İnsanlar

Ali Savcı, “Suzuki İçin Türkiye Güçlü Bir Aday” Diyor Geçtiğimiz günlerde gazetelerde Suzuki de Türkiye’ye yatırım yapabileceğini açıkladı. Açıklamayı yapan isim ise Suzuki Motor...

1.10.2006 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Ali Savcı, “Suzuki İçin Türkiye Güçlü Bir Aday” Diyor

Geçtiğimiz günlerde gazetelerde Suzuki de Türkiye’ye yatırım yapabileceğini açıkladı. Açıklamayı yapan isim ise Suzuki Motor Corporation Japan Avrupa Pazar Sorumlusu Satoshi Shimizu idi. Suzuki Türkiye’nin murahhas azası olan Ali Savcı ile karşılaşınca yatırım planlarının ne aşamada olduğunu öğrenmek istedim.

Savcı’ya göre Suzuki için Türkiye güçlü bir aday… Çünkü, şirket 2009 yılında tüm dünyada 2 milyon 600 bin araç satışı gerçekleştirmek ve bu rakamın 400 binini Avrupa’ya satmak istiyor. Savcı, “Özellikle Avrupa’ya satış hedefinin gerçekleştirilebilmesi için Türkiye güçlü adaylar arasında” diyor. Türkiye’yi yetişmiş iş gücü, yan sanayi alt yapısı ve ihracat pazarlarına yakın olması rakip ülkelere göre ön plana çıkarıyor.

Ali Savcı, şu anda yapılacak yatırımın kapasitesi ve büyüklüğü hakkında ise şu aşamada bir açıklama yapamayacaklarını söylüyor. Çünkü, Suzuki Motor Corporation, şu sıralar Hindistan, Pakistan ve Macaristan’daki fabrikalarının kapasitelerini artırmak için planlama yapıyor. Ancak, bu kapasite artırımı netleştikten sonra Türkiye’ye yapılabilecek yatırımın büyüklüğü hakkında rakam telaffuz edilmesi mümkün olacak.

Sohbetimiz Suzuki Swift modelinin geçen yıl başladığı hızlı relansman kampanyasından da konuştuk. Suzuki Swift, 2 yıl aradan sonra 2005 yılının eylül ayında “Let’s Swift Again” diyerek pazara hızlı bir giriş yaptı. Savcı’dan öğrendiklerime göre, Let’s Twist Again şarkısı Suzuki’ye uğurlu gelmiş. 2004’te Swift modeli 2 bin 300 adet, 2005’te 2 bin 100 adet, 2006’nın ilk 8 ayında ise 2 bin 50 adet satışa ulaşmış. Savcı, kampanyayla ilgili memnuniyetini “Kampanyanın sonuçlarından son derece memnunuz. Kampanyaya başlarken beklentimiz sadece satışlarımıza değil marka imajımıza da katkıda bulunmasıydı. Her iki hedefe de ulaştık” sözleriyle dile getiriyor.

Ali Güven, Nasıl Logo’ya Ceo Oldu?
Ali Güven ile IBM Türkiye’de üst düzey yönetici iken çeşitli toplantılarda birkaç kez karşılaşmıştık. Ancak, onu yakından tanıma fırsatım olmamıştı. Güven’in bu yıl şubat ayı başında Logo’nun CEO’luğunu üstlendiğini duyduğumda ise biraz şaşırdım. Çünkü, onun gibi uluslararası bir şirkette uzun yıllar çalışan profesyonellerin çoğu genellikle kariyerlerine çoğu zaman global şirketlerde devam etmeyi tercih ediyor.

Geçtiğimiz ay Güven ile konuşma fırsatım oldu. Ona ilk önce IBM’den neden ayrıldığını sordum. Büyük bir açık yüreklilikle “Ben IBM’de 16 yıl çalıştım. 1997-1999 arasında Paris’te Tivoli’nin EMEA operasyonlarını yönettim. Doğrudan ABD’ye rapor eden bir pozisyondu. Türkiye’ye döndükten sonra ise iş tatminim azaldı. İçime biraz da girişimcilik ateşi düştü” karşılığını verdi.

Güven’in içindeki girişimcilik ateşini tutuşturan kişi ise 2003 yılında evlendiği eşi Netbul.com ve Hermes Film şirketlerinin kurucusu Elif Dağdeviren olmuş. Güven, IBM’den ayrılış hikayesini ise şöyle özetledi: “Elif’in girişimciliği beni çok etkiledi. Ancak, IBM’de erken emeklilik ve ayrılma paketleri belli dönemlerde çıkar. Bunları da göz önüne alarak bir ayrılma planı hazırladım ve nihayet 2005’in eylül ayında IBM’den ayrıldım.”

Ali Bey, IBM’den ayrılmadan önce 2005 yılı başında ise bir çocukluk arkadaşıyla birlikte Minnesota Pizza adında bir restoran açmış. Bir anlamda hobisini işe dönüştürmüş. Ancak, bu organizasyonda ise sadece yatırımcı olarak yer almayı tercih etmiş. İşleri ağırlıklı olarak ortağı Cihansın Gülle yürütüyor.

IBM’den ayrıldıktan sonra 4 ay kadar eşi Elif Dağdeviren ile Living and Dying’in çekimleri için Amerika’ya gitmiş ve kendi deyimiyle “biraz gezip, kafasını dağıtmış”. Bu arada yabancı birçok şirketten genel müdürlük teklifi almasına rağmen, “aynı tür bir iş yapmak istemediği gerekçesiyle” teklifleri geri çevirmiş.

Logo’ya geçişi ise tamamen tesadüfler sonucu. Logo’nun kurucusu Tuğrul Tekbulut’la olan geçmişten gelen arkadaşlıkları, bu dönemde birlikte yenen sıcak ve keyifli yemekler sırasında iyice pekişir. Tekbulut’un Logo için düşündüğü iddialı büyütme ve uluslararası pazarlara a��ılma hedefleri Ali Güven’i de heyecanlandırınca, CEO’luk teklifi gelir. Güven, şimdi 27 milyon YTL’lik cirosu ve 265 çalışanı olan Logo’yu uluslararası arena da daha etkin hale getirmeyi hedefliyor. Eğer planladıklarını yapabilirse, Logo’nun gelirleri içinde şu an yüzde 10’lar civarında olan yurtdışı gelirlerinin payı 3 yıl içinde yüzde 50’ye çıkacak. Güven, bugün 40 milyar dolar civarında olan şirketin piyasa değerinin ise 2011’de 1 milyar dolar çıtasını aşmasını istediklerini de sözlerine ekliyor. Benimle konuştuktan sonra ise Dubai’de bir ofis açmaya gidiyordu. Yani hedeflere ulaşmak için Logo’da tempolu bir çalışma çoktan başlamış durumda.

İş Girişim Genel Müdürü’nün Yeni Yatırım Alanları
Girişim sermayesi fonlarının bugüne kadar Türkiye’ye ilgi göstermemesinin temel nedeni, yaptıkları yatırımlardan bekledikleri kazançları elde edememelerinden kaynaklanıyordu. Bu ön yargıyı kırabilmek ve fonların dikkatini Türkiye’ye çekebilmek için ise başarılı örneklere ihtiyaç var. İş Girişim Sermayesi, geçtiğimiz günlerde yatırımcısı olduğu Cinemars’ın satışını başarılı biçimde gerçekleştirdi ve girişim sermayesi fonlarının Türkiye’de kazançlı işler yapabileceğini ispatlamış oldu. Satış sonrasında İş Girişim Genel Müdürü Murat Özgen’i aradım ile uzunca bir telefon görüşmesi yaptık.

İş Girişim, geçtiğimiz 3 yıl boyunca Cinemars’a 4 taksit halinde 11,5 milyon yatırdı ve hisselerini geçtiğimiz aylarda 19,5 milyon dolara şirketin kurucularına sattı. Yani dolar bazında yüzde 30’lara varan bir getiri elde etti. Özgen, bu satışı, “Türkiye’de yerli bir girişim şirketinin gerçekleştirdiği ilk kazançlı ve başarılı çıkış” olarak nitelendiriyor.

Bu 3 yıl içinde Cinemars’ın lokasyon sayısını 3’ten 12’ye, perde sayısını 16’dan 75’e, koltuk sayısını bin 700’den 12 bine ve pazar payını yüzde 1,5’ten yüzde 10,8’e çıkardıklarını da anlatıyor. Özgen’in hedefi, yatırım yaptıkları şirketlerden biri olan Probil’i de bu yılın son çeyreğinde halka arz ederek kazançlı bir çıkış daha yapmak.

İş Girişim’in elinde şimdiye kadar 6 şirkete 30 milyon dolara yakın yatırım yaptı, yeni yatırımlar için kullanılmak için elinde yaklaşık 75 milyon YTL’lik bir fonu var. Bu fondan faydalanabilmek isteyen onlarca KOBİ, İş Yatırım’ın adeta kapısını aşındırıyor. Şirket her ay 10-15 başvuru alıyor. Özgen, “Sadece şirketler bize başvurmuyor. Aracı şirketlerin bize getirdikleri KOBİ’ler de oluyor. Bazen de biz arayıp buluyoruz bu şirketleri” diyor. Ellerindeki 75 milyon YTL’yi nerelere yatırmayı istediklerini ise şöyle açıklıyor:

“Turizm sektöründe bir tur operatörü, otel yönetimi şirketi veya havayolu şirketine yatırım yapmayı düşünebiliriz. Markalı gıda ve inşaat malzemeleri sektörü de bize cazip geliyor. Catering, bina yönetimi, güvenlik ve lojistik gibi sektörlerde outsourcing hizmeti veren bir şirketi de mutlaka portföyümüze katmak istiyoruz.”

Şu günlerde Özgen’in gündeminde ise Ankaralı bir otomobil kiralama şirketi olan Beyaz Filo’ya yapacakları yeni yatırım var. Özgen, “Sanıyorum 1-1,5 ay içinde işlemler tamamlanacak ve onlarla ortak olacağız” diyor. Ünlü restoran zinciri Tike ile de görüşmelere başlanmış. Görüşmeler olumlu sonuçlanırsa 2006 sonuna doğru bir ortaklık söz konusu olabilecek.

Yeğen: “ İpod Satışlarının Yüzde16’sı Promosyon Amaçlı”
iPod, son dönemde özellikle gençler ve çocuklar arasında çok popüler ve prestijli bir ürün. Fiyatları 200 ile 900 YTL arasında olan bu cihaza sahip olabilmek hala pek gencin hayalini süslüyor. Fiyatı da öyle az buz bir şey değil. Buna rağmen ürünün popülerliği ve cazibesi satışlarını hızla artırıyor. 2001’den bugüne dek tüm dünyada 58 milyon adet satan bu efsane ürünün satış performansı katlanarak artıyor. 2004’te tüm dünyada 4,5 milyon adet satan iPod, 2005’te 22,5 milyon adede ulaştı.

Apple Türkiye CEO’su Tansu Yeğen ile karşılaştığımda, iPod’un Türkiye performansından söz açıldı. Yeğen’den öğrendiğime göre, Türkiye’de 2004 yılında 4 bin 200, 2005’te ise 39 bin adet iPod satılmış. Yani satışlar 1 yılda 9 kat büyümüş. 2006’nın ilk 6 ayında ulaşılan rakam ise 48 bin adet. Apple Türkiye’de cirosunun yüzde 38’ini iPod, yüzde 3’ünü ise iPod aksesuarlarının satışından elde ediyor.

Sohbet sırasında Yeğen, HSBC, Renault ve Eti gibi bazı şirketlerin promosyon amaçlı olarak aldıkları iPod’ların ilk 6 ayda 7 bin 500 adede ulaştığını söyledi. Bu rakam ilk 6 ayda gerçekleştirilen iPod satışlarının yüzde 16’sına denk geliyor ki, bu çok ciddi bir pay.

iPod’u promosyon olarak kullanan şirketler ile ilgili ise Yeğen şu bilgileri verdi:

“HSBC, 1.000 YTL’lik yatırım fonu alan müşterilerine mayıs ayında çekilişle 50 iPod Shuffle verdi. Ülker, çikolata alan müşteriler arasından 100 kişi çekilişle 100 adet iPod Nano kazandı. Beko markalı dizüstü bilgisayar alanlar bir adet iPod Shuffle kazandı. Renault, Clio modeli için düzenlemiş olduğu park etme oyununu doğru tamamlayanlara iPod Shuffle verdi. Ayrıca Mynet, Doritos, TEB, Citibank ve Eti gibi çok sayıda şirket çeşitli organizasyonlarında iPod’u hediye veya promosyon olarak verdi.”

Peki iPod’u promosyon olarak veren bu şirketler satışlarını veya kampanyalarına olan ilgiyi ne kadar artırdı?... Yeğen, bu soruya şöyle yanıt veriyor: “iPod, tüketiciler tarafından çok beğenilen, güvenilen popüler bir ürün. Ortak kampanya yaptığımız bütün şirketler satışlarında ciddi artışlar olduğunu iletti bize. Bunda hem Apple hem de iPod’un marka bilinirliğinin büyük payı var. Yurtdışında da iPod promosyon ürünü olarak kullanılıyor. Ülkemizde şirketlerin ilgisinin diğer Avrupa ülkelerinin çok üzerinde olması Apple Avrupa yönetimini de çok şaşırttı.”

Nejat Çuhadaroğlu, Çekomastik’ten Aldığı Parayı Nereye Yatırdı?
Geçtiğimiz yıl sonunda Çuhadaroğlu Holding, ünlü Çekomastik markasını ve bu markayı üreten Çuhadaroğlu Kimya adlı şirketini bir Fransız şirketi olan Bostik’e satmıştı. Bu satış sonrasında holding, alüminyum doğrama, giydirme cephe ve kompozit yapı elemanları üreten Çuhadaroğlu Alüminyum şirketine, inşaat ve inşaat malzemeleri işine odaklandı. Holding’in CEO’su olan Nejat Çuhadaroğlu’nu, Çuhadaroğlu Kimya’nın satışından elde ettikleri geliri nereye yatırdıklarını ve ne gibi yeni yatırımlar yapmayı düşündüklerini sormak için aradım.

Nejat Çuhadaroğlu, Çekomastik’in satışından elde ettiği gelirin tamamını yatırıma dönüştürdüğünü söyledi ve yatırım yaptıkları alanları şöyle anlattı:

“Örneğin, Ar-Ge yatırımlarımızı geliştirdik. Üretim kapasitemizi yüzde 60 oranında artıracak olan ek tesis inşaatımız sürüyor. Kısacası, gelen kaynağı yatırıma ve üretime aktardık. Bu yöndeki yatırımlarımızın toplamı 10 milyon Euro’yu buldu. Bu yatırımlarımızla birlikte alüminyum sektöründe, dünyada entegre üretim yapabilen ilk üç firmadan biri olma özelliğimizi de pekiştirdik.”

Çuhadaroğlu Holding’de başka yeni gelişmeler de var… Kısa bir süre önce yeni bir ürün grubu olan  kapı ve aksesuar sistemleri “Interax” markasıyla Pazar sunulmuş durumda.  Yangına, bombaya dayanıklı cephe sistemleri ise sürekli olarak geliştiriliyor. Nejat Çuhadaroğlu, “Özellikle yangına dayanıklı sistemimize olan talep gün geçtikçe hızla artıyor” diyor ve bu ürünün önemli boyutta ulusal ve uluslararası bir pazarı oluştuğunu belirtiyor.

Çuhadaroğlu, inşaat sektörüne yakın bir grup ve aldığım bilgilere göre önümüzdeki günlerde Beylikdüzü’nde orta gelir grubuna, Bağdat Caddesi’nde ise üst gelir grubuna hitap edecek konut yatırımlarına başlayacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz