Son 18 yıldır uluslararası standartlar, teknoloji geliştiricilerin uymak zorunda oldukları yönergeleri hazırlıyor. Çevre için iyi olan, aynı zamanda kâr-zarar cetveline de olumlu katkıda bulunuyor. Siemens'in son 40 yılına damgasını vuran tema, çevrenin korunmasıdır. Bu bölümün başkanı olan Dr. Wofgang Bloch, "1971 yılından bu yana merkezi bir çevre koruma büromuz var" diyor. Bu bölümün misyonu, ürünleri mümkün olduğunca çevre dostu hale getirmek. Ancak bir ürünün herhangi bir zehirli madde içermemesini ve geri dönüştürülebilir olmasını sağlamak için kaynakların mümkün olduğunca idareli kullanılması gerekiyor. Peki bu nasıl başarılabilir? Bu sorunun cevabı Siemens'in Çevre Dostu Ürünler ve Tesisler'ini yönlendiren şirket içi birstandartolan SN 36350'de yatıyor. Bu standart bütün Siemens geliştiricilerini bağlıyor. 1993 yılında çıkan standardın ilk sürümü, Almanya'da üreticiler ve tedarikçiler için eski elektronik cihazların geri alınmasıyla ilgili yasa hakkında yoğun tartışmaların yaşandığı sıralar hazırlanmıştı. Bu standart başlangıçta istenmeyen ve yasaklanmış maddelere odaklanmıştı. Ancak kısa süre içinde anlaşıldı ki herhangi bir geri kazanım çabasının başarılı olmasındaki kilit faktör, olası en yalın haliyle tasarlanmasıydı. Bir ürünün içinde ne kadar az sayıda madde ve bileşen olursa, içerdiği maddeleri geri kazanmak da o kadar kolay olur.
Bloch, "Son yıllarda kaynak ve enerji etkinliği giderek daha çok önem kazanmaya başladı" diyor. Bu standart aynı zamanda 2009 yılında Uluslararası Elektroteknik Komisyonu tarafından yayınlanan IEC 62430 (Elektrikli ve Elektronik Ürünler için Çevre Bilinçli Tasarım) standardının da temelini oluşturuyor. Bloch'a göre bu standart aslında bağlayıcı değil ancak dünyanın her yerinde uygulanması gereken bir sanat eseri. Günümüzde çok sayıda şirket bu standardı uyguluyor. Bloch, "Çevre dostu ürün tasarımında Siemens çığır açıcı bir rol oynadı" diyor.
SN 36350'nin içinde tehlikeli maddelerin taşınması ve çevre dostu ambalajlamanın yanı sıra, Çevreci Ürün Deklarasyonu ile ilgili temel prensipler de var. Diğer önemli bileşenleri ise hepsi yaşam döngüsünün tamamını hesaba katan 12 adet fabrika kuralı ve çevre dostu ürün tasarımıyla ilgili 20 maddelik bir liste. Bu standarda göre geliştiricilerin, mümkün olduğunca az atık üretilmesini ve mümkün olduğunca çok geri kazanılabilir maddeler ya da yenilenebilir hammaddeler kullanılmasını sağlamak için çalışmaları gerekiyor. Ayrıca ürünlerin de kolay tamir edilebilir, uzun bir kullanım ömrüne sahip olmaları gerekiyor. Üretim tesislerinin de çevre dostu malzemelerle kurulmuş olmaları şart. Minimum seviyede gürültü, egzoz gazı ve atık üretmek ve ayrıca kolay tadilat yapılabilir olmak zorundalar. Siemens Sağlık'ta çevreden sorumlu başkan yardımcısı olan Johann Russinger, "Geliştiricilerin bu prensiplerden maksimum faydayı sağlamak için onları içselleştirmeleri şart" diyor. Bir ürünün çizelgesini, bütçesini, kalite zorunluluklarını ve işlevini de dikkate almak zorunda olduklarından Siemens Sağlık'ta tıbbi cihazlara has zorunluluklar için de SN 36350 standardı benimsenmiş ve geliştirme sürecinin içine entegre edilmiş durumda. Bu sistematik yaklaşım, Somatom Definition Flash bilgisayarlı tomografi (CT) tarayıcısı gibi dikkate değer başarı öyküleriyle sonuçlanmış durumda.~
2009 yılından bu yana piyasada olan bu cihaz, iki adet X ışını kaynağı ve iki adet algılayıcısı olan tek tarayıcı olma özelliğini taşıyor. Örneğin bu cihazla kalp muayeneleri bir saniyeden kısa bir sürede yapılabiliyor. Küçük çocukları ve bebekleri muayene esnasında narkozla uyutma gereksinimini ortadan kaldırdığından, muayene süreçlerini fevkalade kolaylaştırıyor. Cihazın planlanma aşamasında çok sıkı çevreci hedefler tanımlanmıştı.
Somatom Definition Flash'da ise bu hedeflerin üzerine radyasyon dozajı, enerji tüketimi ve tehlikeli maddelerle ilgili olanlar eklenmişti. Bu yeni model öncekine kıyasla çok daha az miktarda kurşun içerecek şekilde tasarlanmıştı. Bu tarayıcıyı geliştiren ekip her üç hedefini de tutturmuştu. Örneğin bir kalp tetkikinde alınan radyasyon dozajı yüzde 70 oranında düşürülmüştü. Farklı spektrumlarda bile çalışabilen ikili X ışını kaynağı ile alınan radyasyon dozajı artırılmadan, görüntü kalitesi olağanüstü iyileştirilebiliyor. Bu tarayıcı ECG ile kontrol ediliyor yani kaydettiği görüntüleri kalbin hareket etmediği zamanlarda bile saniyenin küsuratları içinde çekebiliyor. Alınacak radyasyon dozajı da çok zekice yeniden ayarlanmış. Tiroid ve kadınların göğüsleri gibi hassas alanlar hiçbir şekilde doğrudan radyasyona maruz kalmıyor ve geliştirilmiş analiz yazılımıyla alınan dozaj azaltılıyor. Azaltılan dozajla paralel olarak enerji tüketimi de düşürülmüş. Bu tarayıcı muayenenin türüne göre eski modele kıyasla yüzde 45 ile 85 arasında değişen oranlarda daha az enerji tüketiyor. Hastaları gereksiz X ışını radyasyonuna maruz kalmaktan korumak için ağır metaller gerektiğinden, geliştiriciler kurşun zırh bileşenini tamamen ortadan kaldıramıyor.
Salımlar yüzde 90 düşürülüyor.
İyi hazırlanmış bir çevreyi koruma önlemleri paketinin aynı zamanda ekonomik avantajlar da sunması gerekir. Örneğin Avusturya, Linz'deki Siemens VAI Metal Teknolojileri'nden çıkan, yeni egzoz gazı arıtma teknolojisine bir göz atalım. Liderliğini Voestalpine Stahl ile birlikte Siemens Endüstriyel Çözümler'den Dr. Alexander Fleischanderl'ın yaptığı ekip, bir cüruf tesisindeki zararlı salımları yüzde 90'ının üzerinde azaltmanın yanı sıra enerji tasarrufunda 2011 Siemens Çevrecilik Ödülü'nü de kazanan bir başarıya imza attı. Cüruf tesisleri, çelik fabrikalarının önemli birer bileşenidir. Burası iyice arındırılmış demir cevherinin eritildiği ve uzmanların deyimiyle cüruflandığı yani iri kalıplara akıtıldığı yerdir. Bir cüruf tesisinin saldığı egzoz gazının içinde sülfürdioksit, nitrojen oksitleri, zararlı parçacıklar, ağır metaller ve organik bileşenler gibi çok sayıda çevre kirletici madde vardır. Geliştiriciler bu salımları azaltmak için 2005 yılında iki muazzam teknolojiyi birleştirdiler. İlk olarak egzoz gazının hacmini yüzde 40'a varan oranlarda düşürmek için egzoz gazını devir daime tabi tuttular. Bu şekilde egzoz gazının en sıcak kısmı tesise geri verilmiş oldu. Egzoz gazındaki karbonmonoksit ve diğer çevre kirleticiler gibi zehirli aromatikler, tesisteki ikinci bir aşamada yakılıyor ve sülfürdioksitle parçacıkların bir kısmı cüruf katmanına bağlanıyor. Egzoz gazının devir daime tabi tutulması sayesinde aynı zamanda egzoz gazı zaten sıcak olduğundan ve önceden olduğu gibi yeniden ısıtılmasına gerek kalmadığından enerji tasarrufu da yapılmış oluyor. Bu sayede özel bir reaktörde geriye kalan çevre kirleticilerinin ayrıştırılması gereken egzoz gazı miktarı da azaltılmış oluyor. Geliştiriciler burada konvansiyonel gaz temizleme süreçlerinin aksine su gerektirmeyen "kuru süreçler"i tercih etmişler. Bu yaklaşım sadece enerji tüketimini kısmakla kalmıyor, aynı zamanda filtrasyon, adsorpsiyon ve devri daimin partikülasyonu gibi birkaç süreç aşamasını birleştirdiği için egzoz gazını çok daha etkin temizliyor. Siemens VAl'de ürün yaşam döngüsü yöneticisi Robert Neulhod, "Islak süreçlere kıyasla burada salımları onda bir oranına kadar düşürebiliyoruz" diyor.~
Çevre koruma önlemleri kendilerini müşteriler tarafında da amorti edebilir. Ekonomik ve çevresel faktörleri dikkate alan yeni bir ürünle ilgili çevreyi koruma aracı olan EkoBakım Matrisi'nden faydalanan bir analiz yapılmıştı. Burada elde edilen bulgular yılda 2,8 milyon metrik ton cüruf üreten bir tesisin enerji maliyetlerinin konvansiyonel gaz arıtma teknolojisi kullanan bir tesisten 5 milyon Euro daha düşük olduğunu gösteriyor.
Ute Kehse
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?