
Ebru Çoş, Türkiye’de bu uygulamanın farklılık gösterdiğine, terfi sırasında ortalama zam düzeyinin yüzde 20 -30 arasında seyrettiğine dikkat çekiyor. Coş sözlerini şöyle sürdürüyor: “Şirketler insan kaynakları politikalarını düzenlerken terfi dönemlerindeki ücret artışlarını yok farz edemezler. Değişken oranlarda artış sürekli yaşanacaktır. Tek farkla, artık hiç bir iş, hiçbir ücret veya hiçbir unvan garantili değil. Zemin son derece kaygan. Paranın gücü her geçen gün artıyor. Bunu hepimiz kabul etmeliyiz. Ama artık olanakların daha kısıtlı olduğunu görüyoruz. İnsan kaynakları danışmanları olarak her zaman vizyon ve kariyer hedeflerinin önemini vurguluyoruz ama çalışan insan kendisini kazandığı parayla değerlendiriyor. Koşullar zorlaştıkça paranın önemi artıyor.”  
 
“Çalışanlar kısa vadeli düşünüyor”  
 
Türkiye’de enflasyonist ortamda yapılan terfi uygulamalarında bugüne kıyasla önemli farklılıklar göze çarpıyor. Boyden Global Başkanı Özlem Ergün, 1980’lı yıllara kıyasla günümüzde maaş politikalarını oturtmanın daha da zorlaştığını söylüyor. Ona göre, yüksek enflasyonist ortamlarda çok haneli zamlar yapmak oldukça kolaydı. Şimdi ise düşen terfilerde ücret artışlarının daha makul düzeylere indiğine değiniyor.  
 
Çalışanlar açısından maddiyatın öneminin arttığını vurgulayan Ergün, “Artık herkes daha kısa vadeli düşünmeye başladı” diye konuşuyor. Her şeye rağmen uzun vadede kariyer planının önüne paranın geçemeyeceğini belirten Ergün şöyle devam ediyor:  
 
“Belirsizlikler ve güvensizliklerden dolayı geçim derdi artık herkesin üstünde. Eskiden sadece işçiler için bu sorun gündeme geliyordu. Oysa artık beyaz yakalıların da durumu bu yönde seyrediyor. Batılı ülkelerde ise bu konuda daha amprik bilgiler var. Bu lokasyonlarda ücretler serbest piyasa koşullarına göre belirleniyor.  
Terfilerde de piyasa koşullarına göre ücret artışı yapılıyor. Genelin üstünde ya da altında bir oran belirlenirse, şirket bunu düzeltmek zorunda kalıyor. Böyle bir uygulama yapmazsa bütçesinde sorun yaşayabiliyor, ya da çalışanını memnun edemiyor.”  
 
Artan tüketim ihtiyaçları etken  
 
Türkiye’de hala kariyer ve statü sahibi olmanın büyük önemi var. Yine de artan tüketim ihtiyaçları terfiden sonra çalışanların maddi olarak da kendilerini güvende hissetme ihtiyaçlarını tetikliyor. PWHC İnsan Kaynakları Yöneticisi Murat Demiroğlu, artan ihtiyaçların artık bütün dünyada çalışanları maddi düşünmeye ittiğini söylüyor.  
Batı’da ise sosyal güvencelerin daha fazla olması nedeniyle bu oranın biraz daha azaldığına değiniyor. Türkiye’de emeklilik sisteminin yeni yeni oturmaya başladığını söyleyen Demiroğlu, sağlık ve eğitim sisteminde de boşluklar olduğuna değiniyor. Bu durumun özellikle yöneticiler tarafından farklı karşılandığını söyleyen Demiroğlu, “Bu alanlarda destek alamayan profesyoneller bugün ellerine geçen nakit parayla daha fazla ilgilenmeye başladılar” şeklinde konuşuyor.    
 
Türk ekonomisinde uzun vadeli teşvik döneminin hayata geçtiğine değinen Demiroğlu, emeklilik fonlarının da henüz başlangıç aşamasında olduğunu söylüyor. Demiroğlu sözlerini şöyle sürdürüyor: “Amerika’da mesela insanlar genellikle paradan para kazanmadıkları için fonlama sistemi çok önemlidir. Türkiye de böyle bir döneme doğru ilerliyor.”  
 
Değişken ödemelerde farklılık  
 
Uzmanlara göre, Türkiye’de yan güvence sistemlerinin oturması, beklentilerde de farklılık yaratacak. Bu durumun terfi eden çalışanın eline geçen likitin yanında, farklı yan haklar aramasına yol açacağı söyleniyor.  
 
Murat Demiroğlu’na göre, terfide maaş zammı olması bile şirketler hak edişlerde mutlaka düzgün bir ayarlama yapmak zorunda kalacak. Çalışanların sabit gelirlerinde bir artış öngörmeyen bu sistem, toplamda bakıldığında fayda getirecek. Demiroğlu, bunun prim ya da pay alma sistemleriyle oturtulacağını söylüyor. Hedef bazlı çalışılan yerlerde, hedef tutturulduğu zaman çalışan terfi ettiği yeni konumuna göre daha farklı bir paketin içinde yer alacak. Bu durumda da çalışanın değişken ödemelerinde bir farklılık yaratılmış olacak.  Demiroğlu, artık çalışanların bu paketin içeriğine bakmaya başladıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor:  
 
“Paket tarzında baktığınızda terfi eden kişinin örneğin cep telefonu, özel oda, sekreter ve araba tahsisi gibi hakları doğabiliyor. Bunlar likit olmasa da çalışanın hayatını etkileyecek etkenler. Sonuçta tamamlayıcılar devreye girecek diyebiliriz. Görünmeyen bazı desteklerle terfi eden kişi motive edilebilir.”  
 
MAAŞ ARTIŞI OLMADAN TERFİ OLUR MU?  
 
Boyden Global/ Özlem Ergün  
 
Hedef Ücret Almak  
 
Ücret artışı olmaması, terfinin mantığına aykırı bir durum. Profesyonel olarak çalışırken hedef, verdiğiniz emeğin karşılığını almaktır. Daha çok emek verirseniz daha çok karşılık almak istersiniz. Ofislerde işletmelerde çalışan beyaz yakalılar daha çok beyinsel olarak emeklerini koyuyorlar. Bunun karşılığını almak istemeleri de son derece doğal.  
 
İpler Koptu  
 
Yine de Türkiye’de 1980-2000 yılları arasında da çok sanal bir ortam yaratıldığı bir gerçek. Terfilerde yüzde 100’lere varan zamlar yapılıyordu. O dönemde biraz ipler koptu. Daha çok tüketelim daha çok kazanalım anlayışı oturdu. Burada terfiler bir araç haline geldi. Oysa terfi kişinin işini daha iyi yapması karşılığında verilecek bir payedir. Sorumluluk alabilecek kişiler terfi ederler. Tabi karşılığını da almaları gerekir.  
 
En Önemli Araç Para  
 
Kademelerde yükseldikçe öncelikleriniz değişir. İlk işe girdiğinizde ücret ilk seviyededir. Daha sonraları ise işin tatmini ve yönetici olmanın hazzı gibi duygular ön plana çıkar. Bu nedenle statü hiç önemli değil diyemeyiz. Yine de işletmelerin anahtar elemanlarını ellerinde tutmak için kullanacakları en etkili araç paradır.  
Bunun yanında sağlanacak iş ortamı, sağlık koşulları, gelecek güvenceleri de önemli bir rol oynar.  
 
DENGE KURMAK ÖNEMLİ  
 
Kent Gıda İk Müdürü / Turgut Baydar  
 
Kazanılmamış Para Dönemi  
 
Terfi sisteminde maddi ve manevi değerler eşitlenmezse, şirketler büyük sorun yaşayabilir. Sadece terfi ettirmek çalışanı elde tutmaya yetmez. Zaten artık çalışanlara da sadece terfi etmek yetmemeye başladı. Bunun en önemli göstergesi kredi kartlarındaki aşırı kullanım. İnsanlar geleceklerinden kullanıyorlar. Bir anlamda artık çalışanların kazanılmamış paraları tükettikleri görülüyor. Buradan da görülüyor ki çalışanlar artık statüsünün gerektirdiği ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar.  
 
Hayat Standardına Dikkat  
 
Zam politikalarında geçmiş uygulamaların geri döneceğini sanmıyorum. Geçmişte yüksek oranlarda zam yapma imkanı vardı. Ama şu da bir gerçek bir yöneticinin belli bir hayat standardı vardır. Maaş oranlarını da buna göre düzenlemek gerekir. Bu nedenle maaş düzenlemesi yapılmadan terfinin bir anlamı olmaz. Daha doğrusu aldatıcı olur. Sadece manevi tatmin bir yere kadar insanları taşır. Bir yerden sonra aldığı ücret kişinin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamıyorsa bu kısa vadeli bir çözüm olur.  
 
Yöneticilerde Gelecek Kaygısı  
 
Türkiye’de de tüm yöneticiler gelecek kaygısı taşıyor. Türkiye öyle bir ülke ki her an her şey değişebiliyor. Bu nedenle yöneticiler de kendi standartlarını koruyabilecekleri bir liman arıyorlar. Son çalkantılı dönemde beyaz yakalı pek çok kişi işsiz kaldı. Bankacıları bir düşünün. Çok iyi ücretler alırlarken bir anda binlerce insan sokakta kaldı. Sokakta kaldıktan sonra da aslında bulundukları mevkinin kendilerine hiçbir güvence vermediğini anladılar.  
 
ENFLASYON TERFİLERDE ETKİLİ  
 
Ford Otosan İk Müdürü/ Yaşar Onay  
 
Enflasyona Bağlı Terfi  
 
Artık daha düşük enflasyonlu bir döneme giriyoruz. Enflasyon böyle devam ederse, terfiler çok önemli bir yol oynayacak. Şirketlerin uyguladıkları ücret sistemleri aslında yapılmış olan terfinin çalışan üstündeki motivasyonunu etkileyecek. İlave bir sorumluluk alıyorsanız o sorumluluğu tamamlayacak paketi de almanız gerekir.  
 
Gerçek Terfinin Karşılığı  
 
Sorumlulukların ilave edilmesiyle yapılmış olan gerçek terfilerin karşılığının kesinlikle verilmesi gerekiyor. Eğer siz çalışanın üstüne idari yük veriyorsanız karşılığını da vermelisiniz. Çalışanlar açısından üst kademelerdeki terfilerde maddiyatın büyük önemi var. Yine de birebir sadece buna odaklanıldığı söylenemez. Ama birinci kademe terfilerde, örneğin bir mühendisin şef olmasında ya da bir şefin müdür yardımcısı olmasında biraz daha ücret paketi önem taşır. O kişinin bulunduğu meslek grubunda tatmin edilmesi gerekir.  
 
Gelinen Derece Önemli  
 
Maaş artışı olmadan terfi olmaz. O zaman neden terfi ettiriyorsunuz ki. Ama sizin ücret sisteminizde bir arkadaşımı terfi ettirdiğimde eğer derecesi değişiyorsa o zaman bu dereceye uygun maaş verilmesi gerekir. Mevcut ücreti ile siz o kişiyi üst dereceye çıkarttığınız zaman sorun yaşanır. Sonuçta o seviyede insanların bir ücret aralığı vardır. Geçmişte bu yöntemler uygulandı. Fakat uzun vadede sorun yaratacağı kesin. İşin doğasında terfi ve ücretin birbiriyle ilişkisi vardır. Bu dünyanın neresinde olursa olsun böyledir.  
 
Alarko Holding İk Koordinatörü/ Seyit Buruk  
 
Önümüzdeki dönemde terfi uygulamalarında para çalışanlar için daha önemli bir araç olacak mı?  
 
Bizim sistemimizde terfi, ücret artışını da beraberinde getirir.Özellikle kategorik ücret alan yönetici kadrolarında kişinin yükseldiği üst kategorinin ücretine yükseltilir. Ayrıca terfi ücret artışı takdiri ve tespiti yapılmaz. Uygulamanın başlangıcında bir özellik vardır.Yıl içinde terfi eden personel için takip eden yılbaşından itibaren terfi zammı almış olur. Para her zaman çalışanlar için önemlidir. Derecesi konjonktür bakımından işsizlik oranının arttığı zamanlar belki 2. sıraya düşebilir, fakat gerçek motivasyon anketinde yeri birinci sıradadır. Tersini söyleyenler tevazu ve beğeni kazanmak için öyle davranırlar. Ücret artışı olmadan terfi geçici bir motivasyon unsurudur. Toplumda unvan ve mevki sahibi olmak, gelirle desteklenmediği sürece geçici değer ifade ediyor. O çağ yavaş yavaş geride kalıyor, 19. ve 20. yüzyılların günümüze intikal eden etkisi azalan değerleri gibi düşünüyorum. Şirketler bulunduğu sektörün gelişen koşullarına göre insan kaynağının kalite ve etkinliğini artırmak zorunda. Bundan sonra ciro ve karlılık yeni müşteriler bulmaktan ziyade verimliliği artırmaktan geçecek.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz