Elektrik üretimi, endüstriyel üretim ve bina sistemleri alanlarında verimliliğin artırılması için hala devasa bir potansiyel mevcut.
Dünya Kömür Kurumu şayet 300 MV'ın altında kapasiteye sahip 25 yaş üstündeki kömürle çalışan enerji tesislerinin yerine yüzde 40'ın üzerinde verimlilikle çalışan daha büyük ve daha modern tesisler kurulursa bu enerji tesislerince üretilen CO2 salımının da yaklaşık yüzde 25 oranında azalacağını bildiriyor. Kombine döngülü (gaz ve buhar türbinli) enerji tesislerindeki enerji verimliliği artış potansiyeli ise çok daha fazla. Bugün dünya genelinde kombine döngülü enerji tesislerinin ortalama verimlilik derecesi kabaca yüzde 40 düzeyinde. Ancak Siemens teknolojileri sayesinde şu anda en verimli çalışan bu gibi bir tesis, doğalgazın içindeki enerjinin yüzde 60,75'ini elektriğe çevirerek 2011 Mayıs'ında yeni bir dünya rekoruna imza attı. Bu teknoloji şaheseri kombine döngülü tesis bu yüzden hem gaz tüketimini hem CO2 salımını üçte bir oranında düşürebilmeyi başardı. Uzmanlar ayrıca örneğin yeni malzemeler formunda ileri teknolojilerin kullanılmasıyla 2020 yılı itibarıyla verimlilik derecelerinin yüzde 63'ün üzerindeki seviyelere çıkartılmasının mümkün olacağını da iddia ediyor. Enerji verimliliği endüstriyel faaliyetlerde de her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Uluslararası Enerji Ajansı'na (IEA) göre bugün enerji yoğun 5 endüstriyel sektör (demir çelik, çimento, kimyasallar ve petrokimyasallar, kağıt ve selüloz ve alüminyum) CO2 salımlarının yüzde 77'sinden sorumlu, bu da yaklaşık yılda 8,5 milyar tona eşdeğer. Burada da verimlilik artışlarıyla büyük işler başarılabilir. IEA tarafından geliştirilmiş "Mavi Senaryo" isimli bir araştırmada 2050 yılına gelindiğinde endüstriyel CO2 salımlarının 2007'deki seviyesinden yüzde 24 oranında azaltılmış olması gerektiği bildiriliyor.~
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?