"13 yaşındayken babam beni New Jersey Atlantic City şehrindeki
bir bilgisayar fuarına götürdü. 1965
yılında orada gördüğüm her biri
bir oda büyüklüğündeki aletlerden
hiç etkilenmediğimi hatırılıyorum.
Tek yapabildikleri bir kâğıda bazı
rakamlar basmaktı ve bilim kurgu
romanlarında okuduğum bilgisayarlara
hiç benzemiyorlardı. Bilgisayarlar
hakkındaki görüşlerim 1981’de üniversitedeyken
Apple II model kişisel bilgisayarı bir modem
aracılığıyla internete bağladığımda değişti. Telefon
hattının öte yanında yepyeni bir evren vardı. Sonraki
30 yılda iletişim ve bilişim arasındaki yakınlaşma daha
da arttı. Bu gelişimi bazı kaçınılmaz trendler izledi.”
Bu satırlar efsanevi teknoloji dergisi Wired’ın
kurucu editörü ve çağımızın en ilham verici
teknologlarından Kevin Kelly’ye ait… Anlaşıldığı
üzere Kelly, hayatını teknolojinin yaşamın her
alanına etkilerini anlamaya ve araştırmaya adamış.
2016 basımı “The Inevitable: Understanding the 12
Technological Forces That Will Shape Our Future” (Kaçınılmaz Olan: Geleceğimizi Şekillendirecek
12 Teknolojik Gücü Anlamak) başlıklı kitabında
ise yakın geleceğe ışık tutmuş. Önümüzdeki
30 yılı hangi kaçınılmaz teknolojik trendlerin
belirleyeceğini 12 ayrı fiille anlatmış.
İşte Kelly’e göre geleceği
şekillendirecek teknolojik trendler…
1 YENİLENME DEVAM EDECEK
“Tam 60 yılımı aldı ama en sonunda her şeyin
kendisini devam ettirdiğini ve yenilediğini fark ettim.
Sadece insanlar değil objeler de kullanılabilmek
için bakıma girmek zorunda. Var olmak esas
olarak bakımlı olmak anlamına geliyor.
Beni asıl şaşırtan ise bir web sitesi veya bilgisayar
programının da bir deniz yatı gibi bakıma ihtiyaç
duyduğunu anlamam oldu. Materyal olmayan
dünyanın da meğer bakıma ihtiyacı varmış! Eskiden
bilgisayar sistemlerimi yenilemeyi olabildiğince ertelerdim.
Zamanla anladım ki hayatım gittikçe bu
bilgisayar ekosistemine bağımlı hale geldi ve bu yenilemeyi
ne kadar ertelersem o kadar kötü oluyor.
Artık sistemler arka planda kendilerini otomatik olarak yeniliyor, yani bir anlamda biz farkında olmasak
da yavaş yavaş “oluşuyorlar” (becoming).
Gelecekteki teknolojik hayatımız “sonsuz bir yeni
versiyonlara yükseltmek”ten ibaret olacak. Hatta önümüzdeki
30 yılda hayatımızı etkileyecek teknolojilerin
çoğu daha icat bile edilmedi. O nedenle teknoloji konusunda
devamlı bir acemilik çekiyor olacağız. Bu birçoğumuz
için sıkıntılı bir süreç olacak. Bitmiş ürünler değil
sürekli gelişen, evrilen çözümler, sistemler, platformlar,
süreçler, hizmetler tasarlamak zorunda kalacağız.
2 HER ÜRÜNE ZEKA!
2014 yılında, 2011’de “Jeopardy!” adlı bilgi yarışmasını
kazanan Watson adındaki süper bilgisayarı görmek
üzere New York’taki IBM araştırma laboratuvarını ziyaret
ettim. 2011 tarihli oda büyüklüğündeki Watson hala
duruyordu ama günümüzün Watson’ı çok daha değişik,
bulut üzerinde birçok sunucu üzerine dağılmış durumda
ve çok sayıda kullanıcıya aynı anda hizmet veriyor. IBM
Watson’ı başta tıp olmak üzere birçok alanda kullanıma
açarak bu sektörlere yapay zekâ desteği vermeyi hedefliyor.
Zekâ kazanmış olan iş kollarına verilebilecek iyi
bir örnek de fotoğrafçılık. 1970’lerde çok pahalı ve ağır
ekipmanlarla çekilebilen fotoğrafların çok daha iyileri
artık sadece cep telefonlarıyla çekilebiliyor. Buna benzer
bir akıllanma birçok alanda gerçekleşecek. Akıllandırılmış
müzik, akıllandırılmış evler, ofisler ve oyuncaklar
aklıma gelenlerden sadece birkaçı. Bulut bazlı yapay
zekâ gittikçe daha fazla hayatımızın içine girecek ve ne
kadar çok insan tarafından kullanılırsa o kadar zeki hale
gelecek. İnsan dünya üzerindeki tek zeki varlık olmaktan
çıkacak ve insan zekasından farklı olan bir yapay
zeka da var olacak. Bu olası yapay zekâ sahibi varlıkların
en önemlisi de robotlar olacak. Robotlar insanların
yaptığı işlerin bir kısmını insanlardan daha iyi yapacaklar.
Ayrıca insanların yapmayı bile düşünemeyeceği işleri
ve insanların var olduğunu şu anda bilmedikleri işleri de
robotlar halledecek. Robotların insanlardan çalacağı işler
aslında kimsenin yapmak istemediği işler. Bu sayede insanlar
kendi potansiyellerini daha iyi kullanabilecekleri
işler bulma şansına sahip olacak.~3 AKIŞ ÖNEMLİ
Bilişim teknolojisi ilk başta endüstri devrimini taklit etti. Kişisel bilgisayarlarımızın ekranlarında “masaüstü”, “dosyalar” ve “klasörler” vardı. İkinci fazda ise ofis benzetmesi bırakıldı ve dosyalar yerlerini “web sayfalarına” bıraktı. Artık üçüncü faza giriyoruz ve bu fazda önemli olan “akışlar”. Kısacası sürekli kopyalanabilir, çoğalabilir, elden ele dolaşabilir, paylaşılabilir, birleşip, bütünleşebilir olmak; gerçek zamanlı bir veri ve içerik akışı sağlamak gerekli. Devamlı Facebook ve Twitter sayfamızın akışına bakıyoruz. Youtube’da yayın akışlarına aboneyiz. Bir şeyi o an gördüysek ne ala, yoksa gitti bile. Artık bu etapta teknolojiyi gerçek zamanlı kullanmaya başladık. Gerçek zamana geçen ilk sektör doğası gereği müzik oldu. Analog müzikten dijitale geçildi ve kopyalamanın kolaylaşmasıyla yeni bir çağa adım atıldı. Kopyalama içeriğin ücretsiz olmasına yol açtı ve ekonomik dengeler değişti. Napster, Spotify örneklerindeki gibi şirketler “ücretsizden” daha iyi ne olabilir diye düşünmeye zorlandılar ve ürünlerini para karşılığı satabilmek için daha kolay ulaşılabilir, daha kişiselleştirilmiş, daha orijinal ve daha lüks bir şekilde müşterilerine sunmak zorunda kaldılar. Artık başarının sırrı dağıtımda değil yukarıda saydığım özelliklerde gizli. Müzik başta
tüm diğer medya endüstrileri
demokratikleşiyor. Nasıl uzun
zamandır fotoğraf çekmek için
fotoğrafçı olmak gerekmiyor,
müzik yapmak için müzisyen
olmak gerekmiyorsa artık film
çekmek için de yönetmen olmaya
gerek yok. Filmi edebiyatın
takip edeceğini düşünüyorum,
kitap da yakın zamanda akışkan
bir nesne haline gelecek. Yani
kısacası insanlık olarak akmaya
daha yeni başladık.
4 ÇOK EKRANLI DÖNEM
Hayatımız 50 yıl önce televizyonların
evlerimize girmesiyle
değişmeye başladı. Uzmanlar
televizyonun ABD’deki okuryazarlık
oranını düşüreceğine
inanıyordu. Ancak okuryazarlık
oranı 20 yıldır aynı.
Ekranların değiştirdiği ilk
nesne kitaplar oldu. Kitabın tanımı
Kindle, Ipad gibi elektronik
cihazlarla değişti. Bir ekrandan
okunduğu zaman kitap bir kağıt
yığını olmaktan çıkıp bir düşünce,
yazı, editleme ve araştırma
akışı haline geldi. Dijitalleşme
kitapların içindeki bilgiyi paylaşıma
açık hale getirdi ve okumak
sosyal bir aktivite haline
geldi. İnsanlığın çok eski bir hayali
olan evrensel bir kütüphane
oluşturma fikri artık ulaşılabilir
bir hedef. İnsanlığın şu ana kadar
ürettiği tüm kitaplar 50 petabitlik
bir hard diske sığdırılabilir.
10 yıl önce bunun için bir bina
gerekiyordu ama yakında tüm
bu bilgi tek bir telefona sığar
hale gelecek. Böylece kitaplar
birbirlerine bağlı tek bir ağ halini
alacak.
5 ULAŞMAK HER ŞEY
DEMEK
TechCrunch’tan bir gazeteci yakın
bir zamanda “Dünyanın en
büyük ticari taksi şirketi olan
Über’in bir tane bile arabası yok”
yorumunu yaptı. Aynı şekilde
dünyanın en büyük perakendecisi olan Alibaba’nın bir tane
bile deposu ve dünyanın en büyük
otel işletmecisi AirBnB’nin
bir tane bile gayrimenkulü yok.
Dünyanın en büyük film kiralama
şirketi Netflix sayesinde bir
tane bile filme sahip olmadan
binlerce film izleyebiliyoruz.
Sahip olmak artık eskisi gibi
önemli bir olgu değil, bir hizmete
veya mala ulaşma ise gittikçe
daha fazla önem kazanıyor. Bu
trendin 5 ana sebebi var:
1) Daha az materyal kullanımı:
Ürünler gittikçe daha az hammadde
kullanılarak üretiliyor.
Dijital ürünler için ise hiç hammadde
gerekmiyor, hatta fiziksel
ürünler bile giderek birer servis
haline geliyor. Tüketiciler bir
malı veya hizmeti satın almıyor,
o hizmete abone oluyor.
2) Gerçek zamanlı talep: Artık
bir hizmet talep edildiği anda
verilmezse anlamını yitirmiş durumda.
Über’den bir araba talep
etmek için yerinizi bile Über’e
bildirmenize gerek yok, o işi telefonunuz
hallediyor. İstesek de
istemesek de hayatımız hızlanıyor
ve bu hız her zaman bir mala
ulaşmayı o mala sahip olmaktan
daha önemli hale getiriyor.
3) Ademi merkeziyetçilik: 100
yıllık bir ademi merkeziyetçilik
trendinin tam ortasındayız. Bunun
sebebi de gittikçe ucuzlayan
iletişim hizmetleri. Endüstriyel
ilişkilerin bu kadar akışkan bir
hale geldiği bir dünyada ise sahiplik
gittikçe önemsiz bir hale
geliyor. Bitcoin sayesinde para
bile merkezi olarak kontrol etmekten
çıkıyor.
4) Platform sinerjisi: Eskiden
sadece bir üretici ve pazardan
ibaret olan ticari hayat artık
platformlar üzerinden organize
oluyor. Bir şirket tarafından yaratılan
ve üzerinde diğer şirketlerin
üretim yapmasına olanak
sağlanan platformlar sayesinde
paylaşım kolaylaşıyor.
5) Bulutlar: Tükettiğimiz içeriğin
hemen hepsi birbirine bağlı milyonlarca bilgisayardan oluşan bulutlar üzerinde
yaşıyor. Kullandığımız hemen her içerik ve program
bulut üzerinde olduğu için ucuz ve küçük cihazlar
kullanabiliyoruz.~6 PAYLAŞIMA DAYALI YENİ MODELLER
Beraber hareket etmek dijital kültürün özünde var.
bunun en iyi örneklerinden biri de içeriğin kullanıcılar
tarafından bir karşılık beklemeden üretildiği bir dijital
ansiklopedi olan Wikipedia. Eğer insanlar emeğini karşılık
beklemeden harcıyorsa buna yeni bir tür sosyalizm
demek çok da yanlış sayılmaz. Bu yeni tür sosyalizmin
sac ayakları ise şunlar:
a) Paylaşım: Sanal dünyanın vatandaşları paylaşıma son
derece açık. Facebook, Flickr ve Instagram gibi sitelere
günde 1,8 milyar kişisel fotoğraf yükleniyor.
Paylaşım yeni ağ dünyasının en önemli yapıtaşı.
b) İşbirliği: Eğer Eyfel Kulesi’nin bir fotoğrafına ihtiyacım
olursa bunu kendim gidip çekmeme gerek yok,
diğer kişilerin çektiği bir fotoğrafı
kullanarak sunumumu daha iyi
hale getirebilirim. Planlı şekilde
beraber çalışıldığında çok daha
iyi sonuçlar elde edilebilir.
c) Kolektivizm: Teknolojik sosyalizm
bireycilik ve kolektivizmin beraber
var olabildiği bir sistem. Sanal
işbirlikleri olası hale geldikten
sonra çok sayıda insan bir yandan
bireyselliğini korurken bir yandan
da spesifik bir hedef için kolektif
işbirliğine girebiliyor.
7 FİLTRELEYEN KAZANIR
Her 12 ayda bir 8 milyon yeni şarkı, 2 milyon yeni
kitap, 16 bin yeni film, 30 milyon blog sayfası, 182 milyar
yeni tweet ve 400 bin yeni ürün yaratılıyor. Tüketiciler
şimdiye kadar hiç sahip olmadıkları kadar çok seçeneğe
sahip. Seçim yapabilmek için yardıma ihtiyacımız var.
Bugüne kadar bu yardım bize aracılar, uzmanlar, devletler,
şirketler, arkadaşlarımız tarafından sağlanıyordu.
Ancak seçim yapmanın bu kadar zorlaştığı günümüzde
yeni filtreleme yöntemleri bulmamız gerekiyor.
Amazon, Twitter, LinkedIn ve Spotify gibi birçok
şirket size geçmiş tercihlerinizden yola çıkarak tavsiyelerde
bulunuyor. Ben bu tavsiyeleri işin uzmanlarının
verdiklerinden daha iyi buluyorum. Ancak sadece geçmiş
tercihlerinizden hareket ederseniz sadece birbirinine
benzer ürünleri tüketme riskiniz var. Bir ikinci yol da
arkadaşlarınızın tercihlerini takip etmek. Ancak bu da
aynı riski taşıyor, sadece küçük bir grubun seçimlerine
hapsolma ihtimaliniz var. İdeal bir filtreleme sistemi şu
anda sevmediğim ama denemek isteyeceğim şeyleri de
bana önerebilmeli. Filtrelemenin yaptığı bir diğer şey de
insanın dikkatini odaklamak. Sınırlı olan kaynak aslında dikkatimiz ve bunu neye odaklayacağımız. Google, Facebook
ve benzeri internet platformları bize dikkatimizi
vermek isteyebileceğimiz içerikleri göstermek için filtreleme
sistemlerine büyük yatırımlar yapıyorlar ve ana
kazanç kaynakları olan reklam gelirlerini artırabiliyorlar.
8 FARKLI VERSİYONLAR ÇIKIYOR
New York Üniversitesi’nden ekonomist Paul Romer,
gerçek ekonomik büyümenin yeni kaynaklardan
değil var olan kaynakları tekrar düzenleyerek daha değerli
hale getirmekten geçtiğini söylüyor. Yeni dönemde
mevcut ürünleri, çözümleri, fikirleri analiz etmek üzere
önce parçalarına ayırmak sonra bu parçaları yeniden
düzenleyerek birleştirmek söz konusu. Yeni ortamların
altın çağında yaşıyoruz. Son 20 yılda birçok yeni medya
türü doğdu. 4 dakikalık pop şarkı, 30 dakikalık dizi bölümü
gibi eski türler popülerliklerini koruyor ama dijital
teknoloji bu türlerin parçalanıp tekrar birleştirilerek yeni
türler oluşturulmasına imkân veriyor. Önümüzdeki 30
yılda da bu akışkanlık devam edecek
ve yeni remiksleme olanakları ortaya
çıkacak.
Youtube, iMovie gibi ucuz ve evrensel
araçlar film çekmeyi gittikçe
daha fazla ucuzlatıyor ve kolaylaştırıyor.
Hollywood’un dışında üretilen
ucuz prodüksiyonlu filmlerin çoğu
ana olarak var olan içeriğin remikslenmesinden
oluşuyor. Film kâğıdı
yerine USB diskte saklanan bir film
veya fotoğraf remikslenerek yeniden
yaratılmaya çok uygun. Bu yeniden
üretimin diğer alanlara da kayması
sadece teknolojik bir zaman meselesi.~9 ETKİLEŞİM ARTACAK
Sanal gerçeklik (virtual reality) kullananlara tamamen gerçekmiş gibi gelen sahte bir dünya yaratıyor. Yakın zamanda prototip seviyesindeki birçok VR teknolojisini denedim. Bu teknolojilerin en başarılı olanları insanda tamamen gerçek bir ortamda olduğu hissini uyandıranlar. Zihnen etrafınızdakilerin sahte olduğunu, bir ofiste olduğunuzu bilseniz de sanal ortamın içinde olan benliğiniz gerçekten bir ormanda olduğunuza ikna olmuş durumda. Tamamen inanılabilir bir gerçeklik sunan VR teknolojileri neredeyse tamamlandı gibi. Sanal gerçekliği satılabilir yapan şey içinde olma kavramı. Tek nüans şu, bu gerçek değil sanal bir dünya olacak. Öte yandan sanal gerçekliğin sürdürülebilir avantajları gerçekçilikten değil verdiği etkileşim imkânlarından kaynaklanıyor. Gelecekte kurduğumuz etkileşim 3 şekilde artacak:
1) Daha fazla duyu: Yaptığımız ürünlere daha fazla sensör koyacağız ve etkileşim imkânlarımız artacak.
2) Daha fazla samimiyet: Etkileşim kurma biçimimiz Daha fazla derinlik: Etkileşimin artması teknolojinin
içine daha da fazla girmemiz anlamına geliyor.
10 TAKİPTE KALIN
Vücudumuzun ateş, nabız gibi yaşamsal parametrelerini
takip ederek kişisel tedaviler ve ilaçlar yaratabilme
hayali gittikçe daha fazla ulaşılabilir bir hal alıyor.
İnsanlar sağlıklarını uzun vadeli ve yakından takip
ederek tamamen kendi ihtiyaçlarına yönelik çözümler
getirebilecek. Artık hedef toplumunun çoğunluğuna iyi
gelme ihtimali olan ilaçlar üretmek değil her bireye uygun
kişiselleştirilmiş tedaviler geliştirmek olacak.
Kişisel takip sağlıktan daha ötesi amaçlar da taşıyor.
Küçük sensörler aracılığıyla hayatımızın her anını kayda
geçirme şansına sahibiz. Buna “hayat akışı” adı veriliyor.
Hayat akışını kaydederek hayatın her yönü dijital
hale getirilip ileride ihtiyaç duyulduğunda kullanılacak
bilgilere dönüştürülüyor. Böylece insan hafızasının çeşitli
sınırlarının da ötesine geçmek mümkün. Hayat akışı
konseptinin dört çeşit faydası var:
1) 24 saat 365 gün sağlık göstergelerinin devamlı izlenmesi
ve buna uygun kişisel çözümler ve toplumsal
sağlık politikaları üretilmesi.
2) Tanıştığımız, yazıştığımız insanlarla beraber etkileşim
içinde bir kolektif hafıza yaratmak ve gerektiğinde
bir bilgi kaynağı olarak buna başvurmak.
3) Her şeyi arşivleyerek üretkenliğimize ve yaratıcılığımıza
faydalı hale getirmek.
4) Kendi hayatımızı organize etmek, şekillendirmek ve
okumak için bir yöntem.
11 SORGULAYAN HİZMETLERE DİKKAT
İnsanlık hakkında inandığım şeylerin çoğu Wikipedia
tarafından altüst edildi. Başlarda ben de çoğu insan
gibi tamamen kullanıcılar tarafından yaratılan sanal
bir ansiklopedinin başarılı olamayacağını düşünüyordum.
Nasıl da yanılmışım! 2015’teki son rakamlara göre
Wikipedia’da 288 dilde 35 milyon giriş vardı. Kolektif
hareketin gücü zaten bilinen bir şey ama Wikipedia’nın
başarısı aslında bürokrasinin azlığıyla alakalı. Peki bu modeli diğer alanlara, kitaplara veya müziğe uygulamak
mümkün mü? Pratikte mümkün görünüyor. Wikipedia
benim siyasi düşüncemi değiştirdi, eskiden özgürlükçü
birisiydim ancak Wikipedia bana toplumsal gücün
önemini gösterdi. Milyonlarca kişinin gerçek zamanlı bir
şekilde birbirleriyle etkileşime girebilmesi sayesinde imkansız
diye bir şey kalmadı. Bu değişim o kadar büyük
ki sadece niceliksel değil niteliksel de bir değişim.
12 YENİ NORMALLER
Gezegenimizdeki 7 milyar insan gittikçe daha
değişik yöntemlerle birbirleriyle iletişime geçiyor. Bu olguyu
kimileri küresel akıl, bazıları da dünyanın beyni
adını veriyor. Ben ise “holos” adını veriyorum, holos
derken de insanlığın tüm zekasının doğanın ve makinelerin
zekasının birleşiminden oluşacak olan şeyden
bahsediyorum.
2015 yılında dünyada 15 milyar internete bağlı cihaz
vardı. Bunların her birinde 1 ila 4 milyar arasında transistör
var. Bu transistörlerden her birini beynin içindeki
nöronlardan biri olarak düşünebiliriz. İnsan beyninde
yaklaşık 86 milyar nöron var. Holos karmaşıklık açısından
insan beyninden çok daha ötede. Üzerinde yaşamımızı
sürdürdüğümüz platform işte böyle bir şey, 2025
yılında yaşayan her kişinin bu platforma erişimi olacağını
düşünüyorum.~30 YIL SONRA ETKİLEŞİME GEÇEMEYEN HER ŞEY BOZUK SAYILACAK
FAYDACI EKRAN
Eski kitaplar derin düşünmeyi teşvik
ediyordu, ekranlar ise daha yararcı bir düşünme tarzını
teşvik ediyor. Kitaplar analitik düşünme gücümüzü
geliştirirken ekranlar hızlı bir şekilde bağlantı kurmaya
itiyor bizi. Artık propagandanın eskisi kadar gücü yok
çünkü doğru bilgi de yanlış bilgi de ekranlar arasında ışık
hızında yayılabiliyor.
TAKİBE TAKİP Nesnelerin internetini yaratabilmek için
bulutun olabildiğince çok şeyi takip edebilmesi gerek.
Şu anda bile arabalarımızın hareketlerinden kredi kartı
harcamalarımıza birçok şey takip edilebilir durumda.
Burada rahatsızlık verici olan bu takibin tek yönlü olması.
Eğer bireyler de devleti devletin kendilerini takip ettiği
gibi takip edebiliyor olsaydı bu var olan sıkıntı büyük
oranda azalırdı.
AŞIRI GERÇEKLİK
Sinema tarihinde gittikçe artan
gerçekçilik sanal gerçeklikle beraber doruğa ulaşacak.
10 yıl içinde bir sinema perdesine baktığınızda
bir pencereden gerçek bir dünyaya baktığınızı
hissedeceksiniz. Etkileşime girebilen nesnelerin değeri
artacak. Ancak bunun bir de bedeli olacak, etkileşim
teknoloji becerilerimizi artırmamızı gerektiriyor. 30 yıl
sonra etkileşime geçemeyen her şey bozuk sayılacak.��
2016 İNTERNET
ŞİRKETİ KURMAK İÇİN
EN İYİ ZAMAN
İNTERNETİ ANLAMAK
1989’da ABD’nin
önemli TV kanallarından ABC’nin üst
yönetimiyle bir toplantı yapmıştım. Amacım
onlara bu “internet denen şeyi” anlatmaktı.
ABC yöneticileri internetin önemini
kavrayamadı. O zamanlar internetin
televizyonu, her isteyenin binlerce kanala
rahatça ulaşabileceği bir hale sokacağı
düşünülüyordu. Binlerce kanal fikri çok
güzeldi ama bu kadar içeriği kimin nasıl
üreteceğini kimse düşünmemişti.
YA İÇERİK?
İşin sonunda gerekli içeriği
ne ABC gibi bir TV kanalı ne de Yahoo gibi
bir portal değil milyarlarca son kullanıcı
üretti. Şu anda 50 trilyon web sayfası
olduğu tahmin ediliyor, bu da yaşayan her
insan başına 10 bin sayfa ediyor. Hepimizin
kaçırdığı şey tüm bu içeriğin insanların
kendileri tarafından üretilecek olduğuydu.
Facebook, Twitter, Youtube ve Instagram’ın
sunduğu içeriğin hepsi kullanıcıları
tarafından üretildi.
YOLUN BAŞINDA
Kullanıcıların ürettiği
bu içerik ekonomik olarak anlamlı değil.
İnsanların bu içeriği gönüllülük esasına
göre üretmesinin tek nedeni internette
kendileri için bir seyirci kitlesi bulmuş
olmaları. Gelecekte internet şu andakinin
daha iyi bir versiyonu olmayacak,
tamamen farklı bir şey olacak. Ve
internet söz konusu olduğunda daha
olabileceklerin hiçbirisi olmadı, internet
daha işin başının başında ve 2016 bir
internet şirketi kurmak için olabilecek en
iyi zaman.
30 YILI ETKİLEYECEK 12 TEKNOLOJİK TREND
OLUŞMAK (BECOMING):
Sabit ürünlerden devamlı
yenilenen servislere ve
aboneliklere geçmek.
GÖRÜNTÜLEMEK (SCREENING):
Her yüzeyi ekran olarak
kullanmak.
TAKİP ETMEK (TRACKING):
Vatandaşların ve
tüketicilerin iyiliği için
büyük bir takip sistemi
oluşturmak.
AKMAK (FLOWING): Her
şey için durdurulamaz
ve gerçek zamanlı
akışlar kulanmak.
AKILLANDIRMAK
(COGNIFYING):
Bulut üzerinden kullanılan
ucuz ve güçlü yapay
zekâ teknolojileri
kullanarak her şeyi çok daha zeki hale getirmek.
ERİŞMEK (ACCESSING): Toplumu varlık sahibi
olmaktan çeşitli servislere
devamlı erişimimiz olan bir
hale getirmek.
PAYLAŞMAK (SHARING):
Çok büyük bir düzeyde
işbirliği ve paylaşım yapmak.
FİLTRELEMEK (FILTERING):
İsteklerimizi ileri
düzey kişiselleştirme
kullanarak önceden
tahmin etmek.
YENİDEN DÜZENLEMEK
(REMIXING):
Hâlihazırda var olan ürünleri
önce en basit parçalarına
ayırıp sonra olabilecek her
şekilde yeniden birleştirerek
yeni ürünler yaratmak.
ETKİLEŞMEK (INTERACTING):
Kendimizi bilgisayarlarımızın
içine gömerek
bilgisayarlarımızın etkileşimini
maksimize etmek.
SORGULAMAK
(QUESTIONING):
İyi sorular iyi
cevaplardan çok
daha değerlidir.
BAŞLAMAK (BEGINNING):
Tüm insanların ve makinaların
birbiriyle bağlantıda olduğu
küresel bir sistem inşa etmek.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?