Şehir sohbeti

Haziran 2020. Belediye yöneticisi John Gardiner, kentsel altyapıların etkinleştirilmesinde uzmandır.

1.06.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Şehir sohbeti

Bir öğrenciden gelen sorulara cevap verirken, yaşadıkları şehrin bir yandan yaşam kalitesini artırırken diğer yandan enerji tüketimini büyük ölçüde nasıl azalttığını açıklıyor. Aynı zamanda bir etkinlik örneği olan kendi dairesi de enerji tasarruflu ev aletleri ve organik ledlerden yapılmış bir multimedya ekranı ile donatılmış durumda. John Gardiner, gözlüklerinin üstünden bakarak, "Jennifer, akşam yemeğine kalmalısın" der, "Bu akşam çevre dostu kentsel planlama hakkındaki tartışmamıza katkıda bulunabilecek birkaç önemli insan gelecek." Uygulamalı ekoloji öğrencisi olan ve John ile enerji etkinliği üzerine uluslararası bir konferansta yaptığı sunumun ardından yakınlaşan Jennifer Miles, "Davetiniz için teşekkür ederim" diye cevap verir. Konferans sırasında John'a birkaç soru sormuştu ve John da onu bu enteresan bilimsel tartışmayı devam ettirmek için kendi dairesine davet etmişti. Jennifer, "Bana enerji tüketimini nasıl yarı yarıya düşürmeyi başardığınızı anlatacaktınız" diye sorar. John, "Enerji tasarrufu çok önemlidir, ama her şey değildir" diye cevaplar. "Bu süreçte bir şehir hiçbir cazibesinden fedakarlık etmemelidir. Sakinleri orada yaşamaktan büyük bir mutluluk duymalıdır." John manzaralı pencereye doğru yürür. "Benim bölgemde yaklaşık 800 bin kişi yaşıyor. Bugün itibarıyla bu şehrin 20 bölgesinden en fazla popüler olanı... Ve burada tepeden, insanların bu şehri neden bu kadar çok sevdiğini görebilirsin." Jennifer başını sallar. John, "On yıl önce enerjinin en fazla nerede çarçur edildiğini biliyor musun?" diye sorar. Jennifer, "Enerji tesislerinde" diye cevaplar. "O zamanlar fevkalade düşük enerji etkinlikleri vardı ve enerjinin çoğu ısı formunda kaybediliyordu" der. John gülümseyerek, "Hemen hemen herkes bu soruyu yanlış anlıyor" der. "Aslında ondan çok daha fazla enerji, yetersiz izolasyon nedeniyle binalarda harcanıyordu. İnsanlar sanki yakıtlarını pencerelerinden dışarı fırlatıyordu. O günlerde hane içi enerji tüketiminin yüzde 80'i ısınmaya gidiyordu! Binalar çok eskiydi, akıllı bina teknolojileri ise uygulanabilir durumda değildi. Kombine ısı ve enerji tesislerine nadiren rastlanıyordu ve yakıt pili teknolojisi satın alınamayacak kadar pahalıydı." "Peki bu konuda ne yaptınız?." John, "Finansal özendiriciler" diye cevaplar. "Öncelikle karbondioksit salınımlarını uzunca bir süre önce vergiye tabii tuttuk. Böylece başlangıçta kendi binalarını erkenden yenileyen ev sahiplerini ve gayrimenkul yatırımcılarını rahatlatmış olduk. Ve yeni binalar için de sıkı düzenlemeler getirdik. Ardından, bir belediye yöneticisi olarak ben performans sözleşmelerini ön plana çıkardık". Jennifer, "O da nedir?" diye sorar. "Bir enerji tasarrufu dedektifleri takımı kurduk. Evlerdeki, işyerlerindeki ve kamu binalarındaki enerji kullanıcılarına bakıyor ve kendilerinin de uygulayabilecekleri modernizasyon tavsiyelerinde bulunuyorlardı. En büyük enerji oburları ise motorlar, havalandırma ve klima teknolojileriydi. Bugün artık çoğunlukla enerji tasarruflu motorlar kullanıyoruz. Havalandırma sistemlerimizin de akıllı kontrol üniteleri var. İşte enerji tüketimini bu sayede yarıya indirebildik." Jennifer, "Peki ya endüstriyi nasıl yanınıza alabildiniz? Çok pahalıya patlamadı mı?" diye sorar. John, "Bu da bir başka yanlış an-laşılma" diye cevaplar. "Yatırım yapılması elbette gerekli. Ancak bu yatırımlar genellikle elde edilen tasarruflarla kendi kendini geri ödüyor. Çoğunlukla dar bütçeleri olan yerel otoriteler için bu ideal bir çözüm". Jennifer, "Uzakta bir enerji tesisi görüyorum" der. "Derslerimde, son 30 yıl içinde enerji tesislerinin verimliliklerinin olağanüstü seviyelerde arttığını öğrenmiştim". ~
John, "Doğru" der. "Ve bu tasarruflar sayesinde bugün zorunluluklar planlamamızı aşağı yönde gözden geçirebiliyor ve yüksek salınım seviyelerine sahip köhne enerji tesislerini kapatabiliyoruz. Yeni enerji tesislerine ihtiyaç duyduğumuzda, orada jeotermal enerji, rüzgar enerjisi ve konvansiyonel teknolojinin bir karışımının muhakkak olmasına dikkat ediyoruz. Ayrıca tedarikçilerimizin mevcut en mükemmel teknolojiyi kullanmalarını da zorunlu tutuyoruz. Türbinlerde tek kriterimiz etkinlik değil. Aynı zamanda gürültü düzenlemelerine de sıkı sıkıya uymak zorundayız. Bugün insanlar bir doğalgaz türbininin yanıbaşında yaşıyor ve hiçbir gürültü duymuyor. Hedefimiz sadece dünyanın en enerji etkini şehri olmak değil, aynı zamanda yurttaşlarımıza olası en mükemmel yaşam kalitesini de sunmaktı." John, iskemlesinde arkasına yaslanır. "Bunu kendi apartmanımda da birincil öncelik haline getirdim" der. "Örneğin aydınlatmayı ele alalım. Aydınlatmanın kendini iyi hissetme üzerinde ne kadar önemli bir rolü olduğunu bilmiyorsundur eminim. Şuradaki OLED ışık paneli, aynı zamanda benim ev sinemamdır. Ve tavanda da her akşam romantik bir günbatımı görüntüsü izleyebileceğim parlak bir ekran var. Gerçekten akşam yemeğine kalmalısın." Jennifer, pencereye doğru yaklaşarak, "Hımm.. zor olabilir, ama aydınlatma konusu kafama takıldı, oradan da enerji tasarrufu yapabildiniz mi? diye sorar. John, "Elbette" der. "Telli ampullerin veya halojen lambaların beşte biri kadar enerji tüketen ledler sayesinde bunu başardık. Bu mini minnacık ışık kaynaklarının fiyatları çok ciddi boyutlarda düştü. O kadar ekonomikler ve uzun ömürlüler ki artık onları güvenlik amacıyla yaya geçitlerinde bile kullanıyoruz. Evdeki sütunlarda ve mobilyalarda da onlardan birkaç tane var." Jennifer kibar bir gülümseyişle, "Vay canına" der. "Peki karayolu trafiğinden ne haber? O her zaman ikinci en büyük enerji oburudur, değil mi?" John, "Burada iki uçlu bir strateji uyguladık" diye açıklar. "Birincisinde, hibrid ve elektrikli arabaları özendirmek için vergi ve emisyon sertifikalarından faydalandık. Ardından kamu taşımacılığı sistemini ciddi boyutta büyüttük. Ayrıca şehir otobüsleri filosunun tamamını hibrid dizel motorlarla çalışabilecek hale getirdik, ancak bu sadece sembolik bir önlemdi. Çünkü otobüslerimiz ve metro sistemimizin zaten şehrin toplam enerji tüketiminden aldıkları pay sadece yüzde 1 civarında." Jennifer, "Peki ikinci adımda ne yaptınız?" diye sorar. John, "Etkin trafik yönetimi" diye cevaplar. "Üstün metro sistemimiz ve şehir trafiğindeki paralı geçişlerimiz sayesinde elbette yolcu araç trafiği ciddi oranda düştü, ancak çok sayıda banliyöde yaşayan insan ve tedarikçi buraya halen kendi arabalarıyla geliyor. Fakat artık sürücüleri çevre yollarındayken trafik sıkışıkları riskleri hakkında bilgilendi rebiliyoruz. Ardından otomatik rehberlik sistemlerimizle onları şehirdeki boş otoparklara yönlendiriyoruz." John'un enteresan konuşması, Jennifer'in cep telefonunun çalmasıyla kesilir. Jennifer yüzünü aydınlatan bir gülümseme ile arayanı "Merhaba Mike" diye selamlar. "Oldu, şahane, şimdi geliyorum" der ve cep telefonunu kapatır. "John, söylediklerin kesinlikle doğruymuş. Bu otomatik rehberlik sistemi az önce erkek arkadaşımı tam senin binanın karşısındaki boş otoparka yönlendirmiş. Ondan beni almasını istedim." John'un elini sıkar ve yarım kalmış içki bardağını masaya bırakır. "İçki ve tüm bilgiler için çok teşekkür ederim. Hoşçakal!".

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz