Enerji tesislerinde, fabrikalarda ve hastanelerde hep onlar var.
Karşınıza büyük bir apartmanın bodrum katında, gözetleme merkezlerinde ya da posta otomasyonu tesislerinde çıkabilirler. Bunlardan bazıları metal parçaları yontarken yorulmak bilmez şekilde bir ileri bir geri sürekli çalışır. Bazıları ise yığınla elektrik tüketerek devasa salonlarda sadece bir vızıltı çıkararak çalışır. Aslında hepsi yeni bir sistemler kuşağının yani öğrenebilen makineler ailesinin birer üyesidir. Amaç ister kilit anatomileri otomatikman tanımlayarak girişimsel kardiyoloji uygulamalarını daha güvenilir hale getirmek olsun isterse dünyanın en büyük türbinlerinin verimliliğini artırmak olsun, bugün yaşanılan deneyimlerden öğrenebilme yeteneği makineleri hatırlayabilen, evrimleşebilen ve hatta bizleri şaşırtan sistemlere dönüştürüyor. İster bir paradigma kayması deyin isterseniz üretimde bir devrim, öğrenen makinalar artık endüstrilerdeki bilgi birikimini ivmelendiriyor ve biz akıllı sistemlere odaklandıkça onlar belirgin bir rekabet faktörü haline geliyor. Massachusetts Institute of Technology'nin Suni Zeka Laboratuvarı'nda, Beyin ve Algılama Bilimleri Fakültesi'nde Eugene McDermott Profesörü olan Prof. Tomaso Poggio, "Akıllı olmaya giden yol öğrenmekten geçer. Medeniyetimizdeki karmaşıklık ve uzmanlaşma seviyesi artmaya devam ettikçe öğrenen makineler de optimize edileceklerle ilgili tanımladığımız ve ürettiğimiz verileri derlemenin en iyi yolu olacak. Daha şimdiden bir hayli karmaşık süreçler söz konusu olduğunda alternatifsiz tek çözüm konumundalar" diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?