Yeşil pazarlama yapan şirketler rekabet avantajı elde ediyor.
Sadece çevreye duyarlı bir üretim yetmiyor, işletmenin A'dan Z'ye tüm faaliyetlerinde çevreyi göz önünde bulundurması ve bunu tüketiciyle iletişiminde ön plana çıkarması da önemli. Yeşil pazarlama olarak adlandırılan bu yöntem son yıllarda pek çok şirket tarafından gündeme alınmış durumda. Uzmanlara göre bu programlar şirketlerin çevreye verdiği zararı azaltırken tüketiciyi daha duyarlı olmaya da davet ediyor. En önemlisi yeşil pazarlama yapan şirketler rekabet avantajı elde ediyor. İsveçli otomobil şirketi Volvo, 1996 yılından bu yana Japon tüketicilere otomobillerin üretim ve kullanım aşamasındaki çevresel etkileri ve her bir modelin geri dönüştürülebilme nitelikleri hakkında promosyon mesajları veriyor. Çevreye ilişkin bu hassas mesaj stratejisi sayesinde Volvo, Japonya'daki pazar payını yüzde 17 artırmış durumda. Satışları da 20 bin 500 adetten 24 bin adede ulaştı. Bu başarı üzerine Volvo, Avrupa, Avustralya ve Amerika pazarlarında da aynı stratejiyi uygulamaya başladı. Alman otomobil üreticisi Mercedes de müşterilerine karbon salimini yüzde 60'a düşürmelerini mümkün kılacak sürüş eğitimleri veriyor. Bunu da reklamlarında kullanıyor. İnternet portalı Yahoo da karbon salimini hesaplayan bir web sitesi kurdu. Bu siteye giren herkes kendi karbon üretimini hesaplayabiliyor. Sadece bu üç şirket değil, son yıllarda çok sayıda şirket artık yeşil uygulamalarını pazarlamanın önemli bir konusu haline getirdi. Bu sayede pazar payını artıranların yanında tüketici sadakatini yakalayanların sayısı da arttı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?