4 Milyar Dolarlık Yatırım YapacakGama Enerji, 2002 yılında su ve enerji alanında üretim, iletim, dağıtım ve ticaret faaliyetleri yapmak amacıyla kuruldu. Kurulduğu andan itibaren önceliği yurtdışın...
4 Milyar Dolarlık Yatırım YapacakGama Enerji, 2002 yılında su ve enerji alanında üretim, iletim, dağıtım ve ticaret faaliyetleri yapmak amacıyla kuruldu. Kurulduğu andan itibaren önceliği yurtdışına verdi. Şirket için en önemli dönüm noktası ise GE ile yapılan ortaklık oldu. 2004 yılında İrlanda’da 400 megavatlık bir projenin taahhüt yatırımını üstlenen Gama, bu projenin yapım kısmında GE ile birlikte çalıştı. Ardından da GE, Gama Enerji ile yüzde 50’lik ortaklık anlaşmasına imza attı. Gama Enerji Grup Başkanı Arif Özozan, bu ortaklığın şirketin performansını ve piyasadaki konumunu güçlendirdiğini belirtiyor. Bugün toplam 15 iştiraki olan Gama Enerji’nin, toplam üretim kapasitesi 1.703 megavat. İçinde bulunduğumuz dönemde şirketin gündemindeki en önemli proje, Ürdün’de yap-işlet-devret modeli ile hayata geçirilen DİSİ projesi. Toplam 1 milyar dolarlık yatırım tutarıyla DİSİ’nin, Türk şirketlerinin yurtdışında yürüttüğü en büyük projelerden biri olduğuna değinen Özozan, işin toplam hacminin ise ortalama 5 milyar dolar olduğunu ifade ediyor. Gama’nın gündeminde rüzgar, doğalgaz, hidro enerji ve kömür alanlarına yönelik projeler de bulunuyor. Özozan, “Rüzgar enerjisi konusunda 500 megavatlık bir işe imza atacağız. Hidro enerji konusunda toplam 300 megavatlık bir projemiz mevcut. 2009 başında 55 megavatlık bölümü ticari işletmeye alıyoruz” diye konuşuyor. Gama Enerji’nin yenilenebilir enerjiye yoğunlaşmasının nedeni, bu alanın gelecek vaat etmesi. Özozan, dünyada bu alana ilginin büyük olduğunu ifade ediyor. Bu konuda yatırım yapılması gerektiğini vurguluyor. Hemen arkasından da sözlerine şöyle devam ediyor:
“AB ile entegre bir şekilde yol almak fırsat yaratacak. Çünkü Avrupa yenilebilir enerji konusunda ciddi projeler içerisinde ve yakın dönemde yenilenebilir enerjinin bir kısmını buradan elde edecek. Bu dönemde yenilenebilir enerjiyi Avrupa’ya satmak, ihraç etmek çok büyük bir fırsat.”
Gama Enerji, önümüzdeki 5 yılda, toplam 4 milyar dolara mal olacağı tahmin edilen 3 bin megavatlık enerji yatırımı yapmayı planlıyor.
“Uçak Kullanmak İstiyorum”
Arif Özozan, günde ortalama 12 saat çalışıyor. İş dışında spor yapmak, kitap okumak ve ailesiyle zaman geçirmekten keyif alıyor. Kayak, tenis ve motor sporları yakından ilgilendiği sporlar arasında... Özozan, daha fazla zamanı olsaydı ne yapmak istediğine dair sorumuzu şöyle yanıtlıyor:
“Uçak kullanmak isterdim. Hatta model uçak araştırıyorum, önce model uçak kullanarak başlayacağım. Ayrıca şarap kültürüne merakım var. Daha fazla zamanım olsaydı farklı ülkelerdeki degüstasyon aktivitelerine daha sık gidebilmek isterdim.”
Peugeot Temkinli Büyümeye GeçtiTürkiye otomotiv sektörü, 2008 yılı kasım ayı itibarıyla bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 58,5 oranında daraldı. Peugeot Türkiye, aynı zaman diliminde satışlarını yüzde 13 artırarak yaklaşık 20 bin adetlik satışa ulaştı. Yüzde 3,3 olan pazar payını yüzde 4,4’e çıkarmayı başardı. Şirket bu performansıyla Peugeot Türkiye Genel Müdürü Jean Pierre Vieux’un ifadesine göre Türkiye pazarında en fazla gelişme gösteren marka oldu.
Otomotiv Distribütörleri Derneği tarafından yapılan tahminler, 2009 yılında pazarda 275 bin ile 600 bin adet arasında satış rakamlarına ulaşılacağı yönünde. Bu da tüm sektörler gibi otomotivde belirsiz bir döneme girildiğini gösteriyor. Ancak Vieux, Türkiye’nin elinde pazarı 500 binlere çıkaracak imkan olduğunu düşünüyor. “Biz öngörülerimizi 300-350 bin rakamları için yapıyoruz. Ama yine de organizasyonlarımızı hazır tutmamız gerekiyor. Önümüzdeki yıllarda Türkiye pazarının 1 milyon adet olma potansiyeli var” diye konuşuyor.
Her ne kadar beklentilerini olumlu tutmaya çalışsa da Peugeot temkinli olmayı da ihmal etmiyor. Satışlardaki düşüşü azaltmaya ve pazar payını en kötü ihtimalle aynı seviyede tutmaya odaklanıyor. Bayilerine destek olmak için stoklarını kendi tutuyor.
Fırtınalı havada rotayı korumanın önemine değinen Vieux, “Biraz zaman alacak olsa da büyüme hedefimizi muhafaza ediyoruz. Ben yüzde 8-10 civarında bir pazar payını hedefliyorum. Şu anki mevcut ürün yelpazemiz, buna ek olarak gelecek yeni modeller ve bayi ağımız arzuladığımız hedefe ulaşmamızı sağlayacak” diyor.
Kendine özel yöntemlerle krizi en az hasarla atlatmaya çalışan Vieux, sektör için ortak bir eylem planının uygulamaya konulmasını öneriyor. Bu kapsamda yapılabilecekleri de kısaca şöyle özetliyor:
“Anadolu’da eski teknolojili araçların hem güvenlik hem çevre normları açısından yeni teknoloji araçlarla değiştirilmesi teşvik edilmeli. Şu an güçlü konumda bulunan bankacılık sektörü, devlet teminatları ile desteklenmeli. Bu destek, otomobil pazarında tüketici kredilerine de yansır. Fiyatlar şu an oldukça uygun seviyede. Bu yöntemler zamanında uygulamaya konulursa satın alma potansiyeli olan tüketiciler, taleplerini hayata geçirebilir ve pazar canlı tutulabilir.”
Pierre Loti Sevdası
Jean Pierre Vieux, bir yıl önce geldiği Türkiye’de bulunmaktan memnun. İnsanların oldukça cana yakın ve yardımsever olduğunu düşünüyor. Türkiye’de kendisini en çok şaşırtanın gelişen şartlara uyum hızı olduğunu söylüyor. En çok Türkçe öğrenmekte zorlandığını ekliyor. İş dışındaki zamanlarını nasıl değerlendirdiğini ise şöyle anlatıyor:
“Boş zaman bulduğumda bol bol geziyorum. Türkiye’deki arkadaşlarım da beni pek boş bırakmıyor. Eşim, Pierre Loti’de öğretmenlik yapıyor. Dolayısıyla vaktimin çoğu o semtte geçiyor. Türkiye’nin tarihini keşfetmeyi, etkileyici camileri gezmeyi seviyorum.”
Çalışanlar Beğenirse Ürün Piyasaya Sunuluyor2008, Keskinoğlu için hedeflerin gerçekleştiği bir yıl oldu. Grup planladığı gibi yüzde 30 oranında büyüdü ve yılı 380 milyon YTL ciro ile kapattı. Krize rağmen büyümenin memnuniyetini yaşayan Keskinoğlu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu, kendilerine bu sonucu getirenin kesintisiz süren yatırımlar olduğunu kaydediyor. Bu noktada yapılanlara ilişkin olarak şöyle konuşuyor:
“Geçtiğimiz yıl 50 milyon YTL’lik yatırımı hayata geçirdik. 12 bin metrekarelik kapalı alan üzerine ileri işlem tesisi kurduk. Orada yılda 20 bin ton pişmiş kaplamalı ürün üretmeyi düşünüyoruz. Bunun yanında salam, sucuk, sosis gibi yüzde 100 piliç etinden olan ürünlerin üretimine başladık. Yeni yem fabrikası ve kuluçkahanemiz tamamlandı. Yani 2008 için planlanan yatırımların hepsi devreye girdi. Ayrıca ürünlerimizin satış ve pazarlaması için Türkiye genelinde son bir yıl içinde 6 tane ilave bölge müdürlüğü dağıtım deposu açtık.”
Keskinoğlu, 2009 yılında da büyümesini sürdürmeyi planlıyor. Büyüme hedeflerini yüzde 25 olarak belirlediklerini söyleyen Keskin Keskinoğlu, “Bu yıl bitirdiğimiz tesislerin tümü tam kapasite üretime geçecek. Türkiye pazarı için çok yeni olan pişmiş kaplamalı ürünler var. Bunun yanında yeni ürün sunumu devam edecek. Yeni ürünlerle büyüyeceğiz. Üretim artınca istihdamımız da artacak. Bu yıl içinde bünyemize 250 kişi daha katacağız. Yıl sonunda yaklaşık 600 milyon YTL ciro hedefimiz var” diye konuşuyor.
Yeni ürünlere ağırlık veren Keskinoğlu, her yeni ürün piyasaya çıkmadan önce halkın nabzını ölçüyor. Bunu da Aksihar’da bu amaç için kurduğu 4 adet süpermarketle yapıyor. Bu marketlerdeki ürünlerini çalışanlarına kârsız satıyor. Hangi ürünün ne kadar talep gördüğünü ilk bu noktalarda saptıyor. Keskinoğlu, bu süreci ve üretimlerine etkisini şöyle anlatıyor: “Satışın yanında her çarşamba piyasaya çıkmayan ürünlerin tadımını da yapıyoruz. Aldığımız sonuçlara göre ürünü piyasaya sunup sunmama kararı alıyoruz.”
Antik Araba Topluyor
Keskin Keskinoğlu’nun yoğun bir iş temposu var. Her ayın iki haftasını yurtdışında geçiriyor. İş dışında kalan zamanlarında genellikle yüzüyor ya da koşuyor. En önem verdiği hobisi ise antika arabalar. Keskinoğlu, “39 modelden 55-56 modele kadar yaklaşık 10-12 antika arabamız var. Onlarla ilgileniyoruz. Hafta sonu da vakit olursa o arabalarla geziyoruz. Müzayedelere katılıyoruz” diyor.
“Aymar” Hayata Nasıl Döndü?
Aymar, bundan tam 30 yıl önce Koç Holding markası olarak üretime başladı. 1989 yılında ise Unilever bünyesine geçti. Unilever’in yaptığı yatırımlarla 1990’lı yıllarda yüzde 40’lık pazar payına ulaştı ve sektörün en önemli üreticisi haline geldi. Ancak 2003 yılında Unilever bitkisel yağ pazarından çekilme kararı alınca marka ikinci kez satışa çıktı. Bu noktada devreye yağ üreticilerinin en büyük tedarikçilerinden Toros Limited girdi ve böylelikle marka için yeni bir dönem başladı.
1990’lı yıllarda sektördeki güçlü konumunu 2003 yılına geldiğinde yitirmiş olan Aymar, yeni sahibinin elinde son 5 yılda ciddi bir yeniden yapılanma süreci yaşadı. Bu sürecin sonrasında da adeta yeniden dirildi.
Aymar Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Direktörü Cihat Özyurt, markanın yaşadığı değişimi şöyle anlatıyor: “Aymar bizim yönetimimize geçtiğinde şirketin cirosu sıfırdı. Marka hatırlanma oranı yok denecek kadar azdı. Markayı canlandırmak adına büyük yatırımlar yaptık. 15 farklı ürün ile Türkiye pazarında, ürün gamı en geniş yağ şirketi haline geldik. Tüm bunlar için yaklaşık 5 milyon dolar yatırım yaptık. Karşılığında satışlarımızı 3 yıl içinde yüzde 39 artırdık. 2008 Eylül-Kasım döneminde tonaj bazında, 2007 yılına göre yüzde 22 büyüdük. 2008 yılını 135 milyon YTL ciroyla kapattık.”
Aymar’ın bundan sonraki hedefi, bir mutfak markası olmak ve mutfakta ihtiyaç duyulan her türlü gıda maddesini tek bir markanın çatısı altında üretmek. Üretim alanını çeşitlendirirken de büyümesini sürdürmek. Bu yıl ciroda yüzde 25’lik, tonajda da yüzde 40’lık bir artış planladıklarını belirten Özyurt, “Şu anda sektördeki payımız yüzde 15. Orta vadede penetrasyonumuzu artırarak pazarda ikinci veya üçüncü sırada olmayı hedefliyoruz. Uzun vadede pazar lideri olacağız” diyor.
Film İzleyerek Dinleniyor
Cihat Özyurt, günde 10 saat çalışıyor. İş dışındaki vaktini çoğunlukla spor yaparak değerlendiriyor. Tenis ise en keyif aldığı spor dalı. Aynı zamanda vizyona giren filmleri takip etmeye çalışıyor. Özyurt, “Film izlemek beni dinlendiriyor. Bunun yanında müzik dinlemekten, dostlarımla vakit geçirmekten, birlikte tatile gitmekten ve kitap okumaktan hoşlanıyorum” diyor. Özyurt, bu aralar¬ Prahalad’ın “Piramidin Altındaki Servet” ve Don Tapscott’un “Wikinomics”ini okuyor.
“Türk Şirketleri Şeffaflıkta Çok Geride”
Leon Coşkun, iş dünyasının yakından tanıdığı bir isim. Kritik bir görevi var. Türkiye Denetim Standartları Kurulu Başkan Yardımcısı. Birçok şirketin bilançoları, o ve ekibinin denetiminden geçiyor. Birleşme ve satın almalarda anahtar rol oynuyor. 1960’lı yıllardan itibaren serbest muhasebeci ve müşavir olarak görev yapan Coşkun, bundan tam 31 yıl önce muhasebe alanında sektörün ilk şirketlerinden biri olan Denge’yi kurdu. 1999 yılında da Fransız Mazars ile ortak oldu. Bugün sektöründe kendini rakip şirketlere denetlettiren tek şirket olmalarıyla gurur duyan Coşkun, her fırsatta şeffaf olmak gerektiğinin altını çiziyor. Yeterince şeffaf olunamadığı için de global finansal krizin yaşandığını söylüyor.
Türk şirketlerinin de şeffaflıkta çok geride olduğunu düşünüyor. Bunu da şöyle açıklıyor: “Her konuda açık veriyorlar. Türkiye’de bilançolar gizli. Gözü kapalı çalışıyoruz. Bütün dünyada bilançolar açık, Türkiye’de niye değil anlamıyorum. Ekonomide yer alan bütün şirketlerin hesap vermesi lazım. Bu global ekonomik krizden sonra dünyada şeffaflaşmanın çok daha geniş ve derin olacağını düşünüyorum.”
Türkiye’de son birkaç yıldır esen yabancıların satın alma ve birleşme yoluyla Türkiye’ye giriş rüzgarı, global ekonomik krizle birlikte durulmaya başladı. Bu durumu Leon Coşkun da doğruluyor. Şirket satın alma ve birleşmelerinde azalma olduğunu net olarak gözlemlediklerini belirten Coşkun, “Bir yüzde vermek zor, ama şu anda Türkiye’de fabrika satın almak ve yatırım yapmak isteyen şirketlerin büyük bölümü, bu girişimlerini durdurdu ya da geri çekildi” diyor. Ancak Coşkun’a göre bu gelişme, birleşme ve satın almalara aracılık eden şirketler için tümüyle olumsuz yorumlanmıyor. Her ne kadar durumun, kendilerini ve iş hacimlerini etkileyeceğini ifade etse de bu noktada yatan fırsatları şöyle aktarıyor:
“Her dönemin kendine göre pozitif ve negatif etkileri olmuştur. Bu tip negatif etkilerin karşılığında başka tür hizmetler gündeme gelebilir. Mesela birçok şirket yeni finansal krizler karşısında kendini daha iyi savunabilmek için baştan yapılanma hizmeti isteyebilir. Bu da yeni iş imkanları sağlayabilir.”
Şişirilmiş Bir Bilanço Öyküsü
Coşkun, bugüne kadar birçok satın alma ya da birleşme işleminin, denetimde yaşanan sorunlar yüzünden iptal olduğunu belirtiyor. Özellikle son yıllarda bu konuda birçok örnekle karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyor. Ardından da başlarından geçen bir olayı şöyle anlatıyor:
“Yabancı bir şirket, Türkiye’de halka açık bir şirketi satın almak istedi. Almak istediği şirketi denetletmek için bize geldi. Denetimin başında stok sayımına gittik. Stokların bilançoda anormal şişirilmiş olduğunu gördük. Miktar olarak tutuyordu, ama değeri, piyasa satış fiyatının 5-6 misliydi. Üstelik bu denetlenmiş ve denetim şirketi bu değeri onaylamıştı. Oysa göze batacak şekilde anormal bir durum vardı. Biz işin detayına inince, paravan şirketler kullanmak suretiyle envanterin şişirildiğini gördük, rapor ettik. Verdiğimiz ara raporu gören şirket yetkilileri, o şirketi almaktan vazgeçti. Hatta Türkiye’ye girmekten vazgeçtiler.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?