Şehirleri güvenilir kılmak

Ekim ayındaki Sandy Kasırgası başarabilmişti. Ancak sekiz milyon nüfuslu bu şehir, beş ilçesini birden iklim değişikliğiyle ortaya çıkan meydan okumalara karşı koyabilecek duruma getirmek için kasırganın hemen ardından önlemler almaya başlamıştı bile.

1.05.2014 22:57:220
Paylaş Tweet Paylaş
Şehirleri güvenilir kılmak
"Asla Uyumayan Şehir" New York'u bir süreliğine uyku moduna geçirmeyi sadece geçen Ekim ayındaki Sandy Kasırgası başarabilmişti. Ancak sekiz milyon nüfuslu bu şehir, beş ilçesini birden iklim değişikliğiyle ortaya çıkan meydan okumalara karşı koyabilecek duruma getirmek için kasırganın hemen ardından önlemler almaya başlamıştı bile.

Tabloyu görmek için görsele tıklayın.
Union Square genellikle çok hareketlidir. Burası her gün hızlı adımlarla yürüyerek adeta karınca sürülerini andıran banliyo yolcularıyla dolup taşar. Üniversite öğrencileri ders arası verilen teneffüslerde buradaki parkın keyfini çıkartır.

Bir köşede sokak sanatçıları türlü türlü yeteneklerini sergilerken diğer tarafta ise küçük çocuklar kaldırımlarda satranç oynar. İşadamları ve işkadınları ya bir kaç dakikalığına temiz hava almak ya da bir sigara tüttürmek için burada gezinir. Atmosferdeki tarihi koklayan ve sürekli fotoğraf çeken turistler ise yığınlar halinde buranın mazisini hissetmeye çalışır.

Sandy Kasırgası'nın Büyük Elma'yı (New York) vurduğu günün akşamında, New York Üniversitesi öğrencilerinden Alyssa Torske ile arkadaşları kaldıkları öğrenci yurdundan korkarak dışarı çıktıklarında Union Square'in baştan aşağıya değiştiğini görmüşlerdi. Şehir tamamen karanlığa gömülmüştü.

Ortalıkta hiç bir araba yoktu. Ve hiç bir insan da yoktu. Yol işaretleri bağlı oldukları çelik direklerden kopup oraya buraya saçılmış ve yerler damlardan uçan kiremitler ile ağaçlardan kopan dallarla kaplanmıştı. Duyulan tek ses şiddetli rüzgarın uğultusu ile ambulansların acı sirenleriydi.

Torske o günleri şöyle anımsıyor: "O kapkaranlık ve cansız sokaklar aslında tıpkı World War Z filmindeki gibi zombi cehennemi efektleri görmek isteyen birinin beklentilerine tıpatıp uyuyordu".~
41 New Yorklu'nun hayatına mal olan Sandy Kasırgası'nın ardından 800 binden fazla New York sakini elektriksiz kalmıştı. Kasırganın neden olduğu dört metre yüksekliğindeki fırtına dalgaları yüzünden 500 milyon ton civarında deniz suyu bu şehrin sahil kesimindeki bariyerleri aşarak Aşağı Manhattan'ı sele boğmuştu.

Su baskınları yüzünden köprüler, tüneller ve karayolları büyük hasar görmüş ve metro sistemi yaklaşık bir hafta boyunca hizmet dışı kalmıştı. Şirketler kepenklerini indirmeye zorlanmıştı. New York Borsası ise iki gün ardarda açılamamıştı. Peki tüm bunların maliyeti ne oldu? Yaklaşık 19 milyar dolarlık hasar ve ekonomik faaliyet kaybı.

Sandy'nin daha önce bir eşine benzerine rastlanmamıştı. Bununla birlikte, Manhattan, Queens, Bronx, Brooklyn ve Staten Island ilçelerinden oluşan NYC son yıllarda olağanüstü miktarlarda yağış alıyordu.

2011 Ağustos ayında ise Irene Kasırgası deneyimi yaşanmıştı. 2007 yılından bu yana tornadolar yani hortumlar bu şehri daha sık kırbaçlar hale gelmişti. Yazları sıcak hava dalgaları da giderek daha uzun süreli olmaya başlamıştı.

ABD tarihinde kaydedilen en sıcak yıl 2012'de yaşanmıştı. Biliminsanları ortalama sıcaklıkların artmaya devam edeceği yönünde sürekli uyarılarda bulunuyorlardı. Belediye Başkanı Bloomberg ile toplantı yapan uzmanlara göre, bu bölgedeki deniz seviyesi 2050 yılına kadar 75 santimetreden fazla yükselebilirdi.

Bu yüzden öngörülen taşkın bölgelerinde yaşayan New Yorklu sayısının iki kattan fazla artarak 800 bine ulaşması bekleniyor. Aynı zaman diliminde, bu şehrin savunmasız bölgelerindeki enerji tesislerinin oranı da yüzde 53'ten yüzde 97'ye çıkmış olacak.

Global reasürans şirketi Swiss Re., 2050yılında Sandy benzeri bir kasırganın Büyük Elma'nın bütçesinden 90 milyar dolarlık bir ısırık koparabileceğini öngörüyor. Sandy aslında New York'un altyapılarının direncinin artırılmasının ne kadar elzem olduğunu göstermişti.~
Bu hedefi tutturmak için Belediye Başkanı Bloomberg, şehrin sağlamlaştırılmasına yönelik dirençlilik önlemlerine yapılacak yatırımları kapsayan 20 milyar dolar bütçeli bir planın duyurusunu yaptı.

Bu raporda, kritik altyapıları güvence altına alacak gelişmiş yapı yönetmelikleri ile bu şehrin yaklaşık 830 kilometrelik sahil şeridini koruyacak, deniz ve nehir suyu taşmalarını engelleyecek setler ile kıyı koruma perdeleri gibi sel baskınından korunma önlemlerine yapılacak yatırımlar özetleniyor.

Belediye Başkanı, “Yıllar ve hatta onyıllar içinde adım adım, eskisine göre çok daha hazırlıklı olma kapasitesine sahip ve akla gelebilecek her şeye karşı koyabilen bir şehir yaratabiliriz" dedi.

Devasa sel baskını setleri ile suyu şehir dışında tutabilirsiniz, ancak tam anlamıyla dirençli olmak için aynı zamanda daha fazla yedekleme, iletişim, yerinden yönetim ve acil bir durumda daha çabuk tepki vermelerini mümkün kılan teknolojilere de yatırım yapılması gerekiyor. NYC şu anda bir dizi dirençli bina projesinde Siemens ile birlikte çalışıyor.

NYC'nin dirençliliğini daha şimdiden arttıran önemli bir proje Siemens'in elektriği çok uzak mesafelere minimum kayıpla nakledebilen yüksek-voltaj doğrudan-akım (HVDC) teknolojisi. Siemens tarafından sunulan arka arkaya bağlı bir HVDC hattı aracılığıyla New Jersey'in elektrik şebekesi 2013 Haziran'ından bu yana New York'un şebekesine bağlanmış durumda ve bu sayede gerektikçe şehre ekstra 660 MW'lık daha enerji verilebiliyor.

Her ne kadar, NJ ile NYC şebekeleri arasında zaten nakil ara-bağlantıları eskiden beri var ise de arka arkaya bağlı hat sayesinde hem ekstra kapasite hem de hızlı tepki verme işlevselliği sunulmuş oluyor. Bir başka ifadeyle, bu sayede hem her iki şebeke de istikrara kavuşturulmuş hem de elektrik kesintisi riskleri azaltılmış oluyor. Buna benzer başka bir proje de Siemens'in Long Island'ın enerji arzını istikrarlaştırmak için kurduğu bir nakil hattıyla 2007 yılında tamamlanmıştı.~
O günden bu yana Long Island kendi kullandığı enerjinin yüzde 20'sini NJ'in şebekesinden alabiliyor ve bu sayede içinde yenilenebilir enerjinin de olduğu çeşitlendirilmiş ve düşük maliyetli enerjiye erişerek bu işten kazançlı çıkıyor.

2014 yılı başlarında tamamlandığında One World Trade Center (1 WTC) “dirençli bina" teknolojilerinin pırıl pırıl parlayan bir örneği olacak. İçinde konvansiyonel elektrik kabloları ve kanalları yerine 1,443 metre uzunluğunda alan tasarrufu sağlayan Sentron Busway'in ve otomatik devre korumasının da olduğu bu merkezin Siemens ürünü elektrik dağıtım sistemi şehrin en yüksek binasına istikrarlı ve güvenli bir şekilde enerji verilmesini sağlayacak.

Bunun yanısıra, voltajın aşırı yükselmesi durumunda enerji arzının Siemens'in anahtarlama teknolojisi sayesinde otomatikman anında kesilmesi de mümkün olacak. Siemens'in anahtarlama teknolojisi aynı zamanda 1 WTC'nin (1 Dünya Ticaret Merkezi) yanında buraya hizmet veren tren istasyonuna da kurulan system, binanın acil durum havalandırma sistemini en kritik şartlarda bile çalıştırabilen düşük voltaj elektrik kesicileri ve otomasyon teknolojisiyle donatılmış durumda.

Akıllı enerji şebekeleri. Sandy, NYC'nin elektrik şebekesi üzerinde devasa bir gerilim oluşturarak Aşağı Manhattan'ın çoğu bölgesinde günlerce elektrik kesintisi yaşanmasına sebep olmuş ve bu süre bazı mahallelerde haftaları bulmuştu.

Alyssa için ise elektriğin olmaması bir kaç gün boyunca karanlıkta kalması, ısınamaması, musluktan su akmaması ve 20 katlı yurt binasının işlevsel olarak iflas etmesi anlamına geliyordu. Bu durumdan diğer kritik tesisler de nasibini almıştı.

Bir türlü çalıştırılamayan bozuk acil durum jeneratörleri yüzünden New York Üniversitesi'nin Langone Tıp Merkezi ve Bellevue Hastanesi gibi büyük hastaneler yüzlerce hastasını tahliye etmek zorunda kalmıştı.~
Ancak daha fazla hazırlıklı durumda olan bir topluluk vardı: Bronx'da bir toplu konut sistemi olan Co-op şehri. Bu şehir kasırga esnasında her şeyi çalışır durumda tutmak için Siemens tarafından kurulmuş 40 MW kapasiteli kendi kombine ısı ve enerji tesisine güveniyordu.

Bu çözüm sayesinde etraftaki bölgelerin çoğu elektrik kesintisiyle boğuşurken, bu sitenin sakinlerinin hem elektrikleri vardı, hem ısınabiliyorlardı, hem de çeşmelerinden su akıyordu. Co-op şehri kendi mikro-şebekesiyle elektrik kesintisine meydan okuyabilmişti.

Gelecekte akıllı şebekelerin de bu kadar güvenilir olduklarını ispatlamaları gerekiyor. Siemens, 2011 Ağustos'undan bu yana NYC'nin en büyük alt yapı hizmetleri şirketi olan Con Edison ile birlikte bir Akıllı Şebeke Entegrasyonu projesi üzerinde çalışıyor.

Con Edison çalışanları, özel entegrasyon yazılımı, standart veri arayüzleri ve sofistike görselleştirme teknolojileri sayesinde şebekenin genel durumu ve yedek jeneratörler gibi mevcut talep-tepki kaynaklarının kapasitesi hakkında kuşbakışı bilgi edinebiliyor.

Üstelik bu bilgilere gerçek zamanlı olarak yani anında erişebiliyorlar. Sonuçta bir operatörün yük desteğinin gerekli olup olmadığına çabucak karar verebilmesi gerekir. Mesela sıcak bir yaz gününde talep aşırı artarsa bu operatörün ticari bir bina gibi talebe duyarlı bir varlığa elektrikte kısıntı yapılacağı mesajını iletebilecek durumda olması şarttır. Siemens şu anda Con Edison ile birlikte bu çözümün daha da geliştirilmesi üzerinde çalışıyor.

Siemens'in bünyesindeki Kurumsal Entegrasyon ve Siber Güvenlik Hizmetleri grubunu yöneten Mayur Rao'ya göre, NYC'nin şebekesi de talep-tepki entegrasyonundan ve elektrik üretim kapasitesinin ileri boyutta çeşitlendirilmesinden kazançlı çıkacak, çünkü yenilenebilir enerjiyle daha büyük oranda entegre edilmiş olacak.~
Rao, “Manhattan'ın altyapısı ancak bu kadar büyütülebilir. Burada artan talebi karşılamak ve aşırı yüklenmelere karşı çare bulmak için daha fazla sayıda talep-tepki-tabanlı Akıllı Enerji kaynağını birbirine entegre etmek çok önemli" diyor.

2013yılında Siemens, Bölgesel Planlama Teşkilatı ve Arup Danışmanlık firması tarafından ortaklaşa hazırlanan RUI Raporu'na göre, NYC'ye bir günlük elektrik kesintisinin maliyeti yaklaşık 1 milyar $.

Aynı araştırmada, önümüzdeki 20 yıl boyunca Sandy gibi kasırgalar yüzünden bu şehrin elektrik şebekesinin göreceği hasarın tamiri için ise 3 milyar $'lık bütçe ayrılması gerekeceği hesaplanıyor. Ancak, aynı miktarda rakamın akıllı teknolojilere yatırılması halinde bu rakam 2 milyar $ azalacak ve aynı zamanda yakalanacak üstün verimlilik oranları sayesinde 4 milyar $ daha tasarruf edilmiş olacak.

NYC metroları: Teknolojiyle çalışıyorlar. Bir yerden başka bir yere gitmek söz konusu olduğunda da sağlam bir altyapı kaçınılmazdır. Gwen Shockley, Manhattan'ın Harlem'e yakın bir semtinde oturmaktadır ve haftanın her günü bir tıp ressamı olarak çalıştığı Midtown'a gitmek zorundadır.

Gwen bu yolculuğu gerçekleştirebilmek için metroya bel bağlamış durumda. Ancak Sandy yüzünden metro hizmetleri kesintiye uğradığında Gwen bir hafta boyunca işine gidememişti. Gwen, “Bu durum nedeniyle metroya aslında nasıl delicesine bağımlı olduğumu farkettim" diyor.

Gwen, her gün NYC'nin metro sistemine bel bağlayan yaklaşık 5.7 milyon kişiden sadece biri. 100 yıldan uzun bir süredir hizmet vermekte olan bu sistem dünyada en eski olanlardan biridir ve sürekli olarak güncellenmek zorundadır. 1999 yılından bu yana Siemens bu süreçte çok önemli bir rol oynuyor.

Örneğin, Chelsea (Manhattan) ile Canarsie (Brooklyn) arasında işleyen L hattı bugün Siemens'in tren kontrol teknolojisini kullanmaktadır. Bu radyo-temelli sinyalleşme sistemi sayesinde trenler birbirleri ve harekat kontrol merkeziyle haberleşebilmektedir.~
Bu teknoloji aynı zamanda yol kenarlarında donanım kurulması ihtiyacını da azaltmakta ve yol kenarlarındaki kritik donanımlar için fiberoptik bir ağdan faydalanmaktadır. Sonuçta ekipmanlar daha güvenli olan yerlere yerleştirilebildiklerinden dirençlilikleri de artmaktadır. Güzergah boyunca yerleştirilen bu radyo cihazları tıpkı Sandy vakasında yapılabildiği gibi bir sel baskını esnasında önceden yerinden çıkarılabilmektedir.

Siemens'in 2008 yılında piyasaya sürdüğü bir başka teknoloji ise bugün 220 tane treni aynı anda ve gerçek zamanlı olarak takip etmekte ve bu metro sisteminin üçte birini kontrol altında tutabilmektedir. Bu teknolojinin en büyük avantajı, sunduğu fevkalade önemli bilgilerdir.

Sonuçta operatörlerin bir tüneldeki treni tahliye etmek veya trenleri hasar görmüş hatlardan ayırıp başka yollara yönlendirmek gibi olayları anında takip etmek ve acil bir durumda çabucak tepki vermek gibi sorumlulukları vardır. Bu gibi sistemler aslında tehlikeli durumlara karşı hazırlıklı bir iletişimsel ve merkezi olarak kontrol edilebilen sistem yaratmak için birlikte çalışırlar.

Peki NYC'nin metro sistemi nasıl daha da dirençli bir hale getirilebilir? NewYork'taki Siemens Mobilite'de Demiryolu IT projelerini yöneten Paul Eliea, sistem geneline yönelik bir çözümde merkezi olarak kontrol edilen bir tehdit algılama sisteminin kilit bir bileşen olabileceğine inanıyor.

Elia, "Bu sistemin içine faaliyetsel olarak önemli sayılabilecek herhangi bir miktarda su girdiğinde, sensörler derhal komuta merkezini bir sorun olduğu yönünde bilgilendirir ve durumun ne yönde geliştiğinin izlenmesini mümkün kılacak gerçek zamanlı bilgiler sunarlar" diyor.

Tüm bunlar NYC'nin elektrik şebekesinden transit sistemine kadar bütün kritik altyapılarının istikrarlı kılınmasında üstün performanslı ve sağlam teknolojilerin ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteriyorlar.

Ve daha küçük bir ölçekte olsa da bu şehrin sakinleri de kendi çaplarında dirençlilik arttırıcı yatırımlar yapıyorlar. Gwen, "Kasırgadan sonra gidip hemen kendime katlanabilir bir bisiklet aldım. Artık küçük bisikletim sayesinde bir daha asla eve çakılıp kalmayacağım" diyor.

Sara Sauer

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz