“Niş Alanlarda Satın Alarak Büyüyeceğiz”

Eczacıbaşı Holding, ilaç alanındaki stratejilerine yeniden yön veriyor. Bu stratejileri belirleyen isim ise, 1990’dan beri holding çatısı altında çalışan Eczacıbaşı İlaç Grubu Başkanı Sedat Birol. ...

1.07.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Eczacıbaşı Holding, ilaç alanındaki stratejilerine yeniden yön veriyor. Bu stratejileri belirleyen isim ise, 1990’dan beri holding çatısı altında çalışan Eczacıbaşı İlaç Grubu Başkanı Sedat Birol. Türkiye’de eşdeğer ilaç alanını giderek daha zorlu günlerin beklediğini gören Birol, 2007’de eşdeğer ilaç alanından çıkma kararı aldı. Şimdi ise hedefinde satın almalar var. “Yerli ve yabancı şirketlere bakıyoruz. Şu an Türk şirketleriyle görüşüyoruz. Ancak, dikkatimizi çeken yabancı firmalar da var” diyerek önemli mesajlar veriyor. Sedat Birol, “Yeni dönemde gireceğimiz alanların niş ve ileriye yönelik büyüme potansiyeli olan işler olmasını hedefliyoruz” diye konuşuyor.

İlaç sektöründe karlı güzel günler geride kaldı. İlaç alanındaki küçüklü büyüklü sayıları 55’i bulan firma, çetin bir rekabet savaşı veriyor. Referans fiyat sistemi, giderek daralan bant ve geri ödeme listeleri bu alandaki karları eritti. Gelecek de çok parlak değil… İlaç şirketlerini, devletin sıkılaşan sağlık politikaları ile daha zorlu günler bekliyor. İşte bu ortamı önceden sezerek ilk aksiyon alan gruplardan biri, kuruluşu ilaç yatırımlarına dayanan Eczacıbaşı Topluluğu oldu. Topluluğun amiral gemisi olan İlaç Grubu’nda, konsolide cironun yüzde 7’sini yapan ve 50 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren eşdeğer ilaç bölümünün çoğunluk hisseleri uluslararası ilaç devi Zentiva’ya satıldı.

2007’de eşdeğer ilaç alanından çıkılmasının ardından Eczacıbaşı İlaç Grubu, bugün kendine yeni rotalar belirliyor. Yeniden yapılanma sürecinden geçen İlaç Grubu, iki güçlü şirketi Eczacıbaşı Baxter ve İlaç Pazarlama ile yola devam ediyor. Eczacıbaşı Baxter ile hem yurtiçinde pazarı büyütmeyi hem de Baxter’in komşu ülkeler için ihracat merkezi olunması hedefleniyor. 2004 yılından bu yana Eczacıbaşı İlaç Grubu Başkanı olarak görev alan Sedat Birol, “Eczacıbaşı İlaç Pazarlama’da da önemli fırsatlarımız var. Yeni dönemde orijinal ürünlerin yanında farklı ürünlere, Mediko-OTC grubu ürünlere de yoğunlaşacağız. Yılda yüzde 20 seviyesinde büyümeyi amaçlıyoruz” diyor. Onkoloji, ağrı, nefroloji ve dermatoloji alanlarında kuvvetli olan şirket, yeni lisansör firmalarla anlaşarak yeni ürünler sunmak için sabırsızlanıyor. Bunun son örneğini Mayıs ayında vitamin ve beslenme kategorisine girerek verdi, bu kategoride bir yılın sonunda 2 milyon dolar ciroya ulaşılması planlanıyor.

Gelecek stratejileri bunlarla da sınırlı değil… İlaç Grubu, yeni alanlara da giriyor. Nükleer tıp alanında faaliyet gösteren Monrol firmasının da yüzde 50’sini satın alarak tanı ve tedavide yeni bir kulvarda koşmaya başlıyor. Sedat Birol, “Monrol gibi bizim büyüme stratejilerimizde yer bulabilecek, rekabetten uzak alanlarındaki firmalara bakıyoruz. Şu an görüştüklerimiz Türk firmaları ancak dikkatimizi çeken yabancı firmalar da var” diye konuşuyor.

Eczacıbaşı İlaç Grubu Başkanı Sedat Birol ile eşdeğer ilaç yatırımının satılması sonrası yeniden yapılanma dönemini, gelecek stratejilerini ve yatırım planlarını konuştuk:

- Eczacıbaşı’nın Eşdeğer İlaç Bölümü, Topluluk içinde önemli bir yere sahipti. Bu yatırımı satma kararınızda neler etkili oldu?
-Son yıllarda ilaç grubu olarak yeni bir strateji belirledik. Bu stratejide ilk adımı da, Eşdeğer İlaç Bölümümüzün yüzde 75’ini Zentiva’ya devrederek attık. Bu kararın ardında çok temel birkaç neden yatıyor.

Türkiye’de mevcut ilaç kapasitesi çok yüksek. İlaçta kapasite artırımına gitmek ya da çok yüksek kapasiteli bir fabrika kurmak artık son derece kolay. Sadece makine değişimi ile kapasiteyi bir anda ciddi anlamda artırabiliyorsunuz.

Türkiye’de bugün 55 civarında ilaç üreten firma var ve bunların 4-5 tanesinin kapasitesi bile tüm ülke tüketimini karşılayabilecek düzeyde. Türkiye’de yılda yaklaşık 1.4 milyar kutu ilaç tüketiliyor ve örneğin sadece Eczacıbaşı-Zentiva’nın kapasitesi 400 milyon kutu.

Bir diğer neden ise, Türkiye’de “bitmiş ilaç ihracatı” çok düşük. Maalesef Türkiye olarak biz bu treni kaçırmış görünüyoruz... AB ülkelerine kendi markamızla ihracat yapmak çok zorlu ve uzun bir süreç. Hindistan bile yapıyor deniyor ama Hindistan bitmiş ilaç ihracatına 1990 yılında başladı. Zentiva’ya devrinden önce Eczacıbaşı İlaç, Türkiye’de eşdeğer ilaç ihracatı yapan en büyük yerli firmaydı. Ama bunu kendi markasıyla değil, fason üretimle yapıyordu. Dolayısıyla, bu yüksek kapasiteye rağmen ihracat çok sınırlı ve tüm firmalar da yerli pazarda savaşmak zorunda.

Öte yandan, 2004 yılından itibaren uygulanmaya başlanan fiyatlandırma ve geri ödeme sistemlerindeki köklü değişiklikler, özellikle de yeni ürünlerin geri ödeme listelerine alınma sürecinde yaşanan olumsuzluklar ilaç sanayini iyice zorlamaya başladı.

-Peki bu ortamın değişmesini beklemiyor musunuz? Hep böyle mi gidecek?
Biz sektörümüzdeki bu ortam ilerde değişir mi diye baktık. Bu köklü düzenlemeler sonucunda sadece iç pazara yönelik üretim yapan eşdeğer ilaç firmalarının orta ve uzun vadede başarılı olacağı konusunda kaygılar duyduk. Buna karşın geniş pazara hitap eden uluslararası eşdeğer firmaların daha başarılı olacağına inandık. Türk ilaç firmaları AB’ye ihracat atağına başlasa bile, sonuç ancak 7-8 yılda alınır. Bu durumda ihracat da birden artmayacak. Referans fiyat sistemi de bu durumu sadece daha zora sokacak. Bant sistemiyle, en ucuz ilaçla bu rakamın yüzde 22’sine kadar daha yüksek fiyatlı ilaçlar geri ödeniyor. Geri ödeme listeleri de değişiyor, bazı ilaçlar geri ödeme listesinden çıkarıldı. Bu ortamda ilaç fiyatları artmayacak, ilerde daha da azalacak. Tüm bunlar gösteriyor ki, “eşdeğer ilaç” çok zor bir pazar haline geldi.

Biz böyle bir ortamda ancak uluslararası şirketlerin başarılı olabileceğini gördük. Bu dönemde Türkiye’de ekonomi de durağan hale geldi, yabancıların ilgisi arttı. En önemlisi AB programına uyum çerçevesinde ilaç sektörü şeffaf hale geldi. Biz de satış için ortamı çok uygun bulduk. Doğru zamanda, uygun fiyatla bu işi Topluluğumuzun değerleriyle örtüşen bir şirkete satabiliriz diye düşündük ve gerçekleştirdik.

- Şu an Eczacıbaşı İlaç’ın yüzde 25’i halen sizde. Bu payı da satmanız söz konusu mu?
Devir gerçekleşeli bir yıl oldu. Anlaşmamıza göre, satıştan 2 yıl sonra, 3 yıl içinde kalan yüzde 25’i de, en az yüzde 75 için belirlenen değerden, Zentiva’ya satma hakkımız var. Ancak, şirket performansı daha iyiyse, daha yüksek bir fiyattan da satabiliriz. Şu an bu konuda alınmış bir karar yok. Temmuz 2009 ile Temmuz 2012 arasındaki dönemde değerlendireceğiz.

- Eşdeğer ilaç bölümünün satılması sonrası, ilaç grubunun Eczacıbaşı Topluluğu cirosu içinde payı nasıl değişti?
2006 yılsonu itibariyle ilaç grubumuzun cirosu, Eczacıbaşı Topluluğu içinde yüzde 32 seviyesindeydi. Satış sonrası yüzde 25’e düştü.

 - Peki nasıl bir yeniden yapılanmaya gittiniz? Eczacıbaşı Topluluğu içinde ilaç grubunun konumu nasıl değişti?
Bugün halen İlaç Grubu’nda faaliyetlerine devam eden güçlü şirketlerimiz var. Eczacıbaşı Baxter ve Eczacıbaşı İlaç Pazarlama, bunların en büyükleri.

Eczacıbaşı Baxter ortaklığımız parenteral solusyonları, böbrek yetmezliğinde kullanılan periton diyalizi solusyonları üretiyor, kan ürünleri ile beslenme ve diğer bazı hastane ürünleriniyle pazarda bulunuyor. 1994’ten beri Baxter ile yüzde 50-50 ortağız ve bu kuruluşumuz daha da güçlenerek faaliyetlerini sürdürecek. Bu şirketin 2008 yılı cirosunun 200 milyon doları aşmasını bekliyoruz. 

Eczacıbaşı İlaç Pazarlama, eşdeğer ilaç bölümünün devirden sonra, temsil ettiğimiz yabancı ilaç firmalarının ağırlıklı olarak orijinal ve ithal ilaçlarını ithal ediyor. Bu şirketin 2008 yılı ciro hedefi ise 130 milyon dolar. 

Ayrıca Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri bünyesinde evde bakım hizmetlerimiz var. Haziran’da İstanbul’da, Koşuyolu’nda açtığımız “Evital” ile evde bakımı otel konforuna taşıdık. Evital’leri artıracağız, amacımız 2009 yılında Avrupa yakasında da bir merkez açmak. Bunun yanında, yine Baxter ile ortak olduğumuz RTS hemodiyaliz merkezlerimizle hizmet veriyoruz. Bu merkezlerin sayısı 22’ye ulaştı. Ayrıca, yüzde 50 hissesini almak üzere imza attığımız Monrol ortaklığımız var.

- Yeni dönemde büyüme stratejiniz nasıl şekillenecek?
Eşdeğer ilaçtan çıkınca, yeni stratejimiz doğrultusunda sağlık alanında yeni arayışlara girdik. Gireceğimiz alanların niş, rekabeti az ve ileriye yönelik büyüme potansiyeli olan işler olmasını hedefliyoruz. Nükleer tıp alanında çalışan Monrol ile işbirliği bu yüzden bize ilginç geldi. Bu yatırımla nükleer tıp, tanı merkezleri alanına girmiş oluyoruz. Dolayısıyla bu gibi alanlara daha da aktif olacağız.

Eczacıbaşı Baxter şirketimizde, içinde bulunduğumuz alanları büyütmek istiyoruz. Çünkü, pek çok üründe zaten lideriz, örneğin serumda pazar payımız yüzde 60, periton diyalizinde yüzde 75’lerde. Bu gibi ürünlerde amacımız, ilk olarak pazarı büyütmek.

