Önemli bölümü Denizli, Çivril’den çıktı. Bazıları küçük bir dükkanda, bir bölümü atölyede işe başladılar. Aralarında yurtdışına pazarlamayla ticarete başlayanlar da var. Ancak, hepsinin ortak özell...
Önemli bölümü Denizli, Çivril’den çıktı. Bazıları küçük bir dükkanda, bir bölümü atölyede işe başladılar. Aralarında yurtdışına pazarlamayla ticarete başlayanlar da var. Ancak, hepsinin ortak özelliği, aile işi olarak devam etmeleri, markalaşma, yurtdışına açılma ve kurumsallaşmaya önem vermeleri… Uzun yıllar Kapalıçarşı’ya sıkışıp kalan kuyum sektörünü 7 milyar dolarlık ciroya ulaştıran bu aileler, dünya takı ihracatında ikinci sıraya oturup, İtalyanlar’ı yakından takip ediyorlar.
Türkiye’de ihracatta ikinci
Altın takı işi, son 10-15 yılda Türkiye’de de önemli mesafeler kat etti ve büyük bir sektöre dönüştü. Türkiye’de de satıcılar, küçük atölyeler ve büyük üreticiler hesaba katıldığında sayısı 6 bini bulan işletmelerin neredeyse tamamı aile şirketlerinden oluşuyor... Ancak, 10 kadar büyük üretici, Türkiye’de büyüklüğü 7 milyar dolara ulaşan sektöre yön veriyor, ihracattaki başarılarıyla imajımızı güçlendiriyorlar.
Girişimci ruhları, aile yapılarının güçlülüğü ve fırsatları iyi değerlendirmeleriyle bugün geldikleri noktada ise her biri milyonlarca dolarlık cirolarla Türkiye ekonomisine ciddi katkıda bulunuyor, çok sayıda kişi istihdam ediyorlar.
İçlerinde Avrupa’nın en büyük tesisine sahip olan, hatta Guama’ya ilk ihracatı gerçekleştirenler bile var. Bugün Türkiye’yi, altın takı ihracatında İtalya’nın ardından ikinci sıraya yükselten de bu 10 başarılı aile. Onların büyüme stratejileri ve sektörlerini dünya ligine çıkarma konusundaki çabaları tüm iş dünyasına örnek olacak nitelikte. İşte altın ailelerin başarı öyküleri ve gelişme stratejileri:
Atasay’ın Çin hedefi
Altın sektöründe en bilinen ve girişimci yapısıyla en fazla ön plana çıkan grupların başında Kamer Ailesi geliyor. Denizli, Çivril kökenli Kamer Ailesi, kuyumculuk işine adımını, 70 yıl önce Hacı Mustafa Kamer’in, hem manifatura hem de sarrafiye olan dükkanını açmasıyla attı. Babasının dükkanında mesleği öğrenen Atasay Kamer ise Anadolu’yu şehir şehir dolaşıp, ürettikleri altınları çeşitli illerde pazarlıyordu. İşin üretim ve pazarlama kısmında kendini geliştirdikten sonra birbiri ardına birçok şirket kurmaya başladı.
Yurtiçinde istediği başarıyı yakaladıktan sonra ve yurtdışına açılmaya karar veren Atasay Kamer, 1989’da “Atasay Kuyumculuk” adlı şirketini kurdu. Yeni şirketin kuruluşunu oğlu Cihan Tamer ile birlikte gerçekleştirdi ve ihracata yönelik daha verimli bir yapı oluşturdu.
Atasay Kuyumculuk CEO’su Cihan Kamer, “İlk yıllarda iç pazara odaklanan firmamız, kısa zamanda oyunun kurallarını belirleyen bir ‘oyun kurucu’ kimliğine kavuştu” diye konuşuyor. Cihan Kamer, Türkiye’de altın takıda markalaşma yatırımını ve televizyonda altın takı reklamını ilk defa kendilerinin yaptığını hatırlatıyor.
Bu atakları, yurtdışına yönelme izledi. Önce Amerika, ardından da Meksika ve Dubai ofisleri geldi. Şimdi Amerika’da üç, Meksika ve Dubai’de beş ofisi bulunan Atasay Kuyumculuk, bin 500 çalışanı ve 12 bin metrekarelik tesisi ile Avrupa’nın en büyük fabrikası. Yıllık 20 ton altın işleme kapasitesi ile Türkiye’de de sektörünün liderlerinden.
Cihan Kamer, “En büyük hedefimiz, inşaatına başladığımız Çin’deki fabrikamızı 2006 yılında faaliyete geçirmek ve dünyadaki bütün havaalanlarında mağaza açmak” diye konuşuyor.
Arpaş, teknoloji ile farklılaşıyor
Arpaş Kuyumculuk, Rıfat Kemahlı, Raşit Hoşgör ve Atasay Kamer tarafından 1982 yılında kuruldu. Amaç, altın takı üretimi ve ihracatı idi. Öğretmen olan Rıfat Kemahlı, öğrencilik yıllarında part time yaptığı kuyumculukta karar kılarak ticarete atılmıştı. ODTÜ Ekonomi’den mezun olduktan sonra öğretim görevlisi olarak görev yapan Kemahlı’nın akrabası Raşit Hoşgör de 70’li yılların sonunda toptancı kuyumcu olarak sektöre girmişti. Farklı mesleklerden iki akraba aynı sektörde buluşunca, yanlarına Atasay Kamer’i de alarak Arpaş için kolları kurmaya karar verdiler.
İşe de Kapalıçarşı’daki atölyelere fason üretim yaptırarak, sadece 6 kişilik bir idari kadroyla işe başladılar. Bu yapıyla Türkiye’den yurtdışına ilk altın takı ihracatını gerçekleştirme başarısını gösterdiler. Ardından da, 1984 yılında, Türkiye’nin ilk entegre altın takı fabrikasını 1984’te kurdular. Tam bu sırada Atasay Kamer ortaklıktan ayrıldı.
1993 yılına kadar tamamen ihracata odaklanan Arpaş, Türkiye pazarına da girmeye karar verdi. Stratejisini de “piyasa gerçeklerinden kopmadan farklılaşma” olarak belirledi. Bu sayede, mevcut en yeni teknolojiyi kullanarak 120 bin farklı ürün yapıyor ve satışlarını 5 kıtada çok sayıda ülkeye gerçekleştiriyor. Yönetim kurulu üyesi Fatih Kemahlı, “Hiç kimsenin girmediği ülkelere bile ihracat yapıyoruz. Örneğin, geçen yıl Türkiye tarihinde ilk kez Pasifik Okyanusu’ndaki Guama’ya ihracatı biz yaptık” diye anlatıyor.
Şirketin ikinci kuşak yöneticilerinden olan Kemahlı, hedeflerinin ilk kuruldukları yıllarda olduğu gibi bugün de istihdam ve üretim kapasitesi ile büyümek olduğunu ifade ediyor. Yıllık 12 ton üretim kapasitesi olan şirket, 250 kişiyi istihdam ediyor.
Favori, 14 ayarda lider
Sektörün yükselen yıldızlarından Favori’nin kurucusu Dr. Selami Özel, aslında iş yaşamına farklı bir alanda, 1969 yılında başladı. Ancak, kuyum sektörüne neredeyse 20 yıl sonra, 1987 yılında girdi. Aslında ziraat mühendisliği eğitimi almıştı. Bu nedenle de pazarlama ve satış müdürlüğü gibi işlerde çalıştıktan sonra kuyum sektörüne, biraz da Çivrilli akrabası Atasay Kamer’in ısrarı ile girmeye karar verdi.
Kamer’in önerisiyle birlikte “Asgold” firmasını kurarak yola çıktılar. Şirketin genel müdürlüğünü de yürüten Selami Özel, “Sektörde pek çok yeniliğe imza attık. Şirketin hızlı gelişimi ve kurumsallaşmasını, diğer şirketlerden öne gerçekleştirdik” diyor. Ancak, tam işler yolunda giderken ortaklıktan ayrılıyor ve kendi işini kurma kararı veriyor. Favori Kuyumculuk’u kurduğunda tarih ise 1992’dir.
Selami Özel, “Yeni şirketi kurduğumda kendime şu hedefi koymuştum: ‘Türkiye’de lider, dünyada ilk 10-15 arasında yer alan, uluslararası standartlarda çalışan bir dünya şirketi yaratmalıyım’”.
İlk yıl 6-7 kişilik bir teknik kadro ile işe başlayan Favori, şu anda yurtiçinde 7 bölgedeki satış bürosuyla, bin 200 kuyumcuya hizmet veriyor. 2004’te İstanbul Güneşli’de 23 bin metrekarelik alanı ile Avrupa’nın en büyük ve en modern kuyumculuk üretim tesisini faaliyete geçirmeye hazırlanıyor.
Yıllık cirosu 50 milyon dolar. Üretiminin yüzde 40’ını 37 ülkeye ihraç ediyor. Son 3 yıllık altyapı yatırımı ise 25 milyon dolara yükseldi. Selami Özel, “Özellikle 14 ayar takı sınıfında pazarda lider konumdayız” diye konuşuyor.
Altınbaş, Franchisingde iddialı
Altınbaş Kuyumculuk, fıstık ticareti ile uğraşan Gaziantepli Mehmet Altınbaş tarafından, 1975 yılında kuruldu. Şirketine, yaşları küçük olmasına rağmen 6 oğlunu da ortak etti. Tam bir aile şirketi olarak yola koyulan Altınbaş Ailesi, kendi deyimleriyle, “tırnaklarıyla kazıyarak” bugünkü düzeylerine ulaştılar.
Altınbaş, 6 oğlunu, yaşları küçük olmasına rağmen şirketine ortak e Onun yanı sıra altı oğlu çok küçük yaşlarda eşit sermayedar olarak şirkette çalışmaya başlıyor. Ailenin soyadının “Altınbaş” olması ve kuyumculukla uğraşmaları ise tamamen hoş bir tesadüf.
Altınbaş Holding İcra Kurulu Başkanı İmam Altınbaş, “Bugünkü başarımızda; sistemli çalışma, sınırsız ürün çeşidi, kalite ve markalaşma faaliyetlerimizin rolü büyüktür” diye konuşuyor. Ardından da sektöre getirdikleri bir “ilk”e dikkat çekiyor. Altınbaş, “Kuyum işinde ilk franchising uygulamasını biz yaptık. Sadece yurt içine değil, yurtdışındakilere de bayi olma şansı sunduk. Bu bize çok önemli katkı yaptı” diyor.
Şirket, bugün toplam 550 çalışanı ile 2004 yılında yaklaşık 81 trilyon TL ciro yapıyor. 35 ülkeye 25 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Altınbaş Kuyumculuk, tüm dünyada 3 binin üzerinde kuyumcuda ürünlerini tüketiciye sunuyor.
Altınbaş Holding İcra Kurulu Başkanı İmam Altınbaş, hedeflerine ulaşırken yurtdışındaki büyük firmaları kendilerine örnek aldıklarını söylüyor. Altınbaş, “Hedefimiz, 55 olan mağaza sayısını dünya çapında 1000’e çıkarıp, global marka olmak” diye konuşuyor.
IMKB’deki tek altıncı: Goldaş
Denizlili Yalınkaya Ailesi’nin ticaret hayatı bir asırdan fazla geçmişe sahip. Aile önceleri tekstil işiyle uğraştı. Babadan oğula geçen tekstil ticareti, uzun yıllar Yalınkaya Ailesi’nin ana işi oldu. 1990’lı yıllara gelindiğinde ise ailede ciddi bir kararın eşiğine gelindi. Çünkü, ailenin üyeleri tekstil sektörünün geleceğine yönelik endişelere sahiptiler ve farklı bir alana da odaklanmak istiyorlardı.
Hemen araştırmalara girişildi, yeni sektör arayışları için start verildi. Bu araştırmaların sonunda ise Türkiye’de çok köklü bir geçmişi olmasına karşın, bir türlü sanayileşemeyen kuyum sektörüne odaklanma kararı alındı. Ancak, önce yatırım planı yoktu. Amaç, ticaret ile kuyum sektörünü tanımaktı. Bu nedenle yola, İngiltere’de kurdukları şirket üzerinden satış yaparak başladılar. Sistem çok basitti. Türkiye’de ürettirdikleri takıları İngiltere’de pazarlıyorlardı.
Ancak, işler tam planlandığı gibi gitmiyor, sıkıntılar yaşanıyordu. Çünkü, Kapalıçarşı’nın geleneksel üretim yöntemleri ile istenen kalite ve seri üretim bir türlü yakalanamıyordu. Bunun üzerine Goldaş Kuyumculuk’un temeli atıldı. Sedat Yalınkaya genel müdür, ağabey Hasan Yalınkaya yönetim kurulu başkanlığı görevlerini üstlendi.
Yaklaşık 50 kişilik bir kadroyla kurulan şirket, bugün Avrupa’nın en büyük altın şirketlerinden biri haline geldi. Sedat Yalınkaya, “Şirketi kurduğumuzda hedefimizi global marka yaratmak olarak belirlemiştik. Bu hedefe de yaklaştık” diyor.
1999 yılında halka açılan Goldaş, bu alanda Türkiye’nin tek şirketi. Şimdi 5 kıtada 40 ülkeye ihracat yapıyor. Şirket, 2004 yılında 457 trilyon TL’lik satış hacmi yakaladı.
ALTIN SEKTÖRÜNÜN ANALİZİ
PAZARIN BÜYÜKLÜĞÜ Türkiye altın sektörünün parasal hacmi yaklaşık 7 milyar dolar. Pazarda 6 bin üretici ve toptancı, 35 bin perakende dükkanı bulunuyor. Yaklaşık 300 bin kişinin istihdam edildiği sektörün toplam altın takı üretimi yıllık 261 ton ve bunun 191 tonu iç pazarda satılıyor.
DÜNYADAKİ DURUM Dünya Altın Konseyi verilerine göre, takı üretiminde dünyada yılda 3 bin 500 ton altın kullanılıyor. Yılda tüm madenlerden 3 bin ton altın çıkarılıyor. Geri kalan miktar ise işlenmiş ve stoklanmış altından karşılanıyor.
TÜRKİYE’NİN KONUMU Altın madenciliği, Türkiye’de hemen hemen hiç yapılmıyor. Hammadde yurtdışından geliyor. Türkiye iç pazarda tüketilen altın bakımından Hindistan ve Amerika’dan sonra üçüncü büyük ülke. Altın takı üretim kapasitesi bakımından Hindistan ve İtalya’dan sonra üçüncü. Türkiye, dünyada altın ihracatı yapan ülkeler arasında ise İtalya’dan sonra ikinci sırada. Sikke, iç piyasada dünyanın en büyük pazarı. Turistlere yapılan satış bakımından Türkiye lider konumda.
ÇİVRİLLİLER’İ ALTINCI YAPAN ADAM
Atasay Kuyumcuk’un kurucusu Atasay Kamer’in kuyumculuk sektöründe farklı bir konumu var. Çünkü, Kamer sadece Atasay’ın değil bugün sektörde önemli bir konumda olan Asgold ve Arpaş’ın da kuruluşlarına öncülük etmiş. Çivrilli pek çok akrabasını sektöre girmeleri için cesaretlendirmiş. Kamer’in Atasay Kuyumculuk’u kurana kadar geçtiği aşamalar ise bir anlamda Türk kuyumculuk sektörünün geçtiği aşamalar olarak gösteriliyor.
İLK YOLCULUK Babasıyla birlikte ürünlerin satışı için sık sık yollara düşen Atasay Kamer’in tek başına yaptığı ilk yolculuğu otobüs ve minibüsle 17 gün sürüyor. Bu 17 günün sonunda Çivril’e cebinde 15 bin lira ile dönen Kamer, Opel marka station bir araba satın alarak iki yıl sürecek bir yolculuk için yeniden yola koyuluyor.
İSTANBUL’A GİDİŞ Uzun Anadolu yolculuklarının ardından Atasay Kamer’in mesleki anlamda ilk büyük adımı attığı tarih ise 1967. Bu yılda Kamer İstanbul Eminönü’nde kardeşi Osman Kamer ile birlikte ilk kuyumcu dükkanını açıyor. Anadolu’da dolaşırken tanıştığı esnaf, İstanbul’a geldiğinde Kamer kardeşlerin dükkanını tercih ediyor.
İHRACATA BAŞLANGIÇ 1979 yılında Osman Kamer’le ortaklığı bitiren Atasay Kamer, aynı yıl ihracat amaçlı bir şirket olarak Arpaş’ı kuruyor. Arpaş’la ilk ihracatın yapıldığı ülke ise Suudi Arabistan. Ancak, tek ülke Atasay Kamer’e yetmiyor. 1987 yılında Asgold’u kuruyor. 1988 yılında da Amerika’daki ilk ofis açılıyor. Atasay Kamer, oğlu Cihan Kamer’in aile şirketinin başına geçme zamanının geldiğini düşündüğünde, 1989 yılında da oğluyla birlikte Atasay Kuyumculuk’u hayata geçiriyor.
TEMİZOCAK, SARRAFLIKTAN KUYUMCULUĞA NASIL GEÇTİ?
İzmirli Temizocak Ailesi, tam 69 yıldır kuyumculuk sektöründe. Sarraflık yaparak mesleğe başlayan Mehmet Temizocak, ilk dükkanını İzmir Kemeraltı’nda açmıştı. Bu dükkana ilerleyen yıllarda 5 perakende dükkanı daha kattı ve 1960 yılına kadar Temizocak hızlı bir şekilde büyüdü. 1959 yılında ise üniversitede iktisat eğitimlerini tamamlayan Yılmaz ve Yalçın Temizocak Kardeşler mesleğe kuyum işine girdiler. İlk olarak da o güne dek işi sarraflık boyutunda yapan Temizocak’ın sarraflıktan kuyum sektörüne geçişini sağladılar. Aynı yıl iki kardeş, İzmir Karşıyaka’da açılan perakende mağazası ile Temizocak Kuyumculuk’u klasik çarşıların dışına taşıdılar.
İkinci kuşak işi büyüttü
Bu tarihten itibaren Temizocak, altın takının yanında mücevher saat ve gümüş ürünler de pazarlıyor. Büyümede hız kesmeyen kardeşler, 1975 yılında anonim şirket haline dönüşmenin hemen ardından, ilk üretim tesisini de kurdular. Üretimle birlikte dükkan sayısı da artmaya başladı. Ardından da bütün Türkiye çapında satış ekipleri oluşturuldu, pazarlama örgütü kuruldu. 1988 yılında ise Temizocak Kuyumculuk’un İstanbul şubesi açıldı.
Temizocaklar’ın 1936 yılında baba Mehmet Temizocak’la başlayan meslek yolculukları bugün üçüncü kuşakların elinde devam ediyor. Yılmaz Temizocak’ın Amerika’da kuyumculuk üzerine eğitim gören endüstri mühendisi kızı, fabrikanın toptan dağıtımı ve ihracatının başında. İktisat mezunu oğlu ise fabrikanın yönetimini üstleniyor. Yalçın Temizocak’ın yine iktisat mezunu oğlu da perakende bölümünde yönetici olarak görev alıyor.
Mitolojik bir öyküye göre, Troya Savaşı, “altın bir elma”ya sahip olmak isteyen üç tanrıça arasındaki güzellik yarışmasının sonucunda çıkmıştır. Altın tutkusu ile ilgili bir diğer mitolojik öykü ise Frigya krallarından Midas’ın başına gelenleri anlatır. Midas, Tanrı Dionysos’dan “her dokunduğunun altına dönüşmesini” diler. Bu dileğinin gerçekleşmesiyle birlikte başına bir dolu bela gelir ve yine tanrı Dionysos’un yardımıyla bu sıkıntılardan kurtulabilir.
Bu çekici metal tarih boyunca sayısız hikayeye, olaya konu oldu. Ona sahip olma isteği kanlı savaşların çıkmasına yol açtı. Doğada katışıksız olarak bulunan altın, sıcak sarı ışıltısını hiçbir doğal koşuldan etkilenmeden sonsuza dek koruyabiliyor. Cazibesi ve güzelliğiyle çağlar boyu insanlığın ortak tutkusu olma özelliğini sürdürüyor. Ona duyulan tutku ve istek o kadar güçlü ki; halen tüm insanlığın ortak değer birimi. Bu tutku halen altın takı ve mücevher sektörünün hala dünyanın büyük endüstrilerinden biri olmasını sağlayacak kadar güçlü… Altın endüstrisini ise güçlü aile şirketleri yönetiyor. Tüm dünyada altın alanında faaliyet gösteren şirketlerin yüzde 98’ini aileler oluşturuyor.
Nilüfer Gözütok
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?