Eczacıbaşı İlaç Pazarlama’da da önemli fırsatlarımız var. Bu kuruluşumuz yıllardır hem orijinal hem de eşdeğer ilaç tanıtımı ve satışında uzmanlaşmıştı. Yeni dönemde orijinal ürünlerin yanında farklı ürünlere, Mediko-OTC grubu ürünlere de yoğunlaşacağız. Şu an onkoloji, ağrı, nefroloji ve dermatoloji alanlarında güçlüyüz. Ancak yeni lisansör firmalarla anlaşmalar yaparak pazara yeni ürünler sunmak istiyoruz. Eczacıbaşı İlaç Pazarlama’yı yılda yüzde 20 seviyesinde büyütmeyi amaçlıyoruz.

Öte yandan hemodiyaliz merkezlerinin ve Evitaller’in sayısını da artıracağız. Bioteknoloji, nanoteknoloji gibi ürünlerde Türkiye’de bugün olduğu gibi her zaman öncü olmak istiyoruz.

- Eşdeğer ilacın satılması ile ihracatınız sıfırlandı. Yeniden ihracata yönelmeyi düşünüyor musunuz?
Biz eşdeğer ilaç faaliyetimizi Zentiva’ya devretmeden önce ihracatımız 50 milyon doların üzerindeydi. Bugün ise Eczacıbaşı Baxter tarafından yapılan kısıtlı bir ihracatımız var. Ancak önümüzdeki dönemde Eczacıbaşı Baxter tarafından yapılan ihracatı ciddi şekilde artırmayı planlıyoruz. Bunun için yeni stratejiler oluşturduk. Yakın ülkelere Rusya ve Türki Cumhuriyetlere, Baxter ürünlerinin ihracat konusu için görüşüyoruz.

Bölge için Baxter’ın ihracat merkezi olmak hedefliyoruz. İlk etapta 2009 yılında 7-8 milyon dolarlık bir ihracat yapabilirsek iyi olur diye düşünüyoruz.

 Mayıs ayında vitamin ve beslenme kategorisini pazara sundunuz. Bu alandan ne gibi beklentileriniz var?
Evet, Eczacıbaşı İlaç Pazarlama olarak vitamin, mineral ve besin desteklerini pazara sunduk. Bu alanda zorlu bir rekabet var ama, ürünlerimize çok güveniyoruz ve Eczacıbaşı markasına olan güvenin de katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Bu ürün grubu ile bir yıl içinde 2 milyon dolara yakın ciroya ulaşmayı hedefliyoruz. Bunun gibi niş alanlara girip, Eczacıbaşı İlaç Pazarlama’nın mevcut 300’e yakın tanıtım elemanını da kullanarak yeni ürünlerimizi devreye sokmak istiyoruz.

- Yeni firma alımlarına sıcak bakıyor musunuz? Hangi alanlarda firma arayışı içindesiniz?
Evet, yerli ya da yabancı firmalar olabilir. Şu an eşdeğer ilaç faaliyetlerimizin satışından kaynaklanan bir artı nakdimiz olduğu biliniyor ve bu yüzden de piyasadan çeşitli teklifler alıyoruz. Monrol gibi bizim büyüme stratejilerimizde yer bulabilecek, güçlü olacağımıza inandığımız alanlardaki bazı firmalarla ilgileniyoruz. Şu an Türk şirketleriyle görüşüyoruz. Ancak, dikkatimizi çeken yabancı firmalar da var.

- Satın almalar için belirlediğiniz bir rakam var mı?
Rakamdan çok, stratejimizle uyumlu olmasına önem veriyoruz. İlgilendiğimiz firmalar çok geniş yelpazede. Stratejik planlama departmanımızla ile birlikte şu an çeşitli olasılıkları değerlendiriyoruz.

-Peki 2008 için ciro ve yatırım hedeflerinizi alabilir miyiz?
2007 yılı İlaç Grubu konsolide cirosu 771.7 milyon dolar olarak gerçekleşti. İlaç Grubu’nda, konsolide olarak baktığımızda, satışlarımızı döviz bazında yüzde 15-16 büyütmeyi hedefliyoruz. Satın almalar ile bu büyüme daha da yüksek olabilir.

2008 yılında İlaç Grubu’nda 35 milyon Euro yatırım yapıyoruz, bunun 25 milyon Euro’su Monrol’e ait. Önümüzdeki yıl yeni yaşam merkezleri Evital’ler, RTS merkezleri açacağız. Monrol için yurtdışı ve Türkiye’de yeni merkez yatırımları yapacağız. Eczacıbaşı Baxter’in üretim tesisinde gerek yeni üretim gerek kapasite artırıcı yatırımlar da yapabiliriz.

Nükleer Tıpta Yurtdışına Açılacağız

- Monrol ile nükleer tıpta neler hedefliyorsunuz?
- Monrol, başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıkların tanı ve tedavisinde kullanılan ve SPECT (single photon emission computed tomography) ve PET (positron emission tomography) olarak adlandırılan tomografi teknolojilerinde kullanılan radyo-aktif ilaçları üretiyor. Vücuda verilen radyo-aktif ilaçların yaydığı ışınlar, özel SPECT ve PET cihazlarıyla yakalanıyor ve gelişmiş bilgisayarlarla iki ve üç boyutlu görüntüler oluşturuluyor. PET'te pazar, dünyada yılda ortalama yüzde 35-40 büyüyor.

SPECT için üretilen radyo-aktif ilaçların yarılanması süresi daha uzun, belirli koşullarda ithalat ve ihracatı yapılabiliyor. PET için üretilen ve FDG adı verilen radyo-aktif ilacın ise yarılanma süresi çok kısa olduğundan lokal olarak üretilmesi gerekiyor. Monrol da, PET cihazlarında kullanılan FDG’in Türkiye’deki tek üreticisi. Şu anda İstanbul’da iki, Ankara’da bir ve Adana’da bir olmak üzere 4 tesiste üretim yapılıyor. Bu yılın Eylül ayındaysa İzmir’deki yeni bir tesis daha devreye girecek.

Eczacıbaşı Monrol olarak amacımız, çevre ülkelerde de yatırım yapmak. Bu teknoloji Romanya, Bulgaristan, Rusya, Kazakistan gibi civar ülkelerde henüz yok. Bu ülkelere yatırım yapmayı düşünüyoruz. Her yeni üretim tesisi 3-3.5 milyon dolara mal oluyor. Bu ülkelerde hızla büyüyebiliriz.

SPECT tarafında da AB ülkelerinde ruhsatlama çalışmaları sürüyor, sinerji ile ihracatı da artıracağız.

İlaç Sektöründe Hayat Giderek Zorlaşacak

İçpazarda Başarı Zor
Bugün Türkiye’de eşdeğer ilaç üreten firma sayısı çok fazla. Avrupa ülkelerinde 5-10 tane firma varken, bizde bu sayı 55 civarında. Fiyatlandırmada maliyet artı kar sisteminden referans fiyat sistemine geçişle birlikte koşullar çok değişti. Artık cirosu, ürün yelpazesi ve üretim tesisi büyük olan firmaların global pazarlara hitap etmedikçe başarılı olmaları zor.

Türkiye Merkez Olacak
Türkiye ilaç tüketiminde sürekli büyüyen bir ülke. 2011’de dünyada ilk 10 büyük pazardan biri arasına girecek. Bu durum, uluslararası eşdeğer firmaların Türkiye’ye ilgisini daha da artırıyor. İlaçta konsolidasyon ve satın almaların ciddi şekilde artacağını düşünüyoruz. Yabancı ilaç şirketlerinin Türkiye’deki eşdeğer firmaları almalarındaki en önemli strateji, buradaki üretim merkezini başka bölgeler için kullanmaları. Türkiye’de ilaçta yüksek bir kapasite fazlası var, yabancıların bu fazlalığı kullanmaları gerekiyor.

Hayatları Zorlaşacak
Her ülkede olduğu gibi devletin ilaç harcamalarındaki kısıtlamalar artarak devam edecek. IMF’le yaptığımız anlaşmada çeşitli tahahhütlerimiz var. Devlet geri ödeme bandını daha da daraltabilir, geri ödeme listelerinden daha çok ilacı çıkarabilir. Bütün bu gelişmeler, ilaç sektörü için hayatı daha da zorlaştıracaktır. Çıkış için, Türk ilaç firmalarının ihracatı çok öncelikli strateji olarak belirlemeleri gerek. Tesisleri sırf Türkiye için değil, dünyadaki stabil ekonomiye sahip ülkelere ihracat yapmak için kullanmalılar.

Elçin Cirik
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz